Pazar Mart 16, 2025

No Pasaran! H.Gürer

Avrupa’da faşizme karşı, insanlığın enternasyonal anlamda tek vücut ve ortak bir ruh ile kavgaya tutuştuğu en etkili sahalardan biri, şüphesiz ki İspanya’dır! Çünkü insanlık, İspanya’da yanlızca Franco faşizmine karşı değil, onun müttefikleri olan Hitler ve Mussolini’ye, yani Avrupanın en etkili üç faşist gücüne karşı direnmiş ve zafer elde etmiştir! 

1936 ve 1939 yılları arasında, 53 farklı ülkeden sayıları 32 ile 45 bin (kimi kaynaklar 60 bin diyor) civarında olduğu düşünülen, gönüllü insanların oluşturduğu “Uluslararası Tugaylar”, özelde İspanya’da, genelde ise batı Avrupa’da ki faşizmin yenilgisine önemli katkılar sağladılar. Ve enternasyonal dayanışmanın hayat öpücüğü oldular. 

Ve onların unutulmaz marşları, insanlık için kavga edenlerin hala dillerinde fısıldıyor en sağır kulaklara! Ve marşın girişinde ki o şiir, hala dillerimizde;

“Bir koridor gibi çın çın öten daracık sokaktan ayaklarını vura vura uluslararası birlikler geçiyordu.

Kimler yoktu ki aralarında? 

Uzun saçlı aydınlar, inatçı komünistler, Nietzsche bıyıklarıyla yaşlı, Sovyet filmlerindeki jönleri andıran yüzleriyle genç Polonyalılar, kafası tıraşlı Almanlar, Cezayirliler, bunların arasına yanlışlıkla karışmış İspanyollar denebilecek İtalyanlar, hiç kimselere benzemeyen İngilizler, Moris Tores’e ya da Moris şövalyeye benzeyen Fransızlar… Hepsi de çelikleşmiş dimdik! 

Kışlalarına yaklaşıyorlardı ya, birden marş söylemeye başladılar. ve yeryüzünde ilk defa olarak savaş düzeninde yürüyen her ulustan karmakarışık bir sürü adam, enternasyonal’i bir ağızdan söylemiş oluyordu…

Kimselere nasip olmayan böylesi bir kardeşleşmenin görkeminden titredi madrid. Coşkuyla fısıldadı tek bir ağız gibi: Ve Madrid konuştu; “bizimle savaşmaya, bizimle ölmeye gelmişler!” onların dil sorunu yoktu, dünyayı yaratan ellerinden tanırlardı birbirlerini. No Pasaran sır değildi onlar için. Ve hangi dilde verilirse verilsin anlarlardı “hücum!” komutunu. Yüzlerini bile görmedikleri ispanya işçi ve köylüleri için aynı kahramanlık ve sadelikte öldü onlar. Öldüler haykırarak! Diz çökerek yaşamaktansa, ayakta ölmek yeğdir! No Pasaran!”

Şimdi ise bu dizeleri Kobanê’de insanlık için çarpışanların sesinden dinliyoruz! Ve onlar, Bugün Kobanê’de, insanlığın en ak sayfasına kanlarıyla bir tarih yazdılar… Siyah bayrakları, siyah giyisileri, karanlık düşünceleriyle insanlığın üzerine karanlık bir perde çekmek isteyenleri, Kobanê cephesinde yenilgiye uğrattılar. Kobanê direnişçileri, o kara tülü, gecenin o karanlığını yırttılar, insanlığın aydınlık yüzü oldular! 

İspanya iç savaşının sonlarına kadar 15 binden fazla kayıp verdiği düşünülen Enternasyonel Tugaylar içerisinde, sayısız yazar, ressam, düşünür, gazeteci, entellektüel, politikacı ve sanatçı vardı. Herşeyden önemlisi hepsi insanlığın onurunu savunan İNSAN’dı. 

İspanya’lı devrimciler, Enternasyonel Tugaylar lağvedildiğinde, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik uğruna düşünceleri, kalemleri, çekiç ve keskileri, spatulaları ve fırçalarının yetmediği yerde kanlarını da verebilecek kırmızı karanfilli, siyah atkılı dostlarını büyük bir törenle ülkelerine gönderdiler. 

Barcelona’da 1938’de “Enternasyonal Tugaylar” dağıtılırken yapılan veda konuşmasında İspanya’lı devrimciler şunları söylediler onlara;

“Yıllar geçtiğinde ve savaşın yaraları kapandığında, çocuklarınıza Enternasyonel Tugaylardan bahsedin. Onlara, bu insanların nasıl herşeylerini bırakıp buraya geldiklerini ve bize “buradayız çünkü İspanya'nın davası bizim davamızdır.” dediklerini anlatın. Onların binlercesi İspanya topraklarında kaldılar. Gururla gidebilirsiniz artık. Siz tarih, siz destansınız. Siz kardeşliğin ve demokrasi'nin evrenselliğinin kahraman örneklerisiniz! Sizleri unutmayacağız, ve barışın zeytini uç verdiğinde, geri dönünüz!”

Çünkü, o gün İspanya sadece İspanya değildi. İspanya, halkların umudu, geleceğiydi. Bugün ise Kobanê sadece Kobanê değil. Kobanê bu gün, Ortadoğu’da ki karanlık rejimlere, dinsel-tinsel baskılara, özgürlüğe ihtiyaç duyan ve onu isteyen halkların umudu, ve nasıl kazanması gerektiğinin somut bir ifadesidir! Formül çok basittir. İnanmak, birlikte hareket etmek, direnmek, savaşmak ve kazanmak! Kobanê bunu yaptı. Bunun içinde başardı.

Ne spartaküslerden buyana dağ başlarında yakılan ateşler, ne İspanya’da, ne Moskowa’da ne bugün Kobanê’de ki direniş ve yengiler, nede modern aydınlanma araçları, belki karanlığı hepten yenemedi! İnsanlığı tehdit edenleri ve onların oluşturduğu korkuları yok edemedi. Gece hala olması gerektiğinden uzun, hala karanlık ve hala korkuları beslemekte zehir sütüyle! Ancak, dün İspanya’da, Moskowa’da Stalingrat’ta, bugün ise Kobanê’de gecenin karanlığı yırtıldı! Hakimiyeti şimdilik durduruldu/engellendi… ‘Şimdilik’ diyorum, çünkü insanlık bunun farkına varmaz ve bir araya gelmez ise, karanlıkların orduları insanlığa karşı yeniden ve yeniden harekete geçecektir! 

Zaman içinde yaşadık, gördük, tanıklık ettik; gece hırsızın, zalimin, katilin, kötülerin, uğursuzların sunağı oldu hep. Karanlığı ile güzeli vuran, iyiyi yok eden, sevgiye dair ne varsa gözden ırak tutan, onu dar ve karanlık çıkmazında boğmaya çalışan oldu. 134 gündür Kobanê’yi karanlığıyla kuşatıp, Kobanê’nin ‘yanlızlığında’ onu, özünde ise insanlığı teslim almaya çalıştılar! Kobanê insanlığı savundu ve onu korudu. İnsanlığın aydınlık yüzü oldu!..

Kobanê’de faşizmin yanilgisi için çarpışıp can vermiş yiğitler, tüm dünya halklarının faşizme karşı mücadelesinin ebedi sembolleri oldular. Kobanê, 21.yüzyılın unutulmayacak direnişi ve savunma savaşı oldu. Onun için de Kobanê, bugün Everest’ten daha yüce duruyor!

Bugün, Kobanê özgülünde, İspanya devrim hareketinin öznesi olan sloganı daha güçlü bir ses ile, hep beraber haykıralım; 

 

NO PASARAN! NO PASARAN! NO PASARAN!


76524

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

9 Mayıs1945 Zafer Günü kutlu olsun

II.Dünya savaşı,insanoğlu'nun tanık olduğu,dünya tarihinin en korkunç savaşlarından biridir.Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği,çok ağır yıkımların olduğu,Yahudi soykırımı ile kitlesel ölümlerin yaşandığı en kanlı savaştır.100 milyondan fazla askeri personelin katıldığı,50 milyona yakın insanın hayatını kaybettiği bu savaş onarılması  çok büyük yaralar açmıştır.1939-45 yılları arasında cereyan eden bu savaş,Almanya'nın Polonya'yı işgal etmesiyle başladı.8-9 Mayıs 1945 yılında Adolf Hitler'in yer altında,saklandığı sığınağında,Kızıl Ordu'nun Berlin'i ele geçirdikten sonra kafasına kurşun

Siyasi Polis, Provokatör veya ruh hastalarıyla uğraşmak zorunda kalmak! Engin Gören

Birkaç gün önce bir sitede bir “yazı” çıktı: “H.Aksu kimdir?” başlığıyla. Yazıyı yazan kadar bu tür yalan, karalama, kışkırtma-provokatörlük üzerine kurgulanan yazıları yayınlayan site de sorunlu olup ortak yön buluyor demektir. Aynı mayadan oluşu mu veya ilkesiz ve kontrolsüzlüğünden mı kaynaklanıyor bilemiyoruz. Ama bu durum ve yaklaşım içinde bulunan bir sitenin ciddiyet taşımayacağı da açıktır. Umarız yayın çizgisini gözden geçirirler diyelim ve geçelim.

AMED’İN ARMENAK BAKIRCIYAN’I, İSTANBUL’UN ORHAN BAKIR’I, DERSİM’İN ALİ AĞASI!

