Salı Nisan 1, 2025

Savaş hali (Nubar OZANYAN)

Rojava halkı, hemen hergün Türk devletinin yeni bir saldırı ve tehdit haberiyle uyanıyor. Hemen hergün bu saldırılarda insanlar ya katlediliyor ya da ağır bir şekilde yaralanıyor, sakat kalıyor.

Doğduğu topraklarda özgürce yaşamaktan başka bir amaçları olmayan halklar, beklemedikleri bir an ve "nereden geldiği tam tespit edilemeyen" bombalı saldırılara maruz kalıyorlar.

Diktatör Erdoğan, tehdit ve ölüm saçan İHA-SİHAlarıyla halkı katletmeye devam ediyor. Amûde-Kobanê-Hesekê-Qamişlo-Derîk-Şêngal-Mexmur'da hemen her gün yeni katliamlar işliyor.

Sina Hapishanesi’ne yönelik çetelerin başarısız saldırısından sonra "başka yol ve yöntem" dediği suçlarını artırmaya çalışıyor.

Bölgede adı konmamış bir savaş hali hüküm sürüyor. Diğer yandan ise halklar topraklarına ve öz savunma güçlerine daha fazla sarılarak, şehitlerine daha fazla sahip çıkarak Erdoğan'a hak ettiği yanıtı veriyorlar.

Komşularına da işgal ve ölümle diz çöktürmeye çalışan diktatör Erdoğan, yıllardır zorbalıkla yönettiği topraklarda ise halkı açlık, sefalet ve karanlığa mahkum etmeye çalışıyor.

Sadece 2022 yılının başında ülkenin farklı bölgelerinde 33 işyerinde binlerce işçi direnişte. Bu eylemler ne sendikaların ne de sendikalaşmak isteyen işçilerin hareketinden ibaret.

Güvencesiz, sendikasız, ağır çalışma koşulları altında, çok düşük kölelik ücretiyle sömürülen işçiler, öfkelerini eyleme dönüştürmekten geri durmuyorlar.

Direnmekten ve mücadele etmekten başka yolu olmayan emekçiler, tohum halindeki isyan bilinçlerini bilince ve örgütlenmeye dönüştürmeye çalışıyorlar.

Cesaret ve umut veren bu işçi eylemleri, zorluklara, ağır bedeller ödeme pahasına sürüyor. Çalışma ve yaşam koşullarına isyan eden kitlelerin bu öfkesi tohum halinde bile olsa paranın ve zulmün efendilerini korkutuyor.

İşçiler kendi mücadele pratik ve deneyimlerden öğreniyorlar. Bu süreci daha da hızlandıracak ve ileri bir örgütlülüğe çevirecek olan sınıf bilinçli işçilerdir.

Buluşma ve örgütlenmenin yolları her zamandan daha fazla açık ve müsaittir. Koşullar oldukça elverişlidir. Eksik olan sınıf bilinçli işçilerin, akıl ve ellerinin eylemdeki işçilere uzanmasıdır.

Sabır ve azimle, ısrarlı çaba ve emekle yürünecek yol kısaltılabilir. Ancak o zaman, kazanımlarımız kalıcı ve sağlam hale gelebilir. İşçi damarına yaslananlar, buradan beslenerek yürüyenler AKP-MHP faşizmine hak ettiği dersi verebilirler.

Yoksulluğun nedenlerini bilmek

Ancak unutulmaması ve dikkate alınması gereken bir şey var: Halkın yaşamak zorunda bırakıldığı yoksulluk, fahiş zamlarla gelen yüksek faturalar, işçi sınıfına dayatılan kölece çalışma ve yaşam koşulları ve en nihayetinde açlık sınırının altında sefalet ücretinin nedeni TC devletinin içerde ve dışarda yürüttüğü, işgal ve ilhak politikalarından bağımsız değildir.

Amed’den kalkan ve Kürt halkının üzerine bomba yağdıran uçağın maliyeti işçi sınıfı ve emekçi halka fatura edilmektedir.

Hatırlanırsa, bizzat Erdoğan tarafından fiyat artışlarını eleştiren, sebze ve meyve fiyatlarındaki pahalılıktan yakınanlara Kürt halkına yönelik sürdürülen savaş örneğiyle yanıt verilmişti: "Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Kandil’de… Biz bunu yaparken, birileri, bizi farklı yerlerden vurmaya çalışıyor. Ne diyorlar? ‘Domates, biber, patlıcan, sivri biber’. Yahu düşünün, bir merminin fiyatı nedir? Düşünün. Benim Mehmet’imin giyinip kuşanması, bu teröre karşı verdiği mücadelenin bedeli nedir? Düşünün. Bunları bu iktidar yapıyor, başarıyorsa hala kalkıyor; patates, soğan, sivri biber bunları konuşuyorlar."

Ve Efrîn işgaliyle devam etmekteydi: "Afrin’de olanları gördünüz. 2 ay leblebi, çekirdek mi kullandık? Mermi kullandık, bomba kullandık. Silahlı, silahsız bütün o insansız hava araçları ile bu teröristleri yok ettik. Bu ne domatese benzer ne patlıcana benzer ne sivri bibere benzer. … Biz 3-5 kuruş gerekirse fazla veririz…" (8 Şubat 2019)

Kısacası AKP-MHP iktidarının Rojava’da, Başûr Kürdistan’da, Libya’da, Karabağ’da yürüttüğü işgal ve savaş saldırıları, operasyonlar halkları daha da yoksullaştırmakta, işçi sınıfı ve emekçiler açlıkla terbiye edilmektedir. Dolayısıyla işçi ve emekçiler yaşamış oldukları durumun gerçek nedenini bilmelidirler.

Farklı kollardan akan işçi eylemlikleri Cizre'de-Kızıltepe'de-Ağrı'da elektrik zamlarına karşı gelişen kitle eylemlikleriyle birleşip yüzünü birleşik mücadeleye çevirdiğinde, Kürt halkının özgürlük nehriyle buluştuğunda zalimlerin saltanatları son bulur ve sarayları yıkılır.

5229

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

Sayfalar