Savaşmayan kirlenir

Savaşmayan kirlenir. Bugün yaşanan olumsuzlukların ve başarısızlıkların, küçülme ve gerilemelerin, kitlelerden kopmanın önemli bir yerinde yeterince savaşamamak, bir örgüt olarak bir bütün savaşamamak vardır. Özneleri ve zamanları değişen ancak sayısız pratik sonuçlarıyla değişmeyen sürekli bir şekilde kendini tekrar eden dar pratiklerin temelinde burjuva ideolojisiyle uzlaşmak, onun çeşitli düzeylerdeki etkisinden kurtulamamak vardır.
Devrimci savaş ideolojik-politik-kültürel-askeri-iradi alanda burjuva-feodal sisteme karşı yürütülen bütünlüklü çatışmanın adıdır. Onu parça-parça alt ederek, üstünlük-hâkimiyet sağlamanın güvenceli yoludur. Devrimci savaş aynı zamanda kadro ve militanları burjuva ideolojisinden-yaşam tarzından- alışkanlıklarından, kirlerinden arınma, kurtulma ve köklü bir TEMİZLENME hareketidir. Hiçbir şey devrimci savaş kadar komutan ve savaşçıların burjuva–feodal sistemin kirlerinden- lekelerinden etkili şekilde arındırıp temizleyemez, eğitemez.
Düşmana ait düşünce-yaşam-duygu ve alışkanlıklarından arınıp kurtulmaya çalışmayan, kısaca savaşma konusunda netleşemeyen uzun süreli ve etkili bir savaşım sürdüremez. Düşmana ait olanları saflarında, içinde barındırıp-taşıyanlar bir biçimiyle burjuvaziyle uzlaşır. Devrimci savaş dıştaki düşmandan çok içteki düşmanla yani içimizdeki burjuvaziye ait olana karşı çok yönlü savaşımın kendisidir. Savaşımın ağırlıklı bölümü ve zamanın en fazlasını içte olan düşmana (burjuva) karşı yürütülen mücadele alır.
Savaşmayan düşmanını yeterince tanıyamaz. Dolayısıyla onun etkisinden kurtulma mücadelesini güçlü veremez. Yol ve yöntemini bulamaz. Düşmanı darbelemek, alt etmek amacıyla konumlanan-mevzilenen düşmana yakınlaşan, gözleyen, izleyen, takip eden en zayıf yanını tespit ederek beklenmedik anında en etkili darbeyi vuranlar düşmanı gerçek anlamda tanıma olanaklarını yakalayabilir. Düşman gerçekliğini, ne yapmaya çalıştığı hakkında bilgi sahibi olmaya başlar. Düşmanla her karşılaşma-çatışma aynı zamanda kendi içindeki eksikliği, yetersizlik ve örgütsüzlük halini de ortaya çıkarır örgütün kendini daha iyi anlama-tanıma- olanaklarını ortaya çıkarır ve devrimcileşme ihtiyacını güçlendirir.
Savaşan devrimci örgütün kadro-militanları, komutan ve savaşçıları her türlü bencillikten bireycilikten kurtulmayı en fazla başaranlardır. Samimiyet-dürüstlük-alçakgönüllülük-fedakârlık-adanmışlık-bağlılık-kısaca özgürlüğe devrime gerçekliğe ait devrimci olan özellik ve nitelikleri en ileri düzeyde kuşananlardır. Devrimci duruşa ve kişiliklere en fazla sahip olanlardır. Savaşmayan, yeterince savaşmayan, örgüt olarak bir bütün olarak savaşmayan örgütün kadro ve militanları, komutan ve savaşçıları kibirli, bireyci, kendini beğenmiş, bencil, dar görüşlü, ben bilirimci, statükocu, bürokrat, ben merkezci, tutarsız olmaktan kurtulamaz. Savaşmayan örgütün kadro ve militanları gerçeklerle, düşmanla değil dedikoduyla-sahte olanla, yalanla uğraşırlar.
