Pazar Kasım 10, 2024

Kürtlere Kadın, çocuk, yaslı ayrımı dahi yapmadan topyekün saldıran katil devlet …

Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarını ilhak ettiği ve zulmettiği Kürtlere nasıl da saldırıyor?.. Nasıl da katmerli baskı ve tahakküm uyguluyor?.. Uyguladığı zorbalığı nasıl da en üst boyutlara tırmandırıyor?.. Tüm bunların sonucu devlet sokağa çıkma yasağı ilan ederek, topuyla, tankıyla, her türlü silahla Kürtlerin evlerini, barklarını yakıyor, yıkıyor, yağmalıyor…  Binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan Kürtler böylesi kanlı bir tehcire zorlanıyor… 

Devletin azgın saldırıları sonucu Kürtler topyekün hedef alınıyor. Kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapılmadan Kürt toplumuna yönelik barbarca saldırılar yapılıyor. Kitlesel olarak Kürtler katliamlara maruz kalıyorlar… Daha birkaç ay içinde yüzlerce Kürt katledilmiştir, yokedilmiştir…  

En ilkel ve en barbar yöntemlerle böylesi saldırılar yapan devletin mayasında böylesi bu durum vardır… Bunun sonucu bu devlet erkinin tarihi işgaller, soykırımlar, kitlesel katliamlarla beraber en bağnaz baskı zulüm, ve tahakkümlerle doludur. Osmanlı Devletinin uzantısı olan TC devlet aygıtı da devraldığı baskı, zulüm ve kırımları günümüzde de uyguluyor. Tarihi böylesi argümanlarla dolu olan bu devletin bu ilkel ve saldırgan yapısı günümüz konjonktüründe daha berrak bir şekilde kendisini gösteriyor. Bunun sonucu Kürtler üzerinde uygulanmak istenen şiddet-i cebir tırmandırılmıştır.

Tarihsel olarak geçmişin iyice köhnemiş yapısından kendisini arındıramayan bu devlet sahip olduğu şizofrenik ruh haletinden sıyrılamamıştır. Bunun sonucu Kürtlere bu minvalde saldırılar yapılmaktadır. Zulmettiği Kürtlerin direnci karşısında TC devleti daha saldırganlaşmaktadır. Kürtlerin gösterdiği direnç sonucu Türk egemen sınıfları adeta histeri nöbetine tutulmuşlardır. Bunun sonucu azgınca saldırı furyasına geçilmiştir.         

Tüm bunlar sonucu saldıran devlet savaşın burjuva normlarına bile uymamaktadır. Bundan dolayıdır ki, bir taraftan sokağa çıkma yasağı ilan edilmekte, evler barklar yakılıp yıkılmakta, savaş kurallarının dışında kadınlar, çocuklar, yaşlılar bilerek katledilmekte, yaralı olanların tedavisi engellenmekte, acı içinde sokak ortasında ölüme terk edilmekte, ölülerin gömülmesi engellenmekte, beyaz bayrakla cenazelerini gömmek isteyenler bile ateşe tutulmakta… Böylesi vahşi saldırı furyasıyla Kürtler yıldırılmak istenmekte, teslim olmaya zorlanmaktadır.

Ama nafile!..

Katil devletin başlattığı saldırı furyası Kürt ulusunu yıldıramamıştır. Kızlı, erkekli milis güçleriyle, kadını, erkeği, yaşlısıyla Kürtler devletin saldırılarına karşı topyekün göğüs germişler, saldırıları püskürtmüşler, darbeler vurmuşlardır…

Başta Cizre, Silvan, Sur, Silopi, Nusaybin, Kerboran(Dargeçit), Batman, Şırnak,  vb. il ve ilçeler olmak üzere, tüm yörelerde gözü dönmüş katil devletin başlatmış olduğu saldırılar Kürt halkı tarafından tarumar edilmiştir. Beraberinde faşist devlete karşı darbeler vurulmuştur.

Bu direniş beraberinde devleti teşhir etmiştir. Batıda ve yurt dışında gösteriler, eylemler, imza kampanyaları vb. etkinlikler üzerinde de devletin faşist saldırıları mahkum edilmiştir. Kürtleri hedef alan bu arkaik saldırılar kamuoyu nezdinde iyice ayyuka çıkarılmıştır… Köhnemiş ve çürümüş TC Devletinin yapısı giderek daha deşifre olduğu bir sürece girmiştir. 

Mevcut konjonktürde Kürt ulusu ve ulusal hareket daha öne çıkmıştır. İlkel, çağdışı ve faşist karakteri giderek deşifre olan bu baskı aygıtına karşı verilecek mücadele eninde sonunda Kürt ulusunun özgürlüğünü beraberinde getirecektir. 

Elbetteki bu mücadele daha üst boyutlara tırmandırılmalıdır. Sistemin ürettiği sınıfsal ve diğer baskılarla birleştirilmelidir. Mücadele bu güzergahta daha ileriye taşınmalıdır.  

67553