Çarşamba Mayıs 8, 2024

12'Lerin Alıboğazı'nda gösterdikleri kahramanca direniş halk savaşında yeni bir manifestodur

24-28 Kasım 2016 tarihinde Dersim'in Aliboğazı mevkinde Partimiz TKP/ML'ye bağlı halk ordumuz TİKKO gerillalarıyla faşist Türk devleti arasında çıkan ve dört gün süren çatışmada 12 yoldaşımızın şehit düştüğünü öğrenmiş bulunuyoruz. Ağır kış koşulları ve gerilla güçlerimizin kış üssüne çekilmesinden kaynaklı olarak bugüne kadar isimleri tam olarak öğrenilemeyen yoldaşlarımız, 8 Mayıs 2017 tarihinde TKP/ML-TİKKO Dersim Bölge Komutanlığımızın yaptığı açıklamayla öğrenilmiştir. Şehitlerimiz; Yetiş Yanlız, Serkan Lamba, Hasan Karakoç, Umut Polat, Samet Tosun, Alişer Bulut, Ersin Erel, Doğuş Fırat, Esrin Güngör, Hatayi Balcı, Gamze Gülkaya ve Murat Mut yoldaşlarımızdır.

Aliboğazı çarpışması, Demokratik Halk Devrimi mücadelemizde parti tarihimize yazılmış yeni bir destandır. Onlar, tetik uçlarında hayalleri yarım kalan yoldaşlarımızın düşlerini gerçeğe dönüştürmek için savaşarak kahramanca şehit düştüler. Kahraman savaşçılarımız, düşmanın teknik ve insan gücünün mislice kendilerinden fazla olmasına rağmen, MLM ideolojiden aldıkları güç ve devrime olan inançlarını kuşanarak beyaz ordu güçleriyle 4 gün aralıksız çarpışarak şehit düştüler. Faşist Türk ordusu bir kez daha bu çarpışma karşısında acz içine düşerek çaresizleşmiştir. 12'ler 4 gün boyunca düşman unsurlarından birçok paramiliter gücü saf dışı bırakmıştır. Türk devleti, her zaman olduğu gibi bu çatışmada da aldığı kayıpları hala gizlemektedir.

12'lerin bu kahramanca çarpışması; parti kadrolarımızın, TMLGB militanlarının ve TİKKO savaşçılarının bizlere bıraktığı bir gelenektir. Bu gelenek, partimizin ilk şehidi Ali Haydar Yıldız'ın Vartinik'te bıraktığı mirastır. Bu gelenek, Kazım Çelik ve Mehmet Demirdağ yoldaşların düşmanla girdikleri can bedeli çarpışmaların mirasıdır. Bu gelenek, Süleyman Cihan yoldaşın işkencede gösterdiği direnişin mirasıdır. Bu gelenek, Nergiz Gülmez, Polat İyit yoldaşların hapishanelerde canlarını ölüme yatırma mirasıdır. Ve bu gelenek Kaypakkaya yoldaşın geride bıraktığı MLM düşünceleriyle yürüme mirasıdır. Bu, bir bayrak yarışıdır. Şimdi, 12'lerin bizlere devrettiği bu bayrağı teslim almış bulunuyoruz. Bu bayrağı yere düşürmeyeceğimize, 12'lerin çizdiği yolda mücadeleye devam edeceğimize söz veriyoruz.

Yetiş yoldaş, yaşadığı Fransa'da emperyalist kapitalist sistemin sunduğu refaha teslim olmadı. O, doğup büyüdüğü Fransa'da genç yaşında partimizle tanıştı. gençlik faaliyeti içinde yer aldı. O yetenekli bir genç olarak, devrimci faaliyetlerinin yanı sıra kültür ve sanatla da uğraşmış, müzik dalında sürekli kendisini geliştirmiş ve içinde yer aldığı çeşitli müzik grupların da genç bir parti sanatçısı olarak birçok esere imza atmıştır. Onun güçlü sesi ve devrimci ezgileri hala kulaklarımızda çınlamaktadır. Yetiş yoldaş, Fransa'da yürüttüğü faaliyetlerden dolayı, 2005 yılında Fransız emperyalist burjuvazisi tarafından tutuklanarak iki yıl hapishanede kaldı. Hapishane ve yargılandığı Fransa mahkemelerinde tavizsiz duruşuyla örnek bir genç devrimci olarak hep taktir gördü. Hapishaneden çıktıktan sonra, artık Avrupa'da kalmayacağını söyleyerek, Avrupa'dan halk savaşına katılan Hakan Karabulut, Cafer Kara ve Barış Aslan ve Barbarlar gibi, birikim ve yeteneklerini kırsal alanda, atalarının geldiği topraklara geri dönerek Dersim'de bir TİKKO savaşçısı olarak devrimin hizmetine sunacağını söyleyerek gerilla mücadelesindeki yerini aldı.

