Pazartesi Mayıs 20, 2024

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Soykırımcıların inkar ve asimilasyon çabalarına karşın Ermeni soykırım gerçekliğini her fırsatta korkusuzca dile getiren, Ermeni kimliğini ve haklarını, halkların hak eşitliğini içtenlikle savunmaktan geri durmayan Hrant, kısa sürede muktedirlerin hedefi durumuna geldi. Neydi muktedirlerin bu derin korkusu? Koca Türki cumhuriyeti bir kişiden, bir sesten ve kendileri gibi olmayan bir yüzden neden bu kadar çok korktu? Bu korkunun temelinde yatan, tarih boyunca öz topraklarında binlerce yıl yaşayan Ermeni halkının soykırıma uğratılması gerçekliğinin anlaşılmasıdır. Ele geçirdikleri, çöktükleri zenginliklerin kaynağının açığa çıkmasıdır.

Bugün adına “TC” denilen çakma devletin topraklarında en tehlikeli, en riskli, en başat konulardan biri de Ermeni soykırımı meselesidir. En belalı, en riskli kimliktir Ermeni olmak. Her şeyden ve herkesten bahsedilebilir, her türlü konuya sınırlar ölçüsünde değinilebilir. Ancak söz konusu Ermeni ve Kürt meselesi ve soykırım gerçekliğinin konuşulması olursa kaşlar çatılır. Sınırlar çekilir ve tehditler savrulur. Hadler bildirilir, soruşturmalar açılır, zindan kapıları gösterilir. Olmadı kalleş kurşunlar yollanır. Yüz yıldır Ermeni ve Kürt’ün hikayesi böyle yaşanıyor ve yaşatılıyor.

Hrant sadece bu ülkenin ve acılı halkın aydını gazetecisi değildi. Ermeni soykırımından yüzyıl sonra cesaretle ortaya çıkıp adalet arayan, hakikatin sesi olmayı ve özgürlük iddiasını taşıyan bir devrimciydi. Çünkü onun ilk öğretmeni ve ilk kadim yoldaşı Karakoçan’da faşist bir pusu da katledilen Armenak Bakır yoldaştı. Bu cesur sesi duymaktan, bu onurlu duruşu görmekten korkan, soykırımla yüzleşmek istemeyen karanlığın ve sermayenin sahipleri, onu en kısa yoldan susturma yoluna gitti. Ancak onun adalet ve özgürlük arayan sözlerini, halkların eşit ve kardeşçe bir arada yaşama isteğini ve de yere serili delik ayakkabısını kimse unutmadı. Ermeni bir aydının delik ayakkabısı bile utanç dolu Türk adaletini teşhir etmeyi başardı.

Yüz yıldır dökülen Ermeni ve Kürt halkının kanı, suyla yıkanmaz. Akıp giden zaman da tarihin ilk büyük soykırım felaketini unutturamaz. Acının dilini konuşmaya devam eden, yoksul Ermeni halkının adalet arayışı her bir karış toprakta dolaşmaya devam ediyor.

Soykırım sadece milyonlarca canın feci şekilde imha edilmesi değildir. Aynı zamanda binlerce yıllık tarihsel birikimin, yaratılan kültürel mirasın, sanatsal zenginliğin de yok edilmesi ve kesintiye uğratılmasıdır. Geride zengin bir kültürel miras, mükemmel bir yenilik geleneği bırakan Ermenilerin sökülemeyecek kadar bu toprakların derinliklerinde kökü vardır. Ne soykırım ne inkar ve asimilasyon suçları derinliklerde saklı olanları söküp atabiliyor.

Hrant’ın katledilmesi sadece aydın bir canın eksilmesi değildir. Korku ikliminin egemen kılınarak şovenizmin ve ayrımcılığın kurbanlarını çoğaltarak, çoraklaşmış ve tekleşmiş bir toplum yaratılmak istenmesidir. Dün Ermeni’ye dokunmak, yakınlaşmak, dost olmak büyük bir günaha ve bir suça çevrilmişti. Bugün de Kürt’e dokunmamanın, yakınlaşıp dost olmamanın zemini hazırlandı.

Kılıçla ve zorbalıkla her türlü pratiğe imza atan ittihatçı AKP-MHP iktidarı yarattığı adaletsizlik sütunu üzerinde asla rahat oturamayacaktır. Her gün toplumun her kesiminden gelen ve artarak çoğalan özgürlük haykırışı ve adalet kavgası, Türk adaletinin sütunlarını hırpalamaya devam edecektir.

Dünden bugüne Ermeni’yle Kürt’le Alevi’yle eşit olmanın, insan olmanın, insan kalmanın büyük bir sorumluluk taşıdığı açıktır. Bunun için büyük bedel ödenmesi gerektiği bilinse de ödemeye hazır olanların umut dolu sayısı her gün daha fazla çoğalıyor. Hrant’tan sonra geride kırık bir keman, acılı bir melodi kalsa da Hrant tıpkı Armenak gibi bizim olmaya devam edecek.

1245

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Bize Cesur İnsanlar Lazım

"Kurtuluş belki de senin gökyüzünü çizdiğin resimlerdir."

Ah cancağızım... vay cancağızım...

