Perşembe Mayıs 2, 2024

Ezber Bozan Korkusuz Önder: KAYPAKKAYA

“2003 yılının yaz aylarında bir grup yolcu, Malatya’nın köylerinden arabayla geçerken, yol kenarında bulunan kayısılardan bir miktar almak isterler. Kendilerine yetecek kadar kayısı toplar ve tarla sahibi köylüye ücretini vermek isterler. Bu sırada yolculardan birisi köylüye:

“Amca, sen İbrahim Kaypakkaya diye birisini tanır mısın?” diye sorar. Böyle bir soru karşısında afallayan, bir o kadar da kaygılanan köylü duraksar. Yolcu, sözüne devam eder: “Biz onun yoldaşlarıyız.” Bunu duyan köylünün yüzünde, içten içe duyduğu memnuniyetin ifadesi olarak bir tebessüm belirir ve sözünü sakınmaz: ‘Koyun o paranızı cebinize! Ben Kaypakkaya’nın yoldaşlarından para almam!’” (Umut Yayımcılık-İbrahim Kaypakkaya Seçme Eserleri Önsözünden)

Verdiğimiz örneğe onlarcasını bugün yenileriyle birlikte verebiliriz. Ancak bu ve benzeri örneklerin İbrahim yoldaşın kitleyle kurduğu bağın yarattığı etkinin hala devam ettiğini, ölümsüzlüğünü vurguladığını belirtmek gerekir.   

Evet, 18 Mayıs 1973 tarihinde “Ser verip sır vermeyerek” katledilen komünist önder İbrahim Kaypakkaya, ölümsüzlüğünün 44’üncü yılında ülke gerçekliğini “somut koşulların, somut tahlili” ilkesine uygun olarak yorumlayıp ve mücadelesini buna göre örgütleyen bilinciyle Türkiye halkının mücadelesinde yaşıyor, savaşmaya devam ediyor.

Evet, İbrahim yoldaşın faaliyet yürüttüğü bölgeyi tanıma ve bu tanıma sonrasında, bastığı toprağa en uygun siyaseti belirlemesi “somut koşulların, somut tahlili” ilkesine uygun olarak hareket etmesinden gelmektedir. İbrahim yoldaşın görüşleriyle-iddialarıyla sergilediği pratik arasında bir çelişki bulmak mümkün değildir. Öyle ki devrimin kırlardan şehre doğru gelişeceğini savunmakla kalmamış, T. Kürdistanı’nın birçok bölgesinde yoldaşlarıyla birlikte en zorlu koşulları göze almış, Dersim dağlarında savaşın örgütlenmesine kanıyla, canıyla katkı sunmuştur. Halkı tanımak, anlamak, kitlelerin nabzını tutmak için 15-16 Haziran işçi sınıfının eylemlerinde, Trakya’nın köylü eylemlerinde yer almış, toplumsal hareketleri bire bir gözlemleyerek dersler çıkarmıştır.

Yani İbrahim yoldaş komünist kimliğindendir ki sürekli iktidar perspektifiyle mücadelesini örgütlemiş ve devrimin amacı olan iktidarı fethetmenin yeniyi yaratma yolunda emin adımlarla gitmek olduğunu, ezber bozucu kimliğiyle bize göstermiştir. Bunu da her cümlesinden, her pratiğinden, hedefe ulaşmadaki kararlılığından anlamak mümkündür.

 

Tereddütsüz Bir Komünist

İbrahim yoldaş, 44 yıl önce ülkemiz devriminin öncüsü olan Proletarya Partisi’nin temellerini attığı coğrafyamızda, sınıfsız-sınırsız bir dünya umudunu filizlendirerek, bozkırları ateşe vermiş ve bu yolda “halkın kurtuluşunu savunan bir komünistim” diyerek yaşamış, düşman karşısında ser verip sır vermemeyi ardıllarına bir miras olarak bırakmıştır.

İbrahim yoldaşın Kürt sorununda, açıkça ulusların kendi kaderini tayin hakkını savunması, Halk Savaşını savunurken bir grup öncünün değil halkın örgütlü gücünün ordulaşarak iktidara yürümesini ve kızıl siyasi iktidarlar kurarak iktidarın parça parça alınacağını savunması ve silahlı mücadele konusunda hiçbir taviz vermeyen tavır içerisinde olması... Uluslararası komünist hareket içerisinde yaşanan ayrışmada Kruşçev revizyonizmine karşı tavır takınmakta tereddüt etmeyerek, 5 ustayı kabul etmesi... Komünist kelimesinin kötülendiği bir dönemde, bu isimden korkan devrimcilere de karşı çıkarak parti ismi tartışılırken partinin adında komünist ibaresi olması konusunda ısrar etmesi... “Ser verip sır vermeyen” tavrıyla ardıllarına bir miras bırakması... Bunları belirlediğimizde hiçbir muğkaklığın olmadığını görmüş oluruz. Ülkenin saf gerçekliğini, oldukça yalın bir bicimde söyledi ve söylemekle kalmadı elinde silahı ve ardında silahlı mücadeleyi ikirciksiz savunan örgütüyle “Ben yakalandım, siz devam edin” dedi.

