Salı Aralık 3, 2024

İzmir Partizan; Politik çalışmalarımıza yoğunlaşmak en iyi cevaptır!

 "Bir süredir kurumumuzu şu veya bu şekilde meşgul eden tartışma, kaos ve krizin şiddetle birlikte boyutlanarak geldiği nokta gündemimizi meşgul etmeye devam ediyor.

Yaklaşık 1 ay önce tekabül eden bir sürede  İstanbul'un Aksaray ve Kartal bürolarımız çete vari bir şekilde gasp edilmiş, muhabirlerimize şiddet uygulanmıştı. Aynı şekilde Dersim ve Erzincan irtibat bürolarımıza yönelik de saldırı ile birlikte gasp edilmek istenmiş, muhabirlerimiz tehdit edilmiş edilmek istenmiştir. Bu gaspçı tutumun son örneği de gazetemizin İzmir irtibat bürosuna yönelik olmuştur.

İç sıkıntıların büyütülerek devam ettirildiği, sorunun çözümün yanlış bir anlayış, zihniyet ve yöntemde ısrar edilerek çözümsüzlüğe mahkum edilmek istenmeye devam edenlere karşı politik duruşumuzu korumaya ve faaliyet alanlarımıza ve devrimci değerlerimize meşru müdafaa temelinde sahip çıkmayı sürdüreceğiz.

Dünde söyledik bugünde söyleyeceğiz devrimcilerin faaliyetleri asla dört duvar arasına sıkışmadı/sıkıştırılamaz. Bunu Aksaray ve Kartal bürolarımız gasp edildiğinde gösterdik, kendi faaliyetimize gazetemizi çıkararak sürdürdük, faaliyetçilerimizle, okurlarımız ve ailelerimizle toplantılar  alarak güncel politik   süreçten kopmadan çalışmalarına devam ettirdik/ettiriyoruz. Dersim ve Erzincan irtibat bürolarına aynı çetevarı yöntemleree karşılık okurlarımız toplantılar alarak, politik çalışmalarını sıklaştırarak yanıt vermişti/vermeye devam etmektedir.

Bizler devletin saldırıları karşısında daima politik yanıtlar verdik,  ideolojik ve politik hattımıza uygun olarak önümüze mücadeleyi büyütmeyi koyduk. Bugün bu veya şu şekilde darbeci bir zihniyet tarafından çeşitli boyutlarda uygulanan şiddetle çekilmek istenen çözümsüzlük ve çürüme dehlizlerine girmeden mücadeleye daha fazla sarılan bir tarzla çalışmalarımızı sürdürmeyi en doğru tavır olarak görüyoruz.

Gelişen bu duruma okurlarımızın hızlı bir şekilde refleks verip gazetemizin irtibat bürosunu sahiplenmesi bu kişilerin şiddet içerikli yöntemlerine, buna hizmet eden anlayışlarına karşı  cevabımızın ne olacağına dair okurlarına çağrı yapılarak bir toplantı gerçekleştirilmiştir.

Sonraki günlerde de büromuzu okurlarımız sıklıkla ziyaret ederek sahiplenmeye ve desteğe devam etmiştir.

Bu yapılan saldırı ve gaspçı anlayışın politikadan uzaklaştırmaya ve faaliyetlerimizi engellemeye yöneliktir olduğu ortadadır. Ülke gündeminin bu kadar yoğun yaşandığı bir süreçte kendi çıkarları ve hesapları doğrultusunda hareket edenlere "Çekmek istediğiniz noktaya  gelmeyeceğimizi ve işimize bakacağımızı" bir kez daha ilan ediyoruz. Bizim bu saldırılara karşı verilecek en iyi cevabımızın çalışmalarımıza daha fazla yoğunlaşmak olacağı inancındayız, çekilmek istenen noktaya karşın pratik faaliyetlerimize kaldığımızdan yerden devam etmenin en doğrusu olacağı nettir.

Okurlarımızla toplantı yaparak,  süreci değerlendirdik

Yaşanan olumsuz gelişmeye karşın İzmir'de Nisan Yayımcılık bürosunda bir toplantı gerçekleştirildi. İç sürece dair yürütülen tartışmanın ardından bundan sonra neler yapılacağına dair diğer tartışma   başlığına bölüme geçildi.

Referandumun yaklaştığı bu süreçte sokaklarda, mahallelerde materyallerimizle HAYIR çalışmasını sürdüreceğiz. Kapı kapı dolaşarak ülke gündemini ve referandum üzerine halk kitleleri ile yaptığımız sohbetlere devam etmek zerinden hem fikir olduk.

Bu gasp girişimine katılan kişilerin sıkıntılı ve apolitik kişiler olması, kurumun çıkarlarından ziyade kendi çıkarları için uğraşan kişiler olması ve böyle bir girişimde bulunmaların tesadüfen olmadığı konusunda hem fikir olundu.

Toplantıda bu yaşanılan süreçten ziyade politik çalışmalarımıza ağırlık verilmesinin önemi vurgulandı. Özellikle HAYIR çalışmalarına daha fazla yoğunlaşarak politik gündemden uzaklaşılmaması üzerinde duruldu. Bununla beraber gazetemizin daha fazla sahiplenilmesi ve kitlelerle daha çok buluşması gerekliliği konuşuldu.

Yapılan toplantının verimli geçmesiyle beraber daha sık toplantılar alınarak politik gündem üzerine daha fazla tartışılması ve gazete değerlendirmeleri alınması konusunda hem fikir olundu.

Her alanda yapılmaya çalışılan saldırılara yaptığımız politik çalışmalarla cevap olmaya, mücadeleyi en zor günlerde dahi daha ileriye taşıma devam edeceğiz.

İzmir Partizan

46078

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri

Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

Sayfalar