Cuma Mayıs 17, 2024

Ermeni mücadele tarihinde Antranik Ozanyan

20.yüz yılın başlarında Ermeni halkının durumu vilayetlerde hiç de iyi değildi.Ümit verici gelişmelerden uzaktı.Osmanlı hükümeti Sasun yöresinde Ermeni halkının yükselen devrimci mücadelesini en ağır biçimde kanla bastırarak sonuca ulaşmak için karar vermişti.Bunun yanısıra dayanılmaz ölçüde ağır vergiler,haraçlar artık halkın ekonomik olarak da varlığını tehdit eder noktaya getirmişti.Ağır siyasi ve ekonomik baskılar beraberinde Fedai Hareketinin doğmasına sebep olmuştur..Halkı savunan,direniş örgütleyen Fedai'ler tarihin ortaya çıkardığı zorunlu birlikteliklerdir.Halk zorunlu olarak silahlı mücadeleye başvurmuş,başka alternatif yol kalmadığından Fedai olmaktan başka çare ve yol kalmamıştı.

Bitlis'de, Osmanlı askeri kuvvetleri komutanı Ali Paşa'ya Bşare Halil Ağa da kendi adamları ile birlikte eşlik ediyordu.Serop Paşa'nın vahşice ölümünden sonra,köyü askerler ile basan Bşare Halil Ağa,köyün muhtarını yakalayamayınca köyü ateşe verir.Halk Marapa kilisesine sığınır.Vahşete doymayan askerler ile Bşare Halil,insanlarla birlikte kiliseyi ateşe verir.Muhtarın hanımını işkencelerden sonra öldürür.Sıbank köyü küle dönüşür.Artık halkın kin ve öfkesi son noktaya gelmiştir.Sasunlu fedailerin yürekleri intikam ile dolar.Ama halkın,Fedai'lere olan güveni sarsılmış kaybolmuştu.Fedai'ler küçümseniyordu.Askerler ile Halil Ağa zafer sarhoşluğuna kapılmış,köylerde hava atıyorlardı.Ermeni köylerini basıyor,halkın namusuna ve malına zarar vermekten başka işleri yoktu.Artık bu duruma son vermek,Fedai'lerin itibarını yeniden kazanmak için birşeyler yapmanın zamanı çoktan gelip de geçmişti.

Antranik gurup liderlerini toplayrak şu kararı alır :''Ne pahasına olursa olsun,Bşare Halil Ağa'nın başını kesmek lazım ''.Bşare Halil Muşta Osmanlı valisinin adamıdır.Vali,Ermeni'leri yok etmede Bşare Halil'i kullanıyordu.1900'un sonbaharında Muş'un Marnikli köyüne 12 adamı ile gelecek olan Halil Ağa'nın bilgisini alan Antranik, adamları ile pusu atıp yakalama kararı aldılar.Bşare Halil Serop Paşa'nın kafasını kestiği ve Ermeni köylerine karşı yaptığı ''kahramanlık'' için Sultan Abdülhamid tarafından kendisine hediye olarak gönderilen madalyayı almak için Muş'a gidecekdir.Antranik'in pususuna yaklaşan,Halil Ağa'ya,Antranik ateş ederek atını vurur ve yere serdikten sonra Fedai'ler Harutyun,Hampartsum ve Dono ile birlikte teslim alırlar.Arkasından Serop Paşa'nın intikamını Bşare Halil Ağa'nın ''sen Serop Paşa'nın başını ölürken kestin,ben senin başını sağken keseceğim '' deyip intikamını alırlar.Antranik Halil'in Ermeni işbirlikçi hainlerin mühürlerini yanında taşıdığını,gerektiği zamanlarda bunları kullandığını biliyordu.Bunun için Antranik ceplerini aramalarını emretti.Kesesi bulundu ve içinden Ermeni hainlerin mühürlerine el koydu.

Antranik ile Fedai'ler,Bşare Halil Ağa'nın başını ve terkisini yanlarına alır,Serop Paşa'nın şehit düştüğü Geliyeguzan'a doğru yola çıkar.Yol üstünde Apo'nun evine uğrarlar,Halil Ağa'nın kesik başını gören Apo,Fedai'lere sarılıp hepsini tek tek öper,kutlamak için hemececik bir koyun keser.Kevork bu ara Halil Ağa'nın üzerinden çıkan ve Sultan Abdülhamit tarafından gönderilen madalyayı alıp Antranik'in göğsüne takar.''Antranik bu yanlız sana yakışır '' der.Geliyeguzan'lılar köylerinde başıkesilen Serop Paşa'nın intikamının alınmasından çok mutluydular.Fedai'lere sevinçlerini belli etmek için balla hazırlanmış helva yolladılar.Bu durumu Antranig anılarında ''Yıllarca yalnız helvanın değil,bal ya da şekerin dahi yüzünü görmemiştik.Günlerimizi buğdaydan,arpadan ya da çavdardan yapılmış ekmekle geçirmiştik.bazen ayran da bulduğumuz olurdu '' diyordu.Muş'da Ermeni'ler arasında sevinçle karşılanırken,Serop Paşa'nın Antranik hakkındaki ''Ölümümden sonra bu delikanlı,çok büyük bir isim olacak '' sözü de doğrulanmış oldu.Arkasından Ermeni halkı minnettarlığını belli etmiş hakkında destanlar yazarak,türküler besteleyerek göstermiştir.

Kahraman Antranik'e

Kahraman kükredi,sultan titredi / Wilhelm'in gözünden yaşlar döküldü,Kılıcın düşmanın göğsünde parladı / Ermeni'lerin önderi,kahraman Antranik Sana şükran borçluyuz. / Acımasız düşmana eziyet çektirdin...

Antranik'in Samson şapkasıyla beyaz atının üzerinde,1904 yılında Sasun'dan İran'a geçtiği zaman çekilmiş bir fotoğrafı var.O resimde göğsünde asılı duran madalya Abdulhamit tarafından Bşare Halil Ağa'ya verilen madalyadır.Yine o resimde belinde görülen hançer ise Halil Ağa'nın başını kestiği hançerdir.1905 yılında Cenevre'ye geçen Antranik Paşa bu hançeri Ermeni Devrimci Federasyonu yayın organı olan Troşag (Bayrak) redaktörlüğüne hediye etmiştir.Herzan aşiret reisi Bşare Halil'in öldürülmesi halkın fedailere olan öz güvenini getirdi.Çok sayıda genç fedailere katıldılar.

Kutsal Arakelots Manastırı çatışması ;

Hristiyanlığın ilk dönemlerinde yapılan bir manastırdır.Burada kımpetin altında Ermeni halkının ünlü çevirmenlerinden Movses Horenatsi,Isdepanos Asdik,Hazar Parbesi...gibi birçoklarının mezarı bulunmaktadır.Osmanlı yönetimi,fedailerin eylemlerinden çekindiği,Ermeni düşmanlığından vazgeçmemiş bunu günlük politika haline getirmişti.Kafkasya'dan çok sayıda müslüman göçmen gelip Muş'a yerleşmişti.Kürt'leri de Ermeni'lere karşı kışkırtmaktan geri kalmıyordu.Müslüman gençleri Ermeni'lerin ellerinden aldığı topraklara,evlere müslüman muhacirleri yerleştiriyordu.Bunlara rağmen şikayetlerini Ermeni Patrikhanesine ileten halk ''yönetime sadık kalın '' cevabını aldılar.Halk yönetimden ümidini kesmiş,varlığını ve şerefini korumak için,devrime Fedai'lere silahlı öz savunmalara ümidini bağlamıştı.Rus'lar kurtuluş olarak,Ermeni'lerin din değiştirerek Ortodoks olmalarını istiyordu.Bir taraftan halk ise Hristiyan Avrupa'nın gelip kurtarmasını,kurtaracağı ümidini taşıyordu.

Kafkasya'nın müslüman gençleri ondan fazla Ermeni köylerini ele geçirmişlerdi.Devlet ise Kürt'lerden oluşan köy korucuları atamışlardı.Asıl amaç Fedai'lerin hareketlerini takip etmekti.Serop paşanın ölümünden bir yıl geçmiş,Ermeni halkının acıları artarak çoğalıyordu.Bunu için Antranik yeni bir eylem ile yabancı diplomatların dikkatlerini Ermeni'lerin üzerine çekmek için gerekli olduğunu düşünüyordu.Batı'da ise katliamları protesto etmek dikkatleri Avrupa'ya çevirmek için amacıyla Ermeni Parti'leri kitlesel protesto örgütlemişlerdir.Bunların başında Kumkapı olayları gelmektedir.

Beş bin kişinin ölümü ile sonuçlanan olaylarda yine Ermeni'ler günlerce süren Osmanlı Bankası baskını ve rehin alma olayları ile gündeme gelmişlerdir.

Muş ovası sancılı bir dönem geçiriyordu.Hükümet ovada pusuya yatmış,Fedai'leri izlerken Antranik dağdan inerek,hemen hükümetin gözü önündeki Manastır'da ,Kevork Çavuş ve 30 arkadaşı ile konumlaştı.Antranik korkusuz,fedakar Fedai'lerle dünyanın en büyük,vahşi ve despotu Abdülhamit'e kafa tutmak,meydan okumak için Sasun dağlarından ovaya inmişti.Kutsal Arakelots Manastırı çatışması,askeri çatışmaların en kahramanca olanıdır.Ermeni'lerin mücadele tarihinde önemli yere sahiptir.Tarihçi'ler bu olayı '' Ermeni efsanevi kahramanın şan ve şerefinin ölümsüz katedrali ''derler.

Antranik ve askerlerinin Manastır'da olduğunu öğrenen Osmanlı askerleri ilk gün gelirler,çatışmadan bir şey yokmuş havası içerisinde geri dönerler.Manastırı boşaltmak isteyen papaz ile öğretmenlerin kuşkulu hareketlerinden şüphelenen Antranik olayı çözer.'' Türk'ler senin manastırda olduğunu biliyor.Manastırı topa tutmak istiyorlar.Rus konsolosu manastırda yetimlerin bulunduğunu ve buranın tüm hristiyan dünyasına ait olduğunu dikkat çekti.Manastır papazı ise yetimlerin Muş'a getirilmesi haberini yolladı ''.Antranik siperler kazdırır.Yiyecek stokunun bir aylık olduğunu görür.Şarap fıçılarının içini su ile doldurur.Tüfekleri temizletir.Denemelerini emreder.Hazırlıklarını tamamlar.Osmanlı askerleri,manastırı terk etmelerini emreder.Antranik kabul etmez.Yüzlerce asker manastırı kuşatır.

Manastıra ulaşmak isteyen Ermeni fedai'lerden Gazar ile Harutyun askerlerin ateşi altında yaralanır.Harutyun,manastıra ulaşırken,Gazar,Antranik'e seslenir ''Paşa,paşa çocuklara beni vurmalarını söyledim,beni vurmadan burada bıraktılar.Yürüyemiyorum '', Antranik şöyle cevap verir ''sen damarlarında kardeşlerinin kanını taşıyorsun,cesur ol ve yılan gibi sürünerek gel '' der.Gazar manastıra ulaşır fakat böğrüne aldığı yaralardan orada şehit düşer.Manastırda öğretmenler,yetimler şehit devrimciyi marşlar eşliğinde gömerler.Arka taraftan duvarı parçalayan Osmanlı askerlerine karşı çatışmalarda bir yüzbaşı öldürülür.Başarısız girişimlerden sonra Osmanlı ordusu hiddetlenir ve manastırı topa tutar.

Osmanlı askerleri silahlı gücüyle bir avuç cesur Ermeni savaşçılarını dize getiremeyeceğini anlayınca bu sefer diplomatik kandırmaya çalışır.Gecenin zifiri karanlığında sisle kaplı,sürekli yağan kar altında Antranik,osmanlıların sisten yararlanıp büyük kapıyı topla yıkacağını düşünür.Kapının arkasına taşlar,topraklarla takviyeler yaparak kapatır.Arka taraftan ahırın duvarını delerek içeri giren askerlerden birisi ''Kevork Çavuş sen misin ? '' diye seslenince,işte o andan itibaren Kevork'un ismi Fedai'ler ve halk arasında ''Kevork Çavuş'' olarak anılmaya başlar.

Harutyun'un yarası kötüleşmeye başlamış,manastırda ihtiyacı olan ilaçlar olmadığı için Antranik yarayı dikkatlice temizleme yapar.Ama çaresizdir.Harutyun,'' Paşa,artık öleceğimi biliyorum...intikamımın on kat daha fazlası ile alacağınıza eminim '' der.Antranik bütün askerlerine,Harutyun'u sırayla öpmelerini,son saygılarını Fedai'ye sunmalarını ister.Aynı gece saat 03'de şehit düşer.Marşlar ve dualar eşliğinde kilise önünde toprağa verilir.Harutyun'un ölümü büyük bir kayıptı.Fedai kişiliği ile asalet ve cesareti ile bir benzeri daha yoktu.Güçlü,sabırlı ve korkusuzdu.Mütevazi,sakin,affetmeyi bilen vatanseverlik ruhu ile dolu bir devrimciydi.Yeniden görüşmelerin olması için Papaz Hovhannes eşliğinde bir heyet yeniden manastırın kapısına dayanır.Çatışmalarda ölen askerlerin cesetleri Türk halkı tarafından bilinmemesi,umutsuzluk yaşanmaması için geceleri gizlice Muş'a taşıdıklarını öğrenirler.Papaz Antranik'e ''Allah size güç versin,sizin haliniz ne olacak ? Dört tarafınız kanla dolu '' der.Antranik osmanlı ordusunun en çok nerelerde toplandığını,komutanlarının çadırlarının nerede bulunduğunu,sorar.Mermileri tükenen fedailer o gece 5 bin mermi doldurur hazırlıklarını yaparlar.

Heyet Abdülhamid Han'ın emirlerini iletirken,vali,emniyet ve içerisinde komiser olan Muhammed Efendi ( bu şahıs müslüman olmuş Osmanlı'ya hizmet eden,bir Ermeni'dir),Ermeni'lerin şikayetlerini Yüksek Divan'a iletmek üzere dinleyeceklerdir.3,5 saat süren pazarlıklardan sonra Antranik Paşa Ermeni'lerin taleplerini şöyle sıraladı:İstanbul'dan buraya kadar,tüm politik tutukluların serbest bırakılması,Toplanan vergilerin güvenilir bir adam ile hükümete teslim edilmesi,Ermeni köylerine saldıran Kürt'lerin silahsızlandırılması,Kürt'lerin koruma altına alınması,kürt'ler tarafından istila edilen köylerin iade edilmesi,Devlet'le birlikte Ermeni köylerinden vergi toplayan Kürt aşiret reislerinin tasfiye edilmesi,Siz,biz devrimcileri eşkiya ilan ettiniz,eşkiya devletin kendisidir.Eşkiya'yı kendi içinde aramalıdır.Vergi toplama adı altında Ermeni halkına baskı oluşturuluyor.Durdurulmalıdır.

Abdülhamid Han'a iletilmek üzere dinlenen Ermeni taleplerinden sonra,Abdülhamid Han'dan gelecek cevaba kadar ateşkes üzerinde anlaşma kılındı.Antranik Paşa ''Eğer olumlu cevap gelmezse 6 ay direnme gücümüz var '' der.Ateşkes sağlanmasına rağmen aynı akşam osmanlı kuvvetleri saldırıya geçtiler.Muş ovasında cezaevlerinde,Türk'ler,Kürt'ler ve Ermeni'ler arasında her yerde Arakelots manastırı işgal ve direnişi konuşulurken,hiç kimse Fedai'lerin içeriden sağ salim çıkacağını düşünmez.Eylemin hedefine ulaştığı kararını veren Antranik 21 gün sonra eylemin sonlandırılması için Fedai'lere gerekli hazırlıkların yapılması talimatını verdi.

21 gün boyunca özgürlük ve adalet uğruna yürütülen mücadelede kendilerine sığınak olan Manastır kapısı önünde okunan dualar,marşlar,ölen askerlerin mezarları başında içilen andlardan sonra tehlikelerle dolu yeni yolculuklara doğru yol aldılar.Kuşatmadan kar ve sis altında sabaha doğru çarşaflara kamufle olarak kurtuldular. Osmanlı askeri kuşatması altında 21 gün sonra iki şehit vererek çıkmaya başaran Antranik Paşa ve Fedai'ler için köylüler kurtulmaları halinde kurban kesecekleri sözü vermişlerdi.O gün köyde 7 koyun kurban edildi.Halk arasında söylentilere göre Kutsal Arakelots Manastırı kuşatmasında,21 gün boyunca hastalıktan veya öldürülmüş Osmanlı askeri 1800 'dür.Ermeni'lerin bildirdiğine göre ise 555 osmanlı askeri öldürülmüş ya da hastalıktan hayatlarını kaybetmişlerdir.

Abdülhamid'den sonra 1915 Ermeni soykırımı ile devam eden İttihat ve Terakki döneminde,Kutsal Arakelots Manastırı papazı olan Hovhannes ise Türk barbarları tarafından acımasızca kılınçtan geçirildikten sonra vucudu parça parça edilerek vahşi hayvanlara yem olarak atıldı.Manastırın işlemeli kapısı Ermenistan'a taşınmış orada halen bugün dahi bulunmaktadır.

(Devam Edecek)

43676

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Agop Ekmekciyan

Liberallerin ve Ulu“sol”cuların Solculuğu-1- (Sentez)

"İşçi sınıfının devrimciliğine karşı çıkanlara sol denebilir mi? Ya da bunlar gerçekten sol olabilir mi?"

Sınıflı bir toplumda, bu toplumun alternatifi olarak sınıfsız toplumu öngören ve bunun mücadelesini veren Marksizm-Leninizm-Maoizm’in eleştirilmemesi, özellikle de mülk sahibi sınıfların ideolojik ve siyasal temsilcilerinin eleştirileri ve demagojik saldırılarına maruz kalmaması düşünülemez.

Barbara ve Sara olma zamanı! (Nubar Ozanyan)

Emekçi kadınlar birçok şeyden mahrumdur. Yoksun olduğu esas şeyler, özgürlük ve örgütlülüktür. Faşist devlet şiddeti, feodal baskı, Türk şovenizmi, egemen erkek zihniyeti, işgal ve saldırı, erkek adalet, aile ve din, dışlanma, aşağılanma vb. Saymakla ve yazmakla bitmiyor. 

KKB’li TİKKO Savaşçısı:Kobanê Ruhuyla Rojava’yı Savun!

Faşist TC içindeki klikler, Kobanê zaferinden bu yana dillerden düşmeyen bir yarasında birleşti.

Milli birlik ve beraberliğe ihtiyaç duydukları böylesi günlerde sağdan soldan TC faşizmi her zaman birleşmiştir. Bu bazen masa altından olur, bazen kapalı kapılar ardında, bazense öylece aleni. Burjuvazinin kalbini korkudan hoplatan bir işçi direnişi olabilir, emperyalist tekellere geçit vermeyecek bir çevre direnişi olabilir, faşizmi zayıflatacak bir demokrasi talebi olabilir, ataerkiyi ve heteroseksizmi titretecek bir adım olabilir bu gizli ya da açık el sıkışmaların sebebi.

Ya Özgürlük Mücadelesinden Yanasınız ya da Değilsiniz

Türk egemen sınıfları, Cumhuriyetin 100. yılını kutlamaya hazırlanırken ikinci yüz yılı için de nutuk atmaya başladılar. Halkımızın deyimiyle perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.

Nitekim ilk yüzyılı işçilere, emekçilere, devrimcilere, komünistlere, ezilen ulus ve azınlık milliyetlere, kadınlara, LGBTİ+lara, inanç gruplarına zulmetmekle geçen bir yüzyıldır. Bu baskıcı, asimilasyoncu, ırkçı, cinsiyetçi, tekçi ve emperyalizm uşağı sömürü-soygun düzeni, Kemalist cumhuriyetin ikinci yüzyılı da birinci yüz yılını izleyecektir.