Yetiş yoldaşımızla aynı saflarda çarpışarak şehit düşen; Serkan, Hasan, Umut, Samet, Alişer, Ersin, Doğuş, Esrin, Hatayi, Gamze ve Murat Mut yoldaşlarımızda genç yaşlarına rağmen, düzenle bağlarını keserek halk ordusu içinde yer aldılar.

12'lerin acı haberini almamızdan hemen sonra: 27-29 Nisan 2017 tarihleri arasında faşist Türk ordusunun başlattığı topyekün saldırıları kapsamında yine Aliboğazı’nda 3 gün boyunca faşist ordu güçleriyle kahramanca çarpışarak şehit düşen HPG gerillaları; Seyfi Eder, Leyla Güneş, Zübeyde Göksu, Sercan Edis, Beyaz Bark, Ali Karaşin, Dicle Bozan, Ali Sezgin, Dilek Kızılgün ve Mesude Dinç arkadaşlarımızı da saygıyla anıyoruz. Onlar, Kürt Özgürlük Mücadelesinin birer kahramanları olarak bilinçlerimizde hep yaşayacaklardır.

Bu tarihsel yürüşümüzü zaferle taçlandıracağımız güne kadar acılarımız dinmeyecektir. her gün bir yoldaşımızı ve devrimcileri sonsuzluğu uğurladığımız bu çetin ve zorlu mücadelede, 10 Mayıs 2017 tarihinde Rakka'da gerici faşist IŞİD çetelerine karşı yapılan hamlede Devrimci Komünarlar Partisi kurucu önderi ve Birleşik Özgürlük Güçleri Komutanlarından Ulaş Bayraktaroğlu'nu kaybettiğimizin acı haberini almış bulunuyor. Ulaş Bayraktaroğlu'nu, bu büyük devrimciyi sonsuza dek mücadelemizde yaşatacağız.

Mayıs ayı devrimci önder kadroların ve büyük devrimcileri kaybettiğimiz bir aydır da aynı zamanda. 6 Mayıs 1972 yılında faşist diktatörlüğün idam sehpalarında katlettiği Deniz Gezmiş, Yusuf aslan ve Hüseyin İnan'ları bir kez daha anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz

12'leri andığımız Mayıs ayı aynı zamanda komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın da katledilişinin 44. yılıdır. Komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaş 18 Mayıs 1973 yılında Diyarbakır Hapishanesinde faşist diktatörlükçe katledildi. Kaypakkaya yoldaşı katledilişinin 44. yılında bir kez daha saygıyla anıyoruz.

1966 yılında Çin'de kapitalist yolculara karşı Başkan Mao Zedung tarafından başlatılan Büyük Proleter Kültür Devriminin dünyaya yayılan politik etkisi, ülkemiz coğrafyasında da karşılığını bulmuş ve partimiz TKP/ML'yi ortaya çıkartmıştır. Önderimiz Kaypakkaya yoldaş, Marksizm-Leninizm'i Maoizmle sentezleyerek ülkemiz devriminin yolunu çizmiştir.

Kaypakkaya yoldaş, ülkemizin ilk sınıf partisi TKP ve Mustafa Suphi'lerin bir devamcısı olduğunu kabul etmiş, ancak TKP'nin sınırlı görüşleriyle yetinmemiştir. O, 1970'lerin Türkiye gerçeğini ve başlıca sorunlarını araştırmış, incelemiş ve geçici olarak yer aldığı TİİKP içinde yürüttüğü tavizsiz iki çizgi mücadelesiyle şekillendirdiği MLM görüşleriyle TKİİP'den ayrılarak Proletarya Partisini yoldaşlarıyla birlikte kurmuştur.

İbrahim yoldaşın tüm inceleme ve araştırmaları MLM bir bilim insanının tüm titizliklerini içinde taşır. O, ülkemizin sorunlarını ve kurtuluş yolunu ortaya koymadan önce; ülkenin sosyo-ekonomik yapısını inceleyerek, emperyalizmle olan bağını çözümleyerek, sınıfların tahlilini yaparak çıkardığı sonuçlarla devrimimizin niteliğini belirlemiş ve bu belirlemeden hareketle devrimin yolunu çizmiştir. Kaypakkaya yoldaş, sadece bunları ortaya koymakla kalmamış, ülkemizdeki diğer başlıca çelişmeleri de bilimsel olarak ortaya koymuştur. Bu çelişkiler içinde ulusal sorun çözümlemesi baş yapıtı niteliğindedir. Osmanlı'dan geriye kalan topraklarda yeni Türkiye Cumhuriyetini kuran Kemalistlerin, tek ulus safsatasını yerle bir ederek, ülkenin sadece tek bir ulustan ibaret olmadığını, Türkiye'nin çok uluslu bir ülke olduğunu belirlemiş, Kürt ulusunun yaşadığı toprakların Türk devleti tarafından ilhak edildiğini, sorunun çözümünün proletaryanın omuzlarında olduğunu partimizin programı içine almış ve Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkını kayıtsız şartsız savunmuştur.

Önder yoldaşımızın kendisini tüm zamanının devrimcilerinden ayıran ve ileriye taşıyan tespitleri ise Kemalizm üzerinedir. O güne kadar Kemalizm'le ideolojik hesaplaşmanın yapılmadığı, bu nedenle de sistemden tam bir kopuşun sağlanamadığı devrimciliği, bu hesaplaşmayı kusursuz bir şekilde yaparak komünizme taşıyan isim olmuştur Kaypakkaya, bugün dahi Kemalizm'le barışık bırakalım devrimciliği, tutarlı bir demokrat dahi olunamayacağı gerçeği birçok kesim tarafından görülmüyorken, Kaypakkaya yoldaş, neredeyse yarım asır önce bu konudaki açılımları ve inceleme yöntemiyle bize önemli bir miras bırakmıştır.

Kaypakkaya yoldaşın MLM görüşleri 45 yıldır ülkemizin kırlarında, şehirlerinde, yine bugün Rojava'da da TİKKO gerillalarının, gençliğin, kadınların ellerinde bayraklaşmıştır. Bu bayrağı yere düşürmeden hep yükseklerde tutacağımıza tarih bundan sonra da tanık olacaktır.

Dünyadaki yoksulluk, baskı ve katliamlar, bölgesel savaşlar ve işgaller yeni altüst oluşlara doğru hızla ilerlemektedir. Bunun yanı sıra ülkemizdeki gelişmeler devrimci durumun görünür bir şekilde yükselişine tanık olmaktadır.

AKP, 14 yıllık hükümet olmasının tüm olanaklarını kullanarak devletin en kritik yerlerine yerleşerek, yasama, yürütme ve yargıyı ele geçirmiştir. Kökleştiği devlet içinde hükümet olmanın da ötesine geçerek ''Türk Tipi Başkanlık Sitemi'' ile, 2023 yılına kadar iktidarda kalmaya çalışmaktadır. Uzun bir zamandır dillendirdiği 'tek adamla yürüme' aynı zamanda, Türk hakim sınıflarının da onayladığı yeni bir sisteme geçme projesidir. AKP, 16 Nisan 2017 tarihinde HİLE yoluyla kazandığı 'referandum'a karşı yükselen muhalefeti bastırmak, Kürt Özgürlük Mücadelesi başta olmak üzere, devrimcileri ve komünistleri ezmek için bir kez daha topyekun savaş açtığını ilan etti. Uzun bir süredir ''ya diz çökeceksiniz ya da teslim olacaksınız'' diyerek, ''Milli Seferberlik'' ilan etmesiyle, rafa kaldırılan sözde ''demokrasileri''nin yerine, yürürlükte olan OHAL'le faşizmin daha karanlık bir evresine geçilmiştir.

Ortadoğu'da, Suriye'deki emperyalist işgal ve iç savaş gündemi belirlemeye devam ediyor. Emperyalist güçler, pazarların yeniden paylaşım savaşında Suriye'de kendilerine düşen payı almak için çalışırken, Türk devleti de kendisine yer bulmak için çırpınıp durmaktadır. Baş düşman olarak gördüğü Kürt ulusuna karşı ülke sınırlarını da aşarak savaş uçaklarıyla Şengal ve Rojava'ya saldırarak kazanılmış mevzileri yok edeceğini sanmaktadır. Türk devletinin Rojava'da kazanılan statüyü yıkma hayali hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir. Kürt halkının canı ve kanı pahasına Rojava'da gerçekleştirdiği devrimi, Kürt halkı ve onların yakın dostları ve müttefikleri korumaya devam edeceklerdir. Türk devletinin işgal girişimini Kürt direniş güçleri ve partimiz gerillaları kararlılıkla savuşturmaya hazırdırlar.

Aynı kararlılık faşist diktatörlüğün ülke içindeki saldırılarına karşı da gösterilmelidir. Halkların Birleşik Devrim Hareketi ile oluşturulan eylem birliğinin Türk devletinde yarattığı korku, bu eylem birliğinin önemi ve gücünü göstermektedir.

Partimiz hızla sorunlarını çözerek tüm gücüyle sınıf mücadelesindeki yerini alacaktır. Kendi iç sorunlarımızla daha fazla zaman harcama lüksüne sahip değiliz. Bu görevi yerine getirmediğimizde daha da gerilere düşmekten kurtulamayız. Şehitlerimize sahip çıkmak, onların bize devrettiği bayrağı daha yükseklerde dalgalandırarak, düşman burçlarına dikmek ve Demokratik Halk Devrimini gerçekleştirmek istiyorsak, mücadelenin her alanında daha fedakar, kararlı ve cesur davranmak zorundayız.

İBRAHİM KAYPAKKAYA YOLDAŞ ÖLÜMSÜZDÜR!

YETİŞ YALNIZ, SERKAN LAMBA, HASAN KARAKOÇ, UMUT POLAT, SAMET TOSUN, ALİŞER BULUT, ERSİN EREL, DOĞUŞ FIRAT, ESRİN GÜNGÖR, HATAYİ BALCI, GAMZE GÜLKAYA VE MURAT MUT YOLDAŞLAR ÖLÜMSZÜDÜR!

YOLDAŞLARIMIZIN HESABINI PATRON AĞA DEVLETİNDEN SORACAĞIZ!

KAHROLSUN EMPERYALİZM, FAŞİZM VE HER TÜRDEN GERİCİLİK

Mayıs 2017

TKP/ML GYDK

40781

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Proletarya Partisi

Olağanüstü Halden Olağanüstü Seçim Sonucları / Mehmet Tohumcu

7 Haziran seçimlerinden sonra şoke olan AKP ve Saray çevresi, Türkiye ve  T.Kürdistanın’da gelişen Demokrasi ve Barış havasını birçok katliamla kana bulayıp kaos ortamı yaratarak silahların ve şiddetin baskısı altında bir seçim ortamı oluşturdu. Ülke tarihinin en baskıcı, en anti demokratik seçim dönemlerinden birini geride bıraktık.

Zulmün zaferi olmaz

Kitlelerin katledildiği, polis ve askerlerce kuşatılan bir ülkenin ortasına kurulan “demokrasi” sandığından “barış” değil, katliam çıkabiliridi, nitekim aynen öyle oldu. 

Faşist diktatörlüğün en azgın bir şekilde sürdüğü hangi ülkede seçimle “diktatör” devrilmiş? Tersine, askeri darbeler dışında seçimle gelen bir sürü diktatör örneği var. En bilineni ise Nazi faşizmidir.  

Hiç yenilmeyenlerin tarihsel zaferi

Seçimlerin hemen ertesinde HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş seçim sonuçlarını; “bir zafer” olarak değerlendirdiler.

Gerçekten de bu; Demokrasi Güçlerinin kendine karşı bir kez daha-yeni bir zaferidir.

Kasım Seçimleri aynı zamanda, bir ülkenin topraklarının ne kadar istikrarlı 3 renge büründüğünün matematiksel ispatı olmuştur.

Ülkenin bir parçası çok istikrarlı HDP, bir parçası CHP ve çok büyük bir parçası yine AKP demiştir.

Özgüç Yalçın’ın kaleminden… ŞİMDİ DAĞLARDAYIM…..

Bazı anılar vardır insanın yaşamında. Bir sürü anlatıma, düzinelerce okumayı bedeldir. Bazı şeyleri daha iyi kavratır insana. Hani deriz ya kafamda bir şimşek çaktı diye. İşte öyle anlardır bahsettiğim. Benim hayatımda da oldu öyle anlar.

Seçim Günü, Seçim Sonrasına İlişkin Düşünceler:Demir Altona

Seçim sonuçları ne olursa olsun, temel sorun aynı kalacaktır: Erdoğan. Yani “Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi”. Erdoğan diktatörlük yolunda çok büyük mesafeler kat etti ama hala tam olarak istediği noktaya erişebilmiş değil. Buraya erişip erişemeyeceği ise muhalefetin nasıl politikalar izleyeceğine; ama her şeyden önce de HDP’nin politikalarına bağlı.

