Cuma Mart 21, 2025

TKP/ML - TİKKO Rojava Komutanlığı: “Onlar devrimimizin kızıl kurşunları olacaklardır!”

Devrim ve Komünizm Şehitlerini Anma Haftası’na ilişkin bir açıklama yapan Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML) Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO)’na bağlı Rojava Komutanlığı “Onlar kavgamızın sönmeyen meşalesi, devrimimizin kızıl neferleri olarak mücadelemizde yaşayacaklardır” dedi.

Elimize e-posta yoluyla ulaşan habere göre “Sınıf mücadeleleri tarihi kanla yazılmıştır. Geçmişten günümüze kadar olan toplumsal süreçte ezilen-sömürülenlerin, ezen-egemenlere karşı yürüttükleri kavgada birçok bedel ödemiştir. Bedelsiz hiç bir mücadele biçimi yoktur ve olamaz da. Mücadelenin kazanımları bedeller üzerinden yükselmiştir. Spartakistler özgürlüklerine birçok bedelle kavuştular. Kadınlar feodal zihniyete karşı savaşımda binlerce kadın ‘cadı kazanlarında yakıldı’ en temel hakları olan eşitlik ve özgürlük uğruna” denilen açıklama şu şekilde devam ediyor:

Ve Paris komünü kadınlı-erkekli  çocuklar ve yaşlılar… Ortak yaşam şiarı ile komünü kurdular birçok bedel karşılığında. Sovyetler komün bedellerinin yarattığı deneyim üzerinden yükseldi. Keza Çin’de aynı şekilde komün ve Sovyet deneyimi üzerine… Sovyet devrimi Türkiye-Türkiye Kürdistanı topraklarına taşıyıcısı olan Mustafa Suphi ve yoldaşları Ocak ayında Karadeniz sularında faşist Kemalist diktatörlük tarafından katledildi… İbrahim yoldaş yeniden doğrultur TKP/ML’yi Türkiye-Türkiye Kürdistanı topraklarına. Vartinik’te boy verip filiz açtı… Vartinik’te atılan tohumu ardılları en iyi şekilde devrettiler bir sonrakine… Ser verip sır vermeyen mirasın taşıyıcıları…

“Bu sevdadır onları değiştirip dönüştüren…”

“Kimileri; düşmanla girdiği çatışmada son mermisine kadar kahramanca savaşmış, parti değerlerinin düşmanın eline geçmemesi için silahını kırarak şehit düşmüşlerdir.

Kimileri; yoldaşına bedenini siper etmiştir.

Kimileri; diri diri yakılmış parti sırlarını ve yoldaşlarının yerlerini vermemiştir.

Kimileri; işkencelerde, ölüm oruçlarında düşmanın beyninde patlayan mermi olmuşlardır.

Kimileri; Cizire’de, Sur’da, Nusaybin’de Kürt halkının özgürlüğü uğruna diz çökmeyeceğiz şiarı ile destansı direnişleri ile tarihin en güzel sayfalarında yerini almışlardır.

Ve daha nice şehitlerimiz…  Devrim koşusunu en iyi koşanlardı. Hiçbir çıkar gözetmeden-beklemeden bir tek şunu bilirlerdi; halkın çıkarı benim de çıkarımdır. Bu sevdadır onları umutlu, kararlı ve inançlı kılan. Bu sevdadır onları bıkmadan, usanmadan, yorulmadan çalışkan kılan. Bu sevdadır onları fedakar-özverili ve alçakgönüllü kılan. Bu sevdadır onları değiştirip dönüştüren…

Partimizin kuruluşundan, 1972’den bugüne burjuva-feodal karakterli sisteme karşı yürütülen mücadele tarihimizde ezilen emekçi halkımızın tarihini yön gösteren, yürüttükleri destansı direnişleriyle özgürlük değerlerimizi yaratan şehitlerimiz dünümüz, günümüz ve geleceğimizdir… Bu direniş tarihimizin her bir karesinde duruşları yürüyüşleri ve gösterdikleri fedakarlıklarıyla mücadele tarihi boyunca dünya halkının zalimlere zorbalara boyun eğmeyen, başı dik olmasını sağlamışlardır şehitlerimiz.”

“Onlar devrimimizin kızıl kurşunları…”

“Bu anlamıyla şehitlerimizin her bir pratiğinden öğrenmek, onların bize bıraktığı en değerli mirası temsil etmekten geçer. Bu bilinçle hareket etmek her anımızı he günümüzü yeniden-yeniden yaratmak onlara bağlılık sözü yaşamımızda onlarla birlikte yaşamaktır. Çünkü şehitlerimiz bizde yaşamı sürdürüyorlar. Biz onların bir parçasıyız. Onlara verdiğimiz değer ancak bu şekilde somutlaşır. Bu görevi onlara yakışır şekilde yerine getirmeliyiz nasıl ki şehitlerimiz egemenlerin dayattığı köle gibi yaşama hayır dedilerse, biz de onların bıraktıkları mirası sahiplenerek her zaman her yerde her saat… Faşist zorbalıkların dayatmalarına karşı çıkarak halk savaşımızı büyüterek sınıfsız sömürüsüz özgür bir dünya yaratma azmi, pratik kararlılığını sürdüreceğiz… Demokratik Halk Devrimi, Sosyalizm ve Komünizmi yaratana kadar özgürlük savaşımızı dün olduğu gibi bugün de, yarın da sürdüreceğiz. Onlar devrimimizin kızıl kurşunları olacaklardır…” 

47970

Hamas[1] -siyonist İsrail devleti denkleminde gazze'deki soykırım:

Açıklanan rakamlar muhtelif olsa da 7.Ekim.2023 ile 30.Mayıs.2024 tarihleri arasında, ezici çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere, toplamda 36 bin Filistinli hunharca katledilmiş durumda. Yaralı sayısının 80 bini aştığı ve keza binlerce kişinin akıbetlerinin bilinmediği söylenmekte.

Yirmi saplı ilmik (Nubar Ozanyan)

Zulmün sınırının ve çapının olmadığı, çığlığın ve yüksek sesle ağlamanın yasak olduğu topraklarda yaşıyoruz. Ermeniler, Kürtler, Aleviler geçmişte yaşadıklarının yaslarını tutmaya vakit bulamadan daha kapsamlı acıların içine itiliyorlar. Diktatörler bir yandan halkların bembeyaz barış sayfalarına zulümlerini kara kalemle yazarken diğer yandan yaptıkları kötülüklerin ve işledikleri cinayetlerin unutulması ve bir daha hatırlanmaması için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorlar. Halkların hafıza ve belleklerini silerek sahte bir tarih yazımıyla kirletiyorlar.

Emperyalizm Üzerine Notlar-3

Emperyalizm, Bağımlılık ve Eşitsiz Gelişme

 

Soru 3:

Türkiye Mali olarak ABD ve AB Emperyalistlerine Bağlıdır

Cevap:

Türkiye'nin mali olarak, mali olarak daha güçlü emperyalist ülkelere ihitiyaç duyduğu hatta bağımlı olduğu bir gerçektir. Ancak bu bağımlılık, bir yarı-sömürge ya da bağımlı ülke bağımlılığı gibi olmayıp, finansal olarak daha büyük olmamasıyla ilgilidir.

Bir Kez Daha: Tehlikenin Farkında mıyız?

Bundan kısa bir süre önce, Erdoğan iktidarının; “Türkiye Yüzyıl Maarif Modeli” ile teşebbüsüne soyunduğu stratejik hamlenin Türkiye ve K. Kürdistan toplumu açısından nasıl ve ne türden güncel bir tehlike ve tehdit oluşturduğuna dair kısa bir yazı paylaşmıştım.

Ermenistan’da Tavuş Hareketi Üzerine

Ermenistan Apostolik Kilisesi Tavuş İdari Başpiskopos’u Bagrad Galstanian önderliğinde başlatılan sivil itaatsizlik gösterileri, halkın yoğun katılımı ile devam ediyor. Ermenistan’a ait dört köyün, Azerbaycan’a iade edilmesi bardağı taşıran son damla oldu. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın derhal istifa etmesi isteniyor. 4 Mayıs’ta başlayan gösteriler, yol güzergahı üstünde bulunan Lori, Sevan, Geğarhunik… şehirlerinden halkın yoğun katılımı ile Yerevan’da sonlandırıldı. 26 Mayıs’ta Cumhuriyet Meydan’ında düzenlenen miting ile yüz binlere ulaştı.

“CHP’yi demokrasi cephesıne katılmaya zorlama” yaklaşımları üzerine - 2

Sol-sosyalizm adına adeta akıllara durgunluk veren yaklaşım örnekleri bu saptama ve belirlemeler. Yani sanki de CHP işbirlikçi tekelci burjuvazinin temsilcilerinden ve T.C Devleti’nin koruyucu-kollayıcı ana güçlerinden olan bir sosyal demokrat parti değil de sol, sosyalist veya halkçı bir partiymiş gibi tenkit ve değerlendirme konusu yapılıyor. Hal böyle olunca da burada kusur, varlık nedeni gereğince davranan bir sosyal demokrat partinin değil; sosyal demokrat partiye, sahip olmadığı/olamayacağı payeleri yükleyen yaklaşımların olur doğallığıyla.

İdeolojik Netlik ve Örgütlülük

Günümüzde özgür bir geleceğe doğru yapılacak her hamle, sınıf bilinçli bir duruşu ve buna uygun bir örgütlülüğü zorunlu kılar. Tüm bunlar da yoğun bir emeği ve fedakarlığı gerektirir. Sınıf bilincinden yoksun, kendiliğinden hareketlerle köklü değişimlerin-tarihsel kopuşların yaratıcısı olunamaz. Proleter ideolojiyle donanmış partilerin tarihsel misyonu tam da burada ortaya çıkıyor. Yine partisiz-örgütsüz bir duruşla özgür bir geleceğe dair hesaplar yapılmaz.

AKP-MHP FAŞİST DİKTATÖRLÜĞÜNÜN K. KÜRDİSTAN’DA FİİLİ OLARAK UYGULADIĞI, SÖMÜRGE SİYASETİDİR.

Sömürge siyasetinin en belirgin özelliği, yerel halkın iradesinin gasp edilerek, yok sayılmasıdır. Bunun yerine, sömürgeci merkezi yönetimin doğrudan kendi memurlarını oraya yönetici olarak atamasıdır. Bunun adı bir dönem OHAL Valisi, sıkıyönetim komutanı, bölge müsteşarı oluyorken; bugün de Kayyum belediye başkanı, muhtar vs. vs. oluyor.

Günümüz koşullarında sömürge veya ezilen bağımlı uluslara, azınlıklara, baskı altındaki inançlara ve ezilen cinse karşısömürge siyasetinin aldığı biçim; aleni bir şekilde, koyu faşizmden başka bir şey değildir.

Piroğlu Ecevit (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna bedeni ölüme yatırarak bir mevsim aç kalmak… Onurlu ve özgür bir yaşam için kendisine ait olan her şeyi feda etmek. Budur, özgürlük mahkumlarının hikayesi! Dünya ve ülkemizin zindan direniş tarihi buna fazlasıyla tanıktır. Amed zindanından Metris zindanına uzanan direniş tarihi fazlasıyla buna tanıktır. Kolay mı saatlere günlere aldırmadan her gün herkesin gözü önünde santim santim erimek; yaşamın nimetlerine dokunmadan açlığa yatmak… 120 günden daha fazla süren bir direnişi sürdürmek; düşünmek ve hayal etmek bile insanı ürkütüyor.

ABRÜST - leylekler getirdi kız... leylekler...

"Sol Kal Sol Yaşa"

Sol tatile  gitmişken...

Toplumsal yapı da; bir an bile parlamentarizmi savunmakta vazgeçmediğini ilan eden her insan ve siyasi yapı da ağır  saldırılara maruz kalıyorken...

seçimlerle  siyaset yapmak istiyen  devrimcilerde proletaryaların her geçen  gün ağırlaşarak hissettiği  solcusuzluğa  karşı da proletaryanın karşısına umut olma uğruna olsa da "Sol Kal Sol Yaşa" diyerekte çıkamıyorken...

fırsatta buyken... fırsatta buyken... 

yazın gitsin kız... yazın gitsin...

abrüst... falan filan...

sanat da diyin gitsin.

Zap’a bomba Colemerg’e kayyum (Nubar Ozanyan)

Türk patronlarının ve generallerinin Kürt ve emek düşmanlığı kapsamlı ve planlıdır. Sınırlı bir zaman ve belli bir dönemle sınırlı değildir. Süreğendir. Demokrasiyi gerçekte değil sözde bilir. Uygulamada değil yasalarında yazılı haliyle tanır. Ki bunu bile kaale almaz. Tarihten günümüze dek en iyi yaptığı şey işgal ve Türk olmayan halkların canını almaktır. Emek ve topraklara konmaktır. En iyi bildiği ise “Yakma-Yıkma-Çökme”dir. İkiyüzlü ve sahtekâr olduğu kadar kinci ve intikamcıdır.

Sayfalar