 

Ezber Bozan Korkusuz Önder

Kemalizm’in ilerici olduğu görüşüne karşı onun niteliğini net biçimde savunan İbrahim yoldaş, Kürt ulusunun tahakküm altında olduğunu ve Kendi Kaderini Tayin Hakkını savunması ile 70’li yıllarda itibaren “saklanmaya çalışılan meşale” olarak ezber bozmaya devam ediyor. Evet, İbrahim yoldaş bunları söylediğinde sol içerisinde M. Kemal hayranlığı ve şovenizm hakimdi. Fakat gelinen noktada “devrime kendinden başlama” şiarını ilke edinmiş Kültür Devrimi’nin yarattığı komünist kimliği ile ülkede devrimciliğin-komünistliğin normlarını yerle bir etti. Evet, tüm bunlarla beraber Marksizm’in “somut koşulların, somut tahlili” olduğu gerçeğini anlamayan ve anlayamayacak idealizmin tersyüz etme operasyonunun ispatlı gerçeği değiştiremediğini de görmüş olmaktayız.

Onun içindir ki İbrahim yoldaşın nerede bir direniş ve mücadele varsa orada olmasının kaynağı, düşüncelerinin bizzat Marksizm biliminden almasıdır. Onun içindir ki hala resmini taşımak, onunla ilgili slogan atmak ve türküsünü söylemek suç sayılıyor. Onun içindir ki katlederek düşüncelerini yok edeceklerini sananlara ölümsüzlüğünün 44’üncü yılında devralınan bayrak, yoldaşlarının elinde dalgalanmaya devam ediyor. Onun içindir ki İbrahim yoldaşı andığımız bugünlerde mücadelenin en önünde direnişi büyütmek ve savaşmaktan geçmektedir. Onun içindir ki İbrahim yoldaşın 44’üncü ölümsüzlük yılında biz ardıllarına düşen görev geçmişin hatalarından kopmamakta ısrar değil, geçmişin başarılarını ve doğrularını benimsemekte ısrardır.

40735

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

Kürtlere Kadın, çocuk, yaslı ayrımı dahi yapmadan topyekün saldıran katil devlet …

Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarını ilhak ettiği ve zulmettiği Kürtlere nasıl da saldırıyor?.. Nasıl da katmerli baskı ve tahakküm uyguluyor?.. Uyguladığı zorbalığı nasıl da en üst boyutlara tırmandırıyor?.. Tüm bunların sonucu devlet sokağa çıkma yasağı ilan ederek, topuyla, tankıyla, her türlü silahla Kürtlerin evlerini, barklarını yakıyor, yıkıyor, yağmalıyor…  Binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan Kürtler böylesi kanlı bir tehcire zorlanıyor… 

Kentsel dönüşüm

Kentsel dönüşüm, kentin tarihince oluşan denetim dışı alanların düzenlenmesi ve yaşayan insanları bu düzenlenmeye göre biçimlendirme ereğidir. Kentin, sistemin ve geleceğinin planlanmasının bir adımı olarak sunulan bu yaklaşım; egemenlerin ideolojik, politik, ekonomik ve idari ihtiyaçlarının karşılanmasını hedefler. Bu hedefin gerçekleşmesi için öncelikli olarak bunun bir ihtiyaç haline gelmesi yada ihtiyaç olduğunun ön kabulünü koşul lamasıdır. Bu ön koşullar dizisi olmadan süreç başlatılamamaktadır.

Hendek Birliği

Kürt halkı yenilsin yenilmesin, iyi direndi ve iyi direniyor. Kitleler şehirlerde kendilerini savunmak istediklerinde, zorunlu olarak barikata ve hendeğe baş vururlar. Bazı aydınların hendeklere karşı çıkmasının, hendeklerin kapatılmasını talep etmesinin hiçbir anlamı yoktur. Kürtler hendeklerde sadece kendi ulusal hakları için değil,

Türkiye'nin demokratikleşmesi için de direniyorlar. Devrimciliğin ve demokratlığın bugünkü mihenk taşı hendeklerdir. Hendeğin hangi tarafında duruyorsun? Hendeği kazanların tarafında mı, kapatmak isteyenlerin tarafında mı? 

Katliam bir devlet geleneği ise isyan da bir halk geleneğidir

7 Haziran seçimlerine HDP'nin parti olarak gireceğini açıklaması ile başlayan katliamlar bugün AKP'nin iktidarını koruma yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. 7 Haziran'dan önce çıktığı her meydanda yapacağı katliamların propagandasını yapan, dört bir yana tehditler savuran AKP hükümeti bugünlerde tehditlerini hayata geçirmiştir.

