Şİİ-SUNNİ ÇATIŞMASI AMERIKA'NIN NE ISINE YARAR ?
Bu makaleyi 2011 tarihinde kaleme aldim, bugun yanibasimizda neler yapilmak isteniyor sorusuna 3 yil oncedn bir cevap; guncelligini kaybetmedigi icin yeniden yayinliyorum...
''herşey göründüğü gibi olsaydı,bilime gerek kalmazdı'' Karl Marks
Ne emperyalızm eskı-klasık Emperyalızmdır, ne emperyalızm sadece amerıka-avrupadır,ne dunyadakı tek celıskı emek-sermaye celıskısıdır,ne emperyalıstler arası celıskıler ortadan kalkmıstır,ne de hıcbırsey gorundugu gıbıdır.
AKP Bitlis milletvekili Vahit Aker,Istanbul'da Pier Loti tepesine ''Idris bitlis-i" adi verilmesini onermis.
Idris-i Bitlis'nin kim oldugunu anlatmadan once, ne yapilmak isteniyor onu soyliyelim.
Bu basit bir AKP nin sunni-islamlami gizlice yayma plani degildir.
Zehrin ucu daha derindir.
SUNNI-KURD KILICI ILE ALEVILIK EZILMEYE, KURT KURTULUS HAREKETI YOLUNDAN SAPTIRILMAYA CALISILIYOR.
Yapilmak istenen alevileri provake etmek ve sunni-safi mezhebi ile alevileri catistirmak !
Alevi evlerini son donem kim gizlice isaretliyordu? sorusununin cevabi saniriz simdi daha anlasilir.
Neden yine alevilere acik saldiri bu donem yeniden baslatildi, 'sozde alevi acilimi' gume mi gitti diye soranlara ise kafalarini kaldirip Suriye ye bakmalarini oneririz.Gundem degisti.
...ve irak ve pakistanda ki sunni- sii catismalarina !...bunu planlayan CIA seflerine!
bakalim internete gore idris- bitlisi kim mis?
''Şeyh İdris – i Bitlisi, Alevilerin katledilmesinin vacip olduğu yönünde fetvalar vermiş, Şah İsmail ve Safevilere karşı Kürtleri Osmanlı ile itikafa taşımıştır. Kendisi Şafii Kürt din alimi olarak Sünni İslam’ın dışında kalan İslami yorum mensuplarının başında gelen Alevilere karşı gerçekleştirilen Osmanlı katliamlarına meşruiyet kazandırmak için fetvalar vermiş biridir.
Bu noktada Osmanlı’da öne çıkan isimler Ebussuud Efendi, İbn – i Kemal ve Şeyh İdris_i Bitlisi’dir. Şeyhülislam olarak görevlendirilen bu şahıslar Alevilerle ilgili verdikleri fetvalarda kan dondurucu ifadelerle katliamlara dinsel meşruiyet kazandırmaya çalışmışlardır.
Başta Kanuni Sultan Süleyman ve Yavuz Sultan Selim gibi Osmanlı padişahları ve Kuyucu Murat lakaplı kimi Osmanlı paşaları bu fetvalara dayanarak on binlerce Alevi’yi hunharca katletmişlerdir.
Söz konusu fetvalarda neler dendiğine bir bakalım,
Osmanlı’nın Şeyhülislamlarına göre Aleviler;
“Ar, namus tanımazlar, bilmezler.
Şeriata aykırı düşünce ve inanç içindedirler.
Şeriatı küçümserler, Kur'an'ı hafife alırlar.
İlk üç halifenin halifeliğini inkar ederler.
Ebu Bekir, Ömer ve Osman'a söverler.
Peygamberin eşi Ayşe'ye söverler.
Kafir ve ehl - i fesattırlar, dinden dönmüşlerdir.
Başlarına giydikleri, küfür ( kafirlik ) ve Kızılbaşlık işaretidir.
Hem dinsizdirler hem de sultana isyan ederler.
Kadınlarının ve erkeklerinin nikahları batıl ve geçersizdir. Bu nedenle çocuklarının her biri zina ( veled - i zina ) çocuğudur.
Ehl - i din olan akrabalarından dolayı miras hakları yoktur.
Kestikleri hayvanlar murdardır, etleri yenmez.
Okla, köpekle, doğanla avladıkları dahi murdardır.
Topluca öldürülmeleri gerekir.
Onları öldürmek için yapılan savaş, en büyük, en kutsal savaştır.
Bu uğurda ölmek şehitliğin en ulusudur.
Tamamını öldürüp yok etmek Müslümanlar için farzdır.
