Çarşamba Mayıs 15, 2024

Ermenistan'lı Devrimciler: “Son gülüşünü unutmayacağız! Nubar Ozanyan, Rojava halkına emanetimizdir”

Nubar Ozanyan, Rojava halkına emanetimizdir!

Üzerinde şu anda bulunduğumuz Ortadoğu coğrafyasında savaşların, katliamların, soykırımların eksik olmadığı, aynı zamanda buna karşı halkların, Partizanlar’ın şanlı mücadelelerine tanık oluyoruz.

Arap, Kürt, Ermeni, Süryani her çeşit inanç ve düşünceye sahip coğrafyanın içinden kendini ezilen, sömürülen, mazlum halkların mücadelesine adayan savaş alanlarında Osmanlı-Türk devleti destekli çetelere karşı mücadele içerisinde yitirdiğimiz Ermeni halkının eşsiz komutanı, Nubar Ozanyan’ı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz.

Nubar Ozanyan sıradan bir asker, bir savaşçı değil, O bizzat savaş içerisinde, savaşa yön veren, önderlik eden, en önde giden, bizzat savaşın içerisinde kaybettiğimiz, sözde değil, bizzat önde giden komutandır.

1915 Ermeni soykırımı ile tarihi sosyal, ekonomik, kültürel dokusunu, bir buçuk milyon Ermeni’yi tarihten silen, İttihat ve Terakki’nin bugün devamı olan Türkiye Cumhuriyeti’nde azınlıklara, Kürtlere uygulanan yok etme politikası aynen olduğu gibi devam etmektedir.

Yeni ve eski ittihatçılara karşı mücadeleyi kendine görev sayan Nubar Ozanyan yoldaş tüm bu acıları iliklerinde hissetmiş, kendinde mücadeleyi zorunlu görev kabul etmiştir.

Türkiye’nin dört bir yanından Ermenilerin ruhani lideri olan Der Giragosyan’ın girişimleri ile toplanan soykırım artıkları, kılıç artıkları, çocukları İstanbul’da Ermeni okullarında toplanan yetim çocuklardan birisidir Nubar Ozanyan. 

Şehit düşen diğer yoldaşları Armenak BAKIRCIYAN (Diyarbakır), Hayrabet HANÇER (Kayseri), Nubar YALIM (Şırnak), Manuel DEMİR (Kayseri), Hrant DİNK (Malatya) gibi şehitler kervanına Nubar OZANYAN da katılmıştır.

“Başkasını savaş alanına göndermedi”

Arkadaşlığın, dostluğun, fedakarlığın, yoldaşlığın günümüz dünyasında, yaşayan en iyi örneklerinden olan Nubar Ozanyan ilerlemiş yaşına rağmen bugüne kadar geleneklerin dışına çıkmış öz ve sade yaşantısıyla herkese örnek olmuştur. İnsanların kafasında “Halen bugün demek ki böyle devrimciler de var” dedirtmiştir. Şehadet mertebesine kavuştuğu zaman kendisine ait bir ceketi dahi olmamıştır. Açık deyimle evini sırtına yüklemiş, nerede mücadele varsa kendisi orada olmuştur.

O’nu, haksızlığın zulmün işgalin savaşın olduğu her coğrafyada görebilmekteyiz. Görev insanı bazen Bekaa vadisinde bazen Filistin’de, Ermeniler’in en zor anında Karabağ’da yoldaşları Leonid, Valod, Manuk, Hovsep ve Monte ile beraber olmuştur. Görev insanı, ne zaman mazlum Kürt halkının Türk devleti destekli IŞİD çetelerine karşı mücadelesi gündeme geldi hemen Rojava’da en ağır sorumluluklar üstlendi. Başkasını savaş alanına göndermedi. “Siz gidin, ben sonradan geleceğim” demedi. En önde giderek yoldaşlarına, Partizanlar’a gerekli hazırlıkları yaparak, onlara yol gösterdi, örnek oldu.

“Antranik Ozanyan’ın adının kullanarak onu ve direnişini yaşattı”

2014’te Irak Kürdistanı’nda dağlarda, 2015 yılından bu yana da Rojava Kürdistan’ının özgürleştirilmesinde yer alan Nubar Ozanyan yoldaş, İŞİD çetelerinin korkulu rüyası olmuştur. Her saldırılarını üstün zeka ve savaş taktiklerini kullanarak bertaraf etmesini bilmiştir. Komutanlık sıfatının kazanılması öyle kolay olmamıştır. Kan, ter, acı ve emek ile yoğrularak kazanılmıştır.

IŞİD çetelerine karşı mücadele için gelen Enternasyonal Savaşçıları İngiliz, Amerikalı, Fransız, İtalyan, İspanyol, Yunanistan ve birçok değişik ülke ve milletten özgürlük savaşçılarının bizzat Orhan/Nubar yoldaş ile çalışmak, öğrenmek ve mücadele etmek isteği boşuna değildir. Abartılı da sanılmamalıdır.

Alçak gönüllü mütevazi, hiçbir zaman kendisini övmeyen, anlatmayan, fotoğrafını dahi çektirmeyen, sıradan insan görüntüsü ile tanıdığımız enternasyonal bir devrimci olmuştur. Nubar yoldaş çok önemli erdemlere sahiptir, anılarını yazan medya devrimcisi olmamıştır.

1915’te Ermeni ulusunun ölüm yürüyüşünde, boynu bükük gidenlerden değil, bizzat direniş örgütleyen devrimci Kevork Çavuşlar, Ağpür Seroplar, Antranik Ozanyanlar, Avolar, Sivaslı Muradların gittiği seçtiği direniş geleneğini kendine rehber almıştır. Aradan yüz yıl geçmiş olmasına rağmen Ermeni halkının ulusal kahramanı Antranik Ozanyan’ın adının yaşatılmasını ve tanıtılmasını gerekliliğine inanmış kendini Nubar OZANYAN soyadını kullanarak ifade etmiştir.

Komutanın acı ölüm haberi Amerika’dan Kanada’ya, Avrupa’ya, Kuzey ve Güney Kürdistan’da duyulduktan sonra başta Ermeni halkı ve ezilen halklar yas tutmaktadır.  Yüzyıl aradan sonra kendisine Antranik Ozanyan’ın fedai direniş ruhunu rehber alan,  Nubar OZANYAN’ın mücadelesi de O’nunla aynı olmuştur.

“Ermeni halkı, Ermenistan’da defnedilmesini istedi”

Ermeni halkı en yüksek düzeyde sahiplenerek anavatan Ermenistan topraklarında ebedi olarak istirahat etmesini istemişlerdir. Fakat şehit düştüğü Rojava’da halk şehidine son görevini yaparak kalbine gömmüştür. Kürt halkının özgürlük savaşçılarının mücadelesinde yitirdiği halk fedailerinin şahadetlerinden sonra mezarlıklarının tahrip edilmesi, dozerlerle yıkılması, ortadan kaldırılması, gerilla cenazelerine yapılan saldırılar, saygısızlıklar ve en son Armanek BAKIRCIYAN’ın anıt mezarının özel harekatçılar tarafından yıkılması, devletin gelenekçi, ittihatçı yüzünü ortaya çıkarmıştır. Ermeni’ye Kürt’e, Alevi’ye muhaliflerin cenazelerine dahi tahammülsüzlük artık üst noktaya varmış olduğundan Rojava topraklarında istirahatı uygun görülmüştür.

Bugüne kadar ender rastlanan ezilen halkların özgürleştirilmesi mücadelesinde şehit düşen Nubar OZANYAN’a, Kürt halkı ile beraber burada yaşayan kalabalık bir Ermeni kitlesi de sahip çıkmış, bağrına basmış, kendilerine emanet olarak görmüşlerdir. Cenazede bu sahiplenmeyi bizzat yaşadık, gördük. Cenazeyi Kürt anaları omuzlarında taşımak istemiş, zılgıtlar, gözyaşları içerisinde defnedilmiştir.

“Ermeni ve Kürt halkına emanetimizdir”

Kürt devrimci geleneklerine göre ailesiz, başka topraklarda şehit düşen gerillalar, bir aileye emanet edilmektedir. Nubar OZANYAN’ı şehitlik nasnamesi bir aileye verilerek üstlenmesi sağlanmıştır. Son yolculuğunda halkın, özgürlük güçlerinin, yediden yetmişe herkesin, ezilenlerin sahiplenmesi duygusal anlar yaşanmasına neden olmuştur. Kürt ve Ermeni analar, kalplerinin en sıcak köşesini Nubar OZANYAN yoldaşa ayırmışlardır...

Bugün Türkiye ve Ortadoğu coğrafyasında yaşanan çatışmalarda her yurtsever, aydın, ilerici, demokrat insanım diyen herkes saflarını netleştirmek zorundadır. Mazlumların, Ermenilerin, Kürtlerin yanında mı yoksa İttihatçi Osmanlı Türkiyesi yanında mı yer alacak. Yer alınan taraf kişinin rengini belirleyecektir.

Şu acıyı da yaşıyoruz Nubar yoldaş mücedelesini ve hayatını verdiği özgürlük ve bağımsızlık yolunda, kendi öz topraklarında toprağa verilemedi. Ama şu konuda da gönül rahatlığı içerisindeyiz ki, Kürt halkı kendi evladı gibi sahip çıktı.

Ama birgün muhakkak Antranik Paşalar gibi demokratik özgür anavatan topraklarında, Panteon’da yerini alacağı sözünü veriyor ve and içiyoruz.

Son gülüşünü unutmayacağız!

 

Yaşasın halkların kardeşliği!

Kahrolsun Osmanlı İttihat ve Terakki Geleneği!

Nubar Ozanyan yoldaş ölümsüzdür!

Պայգար Պայգար Պայգար մինչեւ հախդանակ!

Şehîd namirin!

Ermeni Delegasyonu

27.08.2017 / Rojava

 

Kaynak: www.partizan-online.net

47487

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Agop Ekmekciyan

Bizi bu kurşunlar değil sizin sessizliğiniz öldürürecek

Ey önce insanım diyenler ,faşizme,haksızlığa karşı olduğunu söyleyenler, ey aydınlar,entellektüeller,kendine ilerici, devrimci, demokrat diyenler,ey geçmişte bedel ödeyen , zülmün en acısını yaşayan canlarım , kardeşlerim, arkadaşlarım, dostlarım , yoldaşlarım duyuyormusunuz bu çığlığı ,feryadı ve bizlerden ne istediklerini!!!  Kürt ulusu en demokratik hakkı için her şeyini feda etmekte,(“bir tasmalı köpek gibi kul köle yaşamaktansa,özgürlüğüne aşık, kurt olmayı tercih ederek ,kışa karda girmeyi aç kalıp , gerekirse ölmeyi göze alarak bedel ödeyen,kurt,”)hikayesini çoğumuz biliriz.

Kürtlerin İslam’la Eşekleştirilmesi! - Kadir Amaç

Bu çalışmayı Şengal’ın kurtuluşuna adıyorum. Postmodern pradigma beş bin yıllık insanlık tarihine ait tüm antikiteleri bir buldozer gibi ezip geçiyor. Özellikle son elli yıl içinde postmodern pradigma dijital bir dünya yaratma uğruna, insan gezegeni ve diğer gezegenler üzerinde zihinsel denemeler gerçekleştirerek, ontoloji ve kozmolioji yasaları üzerinde çok ciddi hasarlar meydana getirmiştir.

Mirabal kardeşler üç kelebektiler

ONBİNLERCE KELEBEKTE ÖLÜMSÜZLEŞTİLER…

En güzel şiirler, en güzel şarkılar, en güzel romanlar; sevgi sözcükleri olmadan yazılmaz.

İster savaşa ait olsun bunlar, isterse en karanlık çağlara; içerisinde mutlaka, kadın-erkek cinsleri arasındaki sevgi yerini alır.

Cinsler arasındaki sevgi; doğanın, onun bir parçası olan insanlığın tüketilmesi imkansız yaşam kaynağıdır.

Ve bu yüzden cinsler arasındaki iktidarı, 21.yüzyılda dahi koruma ısrarı; bütün iktidarların omurgasının sağlam kalmasının garantisidir.

Rojavada olmak...

Devrimin haleflerinde olması gereken temel devrimci kriterlerin en başında TUTARLILIK ilkesi gelirken ikinci temel ilkesi ise bütün kalbimizle halka hizmet etme duygusu gelmektedir. Sağlam bir dünya görüşü, halka hizmet etmeyi temel bir görev olarak kabul eder. İşçilere, yoksul köylülere, çalışarak yaşamını sürdüren tüm emekçilere-kadınlara-Kürt halkına-çeşitli milliyetlerden ezilen halklara-farklı inanç ve cinslere karşı devrimci sorumluluk ve derin bir duyarlılık taşıyarak gerçek anlamda devrimci niteliklere sahip olunur.

Ciddiyet!!!

Devrimimizin her alandaki görevleri, amaçladığımız hedefe uygun olarak layıkıyla yerine getirildiği oranda başarı ve ilerleme kaydedilir. Ertelenen-“unutulan”-geçiştirilen-ihmal edilen, üzerinde yeterince ciddiyetle durulmadan baştan savma yapılan her görev, demokratik halk devrimine giden yolu uzatır. Varılması gereken hedefi uzaklaştırır. Unutmamak gerekir ki başarı ve kazanım sadece sağlam bir ideolojiye sahip olunarak elde edilemez. Bunun kadar önemli olan bir diğer yan, faaliyetçilerin devrimci nitelikleri ve sahip oldukları düzeydir. Pratiğe müdahale güçleridir.