Devrimci savaşın komutan ve savaşçıları sağlam güvenilir kişiliklerdir. Duruş-yürüyüşleri-savaş kapasiteleri ve güçleriyle güçlü bir idealin soylu bir amacın devrimci duruşlarıdır. İşçiler-emekçiler-ezilenler düşmana karşı savaşma istek ve kararlılığını sınırsız fedakârlığı ve devrime olan sonsuz bağlılığı onlardan öğrenirler. Düşmana karşı devrimci temelde savaşanlar burjuvaziye ait leke ve kirlerden kurtulamadıkça savaşamayacaklarını bilirler. Bundandır ki bir yandan düşmana karşı savaşırken diğer yandan burjuvaziye ait olan kirlerden, lekelerden kurtulmak için ideolojik eğitimi elden bırakmaz. Devrimci savaşı ve ideolojik eğitimi birlikte iç içe beraber ele alır. Savaşırken eğitilir, eğitilirken savaşır. Birine uzanırken diğerinden vazgeçmez. Devrimci savaşın kadro ve savaşçıları yaptıklarını anlatmayı kendilerinden bahsetmeyi konum ve mevkilerini örgüt içinde kendi çıkarları için kullanmayı, emek ve savaşımlarıyla değil de yetkileriyle iş yaptırmayı, halkı-yoldaşlarını ciddiye almayıp küçümsemeyi küçüklük kabul ederler.
Devrimci savaş aynı zamanda örgüt içindeki dogmatizme-felsefi idealizme-metafizik düşünme tarzına, bürokratizme-statükoculuğa, dar pratikçiliğe, kitlelerden kopmalara, dar grupçuluğa burjuva bürokrat önderlik tarzına ve kişiliklerine karşı savaşımdır. Örgüt ancak gerilla savaşı içinde kendini dev aynasında değil sınıf savaşımının gerçekliğinde ölçerek-biçerek-görüp değerlendirerek- düzelme-devrimcileşme yolunu açar. Devrimci savaş onlarca akademi-kültür merkezi-yüzlerce açıklama-bildiri onlarca kâğıt üzerinde kalan ve yerine getirilemeyen sözlerden çok daha etkili- eğitici-öğretici-örgütleyici ve düzenleyicidir.
Silahlı savaşa dürüst-samimi yaklaşan bütün yönetici kadro ve savaşçılarıyla gerilla savaşının gelişip güçlenmesi sağlamlaşıp yaygınlaşması için çalışanlar kirlerinden arınır. TEMİZLENİR. Sınıf savaşımının denizine bütün samimiyetiyle atılmayanlar çürüme ve yozlaşmanın içinde kaybolmaktan kurtulamaz. Devrimci savaş özgürleştirir. Özgürleşen devrimcileşir, insanlaşır. Savaşmayan köleleşir, kirlenir ve çirkinleşir. Devrimci savaş burjuva-feodal sistemden köklü ve radikal kopuşun en devrimci, güvenceli yoludur. Devrimci savaşı yürütmede ideolojik netlik, sağlam irade ortaya koyamayan sistemin kölesi olmaktan kurtulamaz, kirlenir ve çirkinleşir. (Bir Partizan)
Son Haberler
Sayfalar