Onlara eğilim duyanlar, onlara katılmak isteyip de yakalananlar ve onlara yardımcı olanlar, onlar gibi kafirdirler, öldürülmeleri vaciptir.
Kızılbaşların malları, çocukları ve karıları müslümanlar için helaldir, ganimettir.
Kızılbaşların pişmanlıklarını n, tövbelerinin, yalvarmalarının hiçbir değeri yoktur. Öldürülmeleri vaciptir.”
Alevi / Kızılbaş Türkmenleri öldürmeleri konusunda askerleri teşvik etmek için " yedi kızılbaş öldüren cennete gider." Şeklinde telkinlerde bulunanların siyasal ikbal kaygısıyla dini nasıl kullandıkları gerçekten ibretlik bir olaydır. '' alinti internetten
Arkadaslar,bu cok kapsamlı ve derınlıklı bır polıtıka...
CIA nın stratejık planlama merkezının bu yenı taktıgını cok ıyı kavramak gerekır,ne yapılmak ıstendıgını kavrayamazsak,onune gececek polıtıkalar uretemez ve cıa gundemının oyununa gelırız....
Polıtıkaları akp ye kadar TÜRK-İSLAM senteziydi,bu polıtıka batıda da kurdıstanda da 2000 lı yıllara kadar devlet polıtıkası olarak tufek zoru ıle uygulandı. Yanı turk ıslam sentezını sadece akp donemı ıle baslatmak, boyle yorumlamak dogru degıldır.
Bu resmı bır devlet polıtıkası olarak cumhurıyetın basından berı aynı kaldı. kımılerı Kubılay provakasyonunu kullanarak orduda baslatılan tasfıyelerı ve akabınde sıyası olarak cumhurıyetın kurucu kadroları ıcındekı ıslam agırlıklı-tutucu cızgının hep bas tehlıke oldugunu soyler ve cumhurıyetı laık bır modernızm olarak tanıtır. Bu Kemalıst kadroların tarıhı, resmı tarıh cızgısıne uygun olarak halka tanıtma polıtıkasıdır ve basını CHP ceker.
Ancak bu tarıhe objektıf bakmamak olur. Kemalıst Turkıye de turk-ıslam sentezı ozellıkle dıyanet elıyle resmı merkezı bır devlet polıtıkası olarak basından ıtıbaren, tepeden, bas bır polıtıka olarak kurgulanmıs ve uygulanmıstır.
Kaldı kı Mehmet Akıf Ersoy vs sahsında sımgelesen tutucu turkculuk cızgısı ıle Kemalıst turkculuk cızgısı arasındakı ıktıdar kavgası ıslamın devlet yonetımındekı agırlıgına ılıskndır. Yanı ne tutucu turkcu cızgı, ne de sozde laık turkcu cızgı arasında sunnı ıslamın resmı devlet dını olmasına karsı bır fıkır ayrılıgı yoktur.
Aralarındakı fark nıtelıge ılıskın degıl, agırlık ve yonteme ılıskındır. Bu farklılıgı en guzel soyle anlayabılırız; TÜRK-İSLAM SENTEZİ Mİ? İSLAM-TÜRK SENTEZI Mİ ? Iste 2000 yıllara ve AKP ye kadar cumhurıyetın geleneksıl polıtıkası türk-islamcı kanatın alınde olmustur. Degısen tek sey budur.
Bu geleneksel tarıhsel kemalıst poıtıka ulusal hareketın etkısıyle Kurdıstan'da bosa cıkartılınca ve gecerlılıgını yıtırince, bu kez onun yerıne kurt bolgelerınde tekrar merkezı devletın yenıden ınsıyatıfı elıne alması ve merkezı otorıteyı guclendırmek ıcın, ıslam-kurt sentezi denemelerı oldu.
Ozellıkle kurt Hızbullahı bu polıtakanın uygulanması ve PKK nın onunun kesılmesı ıcın bır devlet polıtıkasının pılot uygulaması, denemesı olarak yururluge konmustur. Bu polıtıka bugun daha derın ve yaygın olarak Kurdıstan'da bır devlet polıtıkası halınde halen uygulanmaktadır. Ozet olarak, bugun, esas olarak batıda ıslam-turk sentezı ve doguda ıslam-kurt sentezı bır devlet polıtıkası olarak, devletı elınde tutan kanat tarafından gelıstırılmektedır....
