Pazar Mayıs 12, 2024

CHP'de mi Adalet arıyor? Davut Kurun

CHP istanbul milletvekili Enis Berberoğlu tutuklanınca,CHP bütün illerde adalet yürüşüsu başlattı. Adalet arıyor. Kılıçdaroğlu, “adalet herkese lazımdır. Adalet için bir bedel ödenmesi gerekirse, bu bedeli ödemeye hazırım” diyor. Kılıçdaroğlu hala anlamamış, Adalet için bugüne kadar bedel ödiyen, Kürteler, Ermeniler, Rumlar, komünistler ,1970 sonrası da demokrasi güçleri, kürdistan halkıdır, dün CHP bugünde AKP diktatörlügüne karşı adaleti savunup bedel ödediler. Adaletin sahipleri bedel ödeliyen bu güçlerdir. AKP ve CHP ancak adaletsizliğin temsilcisi olabilirler. HDP melitvekillerinin dokunulmazlığı kaldirip tutuklanırken, miletvekillikleri düşürüp ceza verirken, Kılıçdaroğla ve CHP parmak kaldırıp onaylarken bu gün işi ucu kendilerine dokununca adalet diye bağırmaya başladılar. Bunlar, adaleti kendileri için isteyen adaletsizlerdir.

Adalet diye bağıran CHP nin kısa adaletsiz tarihine bakalım. 1923, istanbul hükümetine karşı darbe, 1926 Kürtlere, sosyalistlere, Muhaliflere, Terakiperver fırkasına karşı darbe,1931 serbest fırkaya karşı darbe, 1960 DP ye karşı darbe, ve istiklal mahkelerinin bütün bu darbelerde birer terör örgütleri olarak hukuksuzluğunu savunan, adaletsizliklerinin mirascısı, kemalizmi klavuz edinen, putları yaratan ve tapan, kemalist diktatörlüğün, faşizmin, sömürgeciliğin bekçiliğini yapan CHP nasıl bir adalet arıyor ki.

CHP nin savunuculuğunu yaptığı adalete iki örnek verelim. Orfeas müzük derneğinin üyesi Yorgo Yelkencioğlunun rumca türküleri toplumda büyük beğeni kazanıyordu. İstiklal mahkemeleri türk adaleti adına Yorgo'yu tutuklayıp idam kararı verir. İdan sephasına çıkarılırken, “ben ne yaptım ki, beni idam ediyorsunuz” diye sorar. İstiklal mahkemesinin infazcı hakimi “ sen Rumları Türklüğe karşı kışkırtıyorsun ve seni türk adaleti adına idam ediyoruz” deyinci Yorga “AŞK OLSUN SİZİN ADALETİNİZE” der ve idam edilir.

1926 da, Kürt isyanını bahane eden M. Kemal, MAH üyesi (bugünkü MİT) Sarı efe Edip'i kulanarak bir darbe hazırlar. M.Kamal diktatörlüğüne açıktan muhalefet eden Ziya Hürşitle ilişki kuran sarı efe Edip'in kışkırtması ile izmir suikastı hazırlanır. Ziya Hurşit ve arkadaşları suçüstü yakalanır istiklal mahkemesinde idama mahküm edilirler. Bunu fırsat bilen M.Kemal, bütün muhalifleri, enverci itihatcıları, terakiverver fırkasını yöneticilerini de tutuklayıp diktörlüğü ilan eder. 23 haziranda idam kararı verilenler arasında olan Rizeli laz İsmail, Kazım karabekir, Ali Fuad Cebesoy, Cafer tayar gib “kurtuluş savaşının” ünlü generallerinin tutulduğu hücreye konur. Laz İsmale verilen idam kararını duyan generaller korkuya kapılıp avukat ve adalet isterler. Laz İsmail söyle der “ Karabekir, biz bu Put'a ve onun adaletsizliğine karşı savaşırken, en çok sen bizim idamımızı istiyordun. Şimdi mi aklın başına geldi. Çünkü Adaletsizliğin ucu sana dokundu, incitti mi cicim” der.

Bu gün bu adaletsizliğin mirascılığını, bekçiliğin ve sözcülüğünü yapan CHP ye de bu sözleri hatırlatıyoruz. Adaletsizligin ucu size dokununca mı adalet aklınıza geldi. Türk adaleti, geçmişte kışla, bugünde camii kökenlidir. Biz kürtler bu adaletsizligi kabul etmedik ve etmeyeceğiz. RTE diktatörlüğüne karşı bizler mücadele ederken, bize karşı AKP ile itifak kuran CHP'nin adalet isteme hakkını çoktan yitirdi. Artık çok geç.

Kurtuluş tek yolu, adalet için istanbula değil, Diyarbakır Hakkari, Dersime yürümektir. AKP adaleti ile değil, Kürdistan halkının çağdaş adaleti ile itifak yapılmalı ve adaleti orada aranmalıdır.. Adalet ve onun sahipleri bu uğurda bedel ödiyenlerdir. Kılıçdaroğlu bedel ödemeye hazırsa başvuracağı yer bellidir.


15.06.2017

39999

Sayın Gizli Tanık ve Tanıklarıma: Lütfen Kendinizi deşifre Edin!

Yusuf KÖSE

Devrimci yaşama başlayıp biraz “sivirilince”, hakkımda da bir çok şeyler yazılıp çizilmeye başladı. Ancak, bunlar, genellikle burjuva devlet ya da bunların uzantıları aracılığıyla kamuoyuna sunuldu. Ve hala sunulmaya devam ediyor. Bir kısmı gerçekten karşı-devrimin direkt uzantıları, bir kısmı da bilmeyerek onlara hizmet eden “bir tas çorbacılar.”

