Cumartesi Mart 15, 2025

Sosyalizm/Komünizm Nedir? (MLPD Programı)

Sosyalizm ve komünizm hakkında düşündüklerinde birçok insanın aklından geçen sorulara bazı yanıtlar.

Sosyalizm nedir ki?

 Sosyalizm, kapitalizmin toplumsal alternatifidir. Günümüzün devlet-tekel kapitalizminde, uluslararası tekeller kendilerini tamamen devlete tabi kılmış ve tekelci sermayenin organları devlet aygıtının organlarıyla birleşmiştir. Tüm toplum üzerinde çok yönlü egemenliklerini kurmuşlardır. Aynı zamanda, hakim olan uluslararasılaşmış üretim tarzı, dünyanın birleşik sosyalist devletleri için maddi hazırlığı tamamlamıştır.

Sosyalizm, komünizm altında sınıfsız bir topluma geçiş aşamasıdır. Çünkü hala eski sömürücü sınıfların kalıntıları vardır ve emperyalist sistem doğal çevre üzerinde kısmen geri dönüşü olmayan bir yıkım bırakmaktadır. "Burjuva ideoloji geleneği uzun süre etkisini sürdürür. Ancak burjuva ideolojisi nihayet yenilgiye uğratıldığında sınıflar ve devlet yok olacak ve sınıfsız toplum başlayacaktır. "[1]

Bu sadece pratikte başarısız olmuş güzel bir teori değil mi?

 Sovyetler Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi eski sosyalist ülkelerde, kapitalist sömürünün sona erdirilmesi, yoksulluk ve açlığın üstesinden gelinmesi, kitleler için geniş demokrasi, yol gösterici bir ilke olarak çevrenin korunması, kadınların özgürleştirilmesi, proleter enternasyonalizmine dayalı barışçıl dış politika gibi büyük başarılar için mücadele edildi. Bununla birlikte, tüm bu ülkelerde sosyalizmin küçük burjuva yozlaşmış bir bürokrasi tarafından ihanete uğraması ve kapitalizmin restore edilmesi gibi vahim bir gelişme yaşandı.

 MLPD, sosyalizm mücadelesinde yeni bir girişim için bundan yaratıcı dersler çıkarmıştır:

Böyle bir gelişme; kitleler tarafından aşağıdan kontrol, bağımsız kontrol organları, özellikle de yönetici  organlar tarafından yukarıdan kontrol, bağımsız düşünen ve hareket eden parti üyeleri tarafından öz kontrolden oluşan bir kontrol sistemi ile önlenebilir ve önlenmelidir. MLPD, bunu kendi saflarında başarıyla uygulamaktadır. "Sosyalizm ancak proleter, sosyalist düşünce tarzı hakim olursa zafere ulaşabilir. Bunun için, her düzeydeki sorumlu bürokrasinin zihniyetinin kontrolü ve kitlelerin proleter zihniyetinin geliştirilmesi ve sağlamlaştırılması hayati önem taşır. "[2]

Sosyalizmde daha iyi durumda olacak mıyız?

Bugün sınıf çelişkileri dünya çapında yoğunlaşıyor. Aç insanların sayısı artarken - 2021'de 770 milyondan şu anda 830 milyona - uluslararası tekellerin karları patlıyor. Örneğin Forbes sıralamasına göre, dünyanın en büyük on şirketi 2021'de 2,5 trilyon ABD doları olan resmi karlarını ikiye katlayarak 2022'de 5 trilyona çıkardı. Eski sosyalist Sovyetler Birliği'nde çok farklı bir gelişme yaşandı. Kapitalist dünya 1929'dan 1933'e kadar yıkıcı bir ekonomik krizle sarsılırken, Sovyetler Birliği'nde sanayi üretimi bu dönemde yüzde 100'ün üzerinde arttı. İşsizlik, enflasyon ve tefeci faizleri artık mevcut değildi. Sosyalizmde şu geçerlidir: "İnsan ve doğanın birliğinin yol gösterici ilkesi altında bir bütün olarak toplumdaki paradigma değişimi, üretim, düşünme, çalışma ve yaşama biçimini insanlığın sürekli değişen maddi ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamaya yönlendirir. Sosyalist üretim tarzı, bilinçli bir şekilde, uluslararasılaştırılmış büyük ölçekli üretimin avantajlarının yanı sıra, uygun bir şekilde merkezden uzaklaştırılmış üretim alanları ve döngüsel ekonomiden yararlanılacak şekilde organize edilir. "[3]

Özellikle emperyalizmin yol açtığı tahribat nedeniyle sosyalizm "yeryüzü cenneti" olmayacaktır. Ancak, yalnızca sosyalist toplum insan ve doğanın birliğini güçlendirecek temellere ve ilgiye sahip olacaktır. Ancak bu şekilde gelecekte sınıfsız bir topluma geçiş için mücadele edilebilir.

 

Peki ya sosyalizmde özgürlük?

Sosyalizmde geniş kitleler için eşi benzeri görülmemiş bir demokrasi vardır: Kitlesel tartışmalar, demokratik olarak hazırlanmış delege kongreleri ve komite seçimleri, grev özgürlüğü, görevlilerin görevden alınabilirliği... Öte yandan, eski sömürücü sınıflar emekçi halkı sömürme özgürlüklerinden mahrumdur: "Tek egemen uluslararası finans kapitalin diktatörlüğüne karşı zaferin tamamlanması ve güvence altına alınması daha üstün bir güç gerektirir: proletarya diktatörlüğü ile işçi sınıfı sosyalizm altında sınıf mücadelesini örgütler... "[4]

 
Sosyalizm barışçıl yollarla gerçekleştirilebilir mi?

 Friedrich Engels şöyle diyor: "Bunun yapılması arzu edilirdi ve Komünistler buna karşı isyan edecek son kişiler olurdu. ... Ama siz de görüyorsunuz ki, neredeyse tüm uygar ülkelerde proletaryanın gelişimi ... zorla bastırılıyor. Bunun sonucunda ezilen proletarya nihayet bir devrime sürüklenirse, biz komünistler o zaman proleterlerin davasını şimdi sözlerle olduğu kadar eylemlerle de savunacağız. "[5]

 

MLPD'nin Parti Programı'nda şöyle yazar: "Bu nedenle, işçi sınıfı, partisinin önderliğinde, gerekirse silahlı ayaklanmaya kalkışmalıdır. ... Üretimin uluslararasılaştığı koşullarda, sosyalist devrim uluslararası bir nitelik kazanacaktır. "[6]


[1]             MLPD Programı, sf. 65

[2]            agP, sf. 78

[3]          agP, sf. 60/61

[4]             agP, sf. 62

[5]          Marx/Engels, Bütün Eserle, C 4, Sf. 372

[6]          MLPD Programı, sf. 87

 

5092

SİBEL ÖZBUDUN – TEMEL DEMİRER 2014

Hayaller(imiz)le, cüret(imiz)le, umut(larımız)la yolumuzu açacağız 2014’te de sen/siz orada biz burada; Cemal Süreya’nın, “Artık hayallerim suya düşecek diye/ kaygılanmıyorum./ Çünkü, onlar düşe düşe/ yüzmeyi öğrenmişler,” dizelerini terennüm edeceğiz inat ve ısrarla…

İT DALAŞINDA TARAF OLUNMAZ, SINIFIN NET TAVRI KONUR

Sınıfsal mücadele yaşadığımız coğrafyada belirleyici özellik taşıyor. Bölgemiz  Türkiye’deki örgütlü sınıf mücadelesinin seyrine göre şekil alacaktır. Ezilenlerin başkaldırışı da    göre ilerleme veya gerileme gösterecektir. Bu gerçek Kürdistan için de geçerlilik taşımaktadır.

Sermaye, Siyaseti Çıkarlarıyla Örtüştürür[1]

“AKP-Gülen Savaşı” içinde yolsuzlukların çok az bir kısmının dışa vurumundan sonra, siyaset, bu kirli güçler arasındaki savaşıma odaklandı. Bunun böyle olması doğal. Bu olay, özellikle Haziran (GEZİ) Ayaklanması’ndan sonra hızlanan ve beklenen bir durmdu. Daha önce yazdığım “üç vakte kadar” başlıklı bir yazıda, hükümet açısından “iki vaktin” bittiğini, “üçüncü vaktin” ise içinde olunduğunu yazmıştım. Bu herkes tarafından da bilinen bir gerçekti. Haziran Ayaklanması var olan süreci hızlandırmış ve daha kaçınılmaz bir hale getirmiştir.

Katliamlar Diyarı Şırnak

Röportajda Vali Mustafa Malay 15 Ağustos 1992 tarihli olayda asker ve PKK'lilerin öldürüldüğünü söylüyor. Belleği kendisini yanıltıyor herhalde. Olayda asker ya da PKK'li kimse ölmemişti.

Ben o tarihte Şırnak milletvekiliydim.

15 Ağustos gecesi Şırnak'ı harabeye çeviren silahlı saldırıyı gelen telefonlarla haber aldım. Hükümetin oralarda hiçbir yetkisinin olmadığını biliyordum. Ancak bir ümit yine de İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'i aradım ve duruma müdahale etmesi istedim.