Erdoğan hedefine ulaşırsa, sonraki mücadeleler çok acılı ve uzun olacaktır.  Ama Erdoğan’ın bu gidişi engellenebilirse, bu engellemeden alınan güçle barış ve demokrasi yönünde önemli mesafeler kat edilebilir.

“Yetmez Ama Evet”: OYLAR HDP’YE!

1 Kasım “yeniden seçim”ine günler kala bütün hakim sınıf partileri ağız birliği etmişçesine halkı sandığa gitmeye çağırmaktadır. İşçi sınıfı ve halk düşmanlığı dışında başka hiçbir konuda anlaşamayan hakim sınıf partilerinin, bu konuda ortaklaşabilmeleri dikkate değerdir. Bu durum, 1 Kasım seçimi öncesinde bir yandan işçi sınıfı ve halkın dikkate değer kesiminin seçim ve sandık olgusuna yaklaşımına dair işaretken, diğer yandan da hakim sınıf partilerinin yönetememe krizinin sürdüğünü göstermektedir.

Osmanlı sultanı Erdoğan paşa ile sadrazam Ahmet paşa

 

7 Haziran seçimlerinde HDP etrafında seçimlere katılan çeşitli milliyetlerden halklar ''seni başkan yaptırmayacağız'' sloganı etrafında kenetlenerek,AKP iktidarının  13 yıllık saltanatına  dur dedi.7 Haziran seçimleri  AKP'yi tarihin çöplüğüne tamamen gömmek için başlangıç oldu.

Oynatmaya Az Kaldı

Yaşadığınız her olumsuzluk tekrardan ibaretse elinizde alacakları ilk şey eleştiri silahınızdır.

Biz sıradan ama sosyalist proletarya köylülerin işi çok zor.

Hala kimileri doğu perinçek te ortaya çıkan faşizmin bir revizyonizm olmadığını dünya devrimci tarihinde de rastlanan faşizmin kendi elleriyle  kurduğu sosyalist maskeli bir parti  olduğunun ispatı olduğunu söyleyemezken...

İş biz halka gelince.........

Halde böyle olunca.....

Eleştiri silahını açıkça kullanmamız elimizde alınınca

İstisnalarda ki eniştelerden ve kayınçolardan özür diyerek...

Kürd Devleti Yakındır - Dursun Ali Küçük

Evet, Kürdistan devleti yakındır...

Mevcut durumda koşullar bunun için uygundur. Kurulması an meselesidir.

Asıl engelleyici TC ve İran diktatörlüğüdür.

Eski TC Genelkurmay başkanı İlker Başbuğ:

7 Haziran'dan 1 Kasım'a HDP notları

 

 

7 HAZİRAN SEÇİMLERİNDE NE OLDU? “RADİKAL-DEMOKRAT” ŞEKİLSİZLİK HDP DEDİ Kİ! HDP’DEKİ İSLÂMCI SÖYLEM GEÇİCİ HÜKÜMET (VE LEVENT TÜZEL’İN) TUTUMU KABULLENEMEDİĞİMİZ REEL POLİTİKER PRAGMATİZM ELEŞTİREL HDP DEĞERLENDİRMELERİ PARLAMENTARİZM “AÇMAZI”NDA MEVCUT HÂL(İMİZ) 1 KASIM GÜZERGÂHI AKP VE BEYAZ KÜRTLER(İ) VE LİBERALLER! SAİR ZIRVALAR “TEK YANLI ATEŞ KES” TALEBİ! PKK-HDP AYRIMI DAİR YAYGARALAR PKK NE DİYOR? NİHAYET!

Mercan dağları; Bel vermiş munzura

Dersim Mercanlar beldesi şahverdi vadisinde üç genç komünist gerillanın faşizm tarafından  katledilişini duyduğumda yüreğimde kan akarcasına bir acı belirdi. Neden ölümler hep bizlere düşer,neden bizler hep öldürülürüz,katlediliriz,yerimizden -yurdumuzdan sürülürüz. Daha geçen hafta üç PKK gerillası aynı yöntemle bombardımanla, alçakca katledildi,İstanbulda Dilek kızımız sorgusuz sualsiz  infaz edildi.Ovacık Mercan vadisinde üç komünist gerilla Cengiz İçli,Özgüç Yalcın,Hakan Çakır saatler süren çatışma ve bombardıman sonucu alçakça katledildiler.

Sayfalar