Cuma Kasım 15, 2024

ABD, Türkiye’yi kurtardı!

Otuz dokuzuncu gününe giren Kobanê direnişi, YPG/YPJ ve halkın büyük direnişiyle devam ediyor. Bu süre zarfında Hegemon güçlerin verdiği destek ile IŞİD’in üstün teknikli yoğun saldırıları karşısında direnişe geçen Kürt halkı hem bölge de ve hem de Türkiye metropollerinde serhıldana kalktı. Kuzey Kürdistan halkının bu tepkisi hapsedilmiş atom moleküllerin tepkimeleri gibi kabuğunu kırıyordu. Türkiye metropolleri ve Kuzey Kürdistan birkaç gün içerisinde yangın yerine döndü. Yaşanan olaylarda elliye yakın yurttaş yaşamını yitirdi. Gidişat bir iç savaşın provası gibiydi. Çünkü Kuzey’de, sözde legalleşen Hizbul-kontra elemanları, metropollerde de bindirilmiş kıtalar ile faşistler devletin desteğiyle Kürt halkına karşı ortak cephe alarak, vahşi infazlara girişmişlerdi.

Kuzey halkının serhıldanına neden olan, Türkiye, Güney Kürdistan hükümeti ve Dünya’nın önce Êzidî halkına ve daha sonra da Kobanê’ye dönük IŞİD saldırılarına -duyarsızlıktan çok- destek vermeleriydi. Bu desteğin amacı Kobanê şahsında Demokratik Modernite sisteminin Demokratik Ortadoğu Konfederal sistem çekirdeğinin iflas ettirilmesiydi. Yani amaçlanan özünde, Sayın Öcalan’ın soluğunun kesilmesiydi. Çünkü Kobanê Öcalan’ın soluğuydu.

Kuzey halkının direnişi karşısında Türkiye’de olaylar içinden çıkılmaz bir hal almıştı. IŞİD Kobanê’yi vuruyordu, Türk devleti ve yerel işbirlikçileri de direnen Kürdü. Kuzey’de başlayan serhıldan kısa sürede Türk metropolleri, Güney ve Avrupa’da da karşılık bularak bizlere 9 Ekim komplosunun gerçekleştiği günü hatırlattı. Özelinde Türkiye bir kırılma ve bölünmeyi yaşamak üzereydi çünkü Kürd halkının sabrı taşmıştı. Zira yüz yıldır beklenen süreç, içinden geçtiğimiz günlerdi.

Kürtler devlet istememesine rağmen Türk devletinin uygulamış olduğu politikalar ve ortaya çıkan serhıldan enerjisiyle neredeyse bir kopuş kaçınılmazdı. Artık Suriye’de yaşanan olayların Türkiye’de yaşanmaması için hiçbir neden yoktu. Ya Türkiye IŞİD’e vermiş olduğu desteği geri çekip Kobanê için insani koridoru açacak ya da Türkiye ile Kürtler bir kopuşu yaşayabilecekti. Buna rağmen Türk devlet ve hükümet yetkilileri IŞİD’e destekten taviz vermeyip bildiklerini okumaya devam ediyorlardı.

Türkiye’nin Suriyelileşmemesi ve Kürt halkının sakinleşmesi için iki pratik gerekliydi. Birincisi Öcalan’ın seslenişi, ikincisi de Kobanê’ye destek. Beklenen ses ve destek serhıldan günlerinin otuz beşinci ölümünde geldi. ABD ve koalisyon güçleri havadan IŞİD hedeflerine dönük operasyonlar gerçekleştirdiler. Böylelikle Kuzey ve metropollerdeki eylemlilikler de yerini sükûnete bıraktı.

 

Birçoğumuz bu ABD bombalamalarını Türkiye ile olan sorunlarına bağlıyor ve neredeyse birer ABD hayranı olup çıkıyoruz. Neredeyse ABD ve Güney’e bir kurtarıcı gözüyle bakıyor ve günlerdir devam eden Kobanê direnişini görmüyoruz. Sonra bugüne kadar şimdi uyanan güçler neredeydiler diye de hiç sormuyoruz. Böylelikle bugün niye geldiler’in cevabı da çok umurumuzda olmuyor.

Son tahlilde bugün ABD ile Türkiye arasında basına da yansıyan sürtüşmeleri çok inandırıcı bulmuyorum. Güney Kürdistan yönetiminin bununla paralel destek açıklamaları ve harekete geçmeleri de inanın çok sırıtıyor. Öyle ABD’nin Türkiye ile arasının bozuk olmasından dolayı da bir Kobanê yardımı yok. Burada ABD Kobanê’yi değil asıl Türkiye’yi kurtarma ve Güney Kürdistan’a Kobanê, Türkiye’ye de Güney hamiliği verme niyetindedir. ABD ve koalisyon uçaklarının IŞİD hedeflerini vurma zamanlaması tesadüf değil, nefesi tükenen bir Kobanê profili çizip, kendi tükenen nefeslerini açmaktır. Uçaklar öyle veya böyle IŞİD hedeflerini vurmasaydı Kürtler kendi yolunu çizerek kopuşu yaşayabilir ve Türkiye uzun yıllar alan kaotik bir süreci yaşayabilirdi. Öyle günümüz şartlarında kaotik bir Türkiye, ABD ve hegemon güçlerin işine gelmeyeceğinden hemen müdahale ettiler.

Bu aşamada Kürtlerin yapması gereken, yüzyılda gelen bu süreci iyi ama elini çabuk tutarak, reel gerçekliğe uygun ama kendi strateji ve ilkesinden de vazgeçmeyerek krizi fırsata çevirip yönetmek olmalıdır.

 

Kobanê Öcalan’ın soluğudur. Kobanê düşmedi düşmeyecek

24.10.14

mehmet_serhat_polatsoy@hotmail.com

80074

Mehmet Serhat Polatsoy

Özellikle Kürt Ulusal Hareketi üzerine ve kürtlerin sorunları üzerine makaleler yazmakta olan yazarımız 2011 sonlarından beri yazılarıyla sitemizde yer almaktadır.

serhatpolatsoy@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Mehmet Serhat Polatsoy

Umutla, dirençle yoğrulan 49 yıl…

1970’li yıllar gerek dünya gerekse de Türkiye’de devrim için, devrimci girişimler için, faaliyet için uygun koşullar sunuyordu. Devrimci düşünce yaygınlaşmıştı. Bu içerikte eserler basılıyor, dağıtılıyor, okunuyordu.

Üniversitelerde tartışma toplantıları, panel ve seminerler düzenleniyor, sol örgütlenmeler genişliyordu. Devrimci durum yalnızca dünya için değil ülkemiz açısından da elverişli koşullar sunuyordu.

Fransa TKP-ML Taraftarları:TKP-ML’nin 49. Kuruluş Yılını Selamlıyoruz!

TKP-ML’nin kuruluşunun 49. yılındayız. Bugün, çeşitli milliyetlerden Türkiye işçi sınıfının gerçek öncüsüne kavuşmasının 49. yılını kutluyoruz.

Türkiye Komünist Partisi Marksist-Leninist (TKP-ML) İbrahim Kaypakkaya’nın teorik ve pratik önderliğinde 24 Nisan 1972 tarihinde kuruldu.

Dursun Yoldaş Bağrımızda ve Belleğimizde Yaşayacak - Abbas Vartanoğlu

Bir yoldaş öldüğü zaman yoldaşları arasından belki bedenen ayrılır. Yoldaşlarınca vücudu son yolculuğuna uğurlanır. Yaşadığı toprağın derinliklerine devrimci gelenekler doğrultusunda defnedilir. Köhnemiş ve miadını tamamlamış sisteme karşı verdiği mücadeleyi kendisini bedenen uğurlayan yoldaşlarına devreder.

Ama onlar, yoldaşlarının belleklerine iyice kazınırlar. Bir daha çıkmamak üzere onların dağarcığında yerlerini alırlar. Onların bağırlarına iyice yerleşirler.

Özgür Bir Gelecek İçin 1 Mayıs Alanlarına!

İşçi sınıfının “Birlik Mücadele ve Dayanışma” günü olan 1 Mayıs’a sayılı günler kala dünyada ve ülkemizde önemli gelişmeler yaşanıyor.

Sadece günümüz açısından değil insanlık tarihi açısından da önemli bir yerde duran koronavirüs salgını etkisini sürdürüyor. Salgının tüm dünyayı etkilemeye devam ettiği koşullarda emperyalist-kapitalist ülkeler, virüse karşı önlemlerini devam ettirir ve aşılama çalışmalarını sürdürürken, ülkemizde ise tam bir yıkım söz konusu.

