Perşembe Kasım 14, 2024

Keş(iş)inde Söz Söyleme Hakkı Var

Kimine göre sosyalizm bilimseldir, kimine göre de değil.

Bana göre de sosyalizm bilimsel değildir.

Şayet sosyalizm bilimsel olsaydı herkesin ama herkesin sosyalizm için söz söyleme hakkı olurdu değil mi ?

Bilimsellik için söz söyleyenlere bir bakın. İçerisinde kimler var kimler.

Papazlardan tutun anarşistlere kadar herkes var.

Türlerdeki evrimleşmenin nasıl gerçekleştiğini açıklayan Mendel bir papaz idi.

Marksta, anarşistlerin toplum içerisindeki örgütlenmelerin toplumdaki sınıflaşmayı nasıl beslediğini açıklamalarına kızmıyor, tarih içerisinde mülkiyetçilikle ortaya çıkan zorun, toplum içerisindeki  örgütlenmelerinde toplumdaki sınıflaşmayı beslediğinin bilincinde olan kolektif bir zorla al aşağı edilebileceğini anarşistlerin görmemesine kızıyor idi.

Hiç kimse kimseye bilimseliğe katkılarından dolayı kızmıyordu.

Birde bize bakın

Hadi bir şeyler söyleyinde sizi görem.

Siz diyin ki; siyasetin ekonomiye değilde ekonominin siyasete biçim vermesi kapitalizme hiç beklenmedik davranışlarda bulunmasını sağlatabilir.

Bende diyem ki; bir fabrikaya bir fabrikatör dostunuz sayesinde sahip olmanız fabrikanın rakiplerini yok etme ruhunu ortada kaldırmaz

Diyi verelim.

Görelim bakalım ne olacak.

Şu on yılda; emperyalizm, halklar, enternasyonalist tabur ve vs şeyler sayesinde hiç olmadık şekilde feodal despot dünya karşısında kapitalist metanın özgür olduğunu görmeyen Avrupa emperyalizmin  hapishanelerindeki  tutuklu devrimcilerle ....

Önderliğin, tarihin zoruyla ortaya çıktığını proletaryayla önderliği arasındaki zorunda komunizme kadar tam anlamıylada yitirilemeyeceğini ancak o güne kadar da proletaryanın önderliğiyle  ilişkisininde önderliğin taşıdığı siyasi misyonunu, bir siyasi yapınında diyalektiği sahip olup olmadığını, gözlemekten başka bir şeyde olmadığını görmeyerek önderliğin sahip olduğu zoru tartışmaya açanlarda ....

Bakalım bu işe ne diyecekler.

Belkide size de bir yazı işleri sorumlusu istenmediğinizi söyleyecek.

Sanki sizinde benimle bir olup  söylediğiniz herşeyleri de proletaryanın tercübeleri söylememişçesine.

Halbuki sizinle benim yaptığımız tek şeyde bu.

Proletaryanın tecrübelerini hayata aktarırlarken içerisindeki öteledikleri, ötekileştirdikleri, talilileştirdikleri şeyleri söylemekten başka bir şeyde değil.
Lakin öteledikleri, ötekileştirdikleri, talilileştirdikleri her şey yüzerine  her şeylerini  o kadar inşa etmişlerki....

Ellerinde de size, bana karşı siyasal bir cevap verebilecek hiç bir şeyde kalmadığından kimliğimize, toplumdaki  rolümüze, her şeyimize ama her şeyimize saldırıyorlar.

Hiç akıllarına da gelmiyor terk ettikleri şeyleri söylediğimiz, sosyalizminde bilimsel olduğu,  bilimleşen her şeyinde temel kuramlara sahip olduğu,  söylediğimiz her şeyinde o kurama baķılarak değerlendirilebileceği hiç ama hiç akıllarına gelmiyor.

Dönüp doğaya, bilime, insana bakmadıklarından.

Dönüp baksalar aslında sosyalizminde bilimsel olduğunu bilimsel olan her şey gibi sosyalizm içinde herkesin söz söyleme hakkı olduğunu görürler.

49364

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Ergün Aslan

TKP/ML MK SB”“ROJAVA VE FİLİSTİN DEVRİMLERİ YAŞAYACAK, YAŞATACAĞIZ!

Emperyalist-kapitalist egemenliğin ölüm makineleri yine işbaşındadır. Ezilen halk ve ulusların isyan ve direnişlerini bastırmak, özgürlük ve kurtuluş mücadelelerini kanla boğmak için azgınca saldırıyorlar. Ortada “yeni” değil yinelenen bir durum var. Tekrarlanan bu saldırı ve katliamların başlıca nedeni; sistemlerinin her yerden delinmesi, en acımasız zorbalık rejimleri eliyle geliştirilen sömürü ve zulüm politikalarında “başarı” ve “istikrar” sağlama çabalarının boşa çıkmasıdır.

Habip'in (bitmeyen)Öyküsü

Arkadaşları bazen, "Tünelci,"diye takılırlardı ona. Kendine ait olmayan sahte Habip Gül adıyla yakalandığında onca işkenceye rağmen bu isimde ısrar etmiş, mahkemelerde birçok kez bu isimle yargılanıp cezalar almıştı. Mahmut Alınak, "Seni yazmak istiyorum, bir sakıncası yoksa bana yaşam öykünü yazar mısın?"diye sormuştu ona. Habip söz verdiği yazıyı 4 Haziran 1998'de ulaştırmıştı Mahmut Alınak'a. Ankara Ulucanlar Cezaevi' inde yaşamının sona erdirilmesinden 16 ay önce….

