Salı Nisan 30, 2024

İsrailleşen Türk devleti ve Kürtler

Ulusal sorununu çözmeyen bir devletin burjuva “demokratlığı” söz konusu olamaz. Türk devletinin tarihinde, burjuva anlamda “demokrat”lığı oldukça sınırlı olmuştur. Sınırlı yıllar içinde   burjuva “demokrasisi”ni uygulaması, dış koşulların ve iç koşulların (işçi sınıfı ve emekçilerin) dayatması sonucu olmuş, ama, işçi ve emekçiler ve başta Kürtler olmak üzere diğer azınlık uluslar üzerindeki faşizm sopasını da hiç bir zaman elinden bırakmamıştır.

Kürt sorunu demokratikleşme sorunudur. Çünkü ulusal sorunun özü budur. Ezilen ulusun varlığı, burjuva anlamda “demokrasi” ile bağdaşmaz. Ve ezilen ulus üzerindeki tahakküm, baskı, zulüm ve şiddet, sadece ezilen ulusa yönelik olmaz, ezen ulusun mensuplarına, yani halkına yönelikte olur. Bu bağlamda, Kürt halkı ile Türk halkının kaderi ortaktır. Kürt halkının ve bir bütün olarak Kürt ulusunun haklı mücadelesini desteklemeyen, sahip çıkmayan ve ona omuz vermeyenin, demokratlığı ve hatta burjuva demokrasisinden yana olduğu kuşku götürür.

Bugün, burjuva anlamda dahi demokrasi isteyenlerin,  Kürt ulusnun haklı mücadelesini desteklemesi gerekir. Çünkü Kürtlerin mücadelesi, en yalın anlamıyla bir demokrasi mücadelesidir.

Nedir bunlar:

1-      Bugün özelinde özerk yönetim

2-      Anadilde eğitim

3-      Daha genel anlamda söylenirse; Kendi kaderini özgürce tayin etme hakkı.

Kürt ulsu kendi kaderini özgürce tayin etmeden Kürt sorunu bitmeyecek, ve Türk egemen sınıfların Kürtler üzerindeki baskı ve zulmü de sona ermeyecektir.

Gelinen aşamada, Kürtler; örgütsüz, silahsız ve kendi ulusal demokratik haklarına sahip çıkmayan Kürtler değildir. Bunların hepsi var ve bir çok cephede savaşacak kadar, örgütlü, silahlı ve kendi ulusal haklarını savunacak kadar ulusal sorunlarına duyarlı bir ulusal yapısı var. Böyle bir örgütlenme ve kitlesel sahiplenme karşısında Türk devletinin tankları, topları ve paramiliter güçleri Kürtlere artık boyun eğdiremez.

Kürtler, 12 Eylül ya da 1990’ların başındaki gibi de değildir. Ne bölgedeki durum eskisi gibi ne de Kürtlerin örgütsel, askeri ve siyasal durumları eskisi gibi. Oysa, Türk devleti, her ne kadar Türk kitlesinin önemli bir bölümünü (milliyetçilik temelinde) arkasına alsada, iyice teşhir olmuş durumdadır. ABD ve AB emperyalistlerinin destekleri de, Kürtlere boyun eğdirmelerine yetmeyecektir.  

Türk milliyetçiliği ve şovenizm, devlete, Kürtlerin ulusal mücadelesini bastırmaya yetmediği gibi, osmanlıcılık rüyaları da Kürtlerin mücadelesini geriletmeye yetmeyecektir. Savaşan güçler açısından olgu ve süreç dünden çok farklıdır. Türk devletinin askeri  güc ne olursa olsun, karşısında örgütlü bir halk vardır. Bu bağlamda, bu süreç Kürtlerin lehinedir.

