Küçük bir damla ile fırtınayı başlatanlar (Nubar Ozanyan)
Aradan 12 yıl geçti. Etki gücü Ortadoğu’ya yayılan 12 yaşında genç bir devrim yaşıyor adına Rojava denilen topraklarda. Derin yoksulluk, bitmeyen zulümle terbiye edilip cehenneme çevrilen Ortadoğu’da Rojava, bir özgürlük adası gibi duruyor.
Dünyanın ve Ortadoğu’nun eli kanlı diktatörleri, en kıyıcı generalleri Kürdistan topraklarına yönelik işgal saldırılarını ilhaka dönüştürmeye çalışıyor. Dağı, taşı, ormanları, buğday başaklarını yakan, mazlumların ocaklarını söndüren soykırımcı Türk ordusu Başûrê Kurdistan’ı bombalıyor, tehdit ve yıkıcılığını işbirlikçi KDP eliyle daha derinleştirmeye çalışıyor. Pan Türkizm’in hegemonyacı yayılmacı emellerini Başûrê Kurdistan’da egemen kılmak istiyor.
Kürt ve özgürlük düşmanlığından bir an olsun vazgeçmeyen Türk devletinin inkar ve imha saldırıları hızından bir şey kaybetmeden devam ediyor. Halklar, inançlar arasında kin, nefret ve düşmanlığı büyüten Türk devleti; halkların bilinç ve duygularını zehirleyip kirletmekte ve tedavisi çok uzun yıllar alacak yaralar açmaktadır. Ortadoğu’da yaşanılacak, özgürce soluk alınacak bir parça toprak kalmamışken; Suriye’nin Kuzey-Doğu topraklarında “başka bir dünya mümkün” diyenler özgür bir yaşamı emek bilinç ve örgütle örmektedir.
Karanlığın ve zulmün sahipleri her köşe başını tutmuşken, Rojava’da ışığın ve özgürlüğün sahipleri zorlu özgürlük yollarında yürüyerek, devrimi büyütmeye devam ediyor.
Devrim, ezilenlerin ayağa kalkıp ezenlere itiraz edip kaderlerini kendi ellerine alması demektir. Devrim, diktatörlüğe karşı meydan okumadır. Rojava her gün Türk devletinin tehdit ve saldırılarına karşın ezilenlerin özgür toprağı olmaya devam ediyor.
Ezilenlerin ezileni olan kadınlar Rojava Devrimi’nde ve inşasında öncü ve kurucu rol oynadı. Rojava devrimi bir kadın devrimi olduğu kadar aynı zamanda ezilen, gadre uğrayan, ocağı söndürülen mazlum halkların bayramıdır. Enternasyonal devrimcilerin kavga, dayanışma, sahiplenme topraklarıdır. Rojava Devrimi sadece Kuzey Doğu halklarını, inançlarını, dillerini birleştirmedi; aynı zamanda Türkiye halkıyla Rojava halkını birleştirdi. Enternasyonal devrimcileri, Rojava özgürlük savaşçılarını birleştirdi.
Rojava Devrimi büyük bedeller ödedi. Sayısız genç kadın ve erkek devrimci bu uğurda toprağa düştü. Toprağı zengin olan Rojava Devrimi aynı zamanda ortak devrimci bir dil ve bir yaşam yarattı. Arapça, Kürtçe, Ermenice, Süryanice, Asurice, Türkmen dilini konuşan Rojava halkı aynı zamanda devrim süreciyle birlikte enternasyonal devrimcilerin dünya dillerini ve yüreklerini birleştirdi.
Sayısız enternasyonalist devrimci tıpkı Rojava’nın mazlum evlatları gibi en değerli varlıklarını gözünü kırpmadan Rojava’nın özgürlüğüne armağan ederek devrime damla olmaya çalıştı. “Fırtınaları küçük bir damla ile başlatan” enternasyonal devrimci Lorenzo Orsetti’nin (Tekoşer Piling) geride bıraktığı veda mektubunda herkesi devrime damla olmaya çağırdığı sözleri halen kulaklarımızda yankılanmaya devam ediyor.
