Cumartesi Mayıs 11, 2024

"Elbette yiyorlardır,içiyorlardır ''

TV de haberleri izliyorum.

Renkli camda içişleri bakanı Süleyman Soylu arz-ı endam eyliyor.Her zaman ki yüksekten bakan tavırlarıyla konuşmasına başlıyor.'...sabahleyin saat 9.00 da eyleme geliyorlar,akşam ayrılıp evlerine gidip yiyip içip ertesi sabah yine 9.00 da eyleme geliyorlar.Defalarca doktorlar tıbbi sıkıntı olabilir mi diye bakıyorlar ''bizde hiçbir sıkıntı yok'' diyorlar.

Bakanın söyledikleri bu kadarla sınırlı değildi.Bu açlık direnişinde olanların terör örgütleriyle ilişkileri olduğu ''terörist'' olduklarını TV den ilan ediyordu.Hiçbir yargı kararı olmadan.Hatta bu her iki direnişçinin daha önceden hiçbir davadan tutuklanmaları olmadan.

Ama bizler şunu çok iyi biliyoruz ki,RTE nin cumhurun başı,AKP nin hükümet olduğu süreçte halka yönelik terör uygulanmıştır.Özellikle Kürdistan da Sur,Cizre,Nusaybin,Şırnak...ta devlet eliyle terör saldırıları yapılmıştır.Bodrumlarda insanlar diri diri yakılmıştır.İstanbul da,Ankara da,İzmir de hakları için sokağa çıkanlara plastik mermilerle,gaz bombalarıyla,tomalarla terör estirilmiştir.Hacı Lokman Birlik in cenazesinin panzere bağlanarak sürüklenmesi,Ekin Wan ın cenazesinin teşhir edilmesi...terörist eylemlerdir.

 Hakim sınıf temsilcileri sadece bu dönemde değil sürekli olarak kendilerinin kanunsuzluklarını,hukuksuzluklarını ortaya serenlere ,hukuksuzluklara direnenlere''terörist'' damgası vurmuşlardır.25 mayıs 2017 perşembe günü KHK larla görevlerinden ihraç edildikleri gerekçesiyle açlık grevi yapan ve birkaç gün önce tutuklanan öğretmen Semih Özakça ve akademisyen Nuriye Gülmen le ilgili TV de konuşan içişleri bakanı Soylu bana başka bir bakanı,Milli Selamet Partisinden Adalet bakanı Şevket Kazan ı hatırlattı.Şevket Kazan da 20 mayıs 1996 da başlayan devrimci tutsakların ölüm oruçlarıyla ilgili TV de yaptığı konuşmada ''...kantinden stok yapmışlar.Elbette yiyorlardır,içiyorlardır'' demişti.Ama direnişin 69. gününe gelindiğinde yaşamını yitirenlerin sayısı 12 olmuştu.

Aygün Uğur,Altan Berdan Kerimgiller,İlginç Özkeskin,Hüseyin Demircioğlu,Ali Ayata,Müjdat Yanat,Ayçe İdil Erkmen,Tahsin Yılmaz,Yemliha Kaya,Hicabi Küçük,Osman Aygün,Hayati Can  güneşe uğurlandılar...

 Onları bir kez daha saygıyla anıyorum.

RTE nin cumhurun başı AKP nin hükümet olduğu bu süreçte 15 temmuz ''darbe girişimi'' bahane edilerek ilan edilen OHAL sürecinde 100 binin üzerinde akademisyen,kamu emekçisi haksız ve hukuksuz bir şekilde KHK larla işten çıkartıldılar/mesleklerinden atıldılar.OHAL süreci işlediğinden en temel haklarını kullanmaları engellendi.

Türkiye de başlatılan cadı avıyla birlikte işlerinden atılan kamu emekçileri,akademisyenler,öğretim görevlileri aileleriyle birlikte açlığa terkedildi,bu hukuksuzluğu ve haksızlığı kabullenemeyen onlarca insan intihara sürüklendi.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça bu uğradıkları hukuksuzluğa,haksızlığa boyun eğmek yerine direnişi seçtiler.Bundan dolayıdır ki AKP nin gözünde ''terörist''oldular.Nuriye Gülmen ve Semih Özakça 120 gün boyunca Ankara Yüksel caddesindeki İn san Hakları Anıtı  önünde oturma eylemi yaptılar.121. gününde direnişlerini ''işimi geri istiyorum''talebiyle süresiz açlık grevine dönüştürdüler.75 gün boyunca sürdürdüler direnişi.

