Pazar Mayıs 5, 2024

Bahar geldiğinde filizlenecek olan Çiçek

Saat sabaha doğru yol alıyor, köpekler havlıyor dışarıda, hoparlörden Mehmet koçun sesi geliyor, elimde Sefagül Arslan’ın kitapları, gerillanın kaleminden kelimeler ısıtıyor soğuk odayı. Düşüncelere dalıyorum. İlkel komünal toplumda ava çıkıyorum. Analarımla topluyorum yiyecekleri. Mağaradan mağaraya koşuyorum. Aç kurtlar günümüzün korkusu, beterinden geçiyorum. sana yaklaştıkça azalıyor korkularım. Daha da azalacak korkularımız zaman denen tünelde, dün bugün ve yarın denen tarihsel ilerleyişinde. 

Kelimeler uçuşuyor havada, artı ürün, emek, ayni rant, para, ticaret, feodalizm, ağalar peşime adam takmış, malıymışım alınır satılırmışım, Hukuku buymuş devranın. Kaçmış kurtulmuşum şehirlerin ara sokaklarında. Bir burjuva almış korunaklı yuvasına. Ellerimin ve düşüncemin tüm eylemlerini ona satmışım. Ürettiğim her şeye yabancılaşmışım. Kapı komşuma dostuma akrabama yabancılaşmışım. Durmamışım. Ellerim aklıma küsmüş, aklım yaptıklarıma. Bilgi büyük duvarlar ardında deneylenirken, kendi içinde çürümeye başlamış, saz kopmuş toprağından barlarda bir rakı sofrasına satılmış. Oyunlarımız matematik ve fizikle hesaplanıp uluslararası piyasaya açılmış. Şehirlerdeki proleterleşme niceliği ile tarımdaki yarı proleter emekçinin sırtında dolanan filozof feodalizmin altında kalanları unutunca yok olacak sanmış. Batı hayranlığı makinanın parlayan yüzüyle buluşunca kapitalist olmuş ülkesi. Görmezsen eğer nasıl anlayabilirsin önemini. Tarihi tek düze ve hayat ileri akarken her şeyi aynı hiza ve sırada ilerletir zannederken dünya nasılda karmakarışık görünüyor o filozofa. En iyisi sadeleştirme yapmak, iki ondan çıkar bir bundan. Al sana işte mekanik materyalizm. Ne yapacaksın diyalektiği.

İbrahim geliyor aklıma. Buzlar içinde alevler oluyor yüreğim. Barbara kangren olan ayağımı kesiyor. Pusuya düşüyorum Yurdal’la. Ara sokaklarda takip atlatmaya çalışırken Orhan Bakıra çarpıyorum. Halil geldi mersine bir tabut içinde gözlerimiz hüzün deryasında çağlamakta. Ailenin yükü artı patronun yükü tüy gibi hafif geliyor çocuk omzuma. Uykusuzluk diye bir kelime var ama bizim dışımızda. Günlerce uyumasak, günler otuz altı saat olsa da zaman değişse işlerimiz kolaylaşsa. Okumak bir eğlence değil, dünyayı değiştirme. Önderleri eleştirirken sakın bunu unutma. Savundukların vicdanla, vicdanda ezilenin acısından almıyorsa mayasını! Sına ve tekrar sına düşüncelerini! Unutma yarılmış avuç arasını. Çalışırken donuna kadar ter olmuşken düşündüklerini. Unutma!!!

Büyük otoyollardan çıkıyorum yola. Sonra caddeler sonra ilçe yolları delik deşik bağrımız gibi. Sonra köy yolları devrimin yolunu göstermekte ülkenin. Sonra Global dünyanın en çok korktuğu yerler gelir haritanın yüz bin ölçekli paftasında.

Örneğin İstanbul, Bursa, Kocaeli’nde yaşayıp binlik-beş binlik paftaya bakarsan, bulursun kapitalizmin küçük orta ve büyük meta üretimini. On binlik bir paftaya bakarsan yarı proleter tarım emekçisini. Eğer bölgeyi ve ölçeği değiştirir bakarsan genele. Mesela yirmi beş binlik yada yüz binlik bir paftaya bakarsan görürsün sende göremediğin feodalizmi. Onun sisteme ağır gelen çelişkisini. Harita ölçeğinin paydasını biraz daha büyütür ve bakarsan o zaman görürsün Türkiye kapitalizminin emperyalizmle olan komprador ilişkisini. Yani ağzından düşürmediğin kapitalizmin özgür gelişmesi için gereken ana iki zincirin(emperyalizmle olan yarı sömürge niteliği ile feodalizm) koparılması gerektiğini. Anlarsın o zaman Demokratik Halk Devrimi Sloganının içeriğini. Ezilenlerin hiçbirini dışarıda bırakmadan ve müttefiklerini kavrayamadan düşersen yola, iner başına faşizmin en ağır tokmağı. Çekicin var çivin yok çivin var çekicin

yok! demezler mi adama bu nasıl iş yapmaktır. Bu kaz neden topaldır. Demezler mi adama elin işte gözün oynaşta. Demezler mi adama bir elin nesi var iki elin sesi var. 

