Perşembe Mayıs 2, 2024

Faşizme Taş Atmak İyidir

Tas Atmak Degil, Tas Atmamak Provakasyondur   Yasalcilikla, mesruiyet/haklilik zemini arasindaki farki kavramak istiyorsaniz, cocugunuzun, sizin koydugunuz kurallarla, kendi ozgur ruhu arasinda yasadigi catismanin sonuclarina bakin...Orda iki dunya catisir; bir kendi disindaki dunya, ve onun kurallari, ve de cocugun kendi ozgur ruhu ve varmak istedigi dunya...Kural koyucular, dunyayi kendi istedikleri sekilde dizayn etmek, yonetmek, baslarinin agrimamasini isterler;, koleler ise, yine dunyayi kendi tasavur ettikleri seklide kazanmak arzusu guderler...Bu iki farkli dunya ve irade arasindaki catisma ve celiskiler kacinilmaz olarak bir catisma dunyasi yaratirlar...Her kural ve kanunun amaci kendi disindaki dunyayi disiplin altinda tutmaktir; tutabildigi yere kadar...   Mesruiyet ve  kendisi olmak zemininden her cikis, ozunde, kendisi olmak istencinden cikis ve disardaki dunyaya teslim olmaktir.Hicbir kural yoktur ki, onu koyan iradenin/sinifin, kendi sinif cikarindan azade olsun; tum yasalar, o sinifin cikar ve iradesinin korunmasi icin vardirlar...Iste, tam da burada, mesruiyet zemini, aslinda ozgur olmak, kendisi olmak zeminidir; mesruiyetten her kacis, ozgurlukten bir kacis, ruhun teslim dunyasini yaratir... Koleler ve cocuklar, ve dahi devrimciler, her donem icin, o donemin ozgur ruhunu temsil ederler; o ruh oldugunde ozgurlukte olur; teslimiyet, karsi iradeye biat, egemen olanin dunyasindasinizdir artik...Birakin, o cocuk ruhu yasasin; cunku ozgurluk icin ihtiyacimiz olan tam da o ruhtur iste; mesruiyetin kavgasi, ozgurlugun kavgasidir!


 

Insanlari daga ideolojiler cikartmaz, fasizm cikartir; daga cikmak zorunda kalan insan, kendi ideolojisini yaratir.

Radikalizm bir duygudur, onu besleyen, yasatan, yaratan, insanin icinde yasadigi maddi toplumdur. Radikal duygular, radikal ideolojiler yaratir.

Kuru-siki baris edebiyatlari yapmayin, anlamaya calisin insan-toplumsal gerceklik-siyasal sonuclar iliskisini.

Dagdakilere cagri yapacaginiza, radikalizmi oldurmeye calisacaginiza, fasizmi oldurun.

Fasizm varsa, daga cikan insan da var olacaktir.

Savas arzu edilen birsey degildir, kacinilmaz birseydir. Zora karsi Zor Tarihsel Materyalizmin bir yasasidir.

Kafkaslardan, Ortadogu, Afrika, Uzak Asya, Latin Amerikaya kadar heryerde adi konulmamis dusuk yogunluklu bir savas ya da acik savas suruyor, ama kimleri 'silahla cozum donemi bitmistir''(!) diyor....
Bu sozu hakim siniflar icin mi yoksa ezilen siniflar icin mi soyluyorsunuz?...Hangisi icin soylerseniz soyleyin, tum devletlerin en buyuk butceyi silahlanmaya ayirdigi bugunun dunyasinda bu koskocaman bir yalan degil mi?

Hayatin, gercegin dili bunun bir palavra oldugunu soylerken, kendi oznel istekleriniz bu aci gercegin yerine gecebilir mi?....Gecseydi eger hemen yanibasinizda Suriye'de Irak'ta, Ukrayna'da, Kurdistan'da cocuklarin yasiyor olmasi, kadinlarin korkusuzca sokaklarda geziyor olmasi gerekmez miydi?
Ya Gezi?...Eli silahsiz gencler salt bariscil protestolar yaparken onlari Marslilarin tufeklerinden cikan kursunlar mi oldurdu?

Kimin kafasidir bu; hakim siniflarin halki-halklari yalanlarla aldatmak kafasi degil mi?!

Kilicdaroglundan Recepe, tum TV lere kadar siddetin-tas atmanin bir devlet provakasyonu oludugu beyninize islenmeye calisiliyor...

Boy boy kameralar onun de cantali, tas atan, sivil polislerin resimleri, fotolari tum basina gosteriliyor....Yani bakin devlete tas atmanizi isteyen devlettir, polisin kendisidir, aman sakin ha oyuna gelmeyin, asla devlete, polis tas-molotof atmayin, devrimci siddet kotudur denmeye calisiliyor...

Devrimciysen, tas atiyorsan provakatorsun demek istiyorlar

Siz hic boy boy sivil-provakator polislerin goruntulerini basina veren, ben provakatorluk yapiyorum, tas atan ben devletim diyen bir devlet gordunuz mu?....Provakasyon adi uzerinde sinsi, caktirmadan oyuna getirmektir....Peki niye boyle acikca tas atanlar sivil polislerdir diye gozumuze sokuyorlar dusunuyor musunuz?

Yillardir son moda ideolojik silahlari budur; ''yeralti orgutleri, teror orgutleri, gizli orgutlenenler, siddete , tasa, molotofa, silaha sarilanlar aslinda devletin derin orgutleridir, onlardan uzak durun'' diyerek tasfiyeciligi gelistirdiler, devrimci orgutleri tecrit ettiler...Kimileri de sol adina bu oyuna gelmeye coktan hazirdi, cizgileri geregi bu boyleydi...

Peki Perincek gibi bir CIA solunu temsil eden birisi, Mahir Kaynak gibi eski bir MIT sefi bu komplo teorilerinin onculugunu yaparkan hic mi akliniza sormak gelmiyor, acaba bu herifler harala gorele bu komplo teorilerini yaymaya calistiklarina gore acaba bu da baska bir buyuk komplo olmasin?

Recep kotu devlet yok, derin devlet var sahtekarligini yayarken, buna tutunurken hic mi akliniza gelmez bu Recep efendi ne zamandir halkin dostu oldu???

Ucuz teorilerle geliyor devlet, ama isin kotu yani kitleler icinde bu ucuzluga kanacak, dahada kotusu eski sol icinde bu ucuzluga dayaanarak sosyalizm adini gosterip burjuvazinin yardimina kosacak bir suru hain var.

Devrimci siddeti savunmak devrimi savunmaktir.

Ilk once tas atan sivil polisleri vurun; sonra tas atmaya devam edin...Tas atmadan duzen degismez!

  
89820

İbrahim Dinç

Site yazarlarımızdan olup teorik ve politik yazılar yazmaktadır.

İbrahim Dinç

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Sayfalar