Cumartesi Şubat 22, 2025

Güvercinleri de, Çocukları da Vururlar

Bu topraklarda barışın simgesi güvercinleri vurdular. Bu topraklarda masumiyetin simgesi çocukları da vurdular. İşte bundan ötürüdür, diyoruz ki bu coğrafyanın, bu ülkenin tarihi katliamlar tarihidir.  Bu katliamları yapan iktidarlar değişti, katillerin adları değişti, ama katillerin zihniyeti hiç değişmedi.

Bu zihniyet Kerbela’da kendisine biat etmediği için direnişin sembolü olmuş Hüseyin’i ve ailesinden çocukları da susuzluktan öldüren Yezit zihniyetidir.

Bu zihniyet, Selçukluda Baba İshak, Baba İlyas isyanlarında binlerce Kızılbaşı katleden zihniyettir.

Bu zihniyet, binlerce Kızılbaş’ın katili Yavuz’a ecdat diyen, ismini mahallelere, caddelere, alanlara, köprülere veren zihniyettir.

Bu zihniyet, “Alevilerin canı da, namusu da,  malı da helaldir” diyen Ebuu Suud’un zihniyetidir.

Bu zihniyet, Alevi Kızılbaşları diri diri kuyulara doldurup öldüren Kuyucu Murat’ın zihniyetidir.

Bu, Osmanlı zulmüne bayrak açmış Pir Sultan Abdal’ı darağacına gönderen zihniyetidir.

Bu zihniyet 1915 yılında binlerce Ermeni kardeşimizi katleden zihniyettir.

Bu zihniyet, 1921’de yüzlerce Koçgiriliyi katleden Topal Osman’ın heykellerini meydanlara diken zihniyettir.

Bu, 1937-38 de binlerce Dersimliyi katleden, Alişer’le Zarife’nin başlarını kestiren Kürt, Alevi, Kızılbaş düşmanı zihniyettir.

Bu zihniyet, Maraş’ın bir no'lu katili Ökkeş Kengerler’i düzenledikleri sahte Alevi Çalıştayına davet edecek kadar pervasızlaşan zihniyettir.

Bu zihniyet, Sivas, Çorum ve Gazi katliamlarında başrol oynayan, tetikçi katilleri koruyan, kollayan, saklayan, kimisini iş güç sahibi, kimisini milletvekili - bakan yapan zihniyettir.

Henüz bundan 21 yıl önce Sivas’ta, tek suçları Pir Sultan Abdal şenliklerine gitmek olan aydın, yazar, sanatçı ve semahçıların ve içlerinde 12 yaşındaki çocuk Koray Kaya’nın da olduğu 33 canımızı,  ellerinde gaz bidonları, tekbir sesleri ve “yakın ulan yakın” nidalarıyla yakan Alevi düşmanı bir zihniyettir.

2004 yılında Mardin Kızıltepe’de evlerinden dışarı çıkartıldıktan sonra babasıyla birlikte 13 kurşunla delik deşik edilen Uğur Kaymaz’ı öldüren bu zihniyettir. 2006 yılında Trabzon’da Rahip Santoru’yu, 2007 yılında Malatya’da Zirve Yayınevinde Alman ve Türk uyruklu 3 kişiyi başlarını keserek öldüren katilleri koruyan, kollayan Hristiyan düşmanı zihniyet işte bu zihniyettir.

“Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki, bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz” diyen bir barış sevdalısın olan Hrant Dink’ı sırtından kalleşçe vuran, katillerini koruyan, soruşturmayan, içeri girenleri de özel yasalarla affedip dışarıya yeni cinayetler işlemek üzere salıveren, Ermeni düşmanı bir zihniyettir bu zihniyet.

2009 yılında Diyarbakır Lice’de bulduğu bombanın elinde patlaması sonucu ölen Ceylan Önkol’un ölümünü incelemek üzere Lice’ye bir savcı bile göndermeyen zihniyettir bu zihniyet.

Bundan 2 yıl önce Şırnak Roboski’de bir lokma ekmek için sınır ötesine gidip birkaç litre mazot getirirken Türk Savaş uçaklarınca bombalanması emrini veren, 34 Kürt’ün ölmesine sebep olan işte bu zihniyettir. Bu zihniyet savaş uçaklarına vur emrini bizzat veren Recep Tayyip Erdoğan zihniyetidir.

Bu zihniyet ülkenin tüm yer altı yerüstü zenginliklerini, madenlerini, sularını yeşil sermayeye ve emperyalistlere tröstlere peşkeş çeken; yolsuzlukla, rüşvetle zenginleşen, Gezi parkındaki birkaç ağacı bile rant için kesmek isteyen çevre düşmanı, doğa düşmanı, insan düşmanı bir zihniyettir.

Ve gözü dönmüş, insana düşman zihniyet aylardır süren Hitler, Franco ve Mussolini benzeri faşist anlayış ve saldırganlıkla, düşmanlıkla Abdullah Cömert’i, Mehmet Ayvalıtaş’ı, Medeni Yıldırım’ı, Ethem Sarısülük’ü, Ali İsmail Korkmaz’ı, Ahmet Atakan’ı, Hasan Ferit Gedik’i aramızdan aldı götürdü.

Bu zihniyet, “Anne, senin ayağın sakat, bir olay olursa koşamazsın, kaçamazsın, ekmek almaya ben gideyim, hem sokakta arkadaş bulursam kahvaltıya getirebilir miyim?” diyen, 14 yaşındaki çocukluğuna rağmen 269 gündür direniş destanları yazan, ancak önceki gün ölümsüzleşip, daha önce yitirdiğimiz ağabeyleriyle yıldızlaşmaya giden Berkin Elvan’ı aramızdan alan zihniyettir.

Bu faşist, gerici, ırkçı AKP ve Recep Tayyip Erdoğan zihniyeti bundan sonra da kim bilir kimi, kaç güvercini, kaç  çocuğumuzu daha aramızdan alacak. İşte bundandır ki, başka güvercinler, başka canlar ve çocuklar gitmesin diye ülkedeki tüm demokrasi güçleri, barış ve özgürlük sevdalıları birlik olmalı ve bu harami saltanatına biran önce son vermelidir.

Erdal YILDIRIM

13 Mart 2014

94380

Erdal Yıldırım

2012 yılı sonlarından itibaren sitemize yazılarıyla yeni bir soluk katan yazarımız genellikle Aleviler ve sorunları üzerine makaleler yazmaktadır.

erdalyildirim@kaypakkaya-partizan.net(hazırlanıyor)

Erdal Yıldırım

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de  aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)

Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?

Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..

“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)

7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor

Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.

Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?

Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)

Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7

Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler

Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve  bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde  emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek

Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi

Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)

Sayfalar