Süresiz,dönüşümsüz açlık grevinin 75. gününde evlerine yapılan polis baskınıyla gözaltına alınan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça çıkarıldıkları mahkemece tutuklandılar.Direnişin sahiplenilmesinden korkan hakim sınıfların temsilcileri tutuklama ve hapishaneye koymayla direnişi bitirmek istiyorlar.

 Kızılayın orta yerinde İnsan Hakları Anıtı polis tarafından kariyerlerle kuşatıldı.Nuriye Gülmen ve Semih Özakça nın direnişine destek için oraya gidenler darp edilerek,yerlerde sürüklenerek gözaltına alındılar.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ya da hapishanede zorla besleme yoluyla direnişi kırmak istiyorlar.Türk hakim sınıflarının dümenindeki AKP nin bu saldırılarına karşılık Nuriye Gülmen ve Semih Özakça nın direnişini sahiplenmek insanlık görevimizdir.Haksız,hukuksuz şekilde KHKlarla işten atılan tüm emekçilerin görevlerine iade edilmeleri talebi insani bir görevdir.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça nın direnişinin kazanımla sonuçlanması bir anlamıyla dışarıdaki mücadeleyle/sahiplenmeyle de ilintilidir.

Bu sorumlulukla hareket ederek bir adım ileri...

42653

Çetin Çetin

Çetin Çetin sitemizin köşe yazarıdır. Teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır.

Çetin Çetin

“Şahverdi şehitlerinin safları parti, çağrıları savaş, sevdaları devrimdir!”

İnsanlık tarihinin devrimlerle sarsıldığı ve anıldığı ekim ayında, üç yoldaşımızı daha ölümsüzler katına uğurladık. Bir kez daha sınıf mücadelesinin en acımasız gerçeğiyle ve yoldaşlarımızın kaybının acısıyla yüzleştik. Bir kez daha intikam yeminlerimizi, sınıf kinimizi ve devrim inancımızı tazeledik. Bir kez daha ölümsüzleşen yoldaşların devrimci yaşamlarının yüceliği karşısında ölüm çaresizleşti.

“Fuhuş ülkesi almanya’nın özgür cennetine hoş geldiniz

”(Prostitutionsland Deutschland Willkommen im Paradies für Freier)[1]

 

Ovacık Şehitleri Anma Çağrısı

Şehitlerimiz simgeleşen direniş ve zafer sözümüzdür!

Dersim’in Ovacık (Pulur) ilçesinde 21 Ekim gecesi faşist TC devleti güçlerinin halkımızı teslim almaya yönelik başlattığı operasyonda 3 TKP/ML TİKKO gerillası şehit düştü. Ovacık ilçesi Şahverdi Köyü yakınlarında çıkan çatışmada yoldaşlarımız son sözlerini direnerek söyledi ve toprakta tohum oldular. Halkımızın direniş mevzilerinin ön saflarında mücadeleyi yükselten; Cengiz İçli (Ünal), Hakan Çakır (Yurdal) ve Özgüç Yalçın (Sefkan) isimli TİKKO gerillaları şehit düştü.

Diz çökmeyenlerin direnişini selamlıyoruz! Halk savaşçıları ölümsüzdür!

21 Ekim’i 22 Ekim’e bağlayan gece Dersim’in Pulur (Ovacık) ilçesine bağlı Mercan Vadisi’ndeki Sahverdi Köyü’nde TC ordusu ile TKP/ML TİKKO’ya bağlı gerillalar arasında saatlerce süren çatışmanın ardından 3 halk savaşçısı şehit düştü. Cengiz İçli (Ünal), Özgüç Yalçın (Sefkan), Hakan Çakır (Yurdal), komünist önder İbrahim Kaypakkaya’dan aldıkları “ser verip sır vermeme” geleneğinin sürdürücüsü olarak son nefeslerine kadar düşmanın saldırılarına göğüs germiş ve direnmişlerdir.

YDG: Halk Savaşçıları Ölümsüzdür! Mücadeleniz, Mücadelemizdir!