Türk devletinin, 1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra, Kürdistan illerinde sokağa çıkma yasakları ve askeri saldırıları sonrası, artık Kuzey Kürdistan “Türkiye Kürdistanı” olmaktan da çıkmıştır. Bu süreç hızla gelişmekte ve Türk devletinin vahşice saldırısı, Batı (Rojva) ve Kuzey Kürdistanı hızla birleşmeye götürmektedir. Ortalarından zorla sınır çekilmiş bu iki halkın birleşmesi ve birlikte hareket etmesi için bütün koşullar olgunlaşmıştır. Çünkü, Türk devleti açıktan kendi vatandaşları olarak gördüğü Kürt halkına savaş açmıştır. Bu savaş durumu, Kuzey Kürdistan Kürtleri’nin “Türk vatandaşı” olmadığının açık bir kanıtıdır. Ve bu halkın geriye dönşünü beklemek siyasal saflık olur.

Kuzey Kürdistan’ın durumu Filistin gibidir. İsrail Filistin halkına boyun eğdiremediği gibi, faşist Türk devleti de bütün askeri gücünü Kürdistan’a yığsa da, Kürtlere boyun eğdiremeyecektir.

Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri Kürt halkının bu haklı mücadelesinin yanıda olmalı ve ona açıktan destek vermeli ve omuz omuza savaşmalıdır. İşçi sınıfı hareketinin gelişmesi ve çeşitli uluslardan işçi sınıfının birliğinin sağlanması, bugün özgülünde ezilen ulusun ulusal demokratik hakları için verdiği mücadeleyi desteklemekten ve falist Türk devletinin zorbalığına karşı direnenlerle yanyana olmaktan geçiyor. Bu mücadele, aynı zamanda, ülkenin demokratikleştirilmesi mücadelesidir. Ezen ulus milliyetçiliğini ve sosyal şovenizmi yıkmanın bir yoluda budur.

Kürtdistan illerinin tank ve toplarla bombalanmasının Türkiye’nin batı illerinde yaşanmayacağını düşünenler yanılır. Sınıf çıkarları için Burjuvazi, kendi halkını katletmekten çekinmedi ve çekinmeyecektir. 

Emperyalistler arası çelişkilerin keskinleşmesinin emperyalist savaş tehlikesini kapıya getirip dayattığı bir süreçte,  ve buna bağlı olarak, bölgede olanca hızıyla süren savaşlar; Türk devletinin eski, normal "barış" sürecine döneceğini düşünenleri yanıltır. Türk egemen sınıfları, dışarıda ve içeride savaş durumunda kalacaktır. Komünist ve devrimciler, siyasal mücadele taktiklerini buna göre şekillendirmelidir.

Örgütlü bir halkı hiç bir güç yenemez. Türk egemen sınıfları bu halkın ortasında defalarca bomba patlatmış ve sayısız katliamlar yapmıştır. Buna karlşın, halk yılmamış ve her fırsatta başını kaldırmaya ve direnmeye çalışmaktadır. Bu anlamda, işçi sınıf ve emekçilerin gücü küçümsenmemelidir. Kitle direnişlerinin örgütlenmesi için daha militan çabalarharcanmalıdır. Kitlelerin önemli bir bölümünün, devletin demokratik güçlere karşı savaşından ve saldırganlığından hiç memnun olmadığı ve en asgarisinden bu iktidarın gitmesini istedikleri ortadadır. Bu toplumsal olgu, devrimcilerin lehine ve faşist devletin ise aleyhinedir.

1994’lerde, PKK’yi dağlarda yanlız bırakıp “alan temizliği” taktiği ile Kürtleri zorla köylerinden göçertip şehirlere yığan Türk devleti, bugün de Kürtleri batıya sürmeye çalışıyor. Dünkü taktik, nasıl ki, Kürtlerin sürüldüğü illeri birer hendek savaşı verecek duruma getirmişse, çok yakın bir zamanda batı illerini de hendek ve barikat savaşlarına  dönüştürecektir.  

Türk Burjuva devleti Kürtlere savaş açmakla, çözümsüzlüğün çözümüne savaş açmıştır. Devletin bildiği tek çözüm; katliamlarla sindirmek ve ezmek. Ancak, halkın da yaşamak için bildiği tarihsel bir şey var: Örgütlenmek, silahlanmak, savaşmak ve asla boyun eğmemek...

16.12.2015 

42820

Son Haberler

Sayfalar

İsrailleşen Türk devleti ve Kürtler

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar