Perşembe Mayıs 9, 2024

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Soykırımcıların inkar ve asimilasyon çabalarına karşın Ermeni soykırım gerçekliğini her fırsatta korkusuzca dile getiren, Ermeni kimliğini ve haklarını, halkların hak eşitliğini içtenlikle savunmaktan geri durmayan Hrant, kısa sürede muktedirlerin hedefi durumuna geldi. Neydi muktedirlerin bu derin korkusu? Koca Türki cumhuriyeti bir kişiden, bir sesten ve kendileri gibi olmayan bir yüzden neden bu kadar çok korktu? Bu korkunun temelinde yatan, tarih boyunca öz topraklarında binlerce yıl yaşayan Ermeni halkının soykırıma uğratılması gerçekliğinin anlaşılmasıdır. Ele geçirdikleri, çöktükleri zenginliklerin kaynağının açığa çıkmasıdır.

Bugün adına “TC” denilen çakma devletin topraklarında en tehlikeli, en riskli, en başat konulardan biri de Ermeni soykırımı meselesidir. En belalı, en riskli kimliktir Ermeni olmak. Her şeyden ve herkesten bahsedilebilir, her türlü konuya sınırlar ölçüsünde değinilebilir. Ancak söz konusu Ermeni ve Kürt meselesi ve soykırım gerçekliğinin konuşulması olursa kaşlar çatılır. Sınırlar çekilir ve tehditler savrulur. Hadler bildirilir, soruşturmalar açılır, zindan kapıları gösterilir. Olmadı kalleş kurşunlar yollanır. Yüz yıldır Ermeni ve Kürt’ün hikayesi böyle yaşanıyor ve yaşatılıyor.

Hrant sadece bu ülkenin ve acılı halkın aydını gazetecisi değildi. Ermeni soykırımından yüzyıl sonra cesaretle ortaya çıkıp adalet arayan, hakikatin sesi olmayı ve özgürlük iddiasını taşıyan bir devrimciydi. Çünkü onun ilk öğretmeni ve ilk kadim yoldaşı Karakoçan’da faşist bir pusu da katledilen Armenak Bakır yoldaştı. Bu cesur sesi duymaktan, bu onurlu duruşu görmekten korkan, soykırımla yüzleşmek istemeyen karanlığın ve sermayenin sahipleri, onu en kısa yoldan susturma yoluna gitti. Ancak onun adalet ve özgürlük arayan sözlerini, halkların eşit ve kardeşçe bir arada yaşama isteğini ve de yere serili delik ayakkabısını kimse unutmadı. Ermeni bir aydının delik ayakkabısı bile utanç dolu Türk adaletini teşhir etmeyi başardı.

Yüz yıldır dökülen Ermeni ve Kürt halkının kanı, suyla yıkanmaz. Akıp giden zaman da tarihin ilk büyük soykırım felaketini unutturamaz. Acının dilini konuşmaya devam eden, yoksul Ermeni halkının adalet arayışı her bir karış toprakta dolaşmaya devam ediyor.

Soykırım sadece milyonlarca canın feci şekilde imha edilmesi değildir. Aynı zamanda binlerce yıllık tarihsel birikimin, yaratılan kültürel mirasın, sanatsal zenginliğin de yok edilmesi ve kesintiye uğratılmasıdır. Geride zengin bir kültürel miras, mükemmel bir yenilik geleneği bırakan Ermenilerin sökülemeyecek kadar bu toprakların derinliklerinde kökü vardır. Ne soykırım ne inkar ve asimilasyon suçları derinliklerde saklı olanları söküp atabiliyor.

Hrant’ın katledilmesi sadece aydın bir canın eksilmesi değildir. Korku ikliminin egemen kılınarak şovenizmin ve ayrımcılığın kurbanlarını çoğaltarak, çoraklaşmış ve tekleşmiş bir toplum yaratılmak istenmesidir. Dün Ermeni’ye dokunmak, yakınlaşmak, dost olmak büyük bir günaha ve bir suça çevrilmişti. Bugün de Kürt’e dokunmamanın, yakınlaşıp dost olmamanın zemini hazırlandı.

Kılıçla ve zorbalıkla her türlü pratiğe imza atan ittihatçı AKP-MHP iktidarı yarattığı adaletsizlik sütunu üzerinde asla rahat oturamayacaktır. Her gün toplumun her kesiminden gelen ve artarak çoğalan özgürlük haykırışı ve adalet kavgası, Türk adaletinin sütunlarını hırpalamaya devam edecektir.

Dünden bugüne Ermeni’yle Kürt’le Alevi’yle eşit olmanın, insan olmanın, insan kalmanın büyük bir sorumluluk taşıdığı açıktır. Bunun için büyük bedel ödenmesi gerektiği bilinse de ödemeye hazır olanların umut dolu sayısı her gün daha fazla çoğalıyor. Hrant’tan sonra geride kırık bir keman, acılı bir melodi kalsa da Hrant tıpkı Armenak gibi bizim olmaya devam edecek.

1145

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Sayfalar