Perşembe Mayıs 9, 2024

Kaçkınlara döneklere ağzı iyi laf yapan kurusıkı lafazanlara

1- Kitabın bol cümleli yerinden ve damarından konuşarak abartma denemesi:

Süreç öyle bir hal aldı ki dönek olup içinde bir şeyler kıpraşanın sadece ben olduğumu zannedecek saflıkta bakıyorken hayata, dan dun sesleri eşliğinde gürültünün göründüğünden daha büyük olduğunu gözlemledim. Toparlanma nidaları eşliğinde, apoletlerini bırakmış, kenara çekilmiş, görev bekleyen Amerikan askerleri havasında dolanan geçmişin soytarıları(tüm mücadele kaçkınları yani bizler), meydanı boş bulup at koşturmak için eyerlerini eşeklerin sırtına yerleştirmek için hazırlanıyorken böyle bir yazının taraflar için kendine gelme yazısı olmasını dilerim.

Dönülmez akşamın ufkundayım. Maoistlerlerle dirsek ve kol temasındayım, Haberler uçuşuyor, etkinlikler piknikler vs. yapılıyor. Oh ne güzel haberler, ne gaddar güzel… Eski ilişkilere ulaşılıyor. Oh ne gaddar güzel… Döneklerde kitabın ve bilginin karanlık yüzünden başlıyorlar konuşmaya, ağızları iyi laf yapıyor. Of ne gaddar! ca değil mi? İkiyüzlüce değil mi?

Geçmişin hizip klik ve bilumum ayrık otları ilan edilip(böyle olabilir yâda olmayabilirler) bugün yeniden toparlanmak adına eski savaşçılar, eski tüfekler, eski devrimciler oluverdiler. Bunun tespitinin ve açıklamasının nedenlerinin ve dayanaklarının öncelikli olarak içerde baştan aşağı bir tartışmasını yapmadan böyle bir adım atmak, mayına basmakla eşdeğerdir diye düşünmekteyim.

Benimde ağzım iyi laf yapıyor? Küçük burjuva yaşamın esnekliği ve kaypaklığını ev iş ve çevremde gizleyip, illegalite oportünizmine bulayıp proleter halkımızın yaşam alanlarında çok da güzel ajitasyon ve propaganda yapabilirim, hatta ve hatta geceleri yazılamaya ve bildiriye ve hatta ev ziyaretlerine çıkabilirim. Ara sıra gelip o evlerde gönül almak babında kalabilirim. Ancak ne ev hayatımdan ne de iş hayatımdan nede beni şekillendiren o küçük burjuva yaşamdan vazgeçebilirim. Eskiden işler böyle yürüyordu sanırım. Sadece hamallar ve eşekler her şeyi sırtlıyor, yapıyor, ölüyor, tutsak düşüyordu.(O zamanın eşşek ve hamallarından biride bendim.)

Benim gibi kaçkınlarda teori ve pratik bilgilerini, hikâyelerini sermaye yapıp pazarda çok da güzel bir tezgâh yapabilir aslında. Nede olsa gelenekten biriyim. Buna hakkım var değil mi? Bir özeleştiri verdim mi? Olay tamam demektir.

Dönüp bir semt, mahalle, okul, ilçe, il komitesinde görev alabilirim. O kadar emek verdik bedel ödedik!? Değil mi?

Bilgimizde var Allaha Şükür

İl komitesinden aşağı kurtarmaz aslında

Ama haydi ilçe olsun kabulümdür.

Ne dediniz zaten örgütlü çocuklar mı var?

Başlarına mı vereceksiniz.

Tabii yoldaş!

Ne demek körün aradığı bir göz Allah’ın verdiği iki göz ooh ne güzel,

Ne gaddar güzel toparlanıyoruz!