İsmet Sezgin PKK'in saldırdığını ve çatışmaların devam ettiğini söyledi.

Fettullah Gülen hareketi hakkında

“Yeminine bakıp insana inanma,insana bakıp yeminine inan.”[2]

 

Ahmet Şık, “Dokunan yanar” diye uyarmıştı Fettullah Gülen (FG) hakkında herkesi; karanlık(lar)ın büyük yangınlar ile aydınlanacağı vurgusuyla başlamalıyım diyeceklerime…

Türk(iye) İslâmının dünden bugüne hülasası olarak yorumlanması mümkün olan FG, yeni bir tarihsel blok ve hegemonya hareketi girişimidir.

Türk(iye) İslâmı’nda kadın olmak

“her put, yıkılmak için dikilir.”[2]

Yerel Seçimler ve Siyaset

Proletarya, hiç bir olaya ve hiç bir siyasal gelişmeye tarafsız kalamaz. Onun “tarafsız”lığı bile taraf olmaktır. Örneğin her hangi bir olayı boykot etmek tarafsız bir siyaset gibi gözükmesine karşılık aktif bir taraf olmaktır. Ya da iki burjuva (örneğin Ergenekon davaları vb.) kliği arasındaki mücadele de birinden birini desteklemeyip “tarafsız” olmak, iki burjuva kliğine karşı aynı tavırı almak anlamındadır.
 
Bütün burjuva partileri hızlı bir şekilde yerel seçimlere hazırlanıyor.

KDP,PKK...Tez,antitez ...sentez?

Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinde KDP bir tezdir.Emperyalizm ve sömürgecilikle mücadelede yarı-modern bir başlangıç.Kurulduğu dönemdeki emperyalizmin ve işbirlikçisi yerel sömürgeciliğin ittifaklı çullanmışlığından kaynaklı parçacı bir tez.Toplumsal gelişmenin düzeyine bağlı olarak aşiretler/aileler ittifakı temelinde politika örgütleyen bir tez.Parçacılığı o kadar belirgindir ki, Doğu Kürdistan’da Süleyman Muini ve Kuzey Kürdistan’da Saitler komplolarındaki rollerini gözardı edebilmemizi,  ne Barzani ailesine ne de yüzyıllık direnişlerine duyduğumuz saygı sağlaya

“Postmodern zamanlar"da din (ve islam)

“de omnibus dubitandum est.”[2]

 

“Din: Teorisi/ Pratiği, Dünü, Bugünü” Sempozyumu’nun Ankara ayağındaki “Dini- Eleştirel Olarak Anlayabilmek” oturumunda öncelikle bir saptamamı sizinle paylaşmama izin verin.

Sempozyumun pratik örgütlenmesi sürecinde, kendini sosyalist/ komünist olarak niteleyen kimi çevrelerin, “dinin tartışılması”na bir hayli soğuk ve mesafeli yaklaştıklarına şahit oldum.

“Cujus regio , ejus religio !” [*] [1]

“Kralların kutsal olduğu, antropolojik ve tarihsel bir malumun ilamıdır; ne ki onlar öyle doğmazlar; ancak hükmettikleri eliyle kutsallaştırılırlar.”[2]

“Din” ile “iktidar” ilişkilerini, konu başlığındaki “iktidar” kavramının farklı yorumları çerçevesinde farklı biçimlerde ele almak mümkün, kuşkusuz: günlük yaşamın kılcal damarlarına nüfuz etmiş gündelik iktidar ilişkilerinin din tarafından tahkim ediliş tarzı; bizatihî dinsel iktidar (ve hiyerarşi) biçimleri ya da siyasal iktidar ile din ilişkileri.

Biz Seni Bekledik Zeki Yoldaş. Dört Gözle, Büyük Umut ve Heyecanla Bekledik/Hasan Aksu

 

Yetmişli yılların başı ve ortalarında Zeki yoldaşı sıkıyönetim mahkemelerinde dik duruşlarıyla, faşizmi yargılayışlarıyla tanıdık. Partili ideolojik, siyasal, savunusunu faşizmi yargılarken izledik. Faşizmi kendi kalelerinde yargılarlarken ülkemizde Partizan hareketinin tanınmasında, kavranmasında önemli etkileri oldu. Zeki yoldaş ve diğer yoldaşları şahsen tanımazdık belki ama onların çabaları, örnek tavırları bizleri Kaypakkaya çizgisinde buluşturmuştu.

 

Sayfalar