Savaş içindeyiz! (Nubar Ozanyan)

Özgürlüğün kelime olmaktan çıkıp yaşanılır değer ve ilkeler olması her emek ve onur sahibi insanın isteği ve amacıdır. Toprağında, atölyesinde emek dolu çalışmak, ekmeğini dostça, sofrasındaki lokmasını yoldaşça paylaşmak isteyen her insanın karşısına paranın tanrıları dikilir.

Devrimin Emektarı ve Değeri Olmak; Dursun Çaktı’ya…

Sınıf mücadelesi içerisinde yitirdiklerimizi anlatabilmek önemlidir. Deneyimlerini, hayat ve mücadele birikimlerini, değerleri sahiplenme, zor ve fırtınalı süreçlerdeki duruşları; alçakgönüllü oluşları, mütevazı kişilikleri, kitle inisiyatifleri gibi birçok konuda ortaya koyduklarını anlatmak gerekir.

İşte Dursun yoldaşı anlatmak, tam da bu mütevazı değerlerin karşılığına denk gelmektedir.

Kendiniz Suçlu Hissedeceksiniz ki İşimizi Rahat Yapalım

Örgütlü insanlar kendilerinin yapamadıkları her şeyleri sıradan insanlarda niye bekler ki?

Güya sırada insanlar isterse doğruya ulaşabilirlermiş.

Hadi bakalım.

Bir şapka

Bir fular

Bir tuval

Yedirmeyiz size sarı ineği, hanımlar yedirmeyiz.

Mahkeme bir tacizciyi akladı.

İnsanlar sokak ortasında bir tacizciyi cezalandırdı.

Vurmayın ablam vurmayın bana.

Bir şapka

Bir fular

Bir tuval

Bir şapkam, bir fularım, bir tuvalım yok diye mi bunu bana yapıyorsunuz?

Mahkeme bir tacizciyi akladı.

Tarihe dip notu olarak bırakılan görseller üzerine kısa değerlendirme… (İsmail Cem Özkan)

Uzun zamandır ölen / öldürülen devrimcilerin portrelerini çizdim, doğum tarihleri ve ölüm tarihlerini araştırdım ve bir şeyin farkına vardım; ailesi biraz orta düzeyde geliri varsa, bürokratsa, iyi eğitim almışsa onların doğum tarihleri ve ölüm tarihleri belliyken, ingilizce "noname" denilen, fakir ailenin çocukları, inanmış, hayatını ortaya koymuş ya da tesadüfen orada olan ve bir kaza ya da hedef gözetilerek öldürülen insanlar/ devrimciler...

Kimdir Devrimci olan...! Mahmut Turhal

Günümüz sosyal medyasında ve yazılı sol medyada hemen hergün devrimcilik nedir? Devrimci kimdir üzerine çokça laf edilip yazılıp çiziliyor. Bizde muğlaklaştırılan ve içeriği bozulan bu kavramların bir kez daha yerli yerinde ve amaç ve içeriğine uygun kullanılması bakımından nedir devrimcilik sorusunun yanıtlanması gerekiyor.

Kısaca devrimci; bilimsel sosyalist dünya görüşü ve idealleri doğrultusunda toplumda ''kökten'' değişim isteyen, eskiye vurup yeniyi kuran ve değiştiren kişidir.

Garip Şahin

Garip Şahin bir müddeten beridir hasta. Sağlığına kavuşup, aramıza döneceği umudundayım. Bu umudum güçlü. Güçlü diyorum çünkü dünyanın derdini kendi özel derdi haline getirmiş ve yaşamını direnme üzerine kurmuş bir ozandır Garip Şahin. Hastalığa karşı da direniyor

Proletaryanın Kaosu

Sayılara sayılar.

Salt, sayılarla uğraşan insanlar da sayılar gibi duygusuzdur.

Onlar gibi de rakamların içerisinde kaybolur giderler.

Haa.. bir fazlalaştı

Haa.. bir eksildi

Haa... Eşitleşti.

Sil sil her şey yeniden baştan.

Bir köylü azaldı, bir köylü çoğaldı.

Sil sil her şey yeniden baştan.

Hiç kimse azalanın veyahutta çoğalanın birbirlerine karşı hissetikleriyle ilgilenmezler.

Ne maruz kalınan emperyalist çeşitlilikle ne de emperyalist çelişkilerin proletaryalar arasında yol açtığı kavgalarla ilgilenirler.

Sayfalar