Bahar geldiğinde filizlenecek olan Çiçek

Saat sabaha doğru yol alıyor, köpekler havlıyor dışarıda, hoparlörden Mehmet koçun sesi geliyor, elimde Sefagül Arslan’ın kitapları, gerillanın kaleminden kelimeler ısıtıyor soğuk odayı. Düşüncelere dalıyorum. İlkel komünal toplumda ava çıkıyorum. Analarımla topluyorum yiyecekleri. Mağaradan mağaraya koşuyorum. Aç kurtlar günümüzün korkusu, beterinden geçiyorum. sana yaklaştıkça azalıyor korkularım. Daha da azalacak korkularımız zaman denen tünelde, dün bugün ve yarın denen tarihsel ilerleyişinde. 

Alamut Kartal Yuvasıdır

Bundan yaklaşık bin yıl önce Selçuklu veziri Nizamülmülk, “Bunlar duvarların arkasında, memleketin kötülüğünü isteyerek karışıklık çıkarrnaya çalışırlar.” (Aktaran, Faik Bulut. Hasan Sabbah Gerçeği)  demişti. Bu sözlerin muhatabı, Büyük Selçuklu İmparatorluğunun baskısı altında açlık ve yoksulluk içinde yaşayanlara eşitlik-adil bir toplum için umut olan, ezilenler üzerinde gerçekleşen sınıf ve inanç baskısı karşısında başkaldıran, Nizari İsmailliğinin kurucusu Hasan Sabbah’dı.

Kılıçdaroğlu Alevileri mi temsil ediyor? —Ergin Doğru

CHP’nin Alevilerin temsilcisi olduğu iddiası, cumhuriyet tarihi boyunca sürdürülen aldatmacıdır. Alevilerin CHP ile ilişkisi sorgulanması ve tarihsel gerçeklerin sosyolojik olarak irdelenmesini gerektiriyor.

Gerici sistemlerin Sünni baskı politikalarına karşı sürekli olarak dışlanmış ve baskılanmışları temsil eden Alevilerin, cumhuriyete yaklaşımı baskılanmış toplum psikoloji ile olmuştur. Gerici baskılardan bunalan Alevilerin, kendilerine taktiksel olarak yaklaşan cumhuriyet yönetiminin riyakarlığını anlayabildiğini söylemek çok mümkün değildir.

Adı aşk olsun

Faruk Eskioğlu, bu kitapta yurtdışında yaşayan göçmenlerin memleket ve sıla özlemlerini tarihsel olaylarla harmanlayarak okuyucuya sunmuş. Faruk Eskioğlu, yazarlık yetisiyle gazetecilik gözlemlerini bütünleştirmiş, dişiyle tırnağıyla uğraşarak bulunduğu yerden hayata seslenmiş gazeteci bir dostumuzdur. Kendi deyimiyle bu kitap: ”Gurbetçilik, sürgünlük, kişinin dişiyle tırnağıyla, etiyle ayakta kalma savaşıdır.” Belki de bu tanımlama hayatın yeniden üretilmesi için uğraşan insanların dur-durak bilmeden bulundukları yerlerde çalışarak var-olma savaşını bizlere anlatmış.

Esas İşçi mi Köylü mü ?

Ya... bunlar insanı zoraki öncü ederler ya.. öncü.

Zindan(lar)in Türkçesi[1]

“Hapse düşmemiş bir insan,devletin ne olduğunu bilemez.”[2]

Çiğdem Diren Sarısülük;Sevgide Yoldaş olabilmek

Tüm Yoldaş kalabilenlere !

Sevgiyi, sensizlikte yaşamak öylesine zor ki güzel yürekli dost. Zamanı mıydı bu zamansız yolculuğun? Tüm güzellikleri onurluca yaşamayı, en güzel şeyleri hiç ummadığımız zamanlarda yapardın, yaparken de kıskandırırdın bizi.

Ya bu sefer ne demeli...

Hrant Dink’in Katline 2015 Perspektifinden Bakmak

 Başlıklı Yuvarlak Masa Toplantısı (18 Ocak 2014, Alba Oteli, Ankara) 

12.05 Moderatör Sibel Özbudun’un Hoşgeldiniz Konuşması. 

İnsanı faşist kılan nedir? Ergün Aslan

 İnsanı faşist kılan siyasi düşünceleri değil sergilediği üretim ilişkileridir.
Ya.. niye kullanmadığımız bilgilerimiz körelmek zorunda ya..
Haftanın son dört günü neydi?
Ne güzelde ara sıra olsa da göçmen işçi mi yoksa  yerel işçi mi daha köylü olduğunu karıştırıyor olsam da kolektifliğin sözcülüğünü, tabanlığını kaptırmayan her göçmenle kolektiflikteki  göçmenlerin yol açtığı gettolaşmayı değil de kolektifliğe hiç uğramayan yerel halkın kolektifte yol açtığı gettolaşmanın yarattığı sorunları tartışıyorduk.Ama şimdi...

Zemherinin Kızıl Gülü‏

Bugün 24 Ocak 2011..

Boğazımda düğümlenmiş hüzünler..

İçimde tarifi zor  duygular..

Ve dilimde 18 Mayıs 1973′te Diyarbakır işkencehanesinde ser verip sır vermeme geleneğinin önderi olarak ölümsüzleşen İbrahim Kaypakkaya’nın "Devrim için her zaman ölecekler bulunur" adlı şiirinin sözleri..

"…gider,

  …gider, nice koç yiğitler gider

Senin de içinde  bir oğlun varsa çok değildir,

Ey mavi gök! 

Sayfalar