Katliam bir devlet geleneğidir

FAŞİZME KARŞI BİRLİK OLUP MÜCADELE ETMENİN KAÇINILMAZLIĞI

Yalan, demagoji ve artan ölçüde devlet terörü ve korku, faşizmin en temel özellikleri arasındadır. Halkı, bu taktiklerle korkutur, sindirir ve ezer. Ve bununla beraber, “vatan haini” demagojisiyle, ilerici olan kesimlere karşı geri yığınları peşinden sürüklemeyi başarabilir. Ve böylece, geniş bir kitle desteğini de arkasına alarak, sermayenin çıkarları doğrultusunda ülkenin aydınlık yüzüne karşı savaş açar. Bugün ülkemizde fazlasıyla yaşanan da budur.

ADİLOŞ BEBE'DEN , MİRAY BEBE'YE

''..bunlar, engerekler ve çıyanlardır,bunlar, aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır, tanı bunları , tanı da büyü...'' diyerek Kürt halkının çocuklarının henüz kundakta başlayan acı ve dramını anlatan Ahmet Arif'in şiirine yansıyan gerçekleri hiç değişmeden bugün de aynen Miray bebek şahsında yaşıyoruz.Ama maalesef daha tanımadan öldürüldü.

Önce eşitlik, sonra Kardeşlik! DTK Kongresi ve Özerkliğe dair

Osmanlının son sürecinde ortaya çıkan ittihat ve terraki adlı Jön Türk hareketi olan milliyetçi  türkçü akım önce 1915 Ermeni/ Süryani soykırımını gerçekleştirmiş ve 1920 TC`nin kuruluşunun hemen sonrasında da  TKP Önderleri Mustafa Suphi,Ethem Nejat ve yoldaşlarını hunharca Karadeniz sularında katlettirmiş ve 1925 den bu yana da Kürtlere karşı imha ve inkar politikalarına girişmiştir.

TKP/ML: “Ölüm; Özgürlük, Devrim Ve İdeallerimiz İçin” Diyenlere Bin Selam Olsun!

“Al, yüreklerinden bir parça koy yüreğine

kokuları serin bir bahar rüzgarı gibi

çek içine.

şafak vakti dağın ardında selamla onları

söz ver,

başarılacak de,

de ki gülümsesinler

de ki arkada kalmasın gözleri.”

Türk, Kürt Uluslarından Ve Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımıza;

Soykırımın yeni adı: "Kürtleri Çökertme-Çöktür."

        Faşizm her coğrafyada aynı karakteristik özelliklere sahiptir. Çünkü aynı ideolojik kaynaktan beslenmekte, yasalar çıkarmakta, yürürlüğe koymakta, katliam ve soykırımlar yapmaktadır. 12 Eylül askeri faşist yasalarıyla yönetilen sözde parlamenter sistem, 12 Eylül faşizminin devam ettiricisidir. Bugün artık ülkemizde faşizm tanımı üzerinde tartışmanın bir gerekliliği yoktur ve kalmadı da. Faşizm bir devlet biçimidir. Faşizme, faşist zulme, baskıya katliamlara karşı çıkan herkes ," düşman, hain, terör yandaşı, terörü destekleyen güruh" olarak  damgalanmaktadır.

Faşizm kadın devrimcilerden intikam alıyor - Ziya Ulusoy

Erdoğan faşizmi, generalleri ve polis şeflerini, kadın devrimcilerin katledilmesine seferber etti.

Yalnızca son aylarda İstanbul'da Günay, Dilek, Dilan,Yeliz, Şirin, Kürdistan'da Güler, Sakinelerin öldürülüşünün yıl dönümünde Seve, Fatma, Pakize yoldaşları katletti. Ayrıca, çocuk büyük demeden çok sayıda kadını da kuşatma altına aldığı Kürt ilçelerinde öldürdü.

Ergenekoncu Perinçek Faşizmin Kelle Avcılığına soyundu

   Türkiye devrimci hareketine elli yılı aşkın musallat olan, bir koluna Kemalist  faşizmi takan, diğer koluna ise devrimcileri takmaya çalışan  Doğu Perinçek devletin en sadık elamanı, akıl hocası ve tetikçisidir. Bugün teorik   faşizmin ve devletin teorisyenliğini yapan karşı devrimci faşist güruhun başını çeken çok önemli bir elemanıdır. Geçmişte İbrahim Kaypakkaya’yı öldürtmek istemiştir. Ama görevlendirdiği kişiler Kaypakkaya'yı tanıyan, Kaypakkaya’ya güvenen çıkınca Perinçek ve ekibinin katletme planı tutmamış, boşa çıkarılmıştı. İrfan Çelik bu komplonun canlı tanığıdır.

Sayfalar