Cuma Mayıs 3, 2024

‘Bana Nubar derseniz size özgürlük derim’ (eşi Nazik Tulakyan )

“Bana Nubar derseniz size özgürlük ve fedakârlık derim. Nubar, hiçbir zaman kendisini bir yere ait hissetmedi nerede özgürlüğü için savaşan bir halk varsa o orada olmayı tercih etti. Her halka bir Nubar gerek…”

Ermeni yetimhanelerinden halkların özgürlük savaşına adanmış bir yaşam Nubar Ozanyan (Orhan Bakırcıyan). 14 Ağustos’ta Rojava’da şehit düşen TKP/ML-TİKKO komutanlarından Ermeni asıllı Ozanyan, 61 yıllık yaşamının son 40 yılını halkların özgürlük mücadelesine adamış bir komutan.  1988-1990’da Filistin’de 1991-1994 Karabağ’da, ardından Güney Kürdistan’da ve son olarak Rojava’da özgürlük için savaşırken hayata yumdu gözlerini.

Arkadaşları ve yoldaşlarının anlatımlarından tanıdığımız Nubar Ozanyan’ın şehadetinin haber ajanslarına yansımasının ertesi günü duydum Ozanyan için Erivan’da taziye kurulduğunu. Taziyenin kimler tarafından düzenlediğini öğrenmek istediğimde öğrendim Komutan Nubar’ın Erivan’da yaşayan bir ailesi olduğunu.

Bir çoğumuzun sadece askeri yaşamından ibaret bildiği Komutan Nubar’ı bir de Erivan’da yaşayan eşi Nazik Tulakyan ve üvey oğlu Hacik Margaryan ile konuşmak istedik.

Sovyetlerden kalma küçük bir evde karşıladı bizi Nubar Ozanyan’ın eşi Nazik Tulakyan ve üvey oğlu Haçik Margaryan. Kapıdan girer girmez hemen Komutan Nubar’ın uzun yıllar çalışma odası olarak kullandığı odaya davet edildik. Kürt Özgürlük Mücadelesi ve Türkiye devrim hareketleri başta olmak üzere dünya devrim hareketleri üzerine yazılmış onlarca kitapla dolu bir odada bize anlatmaya başladılar komutan Nubarı.

‘BANA NUBAR DERSENİZ SİZE ÖZGÜRLÜK DERİM’

“Bana Nubar derseniz size özgürlük ve fedakârlık derim” diyerek eşini anlatmaya başlayan Nazik Tulakyan şunları dile getirdi: “1994 yılında yani Karabağ savaşından sonra Erivan’da kiralık ev ararken tanıştım Nubar ile. Çok iyi bir insan olduğu için bu evimi ona kiraya verdim. 4 veya 5 aylık süreden sonra aramızda bir yakınlaşma başladı. Daha sonra resmiyete dökmeden aramızda evlendik ve o günden sonra 8 yaşındaki oğlum Haçik ile birlikte bu evde birlikte yaşamaya başladık.”

‘OKUMAYI ÇOK SEVERDİ’

Eşi Nubar’ın Erivan’dan önceki yaşamına ilişkin çok şey bilmediğini ifade eden Tulakyan, şunları söyledi: “Bizi üzmemek ve başımıza bir şey gelmemesi için eski yaşamını bize hiç anlatmadı. Bende çok sormadım. Aile içerisinde siyasi yaşamdan hiçbir zaman konuşmazdı. O, anlatmasa da ben onun siyasi bir geçmişe sahip olduğunu biliyordum çünkü o yansıtmak istemese de yaşamdaki duruşundan anlıyordum. Spor yapmayı çok severdi. Günde 3 defa spora çıkar ve hiçbir zaman spor yapmayı aksatmazdı. Ermeni olmasına rağmen Ermeniceyi iyi bilmiyordu. Erivan’da yaşamaya başladıktan sonra Ermeniceyi öğrendi ve tercümanlık yapmaya başladı. Aynı zamanda Ermeniceden Türkçeye kitaplar çevirmeye başladı. Çok kitap ve gazete okurdu. Özellikle evdeyken hep okurdu. Zamanını hiç boşa harcamazdı. En sevmediği şey fotoğraf çektirmekti ondan dolayı birlikte hiç fotoğrafımız yok.”

‘ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN SAVAŞAN HALKLARI ÇOK SEVERDİ’

“Özgürlüğü için savaşan halkları ve ulusları çok severdi. Herkese iyilik yapmak için çabalayan birisiydi Nubar. Etrafındaki herkes onu çok sever ona saygı duyardı” diyen Tulakyan, “En son 3 ay önce gördüm yani son gidişinden önce. Son zamanlarda artık Karabağ’ın yanı sıra Filistin’de, Irak’ta, Dersim’de Rojava’da savaştığını duymuştum. Şehit düşmeden iki hafta önce telefonla aramıştı en son o zaman konuştum. Beni sordu ben de onun nasıl olduğunu sordum. Son olarak bana ‘Az kaldı geleceğim” dedi ama dediği gibi olmadı. Yaklaşık 24 yıl boyunca birlikte yaşadık arada kısa süreli olarak bir yerlere gitse de genellikle buradaydı. Son gidişine kadar” diye ekledi.

