Çarşamba Şubat 26, 2025

TKP/ML: Newroz, ateşten zırhı kuşananlara selamdır!

Binlerce yıl evvel Demirci Kawa'nın yaktığı, baharın müjdecisi isyan ateşi; bugün Rojava'da ve özelde de Kobanê'den yanmaya devam ediyor. Newroz ateşinin sıcaklığında başta Kürt halkı olmak üzere bu coğrafyanın ezilen kadim milliyetleri ve azınlıkları ile bu ateşi harlamanın, bu ateşte yanmanın zamanıdır.

Kışın ardından dirilişin, zulmün ardından başkaldırının sembolü olan Newroz'u kutlamak, alanlara çıkmak bile kanlı bedellerin ardından elde edilen bir zaferdir bu topraklarda. Kürdistan'ı 4'e bölen yapay sınırların her bir parçasında faşist devletlerin imha, inkar ve asimilasyon politikalarının biçimde farklı, özde aynı uygulamalarına karşı halk, renklerin ve ateşin dansı Newroz'u ısrarla bu toprakların bir parçası haline getirdi.

Bu yıl ülkenin ve Kürdistan'ın dört bir yanında kutlamalarına başlanan Newroz, 7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleşecek parlamento seçimleri öncesinde önemli bir dönemeç olarak da görülmelidir. % 10 barajı uygulamaları ile gözü korkutulmaya ve az ile kanaat etmeye zorlanan Kürt ulusal mücadelesine dönük bu tehdit, ülkedeki devrimci-demokratik güçlerin birlikteliği ile elbette boşa çıkarılacak ve “baraj” denilen faşizmin halka dönük duvarı delik deşik edilecektir.

İşte 2015 Newroz'u; bu hedefin, bu ortak mücadele ruhunun meydanlarda vücut bulmuş hali olmuştur/olmalıdır ve olacaktır!

Newroz kutlamalarına 17 Mart günü sınırın sıfır noktasında, yanı Pirsus'ta (Suruç) verilen start önemlidir ve anlam taşımaktadır. Emperyalizmin Ortadoğu üzerine akbaba sürüsü misali çökmesiyle oluşan kara bulutların altında türeyen DAİŞ terörüne karşı aylardır YPG/YPJ öncülüğünde verilen ve savaşçılarımızın da aralarında bulunduğu Türkiyeli devrimci güçlerin verdiği kahramanca savaş, ödenen bedeller ve zaferler sebebiyle Kürdistan'ın kalbi, tüm sıcaklığı ile hala burada atmaktadır.

Sınırın her iki yakasından Newroz için verilen start, bulunduğumuz tüm alanlarda aynı coşku ve militanlıkla karşılanmalı ve Şengal, Kobanê ve bir bütün Rojava için bulunduğumuz tüm alanlarda Newroz alevleri yakılmalıdır!

Newroz ateşinde yanmanın, alanları doldurmanın zamanıdır!

13 yıldır iktidarda olan AKP hükümetinin Gezi İsyanı, yolsuzluk protestoları, Berkin Elvan'ın ölümsüzlüğe uğurlanması, Soma-Torunlar-Ermenek İşçi Katliamları, Kobane Serhildanları derken yükselen isyan ve toplumsal muhalefet dalgasına karşı iktidarında açılan gedikleri tamir etmek amacıyla Meclis'ten geçirmeye uğraştığı İç Güvenlik Paketi, şimdilik geri çekildiği söylentileri ile tepkiler azaltılmaya çalışılsa da hala bir tehlike olarak durmaktadır.

Yalnızca devrimci, demokrat ve ilerici kesimler açısından değil, bir bütün halk için ülkeyi F tipine çevirmeyi hedefleyen AKP, bu “önlem”e, aynı zamanda ekonomik dar boğaza doğru tepe taklak ilerlerken ihtiyaç duymaktadır.

Hala Newroz kutlamaları için ülkeye gelen Kürt sanatçıları gözaltına alarak Kürtçe'ye, Êlîh'te (Batman) binlerin katıldığı Newroz'a saldırarak Kürt halkına düşman olduklarını bir kez daha gösteren egemenlerin kendi “güvenliğini” sağlayacak olan İç Güvenlik Paketi'ne karşı çıkışın alanıdır/alanı olmalıdır Newroz!

Bugün en tepesindeki diktatör heveslisi cumhurbaşkanı aracılığıyla; on binlerce evladını, kimlik savaşına bedel vermiş bir halka yönelik utanmadan “Kürt sorunu yoktur”, “Kürtlerin neyi eksik?” diyebilen faşist TC devletine karşı verilmesi gereken cevaptır Newroz'da alanları doldurmak! “Evlatlarının, eşlerinin, kardeşlerinin, yoldaşlarının kemiğini bile bulamayan bir halka ne cüretle 'neyin eksik' diye sorabiliyorsun” demek, bunun hesabını sormaktır!

Tüm halkımıza çağrımızdır;

Newroz'da militanca alanlara çıkmak demek; Rojava devriminin kazanımlarını büyüterek, Kürt ulusunun özgürce ayrılma hakkının T. Kürdistanı'nda da yaşam bulması için isyan olmak, Newroz ateşini yakmak ve o ateşten zırha bürünmek demektir. Komünist önder İbrahim Kaypakkaya'dan Mazlum Doğan'a, Arin Mirxan'dan Ivana Hoffman'a, Erkan Altun'dan Coşkun İnce'ye, Sinan Sağır'a bu zırhı bürünenlere selam durmaktır!

Newroz piroz be!

Newroz isyandır, isyanı kuşan!

Kobanê'de düşene, dövüşene bin selam!

Bijî berxwedana Kobanê!

TKP/ML Merkez Komitesi 

Mart 2015" 

 

58440

TKP/ML: Newroz, ateşten zırhı kuşananlara selamdır!

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de  aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)

Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?

Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..

“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)

7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor

Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.

Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?

Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)

Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7

Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler

Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve  bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde  emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek

Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi

Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)

Sayfalar