Lorenzo doğru olduğunu düşündüğü devrime katılarak en alttakileri, en zayıf olanları, mazlumları savundu. Adalet, eşitlik, özgürlük ideallerine sadık kalarak aramızdan ayrıldı. Genç gitti. Tıpkı diğer enternasyonalistler gibi erken gidişine rağmen yaşamını başarılı kabul ederek dudaklarında gülümsemeyi asla eksik etmedi.
Lorenzo sanki ölümsüzleşeceğini önceden hissedip yazdığı mektubunda “Sizin de bizden sonrakiler için hayatınızı verme kararı almanızı umuyorum. Dünya yalnızca bireyselliği ve egoizmi yenerek değiştirilebilir. Bunlar zor zamanlar biliyorum, ama sakın vazgeçmeyin, umudunuzu bir an bile yitirmeyin.
…Dünya dayanılmaz hale gelse de güç bulmaya devam edin. Bunu yoldaşlarınıza aktarın. …Her zaman hatırlayın. Bütün fırtınalar küçük bir damla ile başlar” derken ‘zor zamanlar’dan bahsediyordu.
Rojava Devrimi bu zamanların ürünü olarak bu genç devrimcilerin kanları ve canları üzerinden şekillendi ve günümüze geldi. Her şeyini devrimci savaşa ve özgürlüğe feda eden binlerce devrimci gibi Lorenzo Orsetti’nin de manifesto niteliğinde bıraktığı bu kısa mektubundaki sözlerini bir savaş talimatı olarak algılayacağız ve Rojava Devrimi’ni savunacağız.
Lorenzo’yu ve Rojava şehitlerini onurla anacağız.
Son Haberler
Sayfalar
Rasmussen'in bağımsız Kürdistan' zırvası
NATO eski genel sekreteri Rasmussen, dün Milliyet gazetesinde çıkan bir röpotajında bağımsız Kürdistan'a taraftar olmadığını söylemiş. Ah ne büyük bir kayıp; çok üzüldük! Tımarhaneden firar etmiş bir deli çıkıp, "Danimarka bağımsız devlet olmasın," derse, acaba Rasmussen efendi ne hisseder? Bu sözü bir deli söylediği için insan güler geçer. Ama dünya siyasetinde rol oynamış biri söylese en güçlü sinirler bile gerilir. Herhalde böyle birini götürüp tımarhaneye kapatırlar
19 Aralık; Mavi bir gökyüzüne umudumuz! Ganime Gülmez
“İsteklerimiz, arzularımız, özlemlerimiz uygunsa ilkelerimize, kendi ölülerimizle dolmaz içimiz. Duygularımızın hangisi galip gelirse gelsin vurulmaz kimse…” -Kutsiye Bozoklar-
Bugün 19 Aralık’ın 14. yıldönümü.
O zaman aklı yetmeyen, yeni yürümeye başlayan çocuklar; şimdi gençliklerini yaşıyorlar.
Hiç görmediler, hapishanelerin önündeki ziyaretçi kuyruklarını. Hiç görmediler, görüşçülerin bir düğünden çıkar gibi sokaklara karışışlarını. Hiç görmediler, zindanlarla sokaklar arasındaki DUVARSIZLIĞI!
Paul HANZE’nin Çocukları! H.GÜRER
Türkiye’yi havaya uçuracaklardı!
Hakikat aşkına sizler Özgür Ülke, Özgür Gündem, Azadiya Welat büroları bombalanırken neredeydiniz?
Bugün ‘özgür basın susturulamaz’ diyenler!
İBO'nun TKP Tahlilleri-I
1971, ateşli bir idealle doğruların izini sürdüğümüz bir yıldı. Doğruların insana yansıyan cesaretini, insanın cesareti olarak algılıyorduk. Doğrularımız arttıkça, cesaretimiz ve zorunluluğa yüklenme azmimiz de artacaktı. Ruhumuzda, daha önceki yılların, Çapalı felsefe öğrencileriyle yaptığımız felsefi tartışmalarından kalma bir ateş vardı. Parmanides'in değişmez, donmuş 'BİR'ine karşı parlayan Heraklit ateşi. Bu antik ateş, okuduğumuz Marksist eserlerle daha bir harlanmıştı.