‘HAYATI BOYUNCA GÜZELDEN YANA SAVAŞTI’

Talukyan son olarak “Eğer çok derin düşünürsek Nubar gibi insanları dünyada bulmak çok zordur derim. Hiç kimseye zarar vermeden yaşadı. Onun tek istediği herkesin özgür ve eşit bir dünyada birlikte yaşamasıydı. O hep ezilen halkların yanında olmayı tercih etti.  Hayatı boyunca hep güzelden yana savaştı. O hep ezilen halklar için savaşmayı seçti. Buradayken özgürlük için hayatını kaybeden her insan için çok üzülür ve onlar için ağlardı. Mezarı burada olsaydı gidip görme şansım olurdu ama imkanlar mezarının burada olmasına el vermedi. Ama olsun mezarının olduğu yerde onu seven binlerce insanın olduğunu biliyoruz. Tek üzüldüğüm şey Nubar’ın hayalini kurduğu güzel dünyayı görmeden gitmesi oldu. O hep benim kalbimde yaşayacak” diyerek duygularını dile getirdi.

‘HER HALKA BİR NUBAR GEREK’

Nubar Ozanyan’ın üvey oğlu Haçik Margaryan ise babasını şu cümlelerle anlattı: “Öz babam değil ama Nubar yani babam benim için öz babamdan daha çok değerli. Ben onu hep baba olarak gördüm. Öz babam beni küçükken bırakıp gitmiş, 8 yaşımdan sonra hep onla yaşadım. Çok iyi ve çok cana yakın birisiydi. Birbirimizi çok seviyorduk.

 Çok yardım severdi herkese yardım etmeyi isterdi. Benimle siyaset konuşmazdı ama hayalini kurduğu dünyayı bana anlatırdı. Babam gibisi birisi zor bulunur bu dünyada. Her halka bir Nubar lazım. O güzel bir dünya istiyordu ama insanlar hala bunu anlamış değil. Herkes eşit ve özgür yaşasın isterdi. Her türlü faşizmin karşısında çıkardı. Kollektif bir yaşamı çok severdi, çok paylaşımcıydı. Evdeyken hep yemek yapar birlikte vakit geçirmeyi severdi. Nubar sadece benim babam değil aynı zamanda benim öğretmenimdi. Her adımda onu örnek alıyorum. Babamı anlatmak çok zor onu anlatarak bitiremem. Onun için ezilen halkların devrimi çok önemliydi.” 

Serkan Demirel Erivan ANF 

41352

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Kürtlere Kadın, çocuk, yaslı ayrımı dahi yapmadan topyekün saldıran katil devlet …

Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarını ilhak ettiği ve zulmettiği Kürtlere nasıl da saldırıyor?.. Nasıl da katmerli baskı ve tahakküm uyguluyor?.. Uyguladığı zorbalığı nasıl da en üst boyutlara tırmandırıyor?.. Tüm bunların sonucu devlet sokağa çıkma yasağı ilan ederek, topuyla, tankıyla, her türlü silahla Kürtlerin evlerini, barklarını yakıyor, yıkıyor, yağmalıyor…  Binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan Kürtler böylesi kanlı bir tehcire zorlanıyor… 

Kentsel dönüşüm

Kentsel dönüşüm, kentin tarihince oluşan denetim dışı alanların düzenlenmesi ve yaşayan insanları bu düzenlenmeye göre biçimlendirme ereğidir. Kentin, sistemin ve geleceğinin planlanmasının bir adımı olarak sunulan bu yaklaşım; egemenlerin ideolojik, politik, ekonomik ve idari ihtiyaçlarının karşılanmasını hedefler. Bu hedefin gerçekleşmesi için öncelikli olarak bunun bir ihtiyaç haline gelmesi yada ihtiyaç olduğunun ön kabulünü koşul lamasıdır. Bu ön koşullar dizisi olmadan süreç başlatılamamaktadır.

Hendek Birliği

Kürt halkı yenilsin yenilmesin, iyi direndi ve iyi direniyor. Kitleler şehirlerde kendilerini savunmak istediklerinde, zorunlu olarak barikata ve hendeğe baş vururlar. Bazı aydınların hendeklere karşı çıkmasının, hendeklerin kapatılmasını talep etmesinin hiçbir anlamı yoktur. Kürtler hendeklerde sadece kendi ulusal hakları için değil,

Türkiye'nin demokratikleşmesi için de direniyorlar. Devrimciliğin ve demokratlığın bugünkü mihenk taşı hendeklerdir. Hendeğin hangi tarafında duruyorsun? Hendeği kazanların tarafında mı, kapatmak isteyenlerin tarafında mı? 

