Cumartesi Mart 1, 2025

Kandil Yerevan Yürüşümüz(3)-Dursun Ali Küçük

Yarın Xaxurke ‘den yolculuk başlıyor-Ekim 2004 yılıydı.
Benim yanımda eskiden kullandığım telefon vardı. Cemal arkadaş bizden istemedi. Karasu Xınere'de gelip telefonu almak istedi kabul etmedik. O kadar uzun bir yolculuk için herhangi bir duruma karşı telefon kullanmak gerekliydi.
Yolculuğa çıkmamıza bir gün kalmıştı. Kuryeler hazırdı. Biz hazırdık. Herşey tamamlanmıştı. Xaxurke karargahından ayrılmış, Xaxurke boğazının aşağılarına gelmiştik.
Kani arkadaş beni aradı, kendileri Kandil’de askeri karagahta bir yerde bir grup olarak kalıyorlardı. Telefonda Güney Kürdistan’a geçeceklerini söyleyip benim ve Hasan’ında gelmesini istedi. Hasan Atmaca arkadaşla konuştum. Gelmiyeceğimizi söyledik. Olan bir iktidar kavgasıydı. Osman Öcalan güneydeydi. Kişi olarak onunla yürüyemeyeceğim konusunda nettim.

Kendimi hiç kimseye kullandırtmayacaktım.

Kanigil Süleymani’yeye gitmişti.
Ferhat arkadaş yanımıza geldi; “Askeri karargahın Cemal arkadaşın talimatıdır, siz Kandil'e çağırıyor” dedi...Yanımıza bir mangalık silahlı bir güç verdi. Onlara ' dikkat edin kaçmasınlar' diye talimat vermişti. Bize açık söylenmesede mevcutlu olarak Kandile gidecektik. Biz Kandile geri dönmek istemiyorduk, sırf çağırdıkları için istemeye istemeye gitmeyi kabul ettik.

Derken Xaxurkeden arkadaşlar ile birlikte Kandile geri döndük..
Cemal arakadaşın yanına gittik.
Kanigil ile ilgili bizimle konuştu.
Farklı düşündün mü tasfiyeci olursun. Farklı görüşlerinden dolayı gidersen ihanetçi olursun.
Cemal arakadaş gidenleri sağ-ihanet çizgisi olarak değerlendiriyordu. Giden grup ile ilgili konuşmaları oldu. Onları Angola'daki UNITA cılara benzetiyordu. Osman'ın kendilerine haber göndererek demokratik bir hareket oluşturmak istediğini, PKK 'yi müttefik kabul ettiklerini ve hiç bir şekide düşmanlık yapmayacaklarını bildirdiğini, ama bunu kabul etmediklerini söyledi. Biz madem öyle kabul etseydiniz bu mevcut demokratikleşme açılımına da uygun düşerdi dedik. O eğer öyle yaparsak yanımızda kimse kalmaz herkes oraya gider. Buna müsaade edmeyiz dedi ve ekledi. Onlara yönelip hesap soracağız... "Önderlik osman'ın dağa kaçırılmasını istediğini" söyledi(Daha sonra bu denendi başarılı olamadı. geri kalanlara ise hesap sorma gündemdeydi) Gidişlerinden haberimiz olup olmadığını sordular. Bu konuda ne düşündüğümüzü de öğrenmek istiyorlardı.
Biz gitmelerini doğru bulmuyorduk. Gidenlere ve kalanların bazılarına sağ-ihanet çizgisi denmesini de doğru bir tanımlama olarak görmeyeceğimizi söyledik. Bu örgütte epey kalmıştık ve bu partinin lugatını biliyorduk.

Cemal arkadaş durumların karışık olduğunu belirterek gitmekten vazgeçip kalmamızı istedi. Bizi kalmaya ikna etmek için epey çaba harcadı. Ama biz kararlıydık .Hayır deyip devam edeceğimizi söyledik. O da kabul etti. Ancak bizden birtakım talepleri oldu. Gerilla birliklerinde toplantılar yaparak gidenleri teşhir etmemizi, tv programlarına katılıp aynı mahiyette konuşmamızı ve örgüt basınında teşhir edici yazılar kaleme almamızı istedi. Biz bu talepleri uygun bulmayıp red ettik.
Tekrar vedalaştık. Oradan geçerken Cuma arkadaş yol üzerindeydi, yakın bir yerde. Kısaca bizimle konuştu.

Bana 2002 toplantısında “seni ve sizi hedefleyen ferhat’tı-Osman” dedi.
-Biliyorum dedim...
Daha önce Dolakuke’deyken ben Cuma arkadaşa sordum.
“Bunu yapan kim ve kimlerdi” dedim..
Bana “kadınlar” diyerek yuvarlak bir cevap verdi. Madem şimdi öyle diyor sesimi etmedim. Ama Ferhat olduğunu ben çok iyi biliyordum. O toplantıda Osman konuşmamıştı. Başka konularda atışmışlardı. Ama bizleri topun ağzına koymuştu. Osman konuşmayınca Abbas arkadaş en hararetli savunucuydu.Karasu ve Fuat bu tür şeylerden geri kalmazlardı. Beni eleştirdi. Aynı odadaydı, bir daha da gelmedi. Cuma arkadaş toplantıda esnek bir destek vermişti.
Cuma arkadaşla konuşurken ferhat deyince “siz niye destek verdiniz” demek aklıma geldi. Ama artık söylemeye değmiyordu.Cuma arkadaşla her zaman saygıya dayalı bir hukukumuz olmuştu. Elazığ-Bingöl-dersim çalışmalarında onunla ve Karasungur arkadaşla bir kaç kez bir araya geldik.

Farklı düşüncelere sahip olsakta benim açımdan eski aradaşlığın bir değeri hep vardır.
Hatta “ihanet” eden, düşman saflarına geçen birinin bile eskiden iyi olan yanlarını anmaktan çekinmem.
Cuma arkadaş 'peki İran niye seni sınır dışı etti biliyormusun?'
*”Hayır bilmiyorum” dedim. Zaten bir ay kalmıştım. Bana devredilen ilişkilerdi. Bir ayda farklı birşey yapmamıştım.
“Biliyorsanız söyleyin” dedim.
Cuma arkadaş söylemedi.
Neyse vedalaştık ayrıldık.
Xaxurke'ye geri döndük.
Yarın Xaxurkeden yolculuk ve yürüyüş başlıyor...
devam edecek

Aşağıdaki linkte yazının 1ve 2.bölümü okuyabilirsiniz.

http://kaypakkayahaber.com/kose-yazisi/kandil-yerevan-yuruyusumuz1-dursu....

 

http://kaypakkayahaber.com/kose-yazisi/kandil-yerevan-yurusumuz2-dursun-ali-kucuk

33539

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

Sayfalar