Bir sınırlandırma krokisine bakarsanız tapu sınırlarını görürsünüz. Bir imar planına bakarsanız gözlerinizi kör edersiniz, olan ile olmayanı ayırt edemezsiniz. Bir halihazır haritaya bakarsanız toprak üzerindeki mevcut düzeni görürsünüz. Bir su haritasına, elektrik,  vb. haritalara bakarsanız ilgili konusundaki detayları görürsünüz. Geneli değil özeli görürsünüz. Yâda bariz olanı görürsünüz.(haritanın hata sınırları içinde üretildiğini farz ederek söylüyorum. O da tutarsızsa atın elinizdeki haritayı)Ama geneli görmek istiyorsanız ölçekleri ve gösterilebilirliklerini dikkate alarak kendi içindeki sınırlıkları içerisinde bir bütünleme yapabilirsin. Ancak diğerlerini asla yok sayamazsın. Yok, sayarsan eğer haritada yolunuzu kaybedersiniz. Hep eksik kalır hep noksan kalırsınız. Haritanızı güncelde tutmalısınız. Gelişen değişen yolları da çizmelisiniz patikaları da. Gölleri de çizmelisiniz bataklıkları da dolguları da çizmelisiniz. Denize giden karaları da. Ne istediğinizle ilgilidir haritanız ona göre gösterir detayını. Gereksiz detayları çizerseniz karışır haritanız, bozulur ve amacını yitirir. Ama en önemlisi hesapları doğru yapmalı ve paftaya hata sınırları içerisinde aktarmalısınız. Yoksa üzerindeki çizgiler gerçek uzunlukları gösteremez. Dikkate alın bunları. Mesela küçük bir alanı çizerseniz haritaya düzlem kabul edebilirsiniz yeryüzünü. Ama bir bölge yâda ülkeyi çiziyorsanız düzlem önemini yitirir küreyi, koniyi, geoidi dikkate almanız gerekir. Almazsanız eğer hatalı olur haritanız. Ülke tahlili yaparken düştüğünüz hatalara düşersiniz.

Hangi yolları hangi yollarla hangi dağları hangi dağlarla hangi şehirleri hangi şehirlerle buluşturacağınızın anahtarı bu çizdiğiniz değişen ve değiştiren haritanızdadır. Haritalar küçük paydalı ve şehirsel paftalarda güncelliğini yitirebilir. Ama bölgesel ya da ülke sınırlarını kapatıyorsa öyle kısa vadelerde güncelliğini yitirmesi söz konusu değildir. Tek ŞARTLA yitirebilir. Toptan bir altüst gerekir. Bunun sonucunda yeni bir harita yapmak ilk iş olur. Gösterdiği detaylar değişir. Dağlar değişir. Yollar değişir. Renkler değişir. Sınırlar değişir. Her şey değişir. Eskinin üzerinde yeni yükselir. Eğer yoksa bir alt üst oluş dağlar hala yerinde duruyorsa geniş ovalar duruyorsa eğer nicelse değişimler haritanızı değiştiremezsiniz. Güncellersiniz. Haritanızı geliştirirsiniz. 

Eğer yeni bir harita yapacaksanız bu alt üst oluşu sağlamalısınız. Olmadan altüst oluş boşunadır yeni bir harita. Gelişen nicelikler küçük paydalı haritalarda önem kazanır. Çizilir ve gösterilir gösterilmelidir de. Yaşanılan bölgede çizgileri kalınlaşabilir de. Dikkate de almak gerekir. Ama merkezden uzağa incelir etkisi yavaşlar hızı. Eğer uzaksa mesafesi kaybolur tan yerinde. Unutma tan yerinde toprağa düşen teri.

Okumaya devam ediyorum. Göçük altında kalıyorum. Nefes alamıyorum. Sıcak bir el tutuyor beni, yakıp kül etmiyor beni. Kitabın içinden çıkıp yürekte kor oluyorum. Bir adamın eşinin ve çocuklarının yüzünde beliriyorum. Kar yağarken anımsanıyorum. Erirken hüzün olup yapraklarda renk oluyorum. Düşüyorum rüzgârın esintisiyle, toprak oluyorum. Bahar geldiğinde filizlenecek olan Çiçek, ateşlenecek Fişek oluyorum.

İyi Çalışmalar

Taner ÖZCAN

92135

Taner özcan

Taner Özcan sitemizin köşe yazarıdır. Kültürel ve politik konularda yazılar yazmaktadır

Taner özcan

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Sayfalar