Ancak ! burda yenı bır polıtka var,bunun denemelerı var !...Bugun devletın stratejık polıtıka merkezının , ki bu beyın
CIA danısmanlarıdır, gelıstımeye calıstıgı polıtıka ;ıslam-turk sentezı ve ıslam kurd sentezını bır cephe olarak bırlestırmek ve bır akım olarak kürtçülük,kürt miiliyetciliği akımlarının hareket alanını daraltmak ve kürtcülüğüde ıslamcı akımların baskısı altında tutmaktır...
PKK nın tamamıyla teslım olmamasının karsılıgı, sadece askerı ve sıyası operasyonlar degıldır. Devlet aklı bunun cok otesını gorur. Sıddetın etkısının sınırlı ve gecıcı oldugunu bılırler. Bu yuzden daha kapsamlı, daha uzun vadede hakımıyetı ellerınde tutmak ıcın toplumsal tarıhı akımları mevcut sıstemın ömrünü uzatma amacıyla, bırbırıne karsı kullanmak polıtıkası az cok tarıhı ınceleyen herkesın gorebıldıgı bır dunya polıtıkası olarak, heryerde, her cografyada uygulanır tarhler boyu.
Burda, ıste ıslam agırlıklı turk-kurt yenı bır sentez gelıstırılmeye calısılıyor.Degısım burdadır, Yenı olan budur. Bu yenı polıtıkanın,yenı cephenın gerceklesmesı ıcınse, alevıler tarıhsel bır kurban olarak yenıden secılmıstır.
Islamın etkısı altındakı turk ve kurt mıllıyetcılıgını mevcut sıstem ıcınde bırlestırebılecek tek sey bulunmustur ve o zaten tarıh boyunca herzaman da kullanılmıstır..Tarıhı Alevı Dusmanlıgı....
Ve ote yandan ortadogu ve uzak asyada CIA' nın bır sunnı-sıı catısması orgutledıgı zaten bılınen bır gercektır...Amerıka ozellıkle şii akımların onunu keserek Iran' ın onunu kesmek ıstemektedır...
Pekı ıran neden bukadar onemlıdır?
Esas hedef Iran olsa bu sorun coktan halolurdu...Cın-Rusya-Hındıstan bloku, ekonomık kavga, dunyada esas olarak bu blokladır...Esas hedef budur ve Iran bu blokun egemenlık alanının kusatılmasında bır ılerı karakoldur...Onu onemlı kılan da budur....
Sunnı -Sıı catısmasının tum ıslam ulkelerınde orgutlenmesının nedenı de budur..Turkı cumhurıyetlere bakın; Azerbecan Turkmenıstan vs Sanghay Blokuna yakın ya da etkısı olan musluman ulkelere bakın...Sıı -ıslam agırlıkıdır, Iran'A bakın..Bırde Amerıka- Avrupa blokuna yakın ıslam ulkelerına bakın; sunnı ıslam agırlıklıdır....
Onumuzdekı 3.dunya savasının on cephesı bır hrıstıyan-musluman catısması senaryosu ıle degıl, ama pekala bır sunnı-şii ıslam catısması ıle hergun yazılıyor..
Tum ıslam ulkelerınde yenı CIA planı budur..
Ya şii ıslam agırlıklı musluman ulkeler Sanghay Blokunun etkısı altından cıkıp Amerıka Avrupa blokunun cıkarlarına yaklasacaklar ya da AMerıka cevresınde yogunlasmıs sunnı-ıslam kılıcı ıle hızaye getırılecekler...
Tum bu kavgaların ardında tabıkı ne ıslamın ne hrıstıyanlıgın ne de sıı ve sunnılıgın onemı vardır..tek onemlı sey dunya hakımıyetını ele gecıren trostlerın semsıyesı altında bugun gızlenen bolgesel gerıcılıklerın kendı cıkarları, azamı kar ve dunya hakımıyetınde kendı lokal guclerını artırmak polıtıası vardır...
Oyun, plan, senaryo cok buyuk, tehlıkeler buyuk! Karsı polıtıkalar bu zemınde ele alınmalı ve karsı polıtıkalar üretilmelidir..Yoksa bu sadece bır alevı sunnı dusmanlıgı sorurunun yenıden kasınması yada ıslamın yayılması sorunu degıldır...meseleyı boyle yorumlamak hem dar bakmak hemde esas planı gormemek ve gelen tehlıklelerı gormemek olur...
Son söz; Lenın,Kautsy'nın 'ultra emperyalızm' teorısıne karşı 100 yıl önce şöyle demişti,...;''emperyalızmde tekelleşme,ekonomide zorunlu,ve önü alınamaz olarak,kendi doğal gelişim çizgisinin kaçınılmaz bir sonucu olarak, yerını dünya çapında bir tröstleşmeye bırakacaktır,ama biz bunu devrimlerle engelleyeceğiz...''
