Çarşamba Mayıs 29, 2024

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

Heval Redur Siser, tek başına bir ordu gibi direnmenin destanını yazdı. Ne teslim ol çağrısı ne ailenin ikna çabaları direnişin rengini karartamadı. Gerilla, zirvelere bakarak Kurdistan’ın derinliğinde savunma ve saldırının taktiklerini geliştiriyor. Arazinin genişliğini, derinliğini yaratıcı bir şekilde ustaca kullanarak cellatların oyununu ve moralini bozarak darbeliyor.

26 gün direnen gerillanın bilinç ve iradesine takılıyor düşüncelerim. Bu nasıl bir irade ve kararlılıktır ki bir yandan yaralı bedeninin acılarına direnecek diğer yandan öldürmekten ve kıyımdan başka bir şey düşünmeyen bir katiller ordusuna karşı tek başına direnecek?

Bu nasıl bir iradedir? Bu nasıl bir dirençtir yoldaş? Bu teslim olmayan direniş, gücünü özgürlüğe olan ölümüne tutkudan, viran olmuş köylerden, soykırıma tanıklık etmiş kanlı kayalardan, isimsiz şehitlerden almıştır. Aşkolsun sana heval! Gökyüzünün mavi sonsuzluğuna yükselen saygıyla selamlıyoruz direnişini. Örnek alıyoruz kahramanca duruşunu!

Onur ve vicdan sahibi herkes bilmeli ve anlamalıdır ki, gerillanın direnişi ve yaratıcılığı olmazsa yaşam susar, nehirler kurur, ağaçlar gözyaşı dökmeye başlar. Çocuklar dilsiz, analar kör olur. Direnen ve savaşan her gerillaya derin minnet duygumuzu dile getirerek ses ve can olmalıyız. Yoldaş olmalıyız.

Özgürlük arayan Kürt’e, Karabağ’da açlığa ve dermansızlığa karşı direnen zeytin karası Ermeni çocuğa, direnmekten başka yol yok! İsimleri her gün değişen ancak direnişleri değişmeyen gerilla direnişleri ve anılarını özgür basında okuyoruz.

İsimleri bazen JİYAN TOLHILDAN olur. Bazen DİYAR NORŞİN olur. Bazen REDUR SİSER… Ancak toprakta, dağlarda bitmeyen isyan ateşleri gibi bir gidip bin gelen can oluyorlar!

Osmanlı ve TC tarihi tanıktır ki, halklar katledilerek tarihlerinin son sayfalarını çevirmemişler. Mazlum Kürt’ü öldürmek dün olmadığı gibi bugün de TC’nin kurtuluşu ve huzuru olmayacaktır. Direnen özgür Kürt, savaşan onurlu gerilla, TC’nin uykusunu kaçırıp kirli hayallerini ve kan dolu mutluluğunu bozmaya devam edecektir.

Yıkık damlı kerpiç evinde gerilla anaları “Ben size bu dağlar, bu toprak oğlum kokuyor dememiş miydim? Açan çiçeklerde gördüm oğlumun yüzünü” dedikçe zalimler rahat yüzü görmeyecektir. Anaların toplu mezarlara bakıp evlatlarını aramayacakları günler mutlaka gelecektir.

Toprağını, suyunu, kültürünü, dilini ve kendilerine ait olanları korumaya çalışan, hayallerinin peşinden koşan gerilla sadece Kürt halkının değil Ortadoğu, Kafkas halklarının onurunu koruyor ve geleceğini etkiliyor.

Kürt ulusal özgürlük hareketinin gerilla komutanı heval Murat Karayılan HPG, YPS ve QSD’nin toplam şehit sayısının 7 bin 18 olduğunu açıkladı. 8 yılda ödenen bu bedel ağır olduğu kadar bir o kadar anlamlıdır. Bu onurlu direniş özgürlük arayanlara, savaşanlara aittir. Faşist ordunun kaybı ise 23 bindir. Rakamlar önemlidir!

Ancak bundan daha önemlisi savaşın geldiği boyutu ve gerillanın ortaya koyduğu fedakarlık ve kahramanlığı iyi anlamak gerekir.

Gerilla, Ortadoğu, Kafkas ve Balkanların en gaddar, en kıyıcı savaş aygıtı olan Türk ordusuna karşı savaşıyor. Emperyalizmin katliam örgütü NATO’ya karşı savaşıyor. Gerillanın arkasında ise sadece halkın ve özgürlüğün desteği, onurlu direniş tarihi vardır.

Cellatların arasında güneş ışığından daha özgür gerilla, hayallerinin peşinden koşmaya devam ediyor. Ses, can, yoldaş olma zamanıdır.

