Salı Aralık 31, 2024

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Ve görünen o ki proletaryanın satın aldığı chp'nin sağıyla da; sol politikalar, sol adaylar, sağın solu ve parlamentizm tarihin sayfaları  içerisinde kaybolup giderken siyaset de yeni figürlere yeni demokratik mücadele tarzlarına gebe gibi.

Ve....

Açlık, sefalet, en ufak bir hak  arama...

Veyahut da herhangi bir yerde herhangi bir kitle gösterisinde saldırıya uğrarken....

Veyahut da veyahut da bu acılarla saldırılarla kıvranırken ne solun sağı ne de sağın sağı diyemeyen üç beş oyunu da batıda, kadıköy'de şantaj malzemesi olarak kullanan....

Buna rağmende biz proletaryaların dudaklarını tebessüm ettirircesine; "Onlar özgür olmadan  sizden özgür olamazsınız." der gibi yazılar yazan, yazı yazdığım sitenin siyasi görüş düşkünlüğü de... değil....

Adam (muzaffer oruçoğlu) bir yazı yazdı.

Ve Patika, çevresindeki herkeste; eş-dost, sosyalist çevre içerisinde hiç eksik olmayan ahbap çavuş ilişkisindeki herkeste inanılmaz bir şekilde bu yazı yüzerine doktora tezi yazıyorlarmışcasına  kitaplar kalınlığında yazılar yazdı.

Hemi de muzaffer oruçoğlu'na: "Yahu benim yazdığım yazı sadece on - onbeş satırdı ve o kadar da açıktı ki." dedirtecek kadar da kalın yazılar.

Ve ne ilginçtirki patika ve çevresi de chp'nin sağını satılan alan proletarya gibi muzaffer oruçoğlu'nun bu yazısını satın almış gibi.

Hemi de muzaffer oruçoğlu bunları da ilk defa söylüyormuş gibi.

Hemi de muzaffer oruçoğlu'nda da bunları ilk defa duyorlarmış gibi.

Hemi de kendileri de aynı şeyleri düşünmüyormuş gibi,

Hemi de muzaffer oruçoğlu kendilerini ikna etmeye çalışıyormuş gibi,

Hadi tüm bunlardan da vaz geçelim.

Ve yahut da....

Muzaffer oruçoğlu'nun  anarşist düşüncelerinde,

Toplumsal yapıyı, yaşamını da ona göre şekillendirmek istemesinde,

Toplumsal yapıyı, yaşamını da denetlemek isteyen öncülüğü, örgütlüğü de ret etmesinde,

Yeri geldiğinden de tip'liler gibi de her zaman çevresinde seçkin (popolist) insanların olmasını istemesinde

Yeri geldiğinden de proletaryaya; toplayıcı, üreten, doğurgan, yaratıcı kadının dişiliğine, erkeğinde normanlığına kahvaltı için gittikleri villalarda gösterebilmek için muhtaç olmalarından da...

Vazgeçelim.

"Siz,  (politik) öncülüğü, (politik) örgutlenmeyi (politik) denetlenmeyi  ne kadar ret etsenizde sizin toplumsal yapıyı ve yaşamınızı şekillendirmek için öne sürdüğünüz herşeyde örgütlülüktür, devletliliktir"  (anarşistlere) diyen marks'la hesaplaşması  bitmemiş muzaffer oruçoğlu'nun  bu hesaplaşmasını kapitalizme karşı mücadele içerisinde sürdürmesine de ne diyeceksiniz ne söyleyeceksiniz bir bakalım hele.

Tabiki bu düşünceler; marks'la hesaplaşmalar da sadece muzaffer oruçoğlu'na aitse.

Patika ve çevresine  de ait değilse.

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Ha... yeri gelmişken de; devrimci demokrasicilerin, kismi olarakta yeni demokrasicilerin kısacası yeri geldiğinde de herkesin tattığı; yok onların iç işlerine yok bunların dış işlerine karışılmaz, tarafta olunmaz demenin sahtekarlığına da her proletarya gibi bende inanmadığımdan ve proletaryalarda nerede olursa olsun sınıfsal çıkarlarına fayda sağlayan her kesin parti içinde ve dışında iktidara gelmesi için destekler inancına sahip olduğumdan muzaffer oruçoğlu'nun, bu yatan , hantallaşan semiren partiye karşı politik davranışını da her proletarya gibi bende satın alabilirim

 Ama yeterki....

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

6671

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Ergün Aslan

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de  aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)

Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?

Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..

“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)

7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor

Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.

Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?

Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)

Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7

Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler

Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve  bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde  emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek

Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi

Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)

Sayfalar