Dersim Ovacık’ta (Pulur) 21 Ekim’i 22 Ekim’e bağlayan gece faşist TC devletinin sürdürdüğü operasyonlarda çıkan çatışmada üç TİKKO gerillası toprağa düştü. Ovacık Şahverdi köyü çevresinde saat 23.00 sıralarında başlatılan hava destekli operasyonda, yaşamını halkının bağımsızlığı ve özgürlüğüne adamış Cengiz İçli (Ünal), Hakan Çakır (Yurdal), Özgüç Yalçın (Sefkan) isimli üç halk savaşçısı şehit düştü.

TC devleti, Receb’i ve Davut’u “Katliamlara alışın” diyor! /Engin Gören

“Türkiye’de intihar eylemi yapabilecek kişilerin belli bir listesi dahi var. Takip ediyorsunuz ama bu eylemi gerçekleştirme noktasına kadar bir şey yap”amayız. (12 Ekim 2015 Başbakan ın konuşmasında) diyor.

Derlenin Toparlanın Yoldaslar, Bu Kavga en sonuncu Kavgamızdır!

Faşist diktatörlüğün  Ankara'da patlattığı bomba Türkiye halklarını öldürdü. Orada öldürülen hepimizdik, Faşist Türk devleti kuruluşundan ( ittahat -tarakkiden)günümüze sosyalistler,Ermeniler,Kürtler,Rumlar,Aleviler, Ezidiler yani,Türkiye halkları katledildi . Soykırımdan geçirildi. Taksim'de Maraş'ta,Çorum'da,Sivas'ta,Roboski'de,Diyarbakır'da, Suruç'ta,Ankara'da geçmişten günümüze seri ve toplu katliamları devam ettiriyorsunuz. Ermeni ve Rumların toplu katliamları yetmedi, Ağrı'da, Zilan'da,Koçgiri'de ,Diyarbakır'da, Dersim'de katliamlar yaptınız.

Ankara barış yürüyüşü kana bulandı!

Վայրագություններւմեղավորըթուրքւայւհանրապետություննէ !

Katliamın sorumlusu TC devletidir!

Ankara barış yürüyüşü kana bulandı!

Անկարայւխաղաղցույցըվերածվեցարյունահեղության !

100'e yakın kişinin öldüğü, 500'e yakın kişinin ağır yaralandığı, Ankara katliamı, 1 Mayıs'lardan, Roboski'den... Sonra işlenen en büyük katliam ve kara gün olarak şimdiden işçi sınıfının mücadele tarihine geçti.

BİZİ HER GÜN ÖLDÜREN KAPİTALİST SİSTEMDEN KURTULMALIYIZ

“... Sermaye (dünyaya) tepeden tırnağa her gözeneğinden kan ve pislik damlayarak geliyor” Marx

TKP/ML : ANKARA KATLİAMI DEVRİMİ ÖRGÜTLEME GEREKÇEMİZDİR !

10 Ekim 2015, faşist devletin suçlarla dolu siciline eklediği yeni tarihsel bir gündür. Emek Platformu’nun “Barış ve Demokrasi” mitingine yapılan bombalı saldırıda 128 devrimci, demokrat, ilerici emekçi katledilirken yüzlercesi yaralandı. Bu vahşi saldırı Türkiye tarihinin en kanlı toplu kıyımı olarakta tarihteki yerini aldı.

Saldırıda gözler İŞİD’e çevrilse de, gerçek bambaşkadır. Bu katliamı örgütleyen, yol gösteren Faşist diktatörlüktür. Türk hakim sınıfları ve onun bugünkü temsilcisi AKP bu saldırının sorumlusudur. Bundan kimsenin şüphesi yoktur.

“Sanatçılar”mış(!) / Engin Gören

MGK’nın emir erleri deseydiniz gerçekliğinizi tarif etmiş olurdunuz! 

MGK, MİT ve AKP iktidarının talimatıyla böyle bir organizasyona girdikleri açıklamanın içeriğinden açık bir şekilde ortaya çıkıyor.

Irkçı, Şöven, “Ergenekon”cu, Günümüzün Topal Osmanının(D.Pericek’in) muritleri,   Faşist diktatörlüğün tetikçileri!   Emperyalizmin uşağı faşist ordunun postal yalayıcıları takımı bugün bir “imza kampanyası” düzenlemiş “283 sanatçı imza” atmışlarmış!

Sayfalar