Ah.. Cancağızım Kürtler ah..

Kürtler yüzde on barajı asacaklarmış.
Toplumun ilerici demokrat kesimlerin desteğini de alarak.
Ah.. cancağızım Kürtler ah...
Bari ilerici demokrat kesimlerin desteğini de alarak manipülasyonlarla da insanların zihinlerine kazınmış yenilmez görüken sisteme olan inancı taru duman edeceğinize inanıyorsunuz bu inancınızın doğru olup olmadığını belediye seçimlerini kaybeden Ferhat Tunç' a sorsaydınız.
Ah cancağızım Kürtler ah..
Kürtler yüzde onluk barajı aşamasalar da her şeye hazırlarmış.
Ya... akp' nin 310' nu aşamamasına hazırlar mı ?
Gine de olsun.
Varsın seçimlere de parti olarak girsinler.
Yok ülke barajıymış yok bölge barajıymış bu da yetmezmiş gibi de halkın kırılma anı yaşamaması içinde çalınan çırpılan oylar nedeniyle de seçimi kaybetsinler.
Sokağın her köşesinde örgütlenmesini tamamlamış bir halk için parlamento dışı kalmak o kadar önemli değil ki.
Yeter ki halk, empoze edilmeye çalışılan seçim hırsızlığı gerçekleşmeden seçimi kaybettiler manipülasyonlarına kapılmasın.
Gerisi teferruat.
Neleri aşmadılar ki.
Tehlikeleri görebildiklerinde.
Yalnız burada sorun örgütlü bir halkın mecliste temsil edilip edilmeyeceği değil ki.
Sorun örgütlü bir halkın mecliste temsil edilip edilmemesiyle örgütsüz halklarında neler kazanacağı kaybedeceği de değil.
Sorun öngördüğümüz gibi oy kaybına uğradığını düşündüğümüz akp 'nin Kürtlerin kaybettiği milletvekilleriyle gücünü giderirse neler olacağı.
Helede ki akp öngörülenden öte oy kaybetmişse vede Kürtlerin kaybettiği milletvekili sayısıyla da /275 + 35 : 310' la da / ancak güven oyu alabildiği ortaya çıkarsa ve de bu da yetmezmiş gibi de akp' liler istedikleri kanunları da çıkarabilmek için Kürtlerden aldıkları milletvekili sayısıyla da / 310 gücüyle de / halk oylamasına da giderseler işte o zaman Kürtler için çanlar çalmaya başlamıştır demektir.
Hiç kimse de örgütsüz halkların mazur kaldığı kalacağı despotluğun nabalı günahı altında kurtulamaz.
Seçimin sonuçlarının belli olduğu andan itibaren halk yoğun bir şekilde akp'nin iktidarda kalabilmesinin tek müsebbisi Kürtlerdir manipülasyonuyla karşı karşıya kalır.
Sokak, taş, kaya.. herkes Kürtleri konuşur.
Helede ki Kürtler cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaş' ın nezbin de kazandığı gezideki yalpalanmalardan uzak sokakta, parlamentoda cumhurbaşkanlığında, başkanlıkta...akp 'nin isteğinin tam aksini herkesle bir olacağına herkesten de fazla bu mevkilere laik olduğu ispatlamış halka güven veren güçlü bir lidere sahip parti profili çizmekten de uzaklaşmışken.
Gerçekten Kürtlerin işi çok zor.
Demirtaş' ın daha zor.
Ergün Aslan
Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.
Son Haberler

TKP/ML MK SB”“ROJAVA VE FİLİSTİN DEVRİMLERİ YAŞAYACAK, YAŞATACAĞIZ!
Emperyalist-kapitalist egemenliğin ölüm makineleri yine işbaşındadır. Ezilen halk ve ulusların isyan ve direnişlerini bastırmak, özgürlük ve kurtuluş mücadelelerini kanla boğmak için azgınca saldırıyorlar. Ortada “yeni” değil yinelenen bir durum var. Tekrarlanan bu saldırı ve katliamların başlıca nedeni; sistemlerinin her yerden delinmesi, en acımasız zorbalık rejimleri eliyle geliştirilen sömürü ve zulüm politikalarında “başarı” ve “istikrar” sağlama çabalarının boşa çıkmasıdır.

Habip'in (bitmeyen)Öyküsü
Arkadaşları bazen, "Tünelci,"diye takılırlardı ona. Kendine ait olmayan sahte Habip Gül adıyla yakalandığında onca işkenceye rağmen bu isimde ısrar etmiş, mahkemelerde birçok kez bu isimle yargılanıp cezalar almıştı. Mahmut Alınak, "Seni yazmak istiyorum, bir sakıncası yoksa bana yaşam öykünü yazar mısın?"diye sormuştu ona. Habip söz verdiği yazıyı 4 Haziran 1998'de ulaştırmıştı Mahmut Alınak'a. Ankara Ulucanlar Cezaevi' inde yaşamının sona erdirilmesinden 16 ay önce….

Tanktan duvar(lar)ı yıkan 15-16 Haziran'ın hatırlattığı (1)
“Beklenmedik olanı beklemedikçe, onu bulamayacaksın.”[2]
Turgut Uyar’ın, “Bizim haziranımız bir yıl kadar yetecektir dünyaya/ /Ve kuytularda, dağlarda, alanlarda/ Akıtılan ve akıp gelen kanlarda/ Bir sabah büyük büyük ateşler yanınca/ Eller temizlenecektir/ Bir tören olacaktır/ Ölülerimiz toplanacaktır,” dizelerinde betimlenen 15-16 Haziran başkaldırısı, tarihimizin büyük işçi isyanı olarak anılmaya değer devrimci praksisidir...