Katliam bir devlet geleneği ise isyan da bir halk geleneğidir

7 Haziran seçimlerine HDP'nin parti olarak gireceğini açıklaması ile başlayan katliamlar bugün AKP'nin iktidarını koruma yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. 7 Haziran'dan önce çıktığı her meydanda yapacağı katliamların propagandasını yapan, dört bir yana tehditler savuran AKP hükümeti bugünlerde tehditlerini hayata geçirmiştir.

Katliam bir devlet geleneğidir

FAŞİZME KARŞI BİRLİK OLUP MÜCADELE ETMENİN KAÇINILMAZLIĞI

Yalan, demagoji ve artan ölçüde devlet terörü ve korku, faşizmin en temel özellikleri arasındadır. Halkı, bu taktiklerle korkutur, sindirir ve ezer. Ve bununla beraber, “vatan haini” demagojisiyle, ilerici olan kesimlere karşı geri yığınları peşinden sürüklemeyi başarabilir. Ve böylece, geniş bir kitle desteğini de arkasına alarak, sermayenin çıkarları doğrultusunda ülkenin aydınlık yüzüne karşı savaş açar. Bugün ülkemizde fazlasıyla yaşanan da budur.

ADİLOŞ BEBE'DEN , MİRAY BEBE'YE

''..bunlar, engerekler ve çıyanlardır,bunlar, aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır, tanı bunları , tanı da büyü...'' diyerek Kürt halkının çocuklarının henüz kundakta başlayan acı ve dramını anlatan Ahmet Arif'in şiirine yansıyan gerçekleri hiç değişmeden bugün de aynen Miray bebek şahsında yaşıyoruz.Ama maalesef daha tanımadan öldürüldü.

Önce eşitlik, sonra Kardeşlik! DTK Kongresi ve Özerkliğe dair

Osmanlının son sürecinde ortaya çıkan ittihat ve terraki adlı Jön Türk hareketi olan milliyetçi  türkçü akım önce 1915 Ermeni/ Süryani soykırımını gerçekleştirmiş ve 1920 TC`nin kuruluşunun hemen sonrasında da  TKP Önderleri Mustafa Suphi,Ethem Nejat ve yoldaşlarını hunharca Karadeniz sularında katlettirmiş ve 1925 den bu yana da Kürtlere karşı imha ve inkar politikalarına girişmiştir.

TKP/ML: “Ölüm; Özgürlük, Devrim Ve İdeallerimiz İçin” Diyenlere Bin Selam Olsun!

“Al, yüreklerinden bir parça koy yüreğine

kokuları serin bir bahar rüzgarı gibi

çek içine.

şafak vakti dağın ardında selamla onları

söz ver,

başarılacak de,

de ki gülümsesinler

de ki arkada kalmasın gözleri.”

Türk, Kürt Uluslarından Ve Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımıza;

Soykırımın yeni adı: "Kürtleri Çökertme-Çöktür."

        Faşizm her coğrafyada aynı karakteristik özelliklere sahiptir. Çünkü aynı ideolojik kaynaktan beslenmekte, yasalar çıkarmakta, yürürlüğe koymakta, katliam ve soykırımlar yapmaktadır. 12 Eylül askeri faşist yasalarıyla yönetilen sözde parlamenter sistem, 12 Eylül faşizminin devam ettiricisidir. Bugün artık ülkemizde faşizm tanımı üzerinde tartışmanın bir gerekliliği yoktur ve kalmadı da. Faşizm bir devlet biçimidir. Faşizme, faşist zulme, baskıya katliamlara karşı çıkan herkes ," düşman, hain, terör yandaşı, terörü destekleyen güruh" olarak  damgalanmaktadır.

Faşizm kadın devrimcilerden intikam alıyor - Ziya Ulusoy

Erdoğan faşizmi, generalleri ve polis şeflerini, kadın devrimcilerin katledilmesine seferber etti.

Yalnızca son aylarda İstanbul'da Günay, Dilek, Dilan,Yeliz, Şirin, Kürdistan'da Güler, Sakinelerin öldürülüşünün yıl dönümünde Seve, Fatma, Pakize yoldaşları katletti. Ayrıca, çocuk büyük demeden çok sayıda kadını da kuşatma altına aldığı Kürt ilçelerinde öldürdü.

Ergenekoncu Perinçek Faşizmin Kelle Avcılığına soyundu

   Türkiye devrimci hareketine elli yılı aşkın musallat olan, bir koluna Kemalist  faşizmi takan, diğer koluna ise devrimcileri takmaya çalışan  Doğu Perinçek devletin en sadık elamanı, akıl hocası ve tetikçisidir. Bugün teorik   faşizmin ve devletin teorisyenliğini yapan karşı devrimci faşist güruhun başını çeken çok önemli bir elemanıdır. Geçmişte İbrahim Kaypakkaya’yı öldürtmek istemiştir. Ama görevlendirdiği kişiler Kaypakkaya'yı tanıyan, Kaypakkaya’ya güvenen çıkınca Perinçek ve ekibinin katletme planı tutmamış, boşa çıkarılmıştı. İrfan Çelik bu komplonun canlı tanığıdır.

Sayfalar