KAZAKİSTAN İSYANI[*]
“Emekçi insanlığını,
ancak burjuvaziye nefret
ve isyanla kurtarabilir.”[1]
Eduardo Galeano’nun ifadesiyle, “Yine barış ve adalet haykırarak doğan yirmi birinci yüzyıl da, önceki yüzyılın izinden gitmekte”yken; BBC’ye bile, “Kıyamet filmlerinden çıkmış gibi”[2] dedirten bir fırtına koptu Kazakistan’da.

18 Mayıs… (Nubar OZANYAN)
Dağ başlarında yanan çoban ateşidir İbrahim Kaypakkaya. Yüreği, özgürlük ve eşitlik için çarpanların bilincinde ve öfkesinde yaşayandır. O daima hafızalarda korkusuz bir komünist, inançlı bir önder, unutulmayan bir direnişçi olarak yaşayacaktır.

TKP-ML Merkez Komite: Katledilişinin 49. Yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya’yı Anıyoruz!
GÖZBEBEĞİNDİ PARTİN, GÖZBEBEĞİMİZDİR PARTİMİZ!
Partimizin kurucu önderi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed zindanında katledilmesinin 49. yıldönümündeyiz. Kurucusu olduğu ve gözbebeği olan partisinin; gözbebeğimiz, ilham ve güç kaynağımız partimizin 50. savaş ve mücadele yılında komünist önder İbrahim Kaypakkaya’yı bir kez daha anıyoruz. Onun, Demokratik Halk Devrimi ve komünizm mücadelesi idealine bağlılığımızı ve mücadele kararlılığımızı yineliyoruz.

Ezilenlerin, ötekileştirilenlerin Şairleri[*]
“Sistem dışı farklılık korkutucudur,
çünkü sistemin hakikâtini, göreliliğini,
kırılganlığını, ölümlülüğünü açığa çıkarır.”[1]
Ezilenler sömürülen, horlanan, kaybettirilenlerdir. Ezilen olmak kadar, ezilenlerden yana saf tutmak da zordur, zorludur.

Ukrayna Üzerinde Emperyalist Savaş Ve Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı
M. Oruçoğlu’nun Gazete Patika’da “izlememiz gereken politika gayet berraktır” başlıklı bir makalesi yayınlandı.[1] Adı geçen Makale’de, ilginç saptamalar söz konusu. Bunlardan biri; “Türkiye’de emperyalist işgalleri destekleyen devrimci bir kuşağın oluşmasına yol açtı”.

TKP-ML MK: 1 Mayıs'ı kazanacağız!
Kapitalist emperyalist sistemin aşırı kâr hırsının ürünü olan Covid-19 pandemisi, dünya çapında beş milyondan fazla insanın ölümüne neden oldu. Ölenlerin çoğunun yoksul, aşıya ve sağlığa erişimi olmayanlar olduğu biliniyor. Bu anlamıyla pandemi bir kez daha emperyalist kapitalist sistemin insanlık ve halk düşmanı karakterini ortaya koymuş durumdadır.

Bilinç altımızın Kökeni
Göye biz proletaryalar faydacıyımışız.
Göye biz proletaryalar çıkarcıyımışız.
Göye biz proletaryalar yeteri kadar rus karşıtı değilmişiz.
Göye biz proletaryalar yeteri kadar kompradorlarımızla, emperyalizme karşı kol kola girecek kadar vatansever değilmişiz
Göye biz proletaryalar yeteri kadar barışsever değilmişiz.
Vallahi yalan tillahi yalan.
Gel... vatandaş... gel... tarladan direk alıcıya... tarladan direk alıcıya... gel... gel...
İnsanın bol mevkili, bol kazançlı, bol avrupalı bir işte çalışması kadar güzel bir şey yok değil mi?

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Şan Olsun Partimizin 50. Savaş Yılına!
Partimiz TKP-ML’nin önder yoldaşımız İbrahim Kaypakkaya tarafından kurulmasının üzerinden yarım asır geçti. 24 Nisan 1972’de kurulan TKP-ML ve Halk Ordumuz TİKKO’nun 50. kuruluş yıldönümünü tüm coşku ve heyecanımızla kutluyor, halk savaşını büyütme irade ve kararlılığımızı bu vesileyle yineliyoruz. Partimizin ancak savaş içerisinde gelişebileceğini söyleyen önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Türkiye Kürdistanı’nda başlattığı gerilla savaşını bugün onun takipçileri olarak yine aynı ısrar ve kararlılıkla sürdürmeye devam ediyoruz.

TKP-ML KKB: Kurtuluşumuzun adresi olan TKP-ML’nin 50. kuruluş yıldönümünü selamlıyoruz!
Ülkemiz sınıf mücadelesinin tarihinin son 50 yılında, Marksizm-Leninizm-Maoizm’in yolunda Demokratik Halk Devrimi ve komünizm için can bedeli mücadele veren, tarihin tüm zikzaklı yollarında yenilgi ve zaferleriyle, ödediği ve ödettiği bedelleriyle, yarattığı köklü gelenekle ve hep ileri bakan gözleriyle, halkımızın umudu olan TKP-ML’nin kuruluş yıldönümünü komünizme olan inanç ve güvenimizle selamlıyoruz.