IŞİD ve İslamcı ''Feministler
“Cehennem boş. Tüm şeytanlar burada... Hiç kimse duymak istemeyenbiri kadar sağır olamaz.”[1]
Haberiniz var, değil mi, El Kaide’den doğma, AKP beslemesi uluslararası Sünnî-İslâmcı örgüt Irak Şam İslâm Devleti (IŞİD), bir aya yakın bir süredir Irak’ta Musul ve çevresini kasıp kavuruyor.

"Deniz" olmalıydım.../ Deniz Gülünay
Hasan Gülünay bu ülkede sayısı bile tam olarak tespit edilemeyen "kayıplardan" biri. İşe gitmek üzere İstanbul Tarabya’daki evinden ayrıldığı 20 Temmuz 1992 sabahından bu yana kendisinden haber yok.

Yine Bir Seçim Oyunu
"Bir cumhuriyet nasıl bir maskeye bürünürse bürünsün, ne denli demokratik olursa olsun, eğer o bir burjuva cumhuriyeti ise, eğer o toprak ve fabrikaların özel mülkiyetini koruyorsa ve eğer özel sermaye toplumun tümünü ücret köleliği içinde tutuyorsa, yani eğer bir cumhuriyet, bizim parti programımızda ve sovyet anayasasında söylenen her şeyi gerçekleştirmiyor ise, o zaman bu devlet, bazı insanların, ötekiler tarafından ezilmesi için bir makinedir.

Sînor u Mirin (Sınır ve Ölüm)
T.C beslemesi IŞİD çetesinin Kobane’ye yönelik saldırıları hız kesmeden sürerken bizler de Kürdistan Hukukçular Derneği olarak çeşitli emperyalist güçlerinin Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme çabasının bir sonucu olarak TC-KDP işbirliğinin etkisiyle Rojava’da her gün yeni katliamlara imza atan bu paravan örgütün sınır bölgelerinde halka yaptığı zulmü yerinde görmek ve yaşananları bir de bölgedeki insanların dilinden dinlemek için Urfa’nın Birecik ilçesinde bulunan çadır alanını ve sınır köylerini ziyaret etme kararı aldık.

Biz Hayatı Öğretiyoruz, Bayım! (Rafeef Ziadah)
Kendisine “Çocuklarınıza nefret etmeyi öğretmeyi bırakırsanız, her şeyin düzeleceğini düşünmüyor musunuz?” diye sorulması üzerine Rafeef Ziadah ‘nin yazdığı şiir :
We Teach Life, Sir! ( Biz Hayatı Öğretiyoruz, Bayım! )
Bugün, bedenim TV’de yayınlanmış bir katliamdı.
Bugün, bedenim demeçlere ve kelime sınırlarına
sığmak zorunda olan, TV’de yayınlanmış bir katliamdı.
Bugün bedenim, ölçülü cevaplara karşı istatistikle dolmuş demeçlere ve kelime sınırlarına sığmak zorunda olan, TV’de yayınlanmış bir katliamdı.

Ilımlı İslam projesi ve İhvan mesajı
İslam dininin iktidar, devlet ve siyasetle ilişkisi dini, siyasi ve sosyal çevrelerin, egemen güçlerin sürekli gündeminde olmuştur. Bu ilgi “yakın tarih” diyebileceğimiz zaman dilimi içinde oldukça artmıştır. Siyasal İslam olgusu toplumsal yaşam içerisinde daha çok yer almaya başladıkça ilginin dozajı da yükselmiştir. Son olarak Mısır’da İhvan hareketinin darbeyle dağıtılması, üyeleri hakkında alınan idam kararları bu gerçekliğin bir yansımasıdır. “Siyasal İslam”ın yani siyaset ve din/İslam kavramlarının biraradalığını bu dinin ortaya çıkış yıllarına kadar götürmek mümkündür.

40. Yıl'ında Kıbrıs işgal altında esirlere ne oldu?
Kıbrıs,Sicilya ve Sardanya'dan sonra Akdeniz'in üçüncü büyük adasıdır.Bulunduğu coğrafi konumu itibariyle önemli bir yere sahiptir.Tarihten günümüze sayısız işgallere ve savaşların yaşandığı Kıbrıs'ta stratejik konumu,Ortadoğu'ya açılan pencere,her türlü müdahale için harekete geçebilme açısından önemlidir.

Unutul(a)mayan ölümsüz sesler [*]
“Yavaş yavaş ölürler;okumayanlar,müzik dinlemeyenler,vicdanlarında hoşgörüyübarındıramayanlar.”[1]
Mirabeau’nun, “Bırakın, müzikle öleyim,” dediği o muhteşem şey için Unamuno, “Aşkın duygusal anlatımı müziktir”; W.Shakespeare, “İnsanın iç dünyası müzikle beslenir”; Björk, “Müzik, dinleyeni ve dinleteni öngörülmez kılar”; Esma Redzepova, “Müzik fakirlerin tek lüksüdür”; Miguel de Cervantes, “Müziğin olduğu yerde kötülük olmaz”; Emil Zeig, “Müzik, duygularımızın en açık dilidir”; Cemal Süreya, “Ayrılık acısıdır her müzik,” notunu düşerler…