Eğer toparlanma denen şey yukarıda yazdığım kurgusal süreçteki gibi ise size kocaman bir ‘NAH TOPARLANIYORUZ’ demek zorundayım. Toparlanma denen şey küskünleri bir araya toplamak olmamalıdır. Küskünler ve kaçkınlar ancak hurdacıların depolarındaki çürümeye yüz tutmuş parçalara benzerler, geri dönüşümden geçirip işlevsellik kazanmaları için; hiçbir tercih ve hakları olmaksızın en alt seviyede en kızgın ve önemsiz gibi görünen işlerde ellerinde fırça duvara afiş yapıştıracaklarsa, gece elinde boya ile yazılamaya çıkacaklarsa, gözcülük yapacaklarsa, en zor görev ve sorumlulukların yerinde yani en altta olacak ve her görevi yaşına ve bilgisine bakmadan sorumlusunun ve komitesinin kararlarına uyacaksa evet her dönek her kaçkın geleneğin aktif bir üyesi olabilmelidir. Ancak kaldığı bıraktığı ya da daha ileri bir konumdan başlayacaksa(yeteneği var ya) bu çürümenin, hizipleşmenin, eski kokuşmuş iş ve pratiklerin tekrarlanmasına sebep olacaktır. Çalışan akıl ve el olmadıkça sadece çalışan akıl hep patron ya da ağa olarak kalacaktır. Doğruyu yapmak için çok şey bilmeye ihtiyaç yoktur. Sadece yapılan her iş halkın içinde açık yüreklilikle yapılmalı yönü hep ona dönük olup ondan gelip ona gitmelidir. Yani Kadroların genç ve tecrübesiz olması sorun değildir. Eğitilebilirler. Örgütlenebilirler. Ancak kaçkınları gencecik yeni savaşçıların başına cellat olarak atamayın. O gençler 40 yıllık geleneği kendi ayakları üzerine dikecek kudrete ve güce bilinçlerinde zaten sahipler. Eski tüfekler, aslında bir tıkaç olmaktan başka hiçbir şey olmayacaklardır. Çünkü onların hastalıklarını temizleyecek aygıt ve mekanizmalar hala oluşmadı oluşturulmadı. Yazıp çizdikleri kadarına müsaade edilmeli bilgi birikimlerinden faydalanılmalıdır. Ancak ve ancak asla kadro haline gelmelerine izin verilmemelidir.

2- küçük burjuva özgürlükçülüğü, dar, kolaycı, yüzeysel, bir şey olmazcı yaklaşım denemesi:

Süreç öyle bir hal aldı ki, iyi anlamda söylüyorum. Yanlış anlamayın. Toparlanıyoruz farkında mısınız? Eskiler bile görüşmek istiyorlar.

Bakın kadrolar genç ve tecrübesizler, bunların birikimlerinden faydalanılabiliriz. Tecrübeleri çok, yürekleri de biraz kararlı ise cacık bile olabilirler. Hele eskileri bir anlatışları var roman gibi hikâye gibi. Bak kelli felli adamlar olmuşlar hala yılmamışlar. Sırtımızı dönecek halimiz yok. Böyle bir süreçte çok faydalı olacaklardır. Gelsin özeleştiri versinler. Geçmiş geçmişte kaldı. Ne olacak onlarda böyle olmasını istemezdi. Ufak tefek hatalar çok büyütüldü canım. Aslında söylemlerinin çoğu doğruydu. Biz hiç mi hata yapmadık. Yapmayın canım. Okumuş teorik yönleri güçlü kişiler, gelsinler başlasınlar bıraktıkları yerlerden. Hatta biz onların gönüllerini etmeliyiz. Biraz yağ, biraz fırça, biraz da alttan aldık mı devrimi bir ömür’e sığdırırız.

3- Bana ne var, sana ne var! yaklaşımı denemesi:

Süreç öyle bir hal aldı ki, ne oluyoruz demeye kalmadı. Aslında iyiler onca emekleri var ama böyle şeylere gerek yok. Biz bize yeteriz.

