Perşembe Mayıs 23, 2024

Ermeni kaldı mı? (Nubar OZANYAN)

12 Eylül’ü 13 Eylül’e bağlayan gece Azerbaycan işgalci ordusu, arkasına ve yanına aldığı TC ordusuyla birlikte Ermenistan topraklarına saldırı başlattı. Birçok sivil yerleşim yeri bombalandı.

Çok sayıda sivil ve asker katledildi. Esir aldıkları Ermeni bir kadın askeri ise vahşice parçalayarak katlettiler. Sosyal medya platformlarına düşen bu görüntü ne soykırım yaşamış Ermeni halkına ne de katliamlar yaşayan Kürt halkına yabancıdır. Mezopotamya ve kadim Anadolu halkları, bu türden görüntüleri iyi bilir. Yakın zamanda Kürt ulusal özgürlük mücadelesi gerillalarına ve Kürt analarına yapılan utanç verici katliam görüntülerine tanıklık edildi.

Herkes iyi gördü kafa ve kulak kesen, kol koparan cellatların resimlerini. Benzer görüntüler bu kez Hayastan’da görüldü.
Aradan yüz yıl geçse de ne Pan-Türkist, Pan-İslamist katliamlar ve Turancı hayaller bitiyor ne de Ermeni-Kürt-Rum-Asuri haklarına yaşatılan vahşet görüntüleri son buluyor.

Ne uluslararası ne evrensel savaş hukuku, Türk ordusunun ve eğittiği Azeri ordusunun saldırılarını ve işlediği savaş suçlarını durduramıyor.

Karabağ topraklarının dörtte üçünü işgal eden Azerbaycan ordusu, bu kez Ermenistan topraklarına saldırarak, Ermenistan’ın toprak bütünlüğünü ve ulusal birliğini parçalamak için işgal saldırısına girişti. Daha fazla işgal edilmiş topraklar elde etmek, Ermenistan’ı parça parça imha etmek, halkı katliamlara uğratma çabaları durmak bilmiyor. Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi topraklarında yaptıkları gibi işgal saldırganlığını büyütmeye çalışıyor. Efrîn, Serêkaniyê, Grê-Spî işgali bu saldırganlığa en iyi örnektir.

Saldırgan ve işgalci Azerbaycan ordusu, yıllarca Türk genel kurmayı tarafından eğitilip yönlendirildi. Silahlandırılıp teknik olarak donatıldı. Ortadoğu halklarının başına bela olan TC devleti bu kez Kafkas halklarının ilerde de Balkan halklarının başına bela olmaktan geri durmuyor. Durmayacak.

İşgal edilen Ermenistan’ın Çermuk bölgesi uranyum yatakları açısından oldukça zengin bir kaynaktır. Bu kaynak başta Britanya emperyalist güçlerinin Türk-Azeri faşistlerinin iştahını kabartmaktadır. Ayrıca Ermenistan üzerinden açılmak istenen geçiş koridoruyla denetimi kendi ellerine almak, bölgenin demografik yapısını bozma planları adım adım devreye sokulmaktadır. Son üç yılda Karabağ-Ermenistan topraklarına yönelik yürütülen her Azerbaycan saldırısının arkasında Türk genelkurmayı, generalleri ve askeri bulunmaktadır. İngiltere, Rus, İsrail, Türk, Azeri ittifakı ve güçleri bölge ve esasında Ermenistan toprakları üzerinde her birinin ayrı ayrı ancak hepsinin ortak çıkar elde etme planları ve çabaları vardır.

Ruslar göz yummazsa Azerbaycan ordusu Ermenistan topraklarına saldıramaz(!) İngiliz ve batı emperyalist çıkarları gündemde olmazsa Ermenistan toprakları işgal saldırısına bu denli güçlü maruz kalamaz(!) Türk genel kurmayının personel teknik-araç desteği olmazsa Azerbaycan ordusu bu denli cüretli bir şekilde Ermenistan’ın kadim topraklarına saldıramaz(!)

İşgal ve savaş suçları işlenirken uygar dünya temsilcilerinin hiçbir etki gücü olmayan göstermelik ikiyüzlü açıklamalarının dışında bir tutumları olmamıştır. Azerbaycan petrol ve gaz baronları, politik temsilcileri bellidir ki ustaları olan R. T. Erdoğan’dan iyi eğitim almaktadırlar(!) Her boşluğu ve fırsatı oldukça iyi değerlendiren hem Amerika ve Batı güçleriyle hem de Ruslarla dengeli ve iki tarafı memnun edecek kendisine rakip ve düşman etmeyecek manevrasıyla diplomasi ve politik ataklarıyla bölgede etkili olmaya çalışan Erdoğan-Bahçeli faşist yönetimi kendi sınıfdaşları olan İlham Aliyev’i de iyi eğitip yönlendirmektedir.

Ermenistan toprakları ve halkı ciddi bir imha ve parçalanma tehdidi altındadır. Ciddi bir ihanetle karşı karşıyadır. Emperyalist devletlerin bölge gerici-faşist devletlerin çıkar ve tutumları da saldırgan işgalcilerden yanadır. Bu anlaşılır bir durumdur. Ancak Azeri-Türk saldırganlığı ve vahşeti karşısında kendine demokrat-aydın-sol-sosyalist diyenlerin suskunluğu ise oldukça ürkütücüdür. İşgalcilerin, kafa-kol kesen parmak koparan işkencecilerin, karşısında tutum almayan haksızlığa ve işlenen savaş suçlarına karşı tepki göstermeyen, yaşanan zulüm karşısında sesini çıkarmayanlar en az zalimler kadar suçludur. Sorun Ermenistan burjuvazisinin ve devletinin yanında olmak demek değildir. İşgalciler ve saldırganlar bellidir. Saldırıya ve işgale uğrayanlar da ortadadır. Ermeni halkı yeni bir imha ve soykırım tehdidi altındadır. İşgal saldırılarının genel amacı yüzyıllık “Turan ülküsü” iken güncel amacı “Zengizor Koridoru”nun işgal edilmesidir. Azerbaycan’ın işgal saldırısının arkasında yatan nedeni ısrarla görmek istemeyenleri, Türk şovenizminden zehirlenmiş, ırkçılıkla bilinçleri kirlenmişler olarak okumak gerekir.

Soykırımcıların ve talancı zalimlerin her dönem sorduğu soru şu olmuştur: “Hala Ermeni kaldı mı?”

20 Eylül 2022

1910

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

DİSİPLİN ANLAYIŞIMIZA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ - I

Aslında bu konuyu yıllar önce kaleme aldığım “Dersim Dağlarında” ve “Mao Zedung Değerlendirmeleri” isimli kitaplarımda, yaşanan somut örnekler üzerinden irdeleyip, kendimce, genel yaklaşımın ne olması gerektiğini, özlü bir perspektif olarak ortaya koymuştum. Ancak ne var ki bu kitaplarda ki tüm diğer konular olduğu gibi, bu konu da ‘meşru muhatapları’ olması gereken kişi ve yapılarca; ‘üç maymun’ seçeneğiyle karşılanmaya devam ediyor.

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!

Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Sayfalar