Devrimci mücadeleyi birlikte yükseltelim

AKP-MHP iktidarı, topluma yaşattığı ağır sorunların, içerde ve dışarda yaşadığı hezimetin iç politikada tartışılmasını istememektedir.
AB ülkeleri ve ABD’nin sıkıştırmaları sonucu Oruç Reis araştırma gemisi ve ona eşlik eden savaş gemileri Antalya açıklarında demirledi.
NATO’nun bastırmasıyla Doğu Akdeniz’deki sorunların müzakereler yoluyla çözülebilmesi için Türkiye’nin Yunanistan’la müzakere masasına oturacağı duyuruldu…
Libya’da UMH’nin başı Sarraç’ın istifasını ilan etmesinin ardından başlayan barış görüşmelerinde yabancı askerlerin ülkeden çıkarılması gündemi, ayrıca TC’nin Suriye’den cihatçı çeteleri Libya’ya taşıdığı iddiaları uluslararası medyada yer almaya başladı. Libya’ya taşınan cihatçıların sayısının 19 bin dolayında olduğu ifade edilmektedir. Bunların içerisinde 350’ye yakın çocuk yaşta savaşçının olduğu da uluslararası basında yer alıyor.
TC’nin, askerleri ve cihatçılarıyla birlikte Libya’yı terk etmesi gerektiği açıklamaları yapıldı.
Öte yandan, Suriye’de daha doğrusu İdlib’de sular ısınıyor. Geçen hafta Ankara’da Rusya ve TC’nin askeri heyetlerinin görüşmesinde Rusların Türk gözlem noktalarının anlaşmalardaki sayıya (12 gözlem noktasına) düşürülmesi ve bu bölgelerdeki asker ve zırhlı araçların geri çekilmesini TC tarafına iletildiği açıklandı. Rusya ve Suriye askeri güçlerinin İdlib’e yönelik saldırıları gerçekleşti. Yakın bir süreçte de havadan ve karadan büyük bir askeri operasyonun başlatılacağı görülüyor. Rusya’nın TC’den, askerlerini geri çekmesini istemesinin arkasında yatan İdlib’e yönelik saldırının yakın olmasıdır…
TC’nin Ermenistan’la Azerbaycan’la arasındaki çatışmalarda taraf olması yetmezmiş gibi İdlip’den cihatçıların (Sultan Murat Tugayı) Azerbaycan’ın yanında çatışmalara katılması için taşındığı dünya basınına yansımış durumda…
Van’ın Çatak ilçesinde 11 Eylül’de operasyona çıkan askerlerce gözaltına alındıktan sonra iki kişinin helikopterden atıldıkları ve hastanedeki işkenceli fotoğrafları basına yansıdı. Aynı zamanda helikopterden atıldıkları hastane raporuyla da kanıtlandı…
TC’de ekonomi dibe vurmuş, TL’nin dünyadaki tüm para birimleri karşısında değer kaybettiği bir süreci yaşıyoruz. Dolar ve Euro her gün yeniden kendi rekorlarını kırıyorlar. Euro 9 TL’ye yaklaşmış, dolar ise 7.70 TL civarında. AKP-MHP iktidarı işsizlik fonu, sigortalar fonu, varlık fonunu bitirmiş, Merkez Bankası rezervlerini tüketmiş durumdadır.
Sağlık alanında ise AKP-MHP iktidarının manipülatif söylemlerin arkasında, ABD’deki ilaç firmalarına olan 2.3 milyar dolarlık borcu ödeyemeyen bir gerçekliği bulunmaktadır. Üstelik koronavirüs salgını karşısında da dünyanın en başarısız hükümetleri arasına girmiş durumdadır…
ABD’de kasım ayında yapılacak seçimlerde Trump kaybederse barışçıl bir devir teslimin sözünü vermeyi reddettiğini belirten Temsilciler Meclisi Başkanı N. Pelosi’den “Burası demokrasiyle yönetilen bir ülkedir. Türkiye’de değilsiniz” yanıtı, TC’nin dünyada görünüşüne iyi bir örnek oluşturuyor.
