Perşembe Kasım 14, 2024

ABD, Türkiye’yi kurtardı!

Otuz dokuzuncu gününe giren Kobanê direnişi, YPG/YPJ ve halkın büyük direnişiyle devam ediyor. Bu süre zarfında Hegemon güçlerin verdiği destek ile IŞİD’in üstün teknikli yoğun saldırıları karşısında direnişe geçen Kürt halkı hem bölge de ve hem de Türkiye metropollerinde serhıldana kalktı. Kuzey Kürdistan halkının bu tepkisi hapsedilmiş atom moleküllerin tepkimeleri gibi kabuğunu kırıyordu. Türkiye metropolleri ve Kuzey Kürdistan birkaç gün içerisinde yangın yerine döndü. Yaşanan olaylarda elliye yakın yurttaş yaşamını yitirdi. Gidişat bir iç savaşın provası gibiydi. Çünkü Kuzey’de, sözde legalleşen Hizbul-kontra elemanları, metropollerde de bindirilmiş kıtalar ile faşistler devletin desteğiyle Kürt halkına karşı ortak cephe alarak, vahşi infazlara girişmişlerdi.

Kuzey halkının serhıldanına neden olan, Türkiye, Güney Kürdistan hükümeti ve Dünya’nın önce Êzidî halkına ve daha sonra da Kobanê’ye dönük IŞİD saldırılarına -duyarsızlıktan çok- destek vermeleriydi. Bu desteğin amacı Kobanê şahsında Demokratik Modernite sisteminin Demokratik Ortadoğu Konfederal sistem çekirdeğinin iflas ettirilmesiydi. Yani amaçlanan özünde, Sayın Öcalan’ın soluğunun kesilmesiydi. Çünkü Kobanê Öcalan’ın soluğuydu.

Kuzey halkının direnişi karşısında Türkiye’de olaylar içinden çıkılmaz bir hal almıştı. IŞİD Kobanê’yi vuruyordu, Türk devleti ve yerel işbirlikçileri de direnen Kürdü. Kuzey’de başlayan serhıldan kısa sürede Türk metropolleri, Güney ve Avrupa’da da karşılık bularak bizlere 9 Ekim komplosunun gerçekleştiği günü hatırlattı. Özelinde Türkiye bir kırılma ve bölünmeyi yaşamak üzereydi çünkü Kürd halkının sabrı taşmıştı. Zira yüz yıldır beklenen süreç, içinden geçtiğimiz günlerdi.

Kürtler devlet istememesine rağmen Türk devletinin uygulamış olduğu politikalar ve ortaya çıkan serhıldan enerjisiyle neredeyse bir kopuş kaçınılmazdı. Artık Suriye’de yaşanan olayların Türkiye’de yaşanmaması için hiçbir neden yoktu. Ya Türkiye IŞİD’e vermiş olduğu desteği geri çekip Kobanê için insani koridoru açacak ya da Türkiye ile Kürtler bir kopuşu yaşayabilecekti. Buna rağmen Türk devlet ve hükümet yetkilileri IŞİD’e destekten taviz vermeyip bildiklerini okumaya devam ediyorlardı.

Türkiye’nin Suriyelileşmemesi ve Kürt halkının sakinleşmesi için iki pratik gerekliydi. Birincisi Öcalan’ın seslenişi, ikincisi de Kobanê’ye destek. Beklenen ses ve destek serhıldan günlerinin otuz beşinci ölümünde geldi. ABD ve koalisyon güçleri havadan IŞİD hedeflerine dönük operasyonlar gerçekleştirdiler. Böylelikle Kuzey ve metropollerdeki eylemlilikler de yerini sükûnete bıraktı.

 

Birçoğumuz bu ABD bombalamalarını Türkiye ile olan sorunlarına bağlıyor ve neredeyse birer ABD hayranı olup çıkıyoruz. Neredeyse ABD ve Güney’e bir kurtarıcı gözüyle bakıyor ve günlerdir devam eden Kobanê direnişini görmüyoruz. Sonra bugüne kadar şimdi uyanan güçler neredeydiler diye de hiç sormuyoruz. Böylelikle bugün niye geldiler’in cevabı da çok umurumuzda olmuyor.