G-20 ler Ezilen Halkların Kaderini Belirliyor! “Alın Size Barış”!

Defalarca yazdık,anlatmaya çalıştık ve dedimki; siyaset yapanlar,demokrasi isteyenler,"büyük politik tahliller'de bulunanlar, emperyalizmle ,faşizmle , faşist diktatörlüklerle barış olmaz. Çünkü, bütün savaşları başlatan-çıkaran onlar. Sömürüyü, ve insanların bütün eşitsiziliğini yaratan ve bu sistemlerini devam ettirmek silah üretenler yakıp yıkıp dünyamızı çöl haline getiren , yaşanmaz kılan yine glabol emperyalist devletlerdir. Onlar var oldukca emperyalist savaşlarda var olacaktır.

Proletaryanın İktidar Mücadelesinde Strateji ve Taktiğin Kavranması:Özgür Gelecek

Kapitalist üretim basit meta üretiminden doğmuştur ve uzun bir tarihsel dönemi kapsar. Kapitalizmi olanaklı kılan üretim araçlarının özel mülkiyeti ve toplumda ücretli emeğin egemen olmasıdır. Kapitalizm sömürü üzerine kuruludur. Temel ekonomik yasası işçinin ödenmemiş emeği üzerinden elde edilen artı-değer yasasıdır. Toprağı, üretim alet ve araçlarını ellerinde bulunduran bir avuç sömürücü sınıfı halk yığınlarını açlığa mahkûm etmektedir. Daha fazla kâra odaklı olması daha fazla sömürü dolayısıyla ezilen halkta daha fazla yoksulluk açlık ve acı olarak yansıma bulur.

Emperyalistler tepişirken kitleler katlediliyor

“Kapitalizm kendi süretinde bir dünya yaratır.” Marx’ın bu sözü söylemesinin üzerinden yaklaşık 170 yıl geçti. 

Kapitalizm ekonomisiyle, siyaseti ve kültürüyle, yaşam biçimiyle, ideolojisiyle ve en önemlisi, bunların toplamı olan yıkıcılığıyla, doğayı ve onun bir parçası olanı insanı tahribatıyla,  artık insana ve doğaya ölüm sunmaktan başka yapacağı bir şey kalmamıştır. Kapitalizm çürümüştür. Burjuvazinin çürümüş kokusu bütün dünyayı hızlı bir şekilde sarmaya başlamıştır.

SOYKIRIMIN ANITI VE AĞITI: Gomidas/ Komitas/ Soghomon Soghomonian

“Mea mihi conscientia pluris est quam omnium sermo.”[1]

Yıllar boyunca, ne geçen zamanın ne de Anadolu toprağının örtebildiği katliam izleriyle dolu yollarda yürür ve kendi ölümünü beklerken, “Eğer kurtulursam gördüklerimi yazacağım. Halkımın yaşadıklarını herkes bilsin” diye düşünüyordu Rahip Krikor Balakyan. “Hatta tüm bunları gelecek kuşaklara aktarmak için yaşamalıyım. Hayatta kalmak için elimden her ne geliyorsa yapmalıyım.”

Faşist devlet terörüyle kazanılan bir “seçim” ! / Engin Gören

TC devleti ve AKP hükümeti, yine bütün eşitsizliklere rağmen 7 Haziran da genel seçime gitti ve tek başına hükümeti kuracak “miletvekili” sayısını yakalayamayınca kudurdu. Ağızlarında salyalar akıtarak tehditler savurdular. Hemen kısa sürede seçimi yenileyeceklerini söylediler ve bir süre oyalamadan sonra hükümet olarak 1 Kasımda yeniden seçime gideceklerini ilan ettiler.

Mustafa Kemal Erdoğan /Tamer Çilingir

Tayyip Erdoğan ‘‘Rabia‘‘ işaret yaparak sayıyor; ‘‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet‘‘…

Oysa…

Yüzyıldır tutmadı bu maya… Kan ve gözyaşlarıyla sulanan bu topraklarda 91 yıl önce inşa ettikleri devlet de, bayrak da, vatan da bizim değil… O tek millet dediği şey de, ne Kürtleri ne de diğer ulusları temsil ediyor.

Talat Paşa’dan Enver Paşa’dan devraldığı soykırımı bayrağını ölene kadar dalgalandıran, Hitler’e ‘örnek’ olabilecek derecede suçlu olan Mustafa Kemal’in izinden yürüyor Recep Tayyip Erdoğan.

Sayfalar