Çarşamba Mayıs 8, 2024

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

TC devleti destekli Azeri faşistleri, saldırılarına her gün yenilerini ekleyerek devam ediyor. Daha birkaç gün önce Ermenistan-Azerbaycan sınırında İHA ve havan toplarıyla yapılan saldırı sonucu 4 Ermeni askeri yaşamını yitirdi. Azerbaycan, askeri teçhizat ve ilave personelini, sınır bölgesi olan Sotk köyü yönünde yığıyor. Yani yeni bir işgal hazırlığı yapıyor.

Saldırıların yoğunlaştığı Sotk köyü, altın maden yataklarının olduğu bir sınır bölgesidir. Önemli maden kaynaklarının olduğu bölge, Azeri oligarkların iştahını oldukça kabartmaktadır. Bu nedenle Azerbaycan devleti, bu bölgeye yönelik askeri saldırılarını artırarak köy halkını sürekli korku içinde tutarak göçe zorlamaya çalışmaktadır. Biçilmiş otlar yakılmakta, küçük ve büyük baş hayvanlar çalınmakta, arazide çalışan köylülere ateş açılmaktadır. Köylerin evleri ve özellikle pencereleri hedef alınmaktadır.

Tek merkezli bir suç örgütü gibi çalışan, her türlü kötülüğü bir yöntem olarak meşru kabul eden Azeri oligarkları, Ermenistan’ı zorla hazırlıksız olduğu bir savaşın içine çekmeye çalışıyor. Tamamlanmayan, eksik kalan işgal ve soykırımı tamamlayarak geride küçük bir toprak parçasına mahkum edilmiş bir Ermenistan bırakmak istiyorlar.

Bir yandan Ermenistan topraklarının önemli bir bölümünü diğer yandan Karabağ topraklarını işgal edip koparmak isteyen bu saldırganlığın arkasında sadece Azeri oligarkları yoktur. Onlara her türlü askeri-teknik-personel-istihbarat-diplomatik desteği veren soykırımcı faşist TC devleti ve onun “başında” AKP-MHP faşist yönetimi vardır.

Karabağ’da yaşayan Ermeni halkı; açlık, ilaçsızlık, dermansızlık, yakıtsızlıkla göçe zorlanmaktadır. “Ermenisiz bir Karabağ” yaratma hayali Türk-Azeri faşistlerinin bir Turan projesidir. Bütün saldırılar, bu projenin bir parçasıdır.

Dünya ile bağlantısı kesilen bir ülkenin ilaçlarının bitmesine, benzin yokluğundan dolayı ambulansların çalışmamasına, hastaların kliniklere yaya olarak gitmek zorunda kalmasına ne demeliyiz? Süpermarketlerde rafların tümünün boş kalmasını, insanların sabah saatlerce ekmek kuyruğuna girip bir tek ekmek alamadan evlerine dönmelerini nasıl izah etmeliyiz? Yeterli gıda ve süt bulamamaktan kaynaklı hamile kadınların düşük yapmalarını nasıl anlatmalıyız?  Sahipleri bile aç iken sokaklarda başıboş, sahipsiz, yarı aç dolaşan köpek ve kedilerin halini kime söylemeliyiz?
“Batı”nın ve Rusya’nın gözleri önünde Ermeni halkı açlığa, dermansızlığa, yalnızlık ve çaresizliğe mahkum edilmiş durumdadır. Ezilenlerin özgürce kendi topraklarında yaşam hakları, umut ve hayalleri bu devletlerin çıkar çemberi içinde kaybedilmek istenmektedir. Ezilenin ezileni durumunda olan Karabağ Ermeni halkının beylere ve devletlere karşı olmaktan başka çaresi yoktur. Ülkesi için direnip, özgürlükleri için savaşan Kürt halkına daha fazla elini uzatmalı ve onunla birleşerek zalimlere karşı güçlü bir savaşım vermelidir. Özgürlük ve toprak önemlidir ancak bugün Ermeni halkı için umut daha da önemlidir.

1146

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Sayfalar