-Hem bana ne var, yukardakiler daha iyi bilir. Onlar bilmeyecek te kim bilecek. Neden büyütüyorsun Tanerciğim. Bunu sorun ve gündem haline getirerek ne yapmak istiyorsun. Hem Sana ne var! İşine baksana. Buluttan nem kapıyorsun, Bizi de kendini de üzüyorsun. Boş ver, bu dünya fani, her şey gelip geçici…

-Ama be.

-Boş ver dedik ya!

-Ama bizde düşülen hatalara, bizim yaptığımız hatalara kimse düşmesin diye…

-Ne laf anlamaz adamsın be, oğlum bak git!

4- Eskimeyen bahaneler, eskiyen dönekler

-Geçmişte çok hata yapıldı çok.

-Şuradan bir ciğara

-Hüüüüüüpss, ciğerlerim bayram etti kirve.

-Hangisinden başlayım bilmiyorum… OF oof!

-Ayağımızı kaydırdılar(Takunya giyseydiniz.)

-Adam kayırdılar.(Menfaatin mi vardı da sustun)

-Hemşericilik ve bölgecilik çoğalmıştı(Bence Siirt fıstığı Antep fıstığından daha iyi, yoksa pahalı olmazdı)

-Kötü işlere bulaşanların olduğu(sen ne yaptın peçetemi tuttun)

-Seks konusunda sapıtanların olduğu(arkanı dönüp dinleyeceğine, kalkıp su döksen ayrılırlardı)

-Ama programa karşı çıkıyorlardı, yasalcı olacaktı bunlar, maoyu ve mayoyu red ediyorlardı.

-E’eee

Ne e’si biz canımızı koyduk meydane, siz yaşamadınız, çocuksunuz, siz kimsiniz bize hesap soruyorsunuz! Ne yaptınız ha! Ha! Ha!

Biz dındını dındını dındını dındındın

Biz zındırı zındırı zındırı zınzınzın

-Siz bu kadar şey olurken ne yapıyordunuz???

-Bizmi? Iııım , Iıım ımm,Küümm Küüm Küm.

KAÇTIK İŞTE BAŞKA NE YAPACAKTIK. Bizde mi güme gitseydik. Bak ne güzel aile kurmuşum, Bak işim eşim aşım tam, bak her istediğimi söyleyip yapabiliyorum bak. Bak kitapta okudum entelektüel de oldum. Bak ….

Buradan yaptığınız saptamalar idealizmdir. Her insan bildiği kadarını değil yapabildiği kadarını yapabilir. Yapabilirliğini belirleyen şey zaman, konum, bilgi ve beceri ile sınırlıdır.

Dostlar gerçek her zaman çıplaktır. Görecek kadar cesursanız doğru yerden doğru bakın. Kaçkınsanız kaçkınsınızdır, Dönekseniz öylesinizdir.. Küskünseniz sadece naz edersiniz. Maoizm öyle bir kordur ki söndüremezsiniz. Kendinize de benzetemezsiniz. Sizde soyunup Ganj nehrinde bedeninizi ve ruhunuzu yıkayıp dara çekin. Çünkü çıplakların en büyük silahı örtüsüz kılıfsız Marksizm Leninizm Maoizmdir. Birde buradan bakın.

Taner Özcan 

33884

Taner özcan

Taner Özcan sitemizin köşe yazarıdır. Kültürel ve politik konularda yazılar yazmaktadır

Son Haberler

Sayfalar

Taner özcan

Hesaplaşma mı? Kutlama mı?

Faşist TC devleti hem ülke içinde hem de bölgesel düzeyde, resmi ve sivil militarist güçleriyle başta Kürt halkı olmak üzere demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesi yok etmek ve devlet terörüyle susturmak için çalışmaya devam ediyor. Bu süreç aynı zamanda TC’nin kuruluşunun da yüzüncü yıl dönümüdür.

TC, yüz yıl önce Osmanlı yıkıntıları üzerinde tekçi bir zihniyetle kuruldu. Ermeni soykırımında, diğer azınlık halkların yok edilip sindirilmesinde aktif rol alan ittihatçı birçok ırkçı kadro da kuruluş sürecinde rol aldı.

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Sayfalar