Tanktan duvar(lar)ı yıkan 15-16 Haziran'ın hatırlattığı (1)

“Beklenmedik olanı beklemedikçe, onu bulamayacaksın.”[2]

Turgut Uyar’ın, “Bizim haziranımız bir yıl kadar yetecektir dünyaya/ /Ve kuytularda, dağlarda, alanlarda/ Akıtılan ve akıp gelen kanlarda/ Bir sabah büyük büyük ateşler yanınca/ Eller temizlenecektir/ Bir tören olacaktır/ Ölülerimiz toplanacaktır,” dizelerinde betimlenen 15-16 Haziran başkaldırısı, tarihimizin büyük işçi isyanı olarak anılmaya değer devrimci praksisidir...

IŞİD ve İslamcı ''Feministler

“Cehennem boş. Tüm şeytanlar burada... Hiç kimse duymak istemeyenbiri kadar sağır olamaz.”[1]

Haberiniz var, değil mi, El Kaide’den doğma, AKP beslemesi uluslararası Sünnî-İslâmcı örgüt Irak Şam İslâm Devleti (IŞİD), bir aya yakın bir süredir Irak’ta Musul ve çevresini kasıp kavuruyor. 

"Deniz" olmalıydım.../ Deniz Gülünay

Hasan Gülünay bu ülkede sayısı bile tam olarak tespit edilemeyen "kayıplardan" biri. İşe gitmek üzere İstanbul Tarabya’daki evinden ayrıldığı 20 Temmuz 1992 sabahından bu yana kendisinden haber yok.

Yine Bir Seçim Oyunu

"Bir cumhuriyet nasıl bir maskeye bürünürse bürünsün, ne denli demokratik olursa olsun, eğer o bir burjuva cumhuriyeti ise, eğer o toprak ve fabrikaların özel mülkiyetini koruyorsa ve eğer özel sermaye toplumun tümünü ücret köleliği içinde tutuyorsa, yani eğer bir cumhuriyet, bizim parti programımızda ve sovyet anayasasında söylenen her şeyi gerçekleştirmiyor ise, o zaman bu devlet, bazı insanların, ötekiler tarafından ezilmesi için bir makinedir.

Sînor u Mirin (Sınır ve Ölüm)

T.C beslemesi IŞİD çetesinin Kobane’ye yönelik saldırıları hız kesmeden sürerken bizler de Kürdistan Hukukçular Derneği olarak çeşitli emperyalist güçlerinin Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme çabasının bir sonucu olarak TC-KDP işbirliğinin etkisiyle Rojava’da her gün yeni katliamlara imza atan bu paravan örgütün sınır bölgelerinde halka yaptığı zulmü yerinde görmek ve yaşananları bir de bölgedeki insanların dilinden dinlemek için Urfa’nın Birecik ilçesinde bulunan çadır alanını ve sınır köylerini ziyaret etme kararı aldık.

Biz Hayatı Öğretiyoruz, Bayım! (Rafeef Ziadah)

Kendisine “Çocuklarınıza nefret etmeyi öğretmeyi bırakırsanız, her şeyin düzeleceğini düşünmüyor musunuz?” diye sorulması üzerine Rafeef Ziadah ‘nin yazdığı şiir :

We Teach Life, Sir! ( Biz Hayatı Öğretiyoruz, Bayım! )

Bugün, bedenim TV’de yayınlanmış bir katliamdı.
Bugün, bedenim demeçlere ve kelime sınırlarına
sığmak zorunda olan, TV’de yayınlanmış bir katliamdı.
Bugün bedenim, ölçülü cevaplara karşı istatistikle dolmuş demeçlere ve kelime sınırlarına sığmak zorunda olan, TV’de yayınlanmış bir katliamdı.

Ilımlı İslam projesi ve İhvan mesajı

İslam dininin iktidar, devlet ve siyasetle ilişkisi dini, siyasi ve sosyal çevrelerin, egemen güçlerin sürekli gündeminde olmuştur. Bu ilgi “yakın tarih” diyebileceğimiz zaman dilimi içinde oldukça artmıştır. Siyasal İslam olgusu toplumsal yaşam içerisinde daha çok yer almaya başladıkça ilginin dozajı da yükselmiştir. Son olarak Mısır’da İhvan hareketinin darbeyle dağıtılması, üyeleri hakkında alınan idam kararları bu gerçekliğin bir yansımasıdır. “Siyasal İslam”ın yani siyaset ve din/İslam kavramlarının biraradalığını bu dinin ortaya çıkış yıllarına kadar götürmek mümkündür.

40. Yıl'ında Kıbrıs işgal altında esirlere ne oldu?

Kıbrıs,Sicilya ve Sardanya'dan sonra Akdeniz'in üçüncü büyük adasıdır.Bulunduğu coğrafi konumu itibariyle önemli bir yere sahiptir.Tarihten günümüze sayısız işgallere ve savaşların yaşandığı Kıbrıs'ta stratejik konumu,Ortadoğu'ya açılan pencere,her türlü müdahale için harekete geçebilme açısından önemlidir.

Unutul(a)mayan ölümsüz sesler [*]

“Yavaş yavaş ölürler;okumayanlar,müzik dinlemeyenler,vicdanlarında hoşgörüyübarındıramayanlar.”[1]

Mirabeau’nun, “Bırakın, müzikle öleyim,” dediği o muhteşem şey için Unamuno, “Aşkın duygusal anlatımı müziktir”; W.Shakespeare, “İnsanın iç dünyası müzikle beslenir”; Björk, “Müzik, dinleyeni ve dinleteni öngörülmez kılar”; Esma Redzepova, “Müzik fakirlerin tek lüksüdür”; Miguel de Cervantes, “Müziğin olduğu yerde kötülük olmaz”; Emil Zeig, “Müzik, duygularımızın en açık dilidir”; Cemal Süreya, “Ayrılık acısıdır her müzik,” notunu düşerler…

Sayfalar