Çarşamba Mayıs 15, 2024

38 YIL ÖNCE TOPTAŞI CEZAEVİNDEN KAÇIIRILDIK.ANISINA...

Bugün 9 Aralık TOPTAŞI CEZAEVİNDEN kaçırılışımızın-firarımızın 38. yılı .Firar veya Kaçırılma çalışmalarımız durmaksızın, aksatılmadan iki yıla yakın sürdü.  Değişik aşamalardan geçen , çeşitli kere ertelenen, eylemin şekillerinde değişiklikler yapan, uzun soluklu bir  planın sonuna gelmiştik.
 
Bütün hazırlıklar tamamlanmış,günü sabırsızlıkla bekliyor,saatleri iple çekiyorduk. Dışarıda yoldaşlarımız bizi kaçırmaya gelen yoldaşlarımızda ortak planımız üzerinden hazırlıklarını tamamlamıştılar.Toptaşı cezaevi içerisinde  bütün riskler,olabilecekler inceden inceye düşünülmüş,görev bölüşümü yapılmıştı, TKP/M-L den ben ,MLSP.B den Hasan Şensoy sorumluydu. Firarın hertürlü sorumluluğu oldukca ağırdı. Türkiye tarihinde toplu kaçışlar firarlar olmuştu. Mahirlerin tunul kazarak kaçışları vardı. Bu Türkiyede ilk siyasi toplu tunel firarıydı. Bizde ilk başlarda tunel kazarak firar etmeyi düşündük. Önemli bir mesafede katlettik. Sonraları buçalışmayı bazı nedenlerden dolayı durdurduk,firarımızı ertelemiş , planımızı değiştirmiş olduk.
Gerçekleştireceğimiz firar Türkiye tarihinde hiç yaşanmamış,yapılmamış bir siyasi eylemdi. Dışarıdan yoldaşlarımız(sorumlusu İbrahim Ünal ve İsmail Çalıkıran)cezaevine baskın yapacaklar, jandarma karakolunu ateş yağmuruna tutacaklardı. Bizse,içeride ne kadar nöbetci gardiyan varsa onları etkisiz hale getirecektik. Engel gösteren gereksiz haşereler karşımıza çıkarsa onlarıda uygun şekilde etkisiz kılacaktık. Öylede oldu.

Cezaevinde kalan yoldaşlarımıza durumu önceden anlattık,gelebilecek saldırıya direnmelerini söyledik. Gerekli tüm önlemleri almıştık. Saatler ilerliyordu heyecan dorukta,sabır çatlarcasına zamana meydan okuyordu. Partimiz adına   mektup yazıp  Bahattin  yoldaşa bıraktım,üç zarftı biri hapishane müdürüne, biri savcılığa , biride katil işkencecilereydi.
Biz kaçırıldıktan sonra benim yatağıma mektuplar bırakılacaktı. Öylede oldu.Anlatımı bir anımla bitireceğim , çünkü kaçırılışımızı yazıyorum,bir aksilik olmazsa 2016 nın ortalarına tamamlamayı hedefliyorum .Beni anlayışla karşılayacağınızı  umuyorum.

Firarımızın  eylemini ben ve Şensoy başlattık. Bütün mahkumlar sayım sonrası koğuşlarına alındı. Ben ve  Şensoy ikimiz "biraz maltada kalacağımızı, volta atacağımızı,sohbet edeceğimizi baş gardıyana söyledik". İtirazsız kabul gördük. Hepimizde silah mevcuttu. Kaçırılacak  dokuz kişide silahlıydı. Dışarıyla anlaştığımız saat yaklaşıyordu. Koğuştaki diğer kaçacak olanlarda hazır koğuş kapısında bizim onları almamızı bekleyeceklerdi. Baş gardıyanı çağırdık "kendisiyle sohbet etmek istediğimizi "söyledik ve odasından aldık, maltaya vardığımızda akşam saat dokuz u geçiyordu. Şensoy'la işaretleştik ,hemen harekete geçerek  ;" Sesini çıkarmamasını,bizim kaçacağımızı,dediklerimize  harfen uymasını "söyledik. Baş gardıyan İsmail bana döndü elimdeki ondörtlüyü görünce şaşkınca etrafına baktı ve şöyle dedi,"lan oğlum Hasan koy şu silahi sırtına gören olacak, ne yapıyorsunuz,dalga geçmeyi bırakında sizi koğuşa bırakayım"dedi Baş gardıyan ismail inanmıyor , şaka yaptığımızı sanıyor , sözlerini tekrar ediyordu. Ben Şensoy a işaret ettim,iş ciddiye binmişti , Şensoy gayet sert ve tok bir sesle "biz gayet ciddiyiz,direnirsen sonucuna katlanırsın..."dedi . Biz daha da sert bir tavırla," dediklerimizi harfifen yaparsa kendisine  bir zarar gelmeyeceğini "söyledik,bizim buluduğumuz koğuşun kapısını açtırmak için yola koyulduk. Koğuş kapısında bizi bekleyenleri alarak , kapıyı gardıyana kilitlettik. Eylemimiz başlamıştı. Gardıyana zarar vermeden odun deposuna ellerini bağlayarak,ağzını bağırıramayacak şekilde bantladık. Ve bu kadar yeter . Faşizme karşı devrimci dayanışma  ve mücadelemizde tuttuğumuz yeri bir kere daha yad ediyorum.
  

51642

Son Haberler

Sayfalar

38 YIL ÖNCE TOPTAŞI CEZAEVİNDEN KAÇIIRILDIK.ANISINA...

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

Sayfalar