Seni sessizliğimi bozarak anlatmak çok istedim. Uzun zaman düşündüm. Seni anlatacağımı hala bilemiyorum. Orhan yoldaş tanışıklığımız 1974'ün ortalarına denk geldi. Aramızda örgütsel bir bağlantı yoktu. Ama bizi birbirimize çeken bir çekim merkezi vardı. Çok zaman öğrenci gençlik eylemlerinde omuzdaş olmuştuk. Seninle Tunceli'ler derneğinde bir kaç kez karşılaştık. Sonra DGD'de görüşmüştük, ismini İBO koymuştun veya yoldaşların İBO ismini sana uygun bulmuştular. Söylentiler bizim çevrede yaygın halde yayılarak ;'' Bir gurup Ermeni yoldaşın bize kayıldığı '' söyleniyordu.

KEMALIZM MI?...MARKSIZM-LENINIZM MI ?

 

1 Mayıs 2014; Son Sözü Direnenler Söyler!

2014 1 Mayıs’ı; baskı, şiddete ve tüm engellemelere karşın yine büyük bir coşku ve kararlılıkla işçi ve emekçiler tarafından kutlandı.

2014 1 Mayıs’ını diğer 1 Mayıs’lardan ayıran en önemli yan, Gezi İsyanı sonrasında yaşanan ilk 1 Mayıs olmasıydı. Haziran İsyanın da, göğü fethe çıkan yığınların, kendi yaşamına dair her yerde sesini yüksek sözle söylemesi, giderek özneleşmesi, gücünün ve kudretinin farkına varması, toplumsal mücadeleye yeni bir soluğun katılması anlamına geliyordu.

Özgürlük Yürüyüşü

 

Hangi halktan, dinden veya mezhepten olursak olalım hiçbirimiz bilindik hırsızlar şebekesinin  çöreklendiği bu sömürü düzenini ve Tayyip diktatörlüğünü hak etmiyoruz. Bu diktatörlüğe  artık bir dakika bile tahammülümüz kalmamıştır. Onlar tarafından yönetilmek ayıplı bir durumdur, bu utançtan bir an önce kurtulmak gerekiyor.

Savaş Başladığı Yerde Kazanılır

Çeşitli milliyetlerden Türkiye işçi sınıfı için Taksim’in tarihsel bir önemi vardır. Bu önem, sınıfın siyasal savaşımın genel olarak bu alanda verilmesinden kaynaklıdır. Bu gerçeği bilen Türk egemen sınıfları yıllarca Taksim’i 1 Mayıs’larda işçi sınıfına yasaklamıştır. Yasaklamakla kalmayıp 1 Mays 1977 yılında onlarca işçiyi katlederek burjuva sınıf tavrını net olarak ortaya koymuştur. İşçi sınıfı da aynı kararlılıkla mücadele ederek bugüne gelmiştir. Ve işçi sınıfı, Taksim’i, ölüler verek kazanmıştır. Bu nedenlede, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için direnmiş ve savaşmıştır.

TKP/ML TİKKO Militanlarından Eylem

Elimize e-posta yoluyla ulaşan bir açıklamaya göre TKP/ML TİKKO’nun kuruluşunun 42. savaş yılını selamlayan militanlar, İstanbul’da; Gazi, Sarıgazi, Yenidoğan ve Gülsuyu Mahallelerinde eylemler gerçekleştirdiler. Açıklamayı güncelliğinden ve haber değeri taşıdığı için paylaşıyoruz:

TKP/ML militanları Sarıgazi’de Kaymakamlığı yaktı

İstanbul: Bugün Taksim’e girmek isteyen kitleye yönelik saldırıyı protesto etmek için Sarıgazi’de yapılacak eylem öncesi TKP/ML militanları bir korsan gerçekleştirerek, Kaymakamlığı tamamen ateşe verdi.

Bugün Taksim’e çıkmak isteyen kitleye karşı uygulanan polis terörüne karşı Sarıgazi’de DHF, ESP, EMEP, Halkevleri ve Partizan tarafından bir protesto eylemi örgütleme kararı alındı. Eylem öncesi Demokrasi Caddesi’nde bir korsan düzenleyen silahlı TKP/ML militanları, Kaymakamlığa yönelik bir saldırı gerçekleştirdi.

Kaymakamlık tamamen yakıldı

TKP/ML MK'si:"Taksim hayal değil gerçek!"

Sokakları tutuşturmaya, barikatlar kurmaya, alanları zaptetmeye;

Taksim'i bir kez daha kazanmaya, 1 Mayıs'a!

Elinden gelen her şeyi yapmak

Egemenler her daim devletin bekaası ve güvencesi için sömürü ve baskı politikalarını gizlemeye, kendilerine yönelebilecek öfke ve tepkiyi yarattıkları hayali düşmana yöneltmeye çalışırlar. Bunun için her dönem içte ve dışta bir düşman bulmakta zorluk çekmezler.  Halkın biriken öfke ve isyanı “iç ve dış düşmanlara” yöneltmeye çalışarak, kurtulduklarını zannederler.

Sayfalar