2103

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

“Cabbar”laşan Ermeni (Nubar Ozanyan)

Sonu gelmez Ermeni-Kürt düşmanlığı üzerinden yaratılan büyük korku, bilinçleri kuşatıp yürekleri tutsak almaya devam ediyor. Aradan 108 yıl geçmesine karşın Ermenilerin baskı görme, işini kaybetme vb. korkularından dolayı kendilerini inkar ederek kimliklerini gizlemelerinin trajik hikayeleri yazılmaya devam ediyor. Her an baskı görecekleri endişesiyle güvercin tedirginliği içinde yaşamaya devam ediyorlar.

Soykırımlara Karşı Direnişi Büyütelim!

 

Seçim Tavrı(Mız): Oyumuz Devrime![*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Vekil inançların

raf ömrü kısadır.”[1]

 

Umudun Adı ve Devrime Çağırıydı Yılmaz Güney[1]

“Bir pratik,

bir ideolojinin aracılığıyla

ve bir ideolojinin içinde vardır.”[2]

 

Reis Çelik’in, “Düzene başkaldırmış korkusuz bir devrimci”[3] diye betimlediği Onu; hayatının her alanında uçlarda yaşayan korkusuz, sahici insanı; hakikât savaşçısı komünist Yılmaz Güney’i nasıl anlatabiliriz? Bunu çok düşündüm. Sorumun yanıtını da yine Yılmaz Güney’in üç karesindeydi…

‘ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR-SANAT’A YANITLAR[*]

 

“Kâğıda dokunan kalem,

kibritten daha çok yangın çıkarır.”[1]

 

Ümüş Eylül Kültür-Sanat/ Hasan Şahingöz (HS): Sizce yazarlık nedir? Yazarlığın ayırt edici özellikleri nelerdir? Kime, neden yazar denir?

Temel Demirer (TD): “11. Tez”ci eyleminin saflarında, “Yazmak eylemdir; yazarlık ise son saatin işçiliği,” diyenlerden ve elime her kalem alışımda Friedrich Engels’in, “El yalnızca emeğin organı olmayıp, aynı zamanda emeğin ürünüdür,” uyarısını anımsayanlardanım.

 

Ben Ölüyorsam Sizde Ölün: Seçimleri (Kılıçdaroğlu'nu Boykot)

Proletaryalar faydacıdır; yararlanmasını bilene.

Seçimler ilginç bir şey.

Herkes seçimlerin neler değiştirip değiştirmeyeceğini tartışıyor.

Ama kime göre neye göre?

Devrimcilere göre mi proletaryalara göre mi?

Şayet tartıştığımız seçimlerin sisteme karşı devrimcilerin yaşamlarında neler değiştirip değiştirmeyeceği  ise...

İnanın dün olduğu gibi bu günde seçimlerin devrimcilere karşı sistemin davranışlarında herhangi bir şey değiştirmeyeceğini herkesbiliyor..

Sistem yine devrimcileri gördüğü her yerde katletmeye çalışacak.

Nisan Güneşi Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor

Nisan’ın 24’ü çeşitli milliyetlerden ve inançlardan işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen yığınların öncü müfrezesi proletarya partisinin kuruluş günüdür. Aynı zamanda Marks ve Engels tarafından 1848 yılında ilan edilen Komünist Manifesto’nun Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında yeniden yaşam suyuna kavuştuğu tarihi ifade etmektedir.

BURJUVA SEÇİMLERİ ve PROLETER TAKTİK

Bilim, ….. , isteklere ve görüşlere uygun tarzda, tek bir grubun, ya da tek bir partinin savaşım hazırlıklarına ve bilinç derecesine göre siyaseti belirleme yerine, ülkedeki bütün grupların, partilerin, sınıfların ve yığınların hesaba katılmasını emreder.[1]

Enkaz Yaratan Çürük Düzeninizi Yıkacağız; Seçim Kurtuluşunuz Olmayacak!

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce insan taammüden katledildi, yüz binlercesi yaralandı ve milyonlarcası temel yaşam koşullarından mahrum bırakıldı. -Bir değil, iki değil, üç değil- on binlercemiz kendileri için bir mezar haline getirilen evlerinde öldürüldü. Sadece depremler nedeniyle değil enkaz altında kurtarılmayı beklerken yardım edilmediği için donarak öldürüldü. İnsanların yardım edin çığlıklarına, “Nerede bu devlet?” haykırışları eşlik etti.

Halkın İçinde Olmak (Sentez)

Halka dair söylenenler, devrimciliğe dair biçilenler, bireye dair yapılan sorgulamalar, bir politik öznenin hayatın içinde olup olmamasına dair yapılan vurgular, sömürenler ve onların devleti, bunların siyasi iktidarı ve muhalefeti, ordusu, sivil uzantısı her şey ama her şey mücadelenin tarihiyle kıyaslandığında kısacık denilebilecek bir zaman diliminde, yoğunlaştırılmış bir şekilde tartışmaya açıldı, tüm bunