Perşembe Şubat 20, 2025

TKP-ML Avrupa Komitesi: Kuruluşunun 50. Yılında Partiyle Devrim Yürüyüşümüz Devam Ediyor!

1972-2022… Kesintisiz süren 50 yıllık devrim yürüyüşümüz, partimizin yol göstericiliğinde devam ediyor.

24 Nisan 1972, Türkiye ve T. Kürdistanı açısından kritik önemde bir tarihtir. Yeni bir sayfanın açıldığı bir milattır.

Kaypakkaya yoldaşın komünist bir önder olarak ortaya çıkışı bir rastlantı değildir. TKP-ML’yi ortaya çıkartan şartlar, ülkemizde ve dünyadaki gelişmelerin izdüşümü olmuştur. Kaypakkaya yoldaş, genç bir komünist olarak gençlik hareketi, işçi grevleri, köylülerin toprak işgalleri ve 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nden çıkardığı derslerin yanısıra, dünyadaki gelişmeler ve özellikle de Mao Zedung yoldaşın görüşleri, BPKD, 1968 gençlik eylemleri ve yarı-sömürgelerdeki anti-emperyalist direniş ve halk savaşlarını incelemiştir ve tüm bunlar partimizin kuruluş dönemindeki temel felsefi görüşlerin oluşmasında önemli bir yer tutmuştur.

Kaypakkaya bütün bunları büyük bir titizlikle, bilimsel bir analizle ele alarak çıkardığı sonuçlarla partimizin asgari programını şekillendirdi.

Partimiz, ülke gerçekliğini inceleyerek çok uluslu bir ülke olduğunu, başta Kürt ulusu olmak üzere, azınlık milliyetlerin varlığını ortaya koydu. Kemalist faşist diktatörlüğün yıkılması ve Demokratik Halk Devrimi’nin gerçekleştirilmesi mücadelesinde, işçi sınıfının öncülüğünde, köylüleri örgütleyerek, tüm milliyet ve azınlıkların ortak mücadelesiyle, halk savaşı stratejisiyle DHD’yi gerçekleştirme mücadelemiz 50 yıldır kesintisiz devam ediyor.

Geride kalan 50 yıllık sınıf mücadelesi tarihimiz, başarı ve eksiklerimizin toplamıdır.

Bu tarihte yüzlerce ölümsüz yoldaşımızın canlarını devrim uğruna feda etmeleri vardır.

50 yıllık mücadele tarihimizde, düşmana vurduğumuz sayısız darbeyle düşmanın korkulu rüyası olduk.

50 yıllık mücadele tarihimizde, hapishaneler sınıf mücadelesinin ayrılmaz bir parçası oldu. Birçok yoldaşımızı, direnişlerde, ölüm oruçlarında, açlık grevlerinde kaybettik. Tüm baskı ve katliamlara karşın hapishaneleri birer direniş kalesine dönüştüren parti militanlarımız, sayısız firara imza atarak tarihe partimizin adını yazdırdı.

Partimiz, 50 yıllık mücadele tarihinde işçi sınıfıyla, köylüler, kadınlar ve gençlik içindeki çalışmasıyla öncü misyonunu yerine getirme karalılığından taviz vermedi.

Partimizin kuruluşunun 50. Yılında, devrim yürüyüşümüz cesaret ve karalılıkla devam ediyor.

Parti 1. Kongremiz, DHD mücadelemizde yeni açılımlar yaparak, eksik ve zaaflarının üzerine giderek, partide yoğunlaşma, savaşta kararlılık perspektifiyle mücadeleyi daha ileri taşımada tarihi bir adım attı. 1. Kongremiz ayrıca Komünist Kadınlar Birliği ile ileriye doğru tarihsel bir adım atmıştır.

Partimiz, yakına ama ileriye doğru adımlarıyla 50. mücadele yılında umudumuzun öncü gücü olarak yeni mücadele dönemine çok daha deneyimli bir adım atmış bulunuyor.

Partimiz, 50 yıllık mücadele tarihinde kardeş ve dost partilerle sürekli bir ilişki içinde oldu. Enternasyonal ilişki ve birlikteliklere önem vererek bu alanda büyük başarılara attı. Bugün de geliştirdiği enternasyonal ilişkilerle önemli adımlar atmıştır ve bunu daha ileri taşımada kararlıdır.

Kuruluşunun 50. yılında partimizi çok daha zorlu yıllar bekliyor. Bunun bilincindeyiz. 50. kuruluş yılında tüm parti komitelerimize, militanlarımıza, yoldaşlarımıza, hepimize çok daha büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir.

Bizler üzerimize düşen sorumluluğun bilince olarak, partimizi ileri taşımada kararlıyız.

Yaşasın Partimizin 50. Kuruluş Yılı!

Yaşasın Marksizm Leninizm Maoizm!

Yaşasın Halk Savaşı!

Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!

Türkiye Komünist Partisi Marksist-Leninist

Avrupa Komitesi  22 Nisan 2022

4752

Emperyalist Saldırıya da, Savaşa da Hayır!

Bu ülkenin Başbakanı önceleri ismi “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” olan ve daha sonra hedefi, kapsamı, amacı genişletilerek adı “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi(1)” olarak değiştirilen emperyalist paylaşımcı projenin Eşbaşkanlarından birisidir ve dolayısıyla da ABD emperyalizminin en başta gelen işbirlikçilerindendir. 

Yaşadığımız bu son süreçte bu projenin bir aşaması gerçekleştirilmek isteniyor.

Nasıl mı? Suriye’ye savaş ilan edilerek.

Gerekçe? O da hazır. “Kimyasal silah kullanıldı” 

Ermeni Sorunu’nun Doğuşu ve Osmanlı Bankası Baskını

 

19.yüz yılın sonunda 500 yıldır hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu artık son evresine gelmiş yok olmakla karşı karşıya bulunuyordu. Avrupa'da kapitalizmin gelişmesi, ulusal uyanışlar, bağımsızlık hareketleri,1789 Fransız devriminin yankıları, Balkanlarda ulusal kopuşlar Anadolu'da yaşayan Ermeni ve Rum toplumlarında da oluşmaya başlamıştır.

Osmanlı, iktidarı altında yaşayan Ermenilere, azınlıklara ibadet özgürlüğü, mülklerinin güvence altına alınması, reformlar, yasa önünde, vergi alanında eşitlik vaat ediyordu.

Türki entergasyon dinamikleri ve anadilde egitim

TC’nin Lozan sonrası Kürdistan’a ilişkin programı askeri işgal,asimilasyon ve entegrasyon temelli olmuştur.  Kürdistanlılar askeri işgale ve asimilasyona karşı ciddi isyanlar geliştirmiş,mücadeleler vermiş ve bedel ödemişlerdir.Kuzey Kürdistan’da askeri işgale karşı belli gerilla alanları haricinde herhangi bir kazanım elde edilememiş,ancak asimilasyona karşı yürütülen mücadele hedefine tam ulaşamasa da belli sonuçlar üretmiştir. 

Gülfikâr Aksu'nun Anısına/ Hasan Aksu

Gülfikâr Aksu'nun Anısına: "Cocuglar Bize Oyle Ogrettiler. Ne Bilek Hakim Beg; Biz İbocuyuk, Tikkocuyuk!"/ 

Ben Annemi 18 Mayıs 2000 yılında yitirdim. Annem her Anne gibi önce Kadın’dı. Doğurgan özelliğinden gelen koruma, kollama, her şart altında sahiplenme esasıydı. Erkek egemen toplumunda kadın olduğundan dolayı, cins ayrımcılığına uğradı. Baskı ve şiddet gördü. Kürt olduğundan dolayı ulusal baskıya uğradı. Alevi olduğundan dolayı dinsel, mezhepsel baskılara maruz kaldı, aşağılandı.

Kürtler Ve Burjuva Yalanlar

 

Burjuva siyasal iktidar, iktidarini korumak, işçileri bölmek, birbirine düşürmek, kendi şoven-kirli siyasetinin bir parçası olarak, işçileri kullanmak için her türlü ideolojik silahını kullanıyor.

Güncel Sanatın Vahim Hâl(sizliğ)i[*]

 “Süren acılara dayanmak,çabucak ölmekten çok dahabüyük bir kahramanlıktır.”[1] 

Pablo Picasso’nun, “Her çocuk sanatçıdır. Ama sorun; büyüdüğünde geriye nasıl bir sanatçı kalacağıdır,” saptaması sanat ve insan ilişkisinin en net betimlemelerinden biriyken; bu da biz(ler)e sanatın “Anne bak kral çıplak” diye haykıran çocuksu naifliğinden beslenen isyancı niteliğini anımsatır. Bu elbette işin bir yanıdır.

Kürt Kerbelası‏

 

Boyunlarına ip geçirerek bir duvarın üzerine dizdikleri küçücük çocukları aşağı itip boşlukta sallandırarak boğuyorlar. Çocuklar çırpına çırpına can verirken o vampirler, "Allah Allah" naraları ile onların can çekişini seyrediyorlar.

Bu oyunu zor bozar

 

 

Tarihte, zorun rolü üzerine çok şeyler söylenmiştir. Özellikle sınıfsal zorun ortaya çıkışı, varlığı ve uygulanması konusunda, burjuvazinin ideologlarıyla Marksistler arasında ciddi bir ayrım konusu yaşanmış ve yaşanmaktadır. Burjuvazi, kendi sınıfsal zorunu meşru görürken, ezilenlerin, özellikle de işçi sınıfının burjuvaziye karşı uyguladığı devrimci zorun adını bile duymak istemediği gibi, bunu “toplumsal etik dışı” olarak, son yılların burjuva moda deyimiyle,  “terörist” eylemler olarak kriminalize etmeye çalışır.

On İki İmamlar Alevi Olabilir mi ? 1-2

“…Bir insanın arınmışlık düzeyi en güzel sahip olduğu hoşgörüyle, anlayış ile ölçülebilir. Arınmış insan başkalarını yargılamaktan uzak, olayları ve insanları çok geniş bir bakış açısı ile görebilen, hoşgören, olaylar karşısında sukunetini yitirmeyen, her şeyi doğallıkla kabul eden bir yapıdadır. İyi yada kötü diye ayrımları yapmaktan kaçınır, sevgisi bütüne, herkese ve her şeyedir. Hoşgörüsündeki yükseklik, onun bu sevgiyi bu şekilde eksiksizce ve adilce aktarabilmesini sağlar. Korku ve endişelerden hemen hemen tamamen uzaklaşmıştır.

Minaresiz Camiler ve Alevi Asimilasyonu

 

Dedeler var hoca olmuş bir nevi
İhtirasa kurban edilmiş sevi
Minaresiz cami gibi cemevi
Aleviyi namaz kılarken gördüm

(Ozan  Emekçi)

 

Bazı Milliyetçi Ermeni Aymazlara Zorunlu Cevap! Hasan Aksu.‏

 

İnsan eğer ırkçılık, milliyetçilik ve şovenizmden ideolojik gıda alıyorsa; her şart ve koşulda diğer ulus ve azınlıklara kin nefret ve kan kusarak nemalanıyorsa; adı ne olursa olsun sosyalizm ve de komünizm düşmanlığı yapıyor demektir. Çünkü her türlü milliyetçilik yaşanan örnekleriyle hepimizin malumudur.

Sayfalar