Türklük için savaşırken Rum olduğunu öğrendi /İbrahim Yaylalı
Teröre karşı vatanı savunmak” gerektiğine inanan Karadenizli bir gençti o. Ama hayat onu öyle bir değiştirdi ki önce barış aktivisti oldu, sonra Roboski’ye yerleşti.
Marabayı Ağlatacaksan,Ağayı İnciteceksin
Kim ki vesile olur o ilericidir.
İnsanlığın tarihinin varacağı nokta sınırların, bayrakların...... ortada kalkacağı tarihtir.
Ve bu tarihin ilerleyişi esnasında kimin ilerici kiminde gerici olarak anılacağı ne yazık ki tarihin bu ihtiyacına kimlerin cevap verdiğiyle alakalı olacaktır.
Bu memlekette devrimci olmak çok zor.
Helede ki biz proletarya köylüler için.
“Yeni Türkiye” İnşa Edilirken Esnaf-Haluk Gerger
Geçtiğimiz günlerde Erdoğan’ın esnafın işlevlerine ilişkin olarak söyledikleri, Gezi cinayetlerine göndermeler ışığında ele alındı. Bu arada, Mussolini İtalyası’nın “Kara Gömlekliler”ine ve Hitler Almanyası’nın SA’larına atıfta bulunanlar da oldu. Bu yaklaşımlar kuşkusuz son derece isabetli perspektifler içermekteydiler ama gündemin akıcılığı içinde daha fazla geliştirilemeden kaldılar.
Oysa, Yeni Türkiye’ye ilişkin yaşamsal önemde ipuçları verdiğinden, bu konu üzerinde daha fazla durmak gerekiyor.
TKP/ML-TİKKO: “Bu, Çetelerin Son Çırpınışlarıdır”
Kobanê: Kobanê direnişi sürerken, çetelerin yaklaşık üç aydır sürdürdüğü saldırılara karşı dayanışmanın sınırları tek tek ortadan kalkıyor. Havanlarla dövülen direnişi kıramayan çeteler, tüm cephelerde savunma pozisyonuna çekilirken, Kobanê Direnişi'ni kendi direnişi bilen TKP/ML TİKKO, savaşta yerini aldı. Biz de Özgür Gelecek gazetesi olarak bölgede bulunan Dicle Haber Ajansı aracılığıyla TİKKO gerillaları ile, Kobanê'de yaşanan savaşa dair kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.
Devrimci Şiddetin Reddi, Devrimin Reddidir
Fasizm/Fasistlerle Mucadele Sadece Egitim/Teorik Mucadele Degil, Ayni Zamanda Politika/Devrimci Siddet Sorunudur
''"Eleştiri silahı, silahların eleştirisinin yerini kuşkusuz alamaz; maddi güç ancak maddi güçle yenilebilir; ama teori de, yığınları sarar sarmaz maddi bir güç durumuna gelir." Marks-Engels
Ayar densizliği"ne-somut-uyarılar
dans le rêve de l’autre,vous êtes foutu.”
Frankfurt’ta “kaleme alınmış”(!) 9 Aralık 2014 tarihli, “S.O.S. Antisemitizm!” başlıklı ve ‘Soykırım Karşıtları Derneği’ imzalı açıklamayı okudunuz mu?
“Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi”nin (ADÖG), Edirne Valisi Dursun Ali Şahin’in, 22 Kasım 2014 tarihindeki anti-Semit nefret söylemini protesto etmek için kamuoyunun dikkatine sunduğu açıklamayı “yerden yere vuran” söz konusu ibret-i âlemlik “belge”yi eğer okumadıysanız, mutlaka okuyun (ve okutturun).