HDP’ye saldırı devrim ve demokrasi güçlerinedir
AKP-MHP iktidarının içeride ve dışarıda sıkıştığı tam da bu süreçte içeride devrimci demokratik güçlere yönelik bir saldırı başlattı. Faşist rejim ülke içinde ve dışında kaybettikçe, yaşadığı sıkışmayı ve çözümü devrim ve demokrasi güçlerine saldırıda buldu. Bu saldırıda rol, düğününden sonraki ilk ziyaretini Saraya yapan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’a verildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında gerçekleşen Kobane eylemleriyle ilgili olarak yürüttüğü soruşturmada 82 kişi hakkında gözaltı kararı verdi. Soruşturma kapsamında o tarihte HDP Merkez Yürütme Kurulu üyeleri, eski HDP’li vekiller ve Kars Belediye Eş başkanı Ayhan Bilgen’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi sabah saatlerinde evleri basılarak gözaltına alındı. HDP eski milletvekillerinden Sırrı Süreyya Önder, Ayla Akat Ata, Altan Tan da gözaltına alındılar.
6-8 Ekim 2014 tarihleri arasında gerçekleşen Kobanê eylemlerindeki gerçeklerin ortaya çıkarılması ve suçluların yargılanması için HDP, Meclise birden fazla araştırma önergesi verdi ama asıl sorumluların ortaya çıkarılması ve yargılanması iktidarın işine gelmediğinden araştırma önergeleri her defasında AKP ve MHP oylarıyla reddedilmiştir.
6-8 Ekim 2014 tarihindeki Kobanê eylemlerinde 47’si HDP üyesi veya taraftarı olan 54 kişi yaşamını yitirmişti.
6-8 Ekim 2014 tarihindeki olaylarla ilgili olarak açılan davalardan bazıları beratla sonuçlanmıştır. Aynı suçlamayla ikinci kez karşı karşıya kalan ve gözaltına alınan Kars Belediye Eş Başkanı Ayhan Bilgen daha önceki davadan 2017’de 8,5 ay hapis yattı. Mahkeme beraatla sonuçlanınca bu dosyadan tazminat da aldı. Tüm bunlar bilinmesine rağmen Ayhan Bilgen için 6-8 Ekim Kobanê eylemlerinden dolayı yeniden gözaltına alınmasındaki amaç Ayhan Bilgen’in cezalandırılmasından öte bugüne değin başarılamamış olan Kars Belediyesine kayyım atamak (!)
6-8 Ekim Kobanê eylemlilikleriyle ilgili olarak HDP’li 82 kişinin gözaltına alınması emrini veren Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman hızını alamayarak şu anda parlamentoda yer alan 7 HDP’li vekil Saruhan Oluç, Meral Danış Beştaş, Garo Paylan, Hüda Kaya, Sezai Temelli, Serpil Kemalbay, Pervin Buldan hakkında dokunulmazlıklarının kaldırılması için de fezleke hazırlayıp meclise göndermeye hazırlanıyor.
AKP-MHP iktidarı, topluma yaşattığı bu denli ağır sorunların, içerde ve dışarda yaşadığı hezimetin iç politikada tartışılmasını istememektedir. AKP-MHP iktidarı gelinen aşamada içeride ve dışarıda yaşadığı çıkmazı devrimci demokratik güçlere saldırarak aşmak istiyor. HDP’ye yönelik bu operasyon toplumsal muhalefete gözdağıdır. Bu gözaltı operasyonu demokrasiden yana olanları sindirmeyi amaçlayan bir operasyondur.
HDP’yi, devrimci demokratik güçlerini hedef alan bu saldırıya karşı birlikte mücadeleyi örgütlemeliyiz.
Gün faşizme karşı mücadele günüdür…
Özgür Gelecek.net
Son Haberler
Sayfalar

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)
Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?
Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..
“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)
7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor
Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.
Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?
Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)
Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7
„Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler
Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek
Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi
Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)
Comment form