Neden suriyeli savaş mağdurları istenmez

Dünyamız küresel emperyalist semayenin yaşadığı ekonomik kriz sonucu büyük sarsıntılar yaşıyor. Ortadoğu’da başta Amerikan emperyalizmi olmak üzere,empryalist haydutlar kendi çıkarları,sömürü ve rahatları için insan kanına doymuyor. Daha fazlasını istiyor,kan , katliam kâr, kâr, kâr …Onları kendi çıkar ve menfaatleri ilgilendiriyor. Biz bunları yüzyılın tarihinde çokca yaşadık. Alman emperyalizmi birinci emperyalist savaşta Ermeni soykırımını İttihat-Terraki paşalarıyla birlikte gerçekleştirmedimi? “Ermenilerin canı cehenneme, bizi Alman İmparatorluğunun çıkarları ilgilendirir .”demedilermi, katliamları ırkcı,faşist Talat,Turan ve Kamalin başını çektiği panislamist-pantürkist iktidarıyla gerçekleştirdiler.
Fransız emperyalizmi Afrika kıtasını kan ve katliamlarıyla soykırımlar yapmadımı, Güneş batmayan büyük emperyalist büyük İngiltere Asya’da,Afrika’da, latin Amerika’da sömürgeci,ırkcı soykırımcı katliamlar yapmadılarmı? Corçil “Siyahların, Afrikalıların gaz odalarında yakılmalarını,topluca öldürülmelerini “istemedimi? Hangisinin geçmişi temiz,hangisi ezilenden yana olmuş bir gören,duyan , tanık olan varmı?38 de Dersimde atmış bin insanımız mağaralarda,evlerde,köylerde topluca katledilip munzur suyuna atılmadımı , Maraş da , Sivas’ta , Çorum’da, Surda,Cizre de , Nusaybin de , Lice de yüzlerce , binlerce kürt katledilmedimi? Peki bu soykırım ve katliamların birinci sebebi ırkcılık,şövenizm,ulusalcılık,ve faşizm değilde nedir.!
Sizlere geçmişten basit ve hafızalardan silinmeyen bir örnek vermek istiyorum; Ermeni ulusu 1900 yılları başından 1920 lere kadar soykırıma , tehcir ve zulme maruz kaldı. Erzurum’da, Erzincan’da, Elezığ’da ,Kürdistan nın her yanında Fırat,Dicle,Murat vb sulara kadınıyla,kızıyla,çocuğuyla , bebeğiyle canlı canlı sulara atıldı,katledildiler. Keşiş dağlarının karşı yakası Fıratın ötesinde Dersimli kürt,zaza aleviler Ermeni soykırımı na karşı çıktı binlerce Ermeni Dersime sığındı. Dersimliler ırkına,milliyetine,mezhebine bakmadan,dinini hiç dikkate almadan yardımına koştu,kol kanat gerdi,korudu kolladı,kendinden biri gördü , peki kötümü etti? Ermeni ve müslüman olmadığı için yapılan soykırıma zulme sessizmi kalmalıydı? Buna hangi aklı selim insan evet diyebilir… Dersim bu anlamıyla da geçmişimizin yüz akı olarak karşımıza çıkıyor. Zulme sessiz kalmıyor,karşı çıkıyor,bedel ödüyor.
Bugün devrimci hereketlerin bir çoğu ne yapmak istiyor,hangi safta yerini almak istiyor. Alevilerin kendileri yüzyıllardır zulum gören , zulme karşı çıkan bir mezhep , nasıl olurda taşıdığı tereddüt sonucu Suriyeli Mültecilerin yerleşimine, ilticasına,barınmasına karşı çıkabiliyor?.. Yaşadığı kaygı ve tereddütleri taşısa da,büyük riskleri olsada Alevi örgütlerin Suriyeli mültecilerin yerleşimine karşı çıkmaları anlaşılır gibi değil.
Sorun bu kadarla bitmiyor. Dün KCK eş başkanı Cemil Bayık ,”Suriyeli mültecilerin Kürdistana yerleştirimesine karşı olduklarını, Kürdistan halkının topraklarına mülteci yerleştirmeye karşı çıkmasını,müsade etmemesi “doğrultusunda açıklama yaptı.
Cemil Bayık ın yapmış olduğu açıklama, bence talihsiz bir açıklama olmustur. Çünkü, faşist türk devleti kendi çıkarları doğrultusunda herşeyi mübah görmekte,ırkcı-şöven katliamcı yoluna devam etmektedir. Onu bütün ırkcı,faşist ulusalcılar desteklemektedir. Faşizmin bu uygulamalarından dolayı, savaşın açık mağduru olan bu insanların yerleşimine karşı çıkmak anlaşılır gibi değildir. Kaldı ki , faşist Türk devleti bu göçtürme,çöktürme, asimile etme politikasını yeni uygulanmıyor, bu yüz yıla yakın bir zamandır Ermeniler, Kürtler,Rumlar,Aleviler Araplar ve diğer azınlıklara uygulanan sistamatik bir devlet politikasıdır. Kürt ulusuna uygulanan soykırım politikası milyonları zorunlu göçer kılmış , topraklarını terk etmiş, asimile ve Türk’leştirmek esas alınmıştır. Kürt ulusundan insanlarımız akla gelmez baskıya, hakarete ve zulme uğratılmış yaşam hakkı bulundukları yerlerde bulamaz olmuşlardı.
Şimdi , aynı durumda olan bir halkı,ulusu istememek, Kürt yerleşim bölgelerinin demografisini, nüfus yapısını değiştirmeye yönelik olarak bir TC politikası olsa dahi, ezilen bir ulusun özgürlüğü için,haklı bir mücadele yürüten KCK önderliği sorunu gerekçeleriyle daha doğru izah eden bir yaklaşım sergilemeliydi.. Özellikle belirtmek isterim ki, her nerden gelirse gelsin milliyetçi, ayrımcı,ötekileştirici , ayrıştırıcı bir davranış göstermeye açık ve net tavır takınmalıyız.
Empati kuralım,o zaman Avrupa’da emperyalist devletlerin , ırkcıların,faşist partilerin yabancıları istememesi,yakması,dövmesi,aşağılamasına biz ne diyeceğiz?Haklımısınız,doğru yapıyorsunuz mu diyeceğiz? Böyle birşey olabilirmi? Sebepler ve sonuçlar doğru ele alınmadan faydacı,çıkarcı , duygusal ele alınabilinirmi? Tabi ki hayır .Avrupalı emperyalist devletler bir yandan savaş suçu işlediklerini saklamak, çıkardıkları savaşların, katliam ve soykırımların sonucu olan mülteciliğe karşı kendi halkını kışkırtması sonucu Kürt , Arap, Afrikaılı mültecileri , Avrupalı halk istemiyor.Ortaya çıkan ekonomik,siyasi,toplumsal krizin işsizliğin sorumlusu yabancıları ve mültecileri görüyor . O zaman bu ırkcı anlayışları haklı görmüş olmuyormuyuz. Her toplumsal ve soyal olayı değerlendirmek siyasi bakış açımızdan kaynaklanır .
Olayları somut olgulardan ele almak zorundayız. Bugün bizim işimize geldiğinden dolayı doğrulardan,ilkelerden vazgeçemeyeceğimizi hassasiyetle belirtmek isterim.
Devrimci komünistler asla ırkcı söylemlere,ötekileştirici , cinsiyetçi,tekci mantığa prim vermezler. Yanlışı gördükleri yerde eleştirir,düzeltilimesini isterler. Ki, bu bugün için dahada önemlidir. Çünkü ırkcılık , şövenizm,ötekileştirici faşist ideolojiler dünyamızda gelişiyor ve revaçta. Ve yoğun bir toplumsal taban bularak geleceğe ciddi tehlike taşımaktadır. Daha dün Amerika’da yaşanan ırkcı polis saldırısı bunun bariz örneğidir. O sebeple , ırkcı,şöven diktatörlüklere,emperyalizme, faşizme karşı ülkemizde , bölgemizde, bulunduğumuz her alanda, ulusların eşitliğini, halkların kardeşliğini özgürlüğünü ve bağımsızlığını savunmalıyız. Bu ilkeli tutumu olmazsa olmaz görmeliyiz.
Son Haberler
Sayfalar

Mısır'ı Mesken Tutan Türk Tekelleri
Deutsche Welle (DW)'de Aram Ekin Duran'ın, „Türk Şirketleri Mısır'a Kaçıyor“ adlı bir haberi yayınlandı. Sıradan bir haber gibi gözüküyor, ama, Türkiye ekonomisinin ve Türk devletinin niteliğini araştıranlar, sorgulayanlar için küçük bir haber olmaktan öte bir anlam taşıyor. Özellikle de kendine ML ve Maoist diyen komünist örgütler için daha fazla önem taşıması gerekiyor.

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?
Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.
TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?
Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*
Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.
Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)
Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.
Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN
Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.
Üüüü.... üüüü....
Ya.... ya...
Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.
Hom... hom.. hom...
Bunlar... bunlar... daha çok....
Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.
Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)
Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)
Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)
7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.
Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!
Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.
Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.
Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!