Katliamlar Cumhuriyeti

13 Kasım'da, İstanbul'un en kalabalık caddesinde yapılan bombalı saldırı, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir kere daha katliamlar cumhuriyeti olduğunun acı bir kanıtı oldu.

Çamur at…[ismail cem özkan]

Kasım ayını soğuk bir gününde kalabalığın henüz tam yoğunlaşmadığı bir saatte İstiklal Caddesi'nde bir katliam yaşandı. Banka konan bir bomba patladı ya da patlatıldı ve 6 masum, hiçbir şeyden haberi olmayan insan öldürüldü…

Ateş düştüğü yeri yakar ve acısını kelebek kanadı gibi evrene yayar, fakat küresel evrenimizde o kadar çok acı yaşanıyor ki, eskisi gibi haber dahi olmuyor… Yaşanan olay ajans bülteninde geçen birkaç satıra dönüştü… Acılar, düşen ateş ve yok olan hayaller…

BORAN için – İmera Fera Yeşilgöz

Herkes olması gerektiği yerde mücadele görevini, parti görevini yerine getirmekteyken, yani her şey olması gerektiği gibiyken gelen her not kalp atışlarımızı hızlandırır. Her şeyden evvel “bir şey mi oldu?” kaygısı hissedilir.

Bir TİKKO savaşçısı:“Devrimci mücadeleye katılma tercihimin bir geçmişi var!”

Avrupa metropolünden gelen bir devrimci olarak, kapitalizmin “vahşetinin kalbinde” yaşarız. Hepimizin hayatı, değerlendirme mantığına göre yapılandırılıyor. İster klasik sömürü ilişkileri ve işgücünün yabancılaştırılması olsun, ister ayrıştırma ve izolasyona dönük eğilimler ya da sosyal yaşamda kendi kendimize olan yabancılaşma olsun; sürekli akan bir damlanın taşı oyduğu gibi insan, kapitalist merkezlerde sürekli kapitalist ideolojinin ekonomik, sosyal ve teknolojik saldırılarına maruz kalıyor.

Kaypakkaya’nın Yoldaşı Olmak! (OKUR POSTASI)

Bazen bulunduğumuz yerlerin, taşıdıkları değeri istemesek de göz ardı edebiliyoruz. Benim Partizan’la tanışmam yılları alıyor ama aktif olmam 3 seneyi buluyor. Birçok insandan şunu duyardım İbo’nun kültüründen gelenler sağlam olur. O kültürü almışsan uzakta da olsa onu yaşatmaya çalışırsın. O bağlılık hiç bitmez.

CHP'NİN İHANETLERİ /Mehmet Emin Gündoğdu

 


   Bu yazının amacı kısa bir CHP değerlendirmesi yaparak, bu partinin izlediği politik hattı ortaya çıkarmak ve okuyucuya bir fikir vermek. Çünkü bu parti tarihi boyunca hep mevcut düzenin koruyucusu olmuştur. Düzen ne zaman tıkansa CHP yardıma koşar. En son marifeti unutulmuş bir konuyu yani türbanı gündeme getirerek Erdoğan hükümetine koz vermiştir.

Mersin Eylemi: Savaşın Dayanılmaz Ağırlığı – Emir Arda

26 Eylül günü, Mersin Mezitli’de ki Tece polisevine yapılan eylemin üzerinden ortalama bir hafta geçti. Eylem, yapıldığı günden itibaren, ak koyun ile kara koyunu ayrıştıran bir işleve sahip oldu açıkçası. İki kadın devrimcinin fedai eylemi, siyasal alanın tam ortasına, onu ikiye bölen bir çizgi çekti… Bu yazı eylemin hemen ertesinde kaleme alınabilirdi. Ancak hem HPG’nin açıklamasını beklemek daha doğruydu, hem devletin vereceği refleksi ve eylemin sonuçlarını görmeliydik. O yüzden bu yazının yazılması ve yayınlanması bugüne değin bekletildi… Bu kadar bekleme yeterli.

Sayfalar