Cuma Nisan 26, 2024

BEN BEHZAT FİRİK! Hasan Aksu

GÖZLERİMİ DAĞLADILAR WAYE, ATEŞLERDE YAKILDIM ANNEY!
 Ben BEHZAT FİRİK:  Tabi beni çoğunuz tanımazsınız, çok azınız beni tanır. 12 Eylül 1981’in 10 Ekim’inde,  karanlığın dağılmaya yüz tuttuğu bir fecir vakti, Dersim’de Ovacık’ın Dere Karedesi’nde yani köyümde ağabeyimle birlikte Kayseri komando tugayınca yaka paça gözaltına alındık.    Operasyon timinin başında “Kulaksız Yüzbaşı” lakaplı Aytekin İçmez vardı. Biliyorum hala beni tanımadınız, ne demek istediğimi hala anlayamadınız, tanıyamadınız beni. Tanıyamazsınız tabi ki.

12 Eylül’ün en karanlık döneminde 1981’in 10 Ekim’inde faşizmin orduları beni köyümden, evimden aldılar. Ağabeymi de benimle birlikte aldılar. Köyümüz dağlık, ormanlık bir vadinin yamacında kurulu, dünya harikası doğal güzelliğe sahipti. Ben henüz 17’sine yeni girmiştim. Devrimci fikirlerle çocukluğumda tanıştım.     Özelimde Kaypakkaya İbrahim’e, onun kurduğu Partiye gönlümü, sevdamı kaptırmıştım. TKP/ML’ye, onun Partizanlarına katılmayı en büyük hayalim bilirdim. TİKKO’cu kirveler evimize geldiğinde bütün hayranlığımla onlara bakakalırdım, peşlerinden bakarak uzandıkları dağlarımıza sevda besler, hayaller kurar gerilla olurdum dağlarda, beni alıp götürürdü kirvelerim, yoldaşlarımın yanlarına, sonra ise gerçeğe dönerdim. Ama yüreğimin yarısı onlarda kalmıştı hep.

12 Eylül karanlığını Dersim bir 38’de yaşamıştı, bir de şimdi yaşıyor. O nedenle karanlık bir dönemde beni nasıl, hangi vahşi işkenceyle öldürdüklerini siz, evet siz, nereden bileceksiniz ki! Karanlık bir dönemdi, yapılan bütün katliam, işkence, zulüm ve kaybetmeler karanlıkta kalıyordu. Karanlığa gömülüyor, unutturuluyordu, sesini duyurmak isteyenlerin ise sesleri boğuluyor, ezilmek isteniyordu. Bir tek dağlar faşizme karşı ses veriyor, yapılan katliam, vahşet ve zulme meydan okuyordu. Yolu dağlardan geçenler, faşizme karşı demokrasinin, özgürlüğün, sosyalizmin ve komünizmin sesini yütkseltiyor, onurluca direniyorlardı. Bu direniş zindanlara ulaşıyor, moral ve devrimci zindan direnişiyle bütünleşiyordu.

Erdal Eren’i hepiniz bilirsiniz, Erdal’da idama giderken daha 17’sinde idi. Erdal’ın sesini duyurdunuz, gösterdiği onurlu direnişi sahiplendiniz ama benim gibi gözleri ateşle dağlanan, ağaça bağlanarak diri diri kardeşinin, annesinin, babasının gözleri önünde yakılan, onursuzluk göstermediğim, yoldaşlarımın yerini söylemediğim için azılı faşist Kulaksız Yüzbaşı tarafından yanıp kül olan vücudum kurşunlara hedef oldu. Tabi ki, duymadınız, ağrılarımı, çığlıklarımı, Munzur dağları duydu. Ali Boğaz duydu, Yılan dağı duydu, Zel dağı duydu. İsyanım Amed zindanlarında yankılandı, Metris’de alevlendi, Mamak’ta direniş türküsüne dönüştü. Dağın direnişini size küllerimi uçurarak getirdim, duyasınız diye. Ama yaşadıklarımı hissetmediniz, sitem ediyorum. Çünkü bu vahşet gizli ve kapalı kalmamalıydı, diyorum.

