TKP/ML TİKKO Militanlarından Eylem
Elimize e-posta yoluyla ulaşan bir açıklamaya göre TKP/ML TİKKO’nun kuruluşunun 42. savaş yılını selamlayan militanlar, İstanbul’da; Gazi, Sarıgazi, Yenidoğan ve Gülsuyu Mahallelerinde eylemler gerçekleştirdiler. Açıklamayı güncelliğinden ve haber değeri taşıdığı için paylaşıyoruz:
Faşist Kemalist diktatörlük, uyguladığı baskı ve zorbalığı Taksim’i işçi ve emekçilere kapatarak boyutlandırmış; ezilenlerin isyanını ve mücadelesini kapsamlı bir saldırganlıkla ezmeyi hedeflemiştir. On binlerce polisine ve tüm saldırılarına karşın sokaklar isyanın, direnişin ve kavganın adresi olmuştur. Partimiz militanlarıyla barikat başlarında, sokak çatışmalarında ezilenlerin isyanı ve öfkesinden güç alarak faşizmin tüm kuşatma ve saldırılarına yanıt olmaya çalışmıştır.
Partimizin 42. savaş ve mücadele yılıyla buluşan 1 Mayıs çatışmaların örgütlenen eylem ve pratiklerle karşılanmıştır. Kuruluşumuzun 42. yılı Gazi Mahallesi’nde militanlarımızın pankart asma eylemiyle kutlanmıştır. “Şan olsun 42. savaş yılına” TKP/ML TİKKO imzalı bomba süsü verilmiş pankart düşmanın bomba imha ekipleri tarafından fünyeyle patlatılarak indirilmiştir. İşçi ve emekçilere umut, düşmana korku olan kuruluşumuzla ilgili eylem, halkımız tarafından ilgiyle karşılanmıştır.
Sarıgazi ve Yenidoğan Mahallelerinde Partimizin kuruluşu gerçekleştirilen yazılamalarla işçi ve emekçilere duyurulmuştur.
Faşist TC devletinin 1 Mayıs günü geliştirdiği azgın saldırı ve kuşatmaya karşı sokak çatışmalarında direnişi sürdüren Partimize ve TMLGB’ye bağlı militanlar Sarıgazi’de gerçekleştirdikleri korsan bir eylemle saldırılara cevap vermiş; kaymakamlığı ve belediyeyi hedef alan eylemlerle kutlamışlardır. Partimizin 42. savaş ve mücadele yılı, eylemde taşınan pankartla duyurulmuş, eylemimiz işçi ve emekçilere umut olmuştur.
Eylemlerimizin bir diğer adresi Maltepe-Gülsuyu Mahallesi olmuştur. Devletin halk üzerindeki baskısını devreye soktuğu çeteler vasıtasıyla sürdürdüğü mahallede Partimiz saflarında örgütlenme çağrısının yapıldığı bir pankart eylemi yapılmıştır. 1 Mayıs’a, uyanılacak sabaha Partimizin saflarında sokakları tutuşturmaya çağıran eylemimiz “1 Mayıs’ta TKP/ML TİKKO saflarına” şiarını taşımış, halk arasında coşku ve ilgiyle karşılanmıştır. Okul durağına asılan pankart, bomba imha ekiplerinin fünyeyle patlatılması sonucu indirilebilmiştir.
Son Haberler
Sayfalar
SİBEL ÖZBUDUN – TEMEL DEMİRER 2014
Hayaller(imiz)le, cüret(imiz)le, umut(larımız)la yolumuzu açacağız 2014’te de sen/siz orada biz burada; Cemal Süreya’nın, “Artık hayallerim suya düşecek diye/ kaygılanmıyorum./ Çünkü, onlar düşe düşe/ yüzmeyi öğrenmişler,” dizelerini terennüm edeceğiz inat ve ısrarla…
İT DALAŞINDA TARAF OLUNMAZ, SINIFIN NET TAVRI KONUR
Sınıfsal mücadele yaşadığımız coğrafyada belirleyici özellik taşıyor. Bölgemiz Türkiye’deki örgütlü sınıf mücadelesinin seyrine göre şekil alacaktır. Ezilenlerin başkaldırışı da göre ilerleme veya gerileme gösterecektir. Bu gerçek Kürdistan için de geçerlilik taşımaktadır.
Sermaye, Siyaseti Çıkarlarıyla Örtüştürür[1]
“AKP-Gülen Savaşı” içinde yolsuzlukların çok az bir kısmının dışa vurumundan sonra, siyaset, bu kirli güçler arasındaki savaşıma odaklandı. Bunun böyle olması doğal. Bu olay, özellikle Haziran (GEZİ) Ayaklanması’ndan sonra hızlanan ve beklenen bir durmdu. Daha önce yazdığım “üç vakte kadar” başlıklı bir yazıda, hükümet açısından “iki vaktin” bittiğini, “üçüncü vaktin” ise içinde olunduğunu yazmıştım. Bu herkes tarafından da bilinen bir gerçekti. Haziran Ayaklanması var olan süreci hızlandırmış ve daha kaçınılmaz bir hale getirmiştir.
Katliamlar Diyarı Şırnak
Röportajda Vali Mustafa Malay 15 Ağustos 1992 tarihli olayda asker ve PKK'lilerin öldürüldüğünü söylüyor. Belleği kendisini yanıltıyor herhalde. Olayda asker ya da PKK'li kimse ölmemişti.
Ben o tarihte Şırnak milletvekiliydim.
15 Ağustos gecesi Şırnak'ı harabeye çeviren silahlı saldırıyı gelen telefonlarla haber aldım. Hükümetin oralarda hiçbir yetkisinin olmadığını biliyordum. Ancak bir ümit yine de İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'i aradım ve duruma müdahale etmesi istedim.
İsmet Sezgin PKK'in saldırdığını ve çatışmaların devam ettiğini söyledi.
Fettullah Gülen hareketi hakkında
“Yeminine bakıp insana inanma,insana bakıp yeminine inan.”[2]
Ahmet Şık, “Dokunan yanar” diye uyarmıştı Fettullah Gülen (FG) hakkında herkesi; karanlık(lar)ın büyük yangınlar ile aydınlanacağı vurgusuyla başlamalıyım diyeceklerime…
Türk(iye) İslâmının dünden bugüne hülasası olarak yorumlanması mümkün olan FG, yeni bir tarihsel blok ve hegemonya hareketi girişimidir.
Yerel Seçimler ve Siyaset
KDP,PKK...Tez,antitez ...sentez?
Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinde KDP bir tezdir.Emperyalizm ve sömürgecilikle mücadelede yarı-modern bir başlangıç.Kurulduğu dönemdeki emperyalizmin ve işbirlikçisi yerel sömürgeciliğin ittifaklı çullanmışlığından kaynaklı parçacı bir tez.Toplumsal gelişmenin düzeyine bağlı olarak aşiretler/aileler ittifakı temelinde politika örgütleyen bir tez.Parçacılığı o kadar belirgindir ki, Doğu Kürdistan’da Süleyman Muini ve Kuzey Kürdistan’da Saitler komplolarındaki rollerini gözardı edebilmemizi, ne Barzani ailesine ne de yüzyıllık direnişlerine duyduğumuz saygı sağlaya
“Postmodern zamanlar"da din (ve islam)
“de omnibus dubitandum est.”[2]
“Din: Teorisi/ Pratiği, Dünü, Bugünü” Sempozyumu’nun Ankara ayağındaki “Dini- Eleştirel Olarak Anlayabilmek” oturumunda öncelikle bir saptamamı sizinle paylaşmama izin verin.
Sempozyumun pratik örgütlenmesi sürecinde, kendini sosyalist/ komünist olarak niteleyen kimi çevrelerin, “dinin tartışılması”na bir hayli soğuk ve mesafeli yaklaştıklarına şahit oldum.
“Cujus regio , ejus religio !” [*] [1]
“Kralların kutsal olduğu, antropolojik ve tarihsel bir malumun ilamıdır; ne ki onlar öyle doğmazlar; ancak hükmettikleri eliyle kutsallaştırılırlar.”[2]
“Din” ile “iktidar” ilişkilerini, konu başlığındaki “iktidar” kavramının farklı yorumları çerçevesinde farklı biçimlerde ele almak mümkün, kuşkusuz: günlük yaşamın kılcal damarlarına nüfuz etmiş gündelik iktidar ilişkilerinin din tarafından tahkim ediliş tarzı; bizatihî dinsel iktidar (ve hiyerarşi) biçimleri ya da siyasal iktidar ile din ilişkileri.
Biz Seni Bekledik Zeki Yoldaş. Dört Gözle, Büyük Umut ve Heyecanla Bekledik/Hasan Aksu
Yetmişli yılların başı ve ortalarında Zeki yoldaşı sıkıyönetim mahkemelerinde dik duruşlarıyla, faşizmi yargılayışlarıyla tanıdık. Partili ideolojik, siyasal, savunusunu faşizmi yargılarken izledik. Faşizmi kendi kalelerinde yargılarlarken ülkemizde Partizan hareketinin tanınmasında, kavranmasında önemli etkileri oldu. Zeki yoldaş ve diğer yoldaşları şahsen tanımazdık belki ama onların çabaları, örnek tavırları bizleri Kaypakkaya çizgisinde buluşturmuştu.