Sosyalizm Kazanacaktır!

2021’nin son yazısı olarak bazı nesnel olguları kısa başlıklar halinde belirteceğim.
Öncelikle, kapitalist-emperyalist dünya sisteminin bugünkü kısa özetini verelim:
- Emperyalist dünya sistemi büyük bir kaosa doğru sürüklenmektedir. Emperyalistler arası çelişme keskinleşmeye ve kutuplaşmalar sertleşmeye devam ediyor. Dünyanın yeniden paylaşılması uğruna emperyalist savaş tehlikesi günden güne artmaktadır. Bütün kapitalist ülkelerde silahlanma ve militaristleşme eğilimi ağır basmaktadır.
- Kapitalist azami kar uğruna, aşırı sermaye ve aşırı meta üretimi nedeniyle doğanın tahribatı ve yıkımı hızla devam etmektedir. Doğanın ekolojik dengesi bozulmuştur.
- Zenginliğin çok az elerde toplanması ve buna karşın yoksullaşmanın her geçen gün daha da artması, derinleşmesi ve yaygınlaşması. Bir kutupta aşırı sermaye birikimi, bir kutupta ise aşırı yoksulaşma birikiminin hızlanarak devam etmesi.
- insanın (işçinin) tahribatı ve yıkımı, kronikleşmeye başlayan salgın krizleri, kronikleşen göç krizi.
- Kapitalizmin kendi işçi gücünü üretemez eğilimi içine girmesi,1
- Bütün kapitalist emperyalist ülkelerde iç faşistleşmenin artması, faşizmle içiçe geçmiş burjuva siyasal gericiliğinin burjuva demokrasinin yerini alması.
- Bütün bu olgular, emperyalist dünya ekonomik ve siyasal sisteminin dengesizliğinin artmasını da derinleştirmektedir.
İşçi Sınıf ve ezilen halklar cephesi:
- Dünyada 2021 yılı içinde de işçi hareketleri, daha genel anlamda kapitalizm karşıtı kitle hareketleri devam etti. Dünyadaki kitle hareketleri 2019 yılına göre kısmen gerilemiş olmsına karşın, politik eylemler, özellikle hükümetlerin uygulamalarına karşı ve doğayı korumak amaçlı kitle eylemlerinde yükseliş olmuştur.
- Bu yıl içinde, hükümetlerin uygulamalarını proetto eden 230 aşkın büyük kitle eylemleri en az 110 ülkede gerçekleşmiştir. Küçük çaplı kitle eylemleri ise hemen hemen bütün ülkelerde yaşanmıştır. Küçük çaplı işçi direnişleri, grevler, uyarı grevleri bu protestolara dahil değildir.
- Özellikle faşist, askeri faşist ve baskıcı yönetimlere karşı eylemler daha bir öne çıkmıştır. Toplam eylemlerin %78’i bu niteliktedir.2
- Korona pandemisi nedeniyle özgürlükleri daraltan uygulamalara karşı eylemler devam etmiştir.
- Kitlesel protesto eylemleri, Orta ve Latin Amerika, Kuzey Amerika, Avrupa, Afrika, Güney Asya ülkelerinde daha da yoğunlaşmıştır. Kitlesel gerici (kürtaj ve aşı karşıtı vb. gibi) protesto eylemleri de olmasına karşın, bunlar oldukça azınlıkta kalmıştır. Kitle eylemlerinin olmadığı hiç bir ülke yok gibidir. En baskıcı rejimlerde dahi küçük çaplı kitle protestoları gerçekleşmiştir.
- Bu yıl içinde gerçekleşen çoğu kitlesel eylemlerin niteliği, hükümetlerin yasaklamalarına rağmen gerçekleşmesi ve uzun süreli olmasıdır.
- Dünya genelinde ilerici kadın hareketleri daha da artmıştır.
- Kitle hareketlerini işçilerden ayrı tutmamakla birlikte, sadece fabrika düzleminde, grevler, uyarı grevleri ve işten atmalara vb. karşı direnişler bütün ülkelerde devam etmiştir. Örneğin ABD’de bu yıl daha fazla grev gerçekleşmiştir.3 Ayrıca asgari ücretin 15 dolara yükseltilmesi konusunda bir çok şehir ve onlarca iş yerlerinde yaygın bir protesto eylemleri yapılmıştır.
- Örneğin Myanbar (Burma)’da yüzbinlerce işçi ve öğretmen iş bırakıp askeri darbeye karşı mücadele etti. Hindistan’da işçilerin ve köylülerin eylemleri 2021 yılında da devam etti.
- 2021 1 Mayıs’ı bütün ülkelerde işçiler tarafından, birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlandı. Bir çok ülkede tüm baskı ve yasaklamalara karşın, işçiler sokaklardaydı.
Bütün bu gelişmeler, dünya çapında, işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesinin daha örgütlü, daha bilinçli ve daha kararlı hale geldiğini göstermektedir. Kapitalizme karşı sosyalizmin zaferinin uzak olmadığının emin adımlarıdır bunlar.