Katlederken ağabeyimin yalvararak bana “Kirvelerin yerini söyle, kurtul”,  anamın, babamın ben yakılırken bin kere öldüklerini, benim yerime kendilerinin yakılması için Kulaksız Yüzbaşı’ya nasıl yalvardıklarını kelimelerle sizlere anlatamam, mümkün de değil.

Sizce beni niçin, neden yaktılar? Faşizmin beni yakması, gözlerimi ateşte dağlaması tesadüf değildi. Ellibinin üzerinde ordusuyla, tankıyla, topuyla, uçak ve helikopteriyle ölüm saçarak, terör estirerek Partimi TKP/ML’yi imha ve yok etmek istiyorlardı. Aldıkları istihbaratın direkt bana gelmesi, beni hedef alması bilgi ve bilinçli seçimdi. Ben ateşlerde yakılırken, kirvelerime, yoldaşlarıma acılarımı bal eyleyerek attığım çığlıklarla selam gönderdim. Kara gözlerimle güneşin ışıklarını emerek, acılarımı faşizmin karşısında zafere taşıyordum. Öpücükler, gülücükler, sevgiler ve gelecek güzel günleri müjdeliyordum yoldaşlarıma, halkıma.

Kulağıma Partizanların sesi geliyordu, seni faşist kan emici katillerin elinden kurtaracağız, diren Behzat yoldaş, topluca yok edilsek de seni bu zulümden kurtaracağız diyerek bana, ben yakılırken gözleri dolu dolu bakıyorlardı. Veysel’in, Rustem’in, Erdoğan Tekin’in, Şefik ve diğerlerinin beni faşizmin elinden kurtarmak için karar beklediklerini görüyordum, seslerini, kin ve öfkelerini görüyordum. Ateşler bedenimi kül ederken ben, tekrar tekrar çığlıklarımla yoldaşlarıma ses veriyordum. Sakın ama sakın ortaya çıkmayın, kendinizi koruyun, beni Partinin genel çıkarları için feda edin, intikamımı da mutlaka ama mutlaka alın yoldaşlar diyordum. Partim TKP/ML, Kor Osman’ın sorumluluğunda toplanan yönetici yoldaşlarım önce birbirine yakın olan üç gerilla grubuyla saldırı kararı alıyorlar. Bütün güçlerini saldırıya hazır duruma getiriyorlar, hatta hareket halinde olan gerillalar saldırı işareti beklerken, Kor Osman operasyonun amacının Partiyi imha olduğunu, binlerce faşist kolluk gücün pusuda bekletildiğini hesaba katarak yeniden durum değerlendirmesi yapar ve büyük bir eziklikle, acı ve üzüntüyle yapılacak saldırıdan vazgeçildeiğini açıklar. Bazen genelin, Partinin çıkarları için bireyin kendini feda etmesi gerektiğini gözleri dolu dolu yoldaşlarına açıklar. Birçok yoldaşı şok olur, itiraz eder, karara uymayacaklarını açıklasalarda saldırmama kararının gerekçeleri anlatılır, gerilla grupları ikna edilirler, duygusal karar alma yerine bilinçli karar almayı tercih ederler, gözyaşları içinde Behzat’ı, yani beni sonsuzluğa zafer şarkılarıyla yolculayarak direnişim karşısında, gösterdiğim fedakârlık karşısında zaferime selam duruyorlardı ve ben onları sevinç gözyaşlarımla ayrı düştüğümüz için selamlıyordum. Yaşama, ülkeme, halkıma, yoldaşlarıma ve Partime veda ederek öpücükler yolluyordum. Elveda elveda geride kalanlarım diyor, arkama bakmadan sonsuzluğa kucak açıyordum…

Hasan Aksu

 

110439

Son Haberler

Sayfalar

BEN BEHZAT FİRİK! Hasan Aksu

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Sayfalar