Antalya'ya gider sınırı gümrüksüz geçen metalarla fontiye durursun.

Dersim'e gidince de sınırı gümrüksüz geçen metaların nohut üretimini bitirdiğini öne sürerek içki şişelerini...

Fontiye duranların kafasında patlatırsın.

Sıra, korku politik bir davranış olduğundan üretince... öpülmekten... korkar hale getirilen dudakların tüm yaşadıklarını sosyo - ekonomik yapı içerisinde adlandırmasına gelince de....

Ah cancağızım... vay cancağızım...

İnan...

Dijitalleşme: İşçinin Üretim Sürecinin Denetleyicisi ve Düzenleyicisi Olacağı Tarih

 

Rosa özgürlüğün ta kendisiydi

“Hareket etmeyenler, zincirlerin

ne kadar ağır olduğunu bilmezler.”[1]
 
“… Bu zehirli kaltak, bir maymun kadar zeki olmakla birlikte sorumluluk duygusundan tümüyle yoksun olduğu ve tek motifi kendini haklı çıkarma yolunda neredeyse sapkınca bir istek olduğu için daha çok zarar verecek,” diye yazıyordu Victor Adler August Bebel’e 5 Ağustos 1910 tarihli mektubunda.

İbrahim KAYPAKKAYA'nın Ölümünün 50. yılı Vesilesiyle

 

“CEHENNEMİN GİRİŞ KAPISI”NI YIKAN KAYPAKKAYA

VE

ONUN ÖĞRETTİKLERİ...

Yusuf KÖSE

İBRAHİM KAYPAKKAYA’DAN ÖĞRENMEK[*]

 

“İşçi sınıfının

ekmekten çok

onura ihtiyacı var.”[1]

 

Patika Dergisi (PD): İbrahim Kaypakkaya’nın katledilmesinin üzerinden 50 yıl geçti. 50. yılında Kaypakkaya’yı özgün kılan nedir?

 

Sibel Özbudun (SÖ): İbrahim Kaypakkaya’nın 68 devrimci hareketi içerisindeki, onu hem kendi bağlamı, hem de günümüz açısından “özgün” kılan, bence “süreklilik içinde kopuştan kopuş”u temsil etmesidir.

Sosyalizm/Komünizm Nedir? (MLPD Programı)

Sosyalizm ve komünizm hakkında düşündüklerinde birçok insanın aklından geçen sorulara bazı yanıtlar.

Sosyalizm nedir ki?

 Sosyalizm, kapitalizmin toplumsal alternatifidir. Günümüzün devlet-tekel kapitalizminde, uluslararası tekeller kendilerini tamamen devlete tabi kılmış ve tekelci sermayenin organları devlet aygıtının organlarıyla birleşmiştir. Tüm toplum üzerinde çok yönlü egemenliklerini kurmuşlardır. Aynı zamanda, hakim olan uluslararasılaşmış üretim tarzı, dünyanın birleşik sosyalist devletleri için maddi hazırlığı tamamlamıştır.

Dinci-Faşist Gericiliğin Merkezi: Emperyalist Türk Devleti

Özellikle son 15 yıldır dinci (müslüman) gericiliğin merkezi olduğu rahatlıkla söylenebilir. ABD'nin Afganistan ve Irak'ı işgali ve peşinden Kuzey Afrika ülkelerindeki 2010 ayaklanmaları ve Mısır'da geçici olarak Müslüman Kardeşler örgütünün iktidara gelmesi ve peşinden Suriye'de geliştirilen olaylar, Türk devletine, dinci AKP'nin de iktidarda olması, yeni bir emperyalist yayılma politikasını benimsetmiştir.

KAYPAKKAYA’DAN KALAN…[*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor;

belki biz olmayacağız ama

bu çelik aldığı suyu unutmayacak.”[1]

 

18 MAYIS | Umudu Büyütmeye Devam Ediyoruz

"Kaypakkaya'nın kurduğu parti ve oluşturduğu program etrafında elli yıldan fazla bir süredir kavgasını sürdüren yoldaşları büyük bir mücadele ve direniş geleneği yarattılar. Kaypakkaya'nın görüşlerini büyük bedeller ödeyerek bu günlere taşıdılar, taşımaya devam ediyorlar..."

 

Tam 50 yıl önce 1973’ün 18 Mayıs’ında 1971 silahlı devrimci çıkışının “komünist yüzü” İbrahim Kaypakkaya, Amed Hapishanesi’nde Kemalist faşist diktatörlük tarafından katledildi.

“Cabbar”laşan Ermeni (Nubar Ozanyan)

Sonu gelmez Ermeni-Kürt düşmanlığı üzerinden yaratılan büyük korku, bilinçleri kuşatıp yürekleri tutsak almaya devam ediyor. Aradan 108 yıl geçmesine karşın Ermenilerin baskı görme, işini kaybetme vb. korkularından dolayı kendilerini inkar ederek kimliklerini gizlemelerinin trajik hikayeleri yazılmaya devam ediyor. Her an baskı görecekleri endişesiyle güvercin tedirginliği içinde yaşamaya devam ediyorlar.

Soykırımlara Karşı Direnişi Büyütelim!

 

Sayfalar