Sülyetler
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-22/public/ergun1_22_0_0.jpg?itok=QxYe8Yo0)
Sokaktaki birey sizin için neyse kitle içerisindeki bireyde aynıdır.
Her şey değişir bazı insanlar değişmez derler.
Memleket değişir; insanlar yeni yeni iş alanlarına yönelir, aralarındaki iletişim değişir, farklılaşır ....
Ama bazı insanlar değişmez derler.
Onlar yıllar yüzyıllar geçse de aynı kalırlar.
Ellerine aldıkları, kendileriyle aynı huydaki dergilerle - gazetelerle veyahutta sanal alemlerle kendilerine yakın gördükleri insanlara, mahallelere... giderler.
Sistem; her sokağa, haneye girecek kadar başarı göstermiş olsa da...
Onlar hala eski insanlardır.
Sistemin yaygarlarının yükseldiği evlerin önünde geçer, kendilerine yakın gördükleri insanların yanına giderlerken sistemin manipülasyonlarının her yere girebildiğini de düşünmezler.
Başlarını kaldırıp insanlara da bakmazlarki insanların ne kadar manipülasyonlara maruz kaldığını göreler.
Başlarını kaldırıp insanlara da neden baksınlar ki?
Veyahutta neden insanlarla bire bir ilişkiye geçip manipülasyonlara maruz kalmış insanlarla uğraşsınlar ki?
Sonuçta...
Her şeyi değiştirecek olan...
Mahalleler, fabrikalar, kitleler... değil mi?
Ve önemli olanda onlara yön verebilmek, yön verilebilecek insanların yetiştirilmesi değil mi?
Eee... öyle ise manipülasyonlara maruz kalmış mahallelerle, şehirlerle, insanlarla uğraşmaya; karşı karşıya gelmeye gerek var mı?
Sokağa dökülmüş mahallelerin, şehirlerin, insanların bam teline dokunmayı becerebilin yeter.
O an mahallelerin, şehirlerin, insanların yüzerinde yarattıkları çoşkuyu, sevinci gördüğünüzde....
Haklarında söylediğiniz tüm sözlerden dolayda kendinizi kötü bile hissedebilirsiniz.
Ama bu güne kadar yaşanmış başarısızlıkları inkar etmediğinizde.
Ama kendiliğindenciliğe, manipülasyonlara mahkum olmanın her haneye, bireye ulaşılmasıyla ortada kaldırılacağını görmeyenler uğruna hema edilen binlerce insanları, mahalleleri düşünmediğinizde bunu hissedersiniz.
Hema edilenleri, düşünülmeyeni gördükçe.....
Aslında hema edilenin, düşünülmeyenin.....
Görülmeyenin....
Sokaklarda, kitleler içerisinde...
Ha... var, ha.. yok hale getirilenlerin...
İnsan olduğunu...
Doğa olduğunu....
Onlardan, herkestende çok olduklarını fark edersiniz.
Diğer bir yandan dışlanmışlıkla, hayel kırıklıklarıyla aranızdaki uçurumların da daha derinleştiğini hissedersiniz.
Sistemin, onların manipülasyonlarına, ötekilestirmelerine daha açık hale gelirsiniz.
Dudaklarınızda iticilik, karekterinizde yozlaşma, doğanızda bağnazlaşma daha da artar.
Kadın kadın olmaktan, erkek erkek olmaktan, çocuk çocuk olmaktan, doğa doğa olmaktan çıkar.
Yabancılaşmanın dibine vurursunuz.
Üstünüze, ruhunuza sinmeye başlayan yeni yeni hallerinizle de aranızdaki uçurumların, çelişkilerin daha da arttığını hissedersiniz.
Yeni yeni hallerinizle de her geçen gün kendilerine daha uzak kendiliğindeciliğe daha da yakın oldukça sevilirsiniz.
İçlerine girmeye çalıştıkça da...
Böyle bir döngü onları da sizi de sarar durur.
O döngünün içerisinde onlarda sizde kaybolur gidersiniz.
Ta... ki... kapitalizm aranızdaki ayrımı gayrımı sizin içinde onlar içinde çözene kadar.
Ta... ki... proletaryaların devrimine engel olan rus köylüsünün devrimciliğini (narhonizmini) kapitalizm köylüleri iyice ücretli hale getirerek (proletaryalara benzeştirerek) ortada kaldırması gibi bir süreci sizler de onlarda yaşayana kadar...
Döner döner durursunuz.
Peki bu ilem de böyle mi olmak zorunda?
İlem de... rusyadaki gibi aramızdaki ayrımı gayrıyı kapitalizm bizler içinde sizler içinde çözmesini mi beklemek zorundayız?
Bunun başka bir yolu yok mu?
...
Ergün Aslan
Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.
Son Haberler
Sayfalar
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/halil_kaypakkaya-partizan_5.jpg?itok=xirD2QA8)
ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/amed2014_web.jpg?itok=xTrGu69W)
Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)
Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/yusuf_kose_yeni_1_0.jpg?itok=j9MkEpCz)
Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?
Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/halil_kaypakkaya-partizan_8.jpg?itok=fwTfQij3)
SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..
“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/berdalaral1-780x470.jpg?itok=34xiPbHu)
“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)
7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/sri-lanka.jpg?itok=-uOweS5Y)
İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor
Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.
Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/halil_kaypakkaya-partizan_9.jpg?itok=BA0MPgQ7)
3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?
Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/istepan_sahumyan.jpeg?itok=F3-rhQKu)
Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)
Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/yusuf_kose_yeni_1_0.jpg?itok=j9MkEpCz)
Emperyalizm Üzerine Notlar-7
„Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler
Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/kyp-cocuklar-780x470.jpg?itok=t0Y-9pVO)
Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek
Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.
![](https://www.kaypakkayahaber.com/sites/default/files/styles/grid-5/public/haber-muhabir-psd.png?itok=2YlnHSus)
Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi
Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)