Perşembe Mart 20, 2025

TKP/ML - TİKKO Rojava Komutanlığı: “Onlar devrimimizin kızıl kurşunları olacaklardır!”

Devrim ve Komünizm Şehitlerini Anma Haftası’na ilişkin bir açıklama yapan Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML) Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO)’na bağlı Rojava Komutanlığı “Onlar kavgamızın sönmeyen meşalesi, devrimimizin kızıl neferleri olarak mücadelemizde yaşayacaklardır” dedi.

Elimize e-posta yoluyla ulaşan habere göre “Sınıf mücadeleleri tarihi kanla yazılmıştır. Geçmişten günümüze kadar olan toplumsal süreçte ezilen-sömürülenlerin, ezen-egemenlere karşı yürüttükleri kavgada birçok bedel ödemiştir. Bedelsiz hiç bir mücadele biçimi yoktur ve olamaz da. Mücadelenin kazanımları bedeller üzerinden yükselmiştir. Spartakistler özgürlüklerine birçok bedelle kavuştular. Kadınlar feodal zihniyete karşı savaşımda binlerce kadın ‘cadı kazanlarında yakıldı’ en temel hakları olan eşitlik ve özgürlük uğruna” denilen açıklama şu şekilde devam ediyor:

Ve Paris komünü kadınlı-erkekli  çocuklar ve yaşlılar… Ortak yaşam şiarı ile komünü kurdular birçok bedel karşılığında. Sovyetler komün bedellerinin yarattığı deneyim üzerinden yükseldi. Keza Çin’de aynı şekilde komün ve Sovyet deneyimi üzerine… Sovyet devrimi Türkiye-Türkiye Kürdistanı topraklarına taşıyıcısı olan Mustafa Suphi ve yoldaşları Ocak ayında Karadeniz sularında faşist Kemalist diktatörlük tarafından katledildi… İbrahim yoldaş yeniden doğrultur TKP/ML’yi Türkiye-Türkiye Kürdistanı topraklarına. Vartinik’te boy verip filiz açtı… Vartinik’te atılan tohumu ardılları en iyi şekilde devrettiler bir sonrakine… Ser verip sır vermeyen mirasın taşıyıcıları…

“Bu sevdadır onları değiştirip dönüştüren…”

“Kimileri; düşmanla girdiği çatışmada son mermisine kadar kahramanca savaşmış, parti değerlerinin düşmanın eline geçmemesi için silahını kırarak şehit düşmüşlerdir.

Kimileri; yoldaşına bedenini siper etmiştir.

Kimileri; diri diri yakılmış parti sırlarını ve yoldaşlarının yerlerini vermemiştir.

Kimileri; işkencelerde, ölüm oruçlarında düşmanın beyninde patlayan mermi olmuşlardır.

Kimileri; Cizire’de, Sur’da, Nusaybin’de Kürt halkının özgürlüğü uğruna diz çökmeyeceğiz şiarı ile destansı direnişleri ile tarihin en güzel sayfalarında yerini almışlardır.

Ve daha nice şehitlerimiz…  Devrim koşusunu en iyi koşanlardı. Hiçbir çıkar gözetmeden-beklemeden bir tek şunu bilirlerdi; halkın çıkarı benim de çıkarımdır. Bu sevdadır onları umutlu, kararlı ve inançlı kılan. Bu sevdadır onları bıkmadan, usanmadan, yorulmadan çalışkan kılan. Bu sevdadır onları fedakar-özverili ve alçakgönüllü kılan. Bu sevdadır onları değiştirip dönüştüren…

Partimizin kuruluşundan, 1972’den bugüne burjuva-feodal karakterli sisteme karşı yürütülen mücadele tarihimizde ezilen emekçi halkımızın tarihini yön gösteren, yürüttükleri destansı direnişleriyle özgürlük değerlerimizi yaratan şehitlerimiz dünümüz, günümüz ve geleceğimizdir… Bu direniş tarihimizin her bir karesinde duruşları yürüyüşleri ve gösterdikleri fedakarlıklarıyla mücadele tarihi boyunca dünya halkının zalimlere zorbalara boyun eğmeyen, başı dik olmasını sağlamışlardır şehitlerimiz.”

“Onlar devrimimizin kızıl kurşunları…”

“Bu anlamıyla şehitlerimizin her bir pratiğinden öğrenmek, onların bize bıraktığı en değerli mirası temsil etmekten geçer. Bu bilinçle hareket etmek her anımızı he günümüzü yeniden-yeniden yaratmak onlara bağlılık sözü yaşamımızda onlarla birlikte yaşamaktır. Çünkü şehitlerimiz bizde yaşamı sürdürüyorlar. Biz onların bir parçasıyız. Onlara verdiğimiz değer ancak bu şekilde somutlaşır. Bu görevi onlara yakışır şekilde yerine getirmeliyiz nasıl ki şehitlerimiz egemenlerin dayattığı köle gibi yaşama hayır dedilerse, biz de onların bıraktıkları mirası sahiplenerek her zaman her yerde her saat… Faşist zorbalıkların dayatmalarına karşı çıkarak halk savaşımızı büyüterek sınıfsız sömürüsüz özgür bir dünya yaratma azmi, pratik kararlılığını sürdüreceğiz… Demokratik Halk Devrimi, Sosyalizm ve Komünizmi yaratana kadar özgürlük savaşımızı dün olduğu gibi bugün de, yarın da sürdüreceğiz. Onlar devrimimizin kızıl kurşunları olacaklardır…” 

47964

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Proletarya Partisi

ALEVİLERİ İSTİSMAR ETMEKTEN VAZ GEÇİN, SAMİMİYETLE LAİKLİĞİ TALEP EDİP SAVUNUN!

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, katıldığı bir etkinlik vesilesiyle, şöyle demekte: “(…) Cemevleri ile ilgili taleplerimiz yıllardır ortadayken, bir yanda bu ülkede anayasaya göre her yurttaş eşitken, Sünni bir yurttaşın ibadethanesi camilerin her ihtiyacı karşılanırken, aynı vergiyi ödeyen; vergi verirken eşit ama hizmet alırken eşit olmayan Alevi yurttaşlarımızın ibadethaneleri Cemevleri, devlet nezdinde ibadethane kabul edilip, camiye ne yapılıyorsa Cemevine de  aynısı yapılacağı güne kadar bu talebinizin sonuna kadar arkasındayım.” (T24, 21.07.2024)

Kendi topraklarında özgür yaşayamayanlar (Nubar Ozanyan)

Nasıl bir adalet, nasıl bir vicdandır ki yüzyıldır Kürtler kendi topraklarında özgür yaşayamıyor? Nasıl bir kara zulümdür ki, on binlerce gerilla canını feda etmesine, on binlerce tutsak kör hücrelerde ömür çürütürcesine özgürlüğe ellerini uzatmasına karşın karanlık iş başında kalmaya devam ediyor? Ve yüz yıldır Kürt halkı bunca büyük bedel ödemesi karşısında sanki bir şey olmamış gibi duran Devlet, utanmadan elini “kardeşlik” adına DEM’e uzatıyor? Tarihte böylesine aymaz bir düşman görülmüş mü?

Nobel Ekonomi Ödülleri Hangi "Bilimsel" Buluş İçin Verildi?

Emperyalist sistemin içinde bulunduğu durumdan liberal ekonomistler, liberal entellektüellerde memnun değiller. „Eşitsizlikler“ büyümüş, „doğanın tahribatı alarm“ veriyormuş, „demokrasiler“ gerilemiş, „ekonomiler teknolojik gelişmelerin gerisinde“ kalıyormuş. „ekonomik büyümeler yavaşlamış“ vs. vs. En büyük buluşu 2005-2006'dan beri dünyada „demokrasi“lerin gerilemesiymiş.

SAVAŞA AKTARILAN PARA, EMEKÇİYE YAŞATILAN YOKSULLUĞUN BAŞLICA NEDENLERİNDENDİR!..

“Çözüm sürecinin en önemli sonuçlarından biri de kesinlikle ekonomik göstergeler, ekonomik nedenler olacaktır. Yapılan bir hesaplamaya göre, terörün Türkiye’ye son 29 yıldaki maliyeti yaklaşık 300 milyar dolardır. Çözüm süreciyle birlikte canları tehditten kurtardığımız kadar, ekonomiye de can suyu olacak yeni bir dönemi, yeni bir süreci başlatmış olacağız.”

“Filistin’de direnişin bir yılı ve Bahçeli’nin sözleri”(Deniz Aras)

7 Ekim Aksa Tufanı hamlesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre içinde Ortadoğu, emperyalistlerin askeri, siyasi, lojistik ve istihbarat desteğiyle adeta bir koçbaşı olarak işlevselleştirdikleri Siyonist İsrail tarafından kan gölüne çevrildi.

İmha ve İnkar Politikalarına Karşı Direniş Sürüyor

Türk devletinin kuruluş süreci aynı zamanda Kürdistan coğrafyasında imha ve inkâr politikalarına sistemlilik kazandırma sürecidir. “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” söylemi bu ırkçı, inkârcı politikanın en açık ve özlü ifadesidir.

Ve aynı zamanda bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Kürt coğrafyasına dönük saldırıları dönemsel görmek veya kimi burjuva partilerinin izlemiş olduğu politikalarla açıklamaya kalkmak yanılgılı bir tutum olur.

3. Dünya Savaşı riski hâlâ “güçlü olasılık” mı yoksa artık “kaçınılmaz akıbet” mi?

Son bir yılın ve ama özellikle de son ayların olguları öyle gösteriyor ki 3. Dünya savaşı artık sadece “güçlü bir olasılık” olarak değil; “kaçınılamaz bir akıbet” olarak ele alınmayı gerektiriyor. Bu hızlı tırmanış ise esasen şu iki ana etmen üzerinden yaşanıyor: Birinci etmen Rusya-Ukrayna Savaşı iken; ikinci etmen ise İsrail saldırganlığının tırmandırdığı savaştır.

Önderlerin Ardından… (Nubar Ozanyan)

Kafkaslar’ın en ileri devrim beyni ve en güçlü çarpan sosyalist yüreği, zulmün gölgesinde yaşam bulmaya çalışan Ermeni halkının yetiştirdiği en kalifiye önder kadrolardan olan ISTEPAN ŞAHUMYAN’IN başına gelenler bütün Sovyet devrim önderlerinin başına gelenler gibi oldu. Yok sayılmak, yaşanmamış kabul edilmek, itibarsızlaştırılmak, unutturulmak, nefret, işçiler ve ezilen halklar için yaptıkları büyük fedakarlıklarının ters yüz edilmesi, kahramanların hain olarak tanıtılmaya çalışılması kötülüklerin en büyüğüdür. Acıların en derinidir.

Emperyalizm Üzerine Notlar-7

Yarı-Sömürgeciliğe“ Sığnan Sosyal Şovenist Teoriler

Başka ülkelerin işçi ve emekçilerini sömüren bir ülke yarı-sömürge olamaz. Eğer bir ülke içinde yüksek düzeyde tekelleşme gerçekleşmişse, başka ülkelere sermaye ihraç ediyor, oralarda yatırım yapıyor, işçi çalıştırıyor, maden ocakları açıp işletiyor, banka açıp mevduat topluyor, kredi veriyorsa ve  bu ülke, ML literatürde, kapitalist sistem içinde  emperyalist bir ülke olarak adlandırılır.

Düşünüş ve Hareket Tarzında Devrimcileşmek

Kürt ulusuna, diğer azınlık milliyetlere uygulanan baskı ve asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalıp harekete geçmemek, özünde işçi ve emekçilerin birliğine, ortak yürüyüşüne zarar vermektir. Dolayısıyla bu yönlü yapılan çağrılara kayıtsızlık ya meselenin özünü yeteri kadar kavramamaktan ya da bu demokratik istemlere karşı samimi bir tutum sergilememekten kaynaklanmaktadır. Çünkü samimi bir birlik istemi, ortak mücadele anlayışı Kürt ulusunun ulusal demokratik haklarını savunmayı, bu yönlü yapılan tüm saldırılara karşı net bir tutum almayı gerekli kılmakta.

Bay Özkök gibilerinin vicdan muhakemesi

Ertuğrul Özkök; “Akıl ve vicdan Orta Doğu’yu terk etti. Geriye sadece fanatizmi bıraktı.” Sözleriyle, kendince bir durum tespiti yapıyor. Ve “Hadi artık soralım” diyerek, T24’deki yazısında soruyor: “Orta Doğu’yu kim harabeye çevirdi; İsrail F-35’leri mi, Hizbullah Fadi füzeleri mi?” (25 Eylül 2024)

Sayfalar