Türkiye’deki gelişmeler:
- Bu başlık altında elbette uzun bir analiz yapılmayacak. Türk emperyalist devleti büyük bir siyasi ve ekonomik kriz içindedir. Kitleler, her geçen gün artan faşist devlet terörü ile yönetilmeye çalışılmaktadır.
- Büyük tekelci sermaye şu andaki iktidar ile sermaye birikiminin ve Türk emperyalist sermayesinin ve egemenliğinin genişletilemeyeceğine karar vermiştir. Bu nedenle de aralarında ciddi bir çatışma vardır ve hangi tarafın kazanacağından çok, kendi aralarında nasıl uzalaşacaklarının hesabını ve pazarlığını yapmaktadırlar.
- Burjuva muhalefet, işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesinin yükselmesi önünde en büyük engeldir. Kitlesel protestoları, “seçimi bekleyin” demogojisiyle önlemeye, çalışıyorlar ve bunda başarılı da oluyor. Çünkü sendikaların büyük bir çoğunluğu hükümetin kontrolündeyken bir kısmı ise uzlaşmacı reformist hat izlemektedirler.
- İşçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesi gündemi belirleyecek aktif, örgütlü ve kitlesel mücadeleye henüz dönüşmüş değildir. Ancak, yükselme eğilimini de güçlü bir şekilde içinde taşımaktadır.
- Komünist ve devrimciler ise işçi sınıfı üzerinde etkinlikleri oldukça zayıf. Bu süreç tam da komünist ve devrimcilerin kitleler içinde etkinliklerini artırmalarının ekonomik ve siyasal koşulu fazlasıyla mevcuttur.
- İşçi sınfı ve emekçilerin mücadelesi olmadan, ekonomik ve demokratik hak ve özgürlüklerin kazanılması, genişletilmesi ve korunması söz konusu olamaz.
- Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki işçi ve emekçilerin bir kıvılcım bekledikleri gerçeği ile karşı karşıyayız.
2020’den 2021 yılına girerken şöyle yazmıştım:
“2021 burjuvazi açısından bir “düze çıkmak” olmayacaktır. İşçi ve emekçilerin mücadelesi daha görünür bir hal alacaktır. Kapitalist sistem ekonomik ve sağlık krizinden çıkmayacak, Covid-19 gitse bile yeni salgın hastalıkları getirecek virüsler eksik olmayacaktır. Çünkü burjuvazi, doğayı, ekolojik dengesini bozarak öldürüyor.”4
2022’de uluslararası burjuvazi için düzlüğe çıkma yılı olmayacaktır. Bütün çelişmeler daha da artacağı gibi, kitle mücadeleleri daha da büyüp gelişme ve potansiyeli taşımaktadır. Kapitalizm bir yüz yıl daha göremeyecektir. Sosyalizm ve komünizm mutlaka, ama mutlaka kazanacaktır.
Herkese, sosyalizm uğruna mücadeleyi daha ileri taşıyacağımız bir mücadele yılı diliyorum. 30.12.2021
***
1 Yapay Zeka ile kapitalistlere artı-değer „kazandırıp, sermaye birikimi sağlayanların“ kapitalizmin içine girdiği bu eğilimi anlamaları zor.
2 Kitle protestolarıyla ilgili bilgiler: www.massmobilization.github.io, The Guardian, www.washingtonpost.com
ve www.carnegieendowment.org/publications/interakctive/protest-tracker sitesinden alınmıştır.
3 www.market.place.org/2021/11/24/
4 www.kaypakkayahaber.com/köse-yazisi-d/dünya-sinif-mücadelesinin-üzerinde-dönüyor

Yusuf Köse
Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.
http://yusuf-kose.blogspot.com/
Son Haberler
Sayfalar

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)
Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?
Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..
“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)
7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor
Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.
Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?
Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)
Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7
„Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler
Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek
Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi
Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)