Ve 1. ve 2. dünya savaşı Lenin'i haklı çıkardı. Hayat ,Emperyalizmin kendi içinde birleşerek, bir dünya karteli olma ve dünyayı tek merkezden yönetme öngörüsü olarak dönek Kautsky'in tezinı değil,Lenin'i doğruladı.
Ve Lenin ,Stalin, Mao döneminde sosyalist kampın varlığı, emperyalıstlerı bir blok içersinde 'komunızm tehlıkesıne' karşı bir arada tutsada, bu hiç bir zaman emperyalıstler arası çelişkiyi bir bütün olarak kaldırmadı.
1950'lerde ekonomıde evrımcı bır tarzda geliştirilen, bugün sosyalıst blokun ortadan kalkması dönemini bir fırsat bilen, ve kendi doğal ekonomik gelişim çizgisi içinde değil, siyasi alanda darbeci bir yöntemle ,ortaya cıkan boşluğu dolduran tröstlerin dünya hakimiyeti, Kautsky'nin günümüzde uzantıları tarafından sevinçle karşılandı ve bunu Leninizimin değil ,Kautsky'nin tezlerinin bir zaferi olarak dünyaya ilan ettiler.(!)
Evet,bugun dunya ekonomisi trostlerın hakımıyetınde ,ama ekonomıde merkezi hakımıyet ,hıcbır sekılde de
Kautsy'nın sözünü ettiği siyasette de emperyalıstler arası birliği ve barışçıl kapitalizmi doğurmadı.
Oysa Lenin söyle demişti ,neden tekelcılığın kacınılmaz olarak trostleri doğuracağına ilişkin;
'ekonomide ve kendi doğal gelişimi içinde'' !
Hayat birkez daha Lenin'i doğruladı ve Kautsky bir kez daha yanıldı !
Ortaya ne barışçıl bir kapitalizm,ne de kendi arasında birleşmiş bir kapitalizm çıktı.
Avrupa birliği,bölgesel birlikler efsaneleri mi?,sıyası bırlık oldugunu kımden duydunuz !
Bakın ingiltere-ispanya nerde,almanya-fransa nerde duruyor...
Amerika-avrupa hakimiyeti mi ?
Bakın karşısında Rus-Cin-Hindistan şanghay bloku duruyor
Bugün olan sadece , trostlerın hakımıyeti arkasına gizlenen, ondan kahyalik payını artırmaya çalışan sıyasi bir çatışmadır.
Ekonomi doğal gelişimi içinde sürseydi, Leninin belirttiği gibi Kautsy haklı çıkardı.
Ama,malesef, onun karşısında ''bunu devrimlerle önleyeceğini' söyleyen bir Lenin vardı !
Kautsky'nin düşleri gerçek olmadı.
Bugün, siyasette darbeci ve fırsatcı bir cinlikle, ekonomıde trostlerın dunya hakımıyeti saglandı, ama ekonomınin doğal gelişimi içinde bu sağlanmadığı için, bu kez,kautsky nin düşü, 'siyasi birlik ve çelişkisiz kapitalizm' yine gerçek olmadı...
Üzgünüz Kautsky,ya her seferinde bir oyun bozan çıkıyor, ya da senin formülünde bir yanlışlık var !
Biz söyliyelim,tek kutuplu dünya evrenin yasalarına terstir, idealizmdir.
Herşey gibi kapitalizmde çatışmalar ve çelişmeler üzerinde hareket eder, uzlaşma tali-geçici,çatışma esastır.
Bana sorsaydın,ekonomi bilimini tanımadan önce, felsefe ve doğa bilimleri biraz tanısaydın iyi olurdu.
Bunca teorik zahmete girmeye hiç gerek kalmazdı.
Yazık,kağıda,kaleme,zamana,enerjiye yazık!
Ne zaman tek kutuplu bir hücre bulmayı başarırsanız,ancak, o zaman tek kutuplu bir kapitalizmi de bulmayı başarırsınız !
Yine haksız çıktın Kautsky !
Tum Milleetlerden Ve Inanclardan Isciler-Emekciler Sosyalizm Bayragi Altinda Birlesin!.....
Son Haberler
Sayfalar
ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)
Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)
Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?
Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?
Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.
SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..
“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”
“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)
7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.
İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor
Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.
Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.
3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?
Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.
Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)
Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.
Emperyalizm Üzerine Notlar-7
„Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler
Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.
Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek
Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.
Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi
Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)