Pazar Mayıs 12, 2024

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

yalnızlaştırılıyorum, tekleştiriliyorum parlementizme parlementislerce sürüklenmeye çalışılıyorum derken de berlin'de tekleştirenlerle, parlementizme sürüklemeye çalışanlarla LLL yürüyüşü organize edebilmek...

Anlıyor musun beni devrimci demokrasiciğim anlıyor musun...

Yeni demokrasicilerin olayı bu .

Yeni demokrasicilerin olayı bu...

Ya... patikacıların rüzgarına kapılarak birliktesizlikler yaşadığını iddia ettiğiniz yeni demokrasicilere sizinde olayınız nedir dercesine eleştiriler getirirken bir tek sizinle değil... bir tek de öncü partizancılarla da değil...

sürekli mutluluğu kadrolarının dışında arayan eski darbecilerinizinde olayı nedir diye soru getiremeyişinizde ilginç değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah...

Neyse...  

Biz proletaryalar...

bu dünyada yapayalnız olduklarını ve hiç bir ilişkide yaşamadıklarını iddia ettiğiniz siyasi yapıların aslında yaşadıklarınında bir ilişki olduğunu,

ve sürekli mutluluğu kadrolarının dışında arayanlarla...

aynı teoriyi sahip olanların...

ayrı düşene kadar..

aynı teoriye sahip olduğunu...

kimseye ...

söylememesinin... de...

söylemedikleri üzerinde...

gerçekleştirdiği...

darbeciliğin....

kendi yüzerinde gerçekleşen...

darbecilikle aynı olduğunu...

ve yaşadığı, yaşattığı tüm bu darbeciliğinde adının aslında reviyonizm olduğunu...

sizlere ispatlamaya çalışmamızdan tutun ...

hdp'lilerin dersim'de katı atık israrını zulme dönüştürenle boy boy resim vererek seçimlere gitmelerine... kadar her şeyi bir kenara bırakarak...

asıl konumuza....

bu dünyada asıl sizlerin yapayalnız olduğunuzu söylediğiniz konumuza dönersek...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

Gerçekten de bu dünyada asıl sizler... yapayalnızsınız değil mi...

ve birazda kendinizi dışlanmış...

birazda terk edilmiş... hissediyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

bu esnada da tüm bunları sizlerde duyarken....

sakın ola da biz proletaryaların.  

kulaklarının büyümesine, dişlerininde pırıl pırı parlamasına, ellerimize de tuvaller almamıza... aldırış etmeyin... ha...

İnanın... yapayalnız olduğunuzu duyduktan sonra biz proletaryaların ellerine aldığı tuvaller...

sırf... muzaffer oruçoğlu'ndan önce...

üreten halinizin...

resmini yapabilmek için....

büyüyen kulaklarımızda sırf... sizleri daha iyi duyabilmek için...

pırıl pırıl parlayan dişlerimiz de sırf...

Yoksam hiçbir kötü bir niyetimiz yok yoldaşlar.

Her ne kadar da geleneğinde geldiğiniz (patikacı) darbeciliğin ve darbeciliğinizin nedenlerini sorgulayamamamış, mahkum edememiş olsanız da...

Kardeşlerimizsiniz...

Yoldaşlarımızsınız...

Sonra...

Şaka bir yana...

Gerçekten... sevgili devrimci demokrasiciğim.... gerçekten...

Biz proletaryaları kandırmıyorsunuz değil mi...

Gerçekten de bu dünyada yapayalnızsınız değil mi...

Ve hayatta her şeyde bu kadar basit olabilir mi..

Nayır... nayır... olamaz...

Yoksa... Yoksa... sizde mi biz proletaryaları kandırıyorsunuz?

Yoksa sizde mi birteliksizlikler yaşadığını iddia ettiğiniz yeni demokrasiciler gibi birliktelikler yaşıyorsunuz?

Yoksa...

Anarşistlerin dediği doğru mu...

Kurumlar....

"İçici, baron çelişkisine bakılmadan... hapçılarımız,  hupçularımız, içkicilerimiz, lgtli'lerimiz....  saldıraya uğrarken..."

vicdanlarımız rıhat bir şekilde toplumun içerisinde  ellerimizi kollarımızı sallaya sallaya dolaşabilmemiz için mi...

Demekki.... anaların...

herkes evlatlarımızı incitir ama devrimciler incitmez demesi yalanmış.

Neyse... sevgili devrimci demokrasiciğim... neyse...

Zaten her kesin günahkar olduğu bir dünyada hiçbirimizde yapayalnız olamazdık..

Her ne kadar da bu dünyada yapayalnız olmuş olduğunuzu söyleyerek biz proletaryaları bir an olsun kandırmış olsanız da...

Gine de.... hoşçakalın... ufak tefek, muziplikler içinde af ola...

1920

Ergün Aslan

Ergün Aslan sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Ergün Aslan

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Sayfalar