Son tahlilde bugün ABD ile Türkiye arasında basına da yansıyan sürtüşmeleri çok inandırıcı bulmuyorum. Güney Kürdistan yönetiminin bununla paralel destek açıklamaları ve harekete geçmeleri de inanın çok sırıtıyor. Öyle ABD’nin Türkiye ile arasının bozuk olmasından dolayı da bir Kobanê yardımı yok. Burada ABD Kobanê’yi değil asıl Türkiye’yi kurtarma ve Güney Kürdistan’a Kobanê, Türkiye’ye de Güney hamiliği verme niyetindedir. ABD ve koalisyon uçaklarının IŞİD hedeflerini vurma zamanlaması tesadüf değil, nefesi tükenen bir Kobanê profili çizip, kendi tükenen nefeslerini açmaktır. Uçaklar öyle veya böyle IŞİD hedeflerini vurmasaydı Kürtler kendi yolunu çizerek kopuşu yaşayabilir ve Türkiye uzun yıllar alan kaotik bir süreci yaşayabilirdi. Öyle günümüz şartlarında kaotik bir Türkiye, ABD ve hegemon güçlerin işine gelmeyeceğinden hemen müdahale ettiler.

Bu aşamada Kürtlerin yapması gereken, yüzyılda gelen bu süreci iyi ama elini çabuk tutarak, reel gerçekliğe uygun ama kendi strateji ve ilkesinden de vazgeçmeyerek krizi fırsata çevirip yönetmek olmalıdır.

 

Kobanê Öcalan’ın soluğudur. Kobanê düşmedi düşmeyecek

24.10.14

mehmet_serhat_polatsoy@hotmail.com

80046

Mehmet Serhat Polatsoy

Özellikle Kürt Ulusal Hareketi üzerine ve kürtlerin sorunları üzerine makaleler yazmakta olan yazarımız 2011 sonlarından beri yazılarıyla sitemizde yer almaktadır.

serhatpolatsoy@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Son Haberler

Sayfalar

Mehmet Serhat Polatsoy

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: YAŞASIN TİKKO KONFERANSIMIZ!

DEVRİMCİ SAVAŞTA İLERİYE DOĞRU BİR HAMLE!

YAŞASIN TİKKO KONFERANSIMIZ!

DEVRİMİN ZAFERİ İÇİN HALK SAVAŞI’NDA DERİNLEŞ, GERİLLADA UZMANLAŞ!

Ömer Koç'un „Üzüntüsü“; Kapitalizmin Yeni Eğilimidir

Uluslararası tekel Koç Holding’in şefi Ö. Koç, TÜSİAD'ın 13 Ocak 2022 tarihinde düzenlediği „Dijitalleşme Türkiye Konferansı“nda yaptığı konuşmada, Uluslar arası tekellerin iki kaygısını dile getiriyor. Birinicisi, işgücü nüfus üretiminde zorlandıkları ve ikincisi ise, mesleki olarak „yetişmiş işgücün“ün başka ülkeler tarafından „çalınması“.

Koç şöyle diyor:

Dedef ve Dersim’in fethi (Ava Neşe KALP)

29 Aralık 2021 ile 2 Ocak 2022 tarihleri arasında İstanbul Yenikapı’daki 5 günlük "Tunceli Tanıtım Günleri" adlı organizasyon sonrası yaşanan eleştirilerle ilgili bir iki söz söylemenin vaktidir sanırım.

Yeni Bir Mücadele Yılına Girerken: Ölümsüzlerimizle Yürüyoruz!

2021 yılını geride bıraktık. Yeni bir mücadele yılına girerken gerek dünyada ve gerekse de ülkemizde başta sınıfsal çelişkiler olmak üzere bir dizi çelişkinin giderek keskinleşmesi 2022 yılının sınıf mücadeleleri açısından hareketli geçeceğini göstermektedir. Küçük bir örnek olması açısından MESS grup sözleşmesinde sefalet zammını kabul etmeyen ve iş bırakan Birleşik Metal-İş üyesi Çimsataş işçilerinden 25’i, SMS’le işten çıkarılınca direnişe geçtiler. Yeni yılda bu türden örneklerin artacağı öngörülebilir.

Katledilişinin 15. Yılında Bir Kez Daha; Hrant Ahparig

Ermeni yazar, gazeteci Hrant Dink’in katledilişinin üzerinden 15 yıl geçti. 15 yıldır Hrant, başta Agos gazetesinin önünde olmak üzere birçok yerde “Ahparig” denilerek “Buradayız” şeklinde verilen mesajla anılmaya devam ediliyor.

Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de Şişli’de Halâskârgazi Caddesi üzerindeki Agos Gazetesi’nin çıkışında, 14.54’te, arkasından ve çok yakın mesafeden yapılan üç el silah atışıyla katledildi.

Kürtleri boğmak (Nubar OZANYAN)

İşgalci, soykırımcı Türk devleti ve çeteleri, Rojava’ya ve bir bütün olarak Kürtlere karşı saldırılarına ara vermeden yoğunlaştırıyor. Gün yok ki, haber ajanslarına Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırı haberleri geçmesin. Gün yok ki, toplu insan kaçırmalar, hırsızlık, doğa katliamı, su depolarına yönelik suikast haberleri ajanslara yansımasın. Uluslararası ve bölgesel anlaşmaları, insanlık hukukunu çiğneyerek son 15 gün içinde havan, obüs ve tanklarla tam 225 saldırı gerçekleştirdi.

Faşist şef Amed’e giremez (Selahattin ERDEM )

  • JİTEM esasta bir MHP örgütlenmesi oluyor.
  • Aslında orman kurma değil, soykırımın zaferi ilan edilmek istenmektedir.
  • Peki Amed böyle bir hakaret ve saldırıyı kabul edecek midir?
  • Amed halkı 1975’de Alpaslan Türkeş’e karşı direndi ve kazandı, şimdi de Devlet Bahçeli’ye karşı direnecek ve kazanacaktır.

Türkiye’deki Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) NATO’nun süper gladyosu tarafından kurulduğunu çok iyi biliyoruz.

Tek Yol Birleşik Devrim-Taylan Ateş

Biliyoruz, makalenin başlığı bilindik, bir o kadar da klasik oldu. Ama ne yaparsınız, Türkiye ve Kürdistan emekçi sınıfları en pespaye görüşlerle, sokaktaki insanın bile artık inanmadığı öneri ve düşüncelerle aldatılmaya çalışılırsa ve bunda ısrar edilirse bize düşen de devrimci çözüm biçimini ısrarla ve defaatle öne sürmektir.

Dünden bugüne enternasyonalizm ve enternasyonal faliyetlere kısa bir bakış

Bu belgede ortaya koyacağımız düşünceler dünden bugüne enternasyonal çalışmalara bakışımızı yeniden özetler niteliktedir. Bu nedenle hem geçmiş belgelerimizden geniş aktarmalar yapacağız hem de güncel bağlamda nasıl bir enternasyonal çalışma yürütmemiz gerektiği sorusuna yanıt vermeye çalışacağız. Elbette ki kendi cephemizde ortaya koyacağımız düşünceleri diğer kardeş parti ve örgütlerle tartışacağız. Bu noktada her türlü eleştiri ve öneriye açığız.

İnanlar unutulmasın! (İsmail Cem Özkan)

12 Eylül öncesi devrimcileri gerçekten devrim olacağına inanıyordu, inandığı için hayatını ortaya koymuş, bulunduğu mahallelerin dışına gidip, dayanışmayı canıyla ortaya koyardı. Sabahlara kadar yazılan kuşlamalar, belirlenen meydanlarda havaya atılır ya da otobüsün havalandırılmasına bırakılır, otobüs hareket edince durak ve yol kuşlama kağıdı ile dolardı. Mesaj halka verilmiş olurdu bu suretle.

Sosyalizm Kazanacaktır!

2021’nin son yazısı olarak bazı nesnel olguları kısa başlıklar halinde belirteceğim.

Öncelikle, kapitalist-emperyalist dünya sisteminin bugünkü kısa özetini verelim:

Sayfalar