Baba ben geldim! (Nubar Ozanyan)

Ben Yerevan’da doğdum. Binlerce yıldır üzerinde yaşadığım gül ve ilim kokan topraklarım, bir eylül sabahında kana ve talana doymayan varlıklar tarafından “vatan” adına işgal edildi.
Ermeni kokan topraklarım, barbarlığıyla övünenler tarafından talan edildi. Buğdayımızı çalıp kayısı ağaçlarımızı yaktılar. Babam, bir sabah vakti alnımdan öperek cepheye gitti. Ve bir daha dönmedi. Sabır ve dirençle bekledim. Sonunda babamın yıldızların yoldaşı olmak için gökyüzüne uzandığını öğrendim.
Soğuk mezar taşlarına dokunmaya içim dayanmasa da, babamı burada karşılamak istemesem de gelmemezlik edemezdim. Mümkün değil hüznü dinlememek… Dayanamadım, geldim işte. Sensiz gün, gün değil Baba! Sensiz her şey bomboş ve anlamsız.
Sensiz güneş ne günümü ne de içimi ısıtıyor. Güneşli günlerde bile içim buz gibi. Ayaklarım beni getirmek istemese de geldim işte! Sizin bıraktığınız görevi tamamlama sözü vermek için geldim.
Bir çocuğu sessiz kalmaya zorlayan acının onu bağırmaya zorlayan acıdan daha ağır olduğunu kime anlatayım baba?
Henüz yasıma teselli bulamadım… Kalbimde doyumsuz intikam ateşiyle geldim. Geldim merhaba demeye, ey kırmızı güneş! Neden hayatları yarım kopardınız? Babamın gençlik baharlarını neden yarım bıraktınız?
Hayat nedir baba? Adaletsizliğin soğuk taşları mıdır? Yoksa motor sesinden sonra parçalanan sevdiğinin bedeni midir? Kan ve ateşle aklını yitirmek midir? Yoksa bayramlarda ceketsiz üşümek midir? Kaldır başını baba! Bak ben geldim!
Artık eve gitmek istemiyorum. Benim gibi eve gitmek istemeyen o kadar çocuk var ki! Boşluk bana taşıyamayacağım kadar dayanılmaz acı veriyor. Evde boş duran sandalye kalbimi sızlatıyor. Ne sokaklar, ne kuşlar ne de beni oyuna çağıran arkadaş sesleri kalbimi ısıtıyor. Babamı çalan gökyüzüne artık bakmak istemiyorum. Hayallerim yarım ve kırık kaldı. Hayallerimi faşist kurşunlar yıktı.
Selam vermeye geldim baba!
Birbirimize selam vermek için zamanımız olmadı. Şimdi seni görmek için gökyüzüne tırmanıyorum. Beni öpmek istediğinde sakalların batıyor diye naz ettim. Şimdi seni öpmek istiyorum ama toprak izin vermiyor.
Topraklarımızı ve evimizi işgal etmeye gelenlerin ülkelerinde de Kürt çocuklarının benim gibi babasız kaldığını, fukaralığın bir deniz gibi kocaman olduğunu öğrendim. Kolları kırılan, 12 yaşında 13 kurşunla kan içinde sokak ortasına uzatılan Kürt çocukları olduğunu öğrendim. İşgalcilerin çocuk düşmanı ve ne kadar vicdansız olduklarını öğrendim. Berkin Elvan bir seher vakti ekmek almaya giderken kurşunlanarak annesinden koparılmış…
Katiller çocuklarına kanlı ekmek yedirirken analar ne Ermeni ne de Kürt çocukları için Saray patronu R.T.Erdoğan’dan adalet istemeyecektir. Çünkü R.T.Erdoğan adaleti olmayandır. Olmayan adalet karşısında analar gözyaşlarını yüreğine basarak katillerden mutlaka hesap soracaktır.
Korku ve açgözlülükle hareket edenler ne akıllarını ne de vicdanlarının iyi kullanamazlar. Oysa sevgiyle yaşayan ve çalışanlar en özgür insanlardır. Çocuk yaşımda bak neler öğrendim baba! Yaşamı ve savaşı anlamak için her zaman insanın harflere ihtiyacı yok. Yaşamın ve savaşın acımasızlığı beni çocuk yaşımda olgunlaştırdı.
Herkes bilmelidir ki, ne Ermeni ne Kürt çocuklar boyun eğen kurbanlardır. Direnmekten ve ayakta kalmaktan başka çarelerinin olmadığını büyük bedeller pahasına öğrendiler. Acıları rüyalarımdan çıkaracağım vakit artık geldi. Cesareti ve özgürlüğü Ararat’ın zirvesine mutlaka yazacağım.
Son Haberler
Sayfalar

Emperyalist Saldırıya da, Savaşa da Hayır!
Bu ülkenin Başbakanı önceleri ismi “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” olan ve daha sonra hedefi, kapsamı, amacı genişletilerek adı “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi(1)” olarak değiştirilen emperyalist paylaşımcı projenin Eşbaşkanlarından birisidir ve dolayısıyla da ABD emperyalizminin en başta gelen işbirlikçilerindendir.
Yaşadığımız bu son süreçte bu projenin bir aşaması gerçekleştirilmek isteniyor.
Nasıl mı? Suriye’ye savaş ilan edilerek.
Gerekçe? O da hazır. “Kimyasal silah kullanıldı”

Ermeni Sorunu’nun Doğuşu ve Osmanlı Bankası Baskını
19.yüz yılın sonunda 500 yıldır hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu artık son evresine gelmiş yok olmakla karşı karşıya bulunuyordu. Avrupa'da kapitalizmin gelişmesi, ulusal uyanışlar, bağımsızlık hareketleri,1789 Fransız devriminin yankıları, Balkanlarda ulusal kopuşlar Anadolu'da yaşayan Ermeni ve Rum toplumlarında da oluşmaya başlamıştır.
Osmanlı, iktidarı altında yaşayan Ermenilere, azınlıklara ibadet özgürlüğü, mülklerinin güvence altına alınması, reformlar, yasa önünde, vergi alanında eşitlik vaat ediyordu.

Türki entergasyon dinamikleri ve anadilde egitim
TC’nin Lozan sonrası Kürdistan’a ilişkin programı askeri işgal,asimilasyon ve entegrasyon temelli olmuştur. Kürdistanlılar askeri işgale ve asimilasyona karşı ciddi isyanlar geliştirmiş,mücadeleler vermiş ve bedel ödemişlerdir.Kuzey Kürdistan’da askeri işgale karşı belli gerilla alanları haricinde herhangi bir kazanım elde edilememiş,ancak asimilasyona karşı yürütülen mücadele hedefine tam ulaşamasa da belli sonuçlar üretmiştir.

Gülfikâr Aksu'nun Anısına/ Hasan Aksu
Gülfikâr Aksu'nun Anısına: "Cocuglar Bize Oyle Ogrettiler. Ne Bilek Hakim Beg; Biz İbocuyuk, Tikkocuyuk!"/
Ben Annemi 18 Mayıs 2000 yılında yitirdim. Annem her Anne gibi önce Kadın’dı. Doğurgan özelliğinden gelen koruma, kollama, her şart altında sahiplenme esasıydı. Erkek egemen toplumunda kadın olduğundan dolayı, cins ayrımcılığına uğradı. Baskı ve şiddet gördü. Kürt olduğundan dolayı ulusal baskıya uğradı. Alevi olduğundan dolayı dinsel, mezhepsel baskılara maruz kaldı, aşağılandı.

Kürtler Ve Burjuva Yalanlar
Burjuva siyasal iktidar, iktidarini korumak, işçileri bölmek, birbirine düşürmek, kendi şoven-kirli siyasetinin bir parçası olarak, işçileri kullanmak için her türlü ideolojik silahını kullanıyor.

Güncel Sanatın Vahim Hâl(sizliğ)i[*]
Pablo Picasso’nun, “Her çocuk sanatçıdır. Ama sorun; büyüdüğünde geriye nasıl bir sanatçı kalacağıdır,” saptaması sanat ve insan ilişkisinin en net betimlemelerinden biriyken; bu da biz(ler)e sanatın “Anne bak kral çıplak” diye haykıran çocuksu naifliğinden beslenen isyancı niteliğini anımsatır. Bu elbette işin bir yanıdır.

Kürt Kerbelası
Boyunlarına ip geçirerek bir duvarın üzerine dizdikleri küçücük çocukları aşağı itip boşlukta sallandırarak boğuyorlar. Çocuklar çırpına çırpına can verirken o vampirler, "Allah Allah" naraları ile onların can çekişini seyrediyorlar.

Bu oyunu zor bozar
Tarihte, zorun rolü üzerine çok şeyler söylenmiştir. Özellikle sınıfsal zorun ortaya çıkışı, varlığı ve uygulanması konusunda, burjuvazinin ideologlarıyla Marksistler arasında ciddi bir ayrım konusu yaşanmış ve yaşanmaktadır. Burjuvazi, kendi sınıfsal zorunu meşru görürken, ezilenlerin, özellikle de işçi sınıfının burjuvaziye karşı uyguladığı devrimci zorun adını bile duymak istemediği gibi, bunu “toplumsal etik dışı” olarak, son yılların burjuva moda deyimiyle, “terörist” eylemler olarak kriminalize etmeye çalışır.

On İki İmamlar Alevi Olabilir mi ? 1-2
“…Bir insanın arınmışlık düzeyi en güzel sahip olduğu hoşgörüyle, anlayış ile ölçülebilir. Arınmış insan başkalarını yargılamaktan uzak, olayları ve insanları çok geniş bir bakış açısı ile görebilen, hoşgören, olaylar karşısında sukunetini yitirmeyen, her şeyi doğallıkla kabul eden bir yapıdadır. İyi yada kötü diye ayrımları yapmaktan kaçınır, sevgisi bütüne, herkese ve her şeyedir. Hoşgörüsündeki yükseklik, onun bu sevgiyi bu şekilde eksiksizce ve adilce aktarabilmesini sağlar. Korku ve endişelerden hemen hemen tamamen uzaklaşmıştır.

Minaresiz Camiler ve Alevi Asimilasyonu
Dedeler var hoca olmuş bir nevi
İhtirasa kurban edilmiş sevi
Minaresiz cami gibi cemevi
Aleviyi namaz kılarken gördüm
(Ozan Emekçi)

Bazı Milliyetçi Ermeni Aymazlara Zorunlu Cevap! Hasan Aksu.
İnsan eğer ırkçılık, milliyetçilik ve şovenizmden ideolojik gıda alıyorsa; her şart ve koşulda diğer ulus ve azınlıklara kin nefret ve kan kusarak nemalanıyorsa; adı ne olursa olsun sosyalizm ve de komünizm düşmanlığı yapıyor demektir. Çünkü her türlü milliyetçilik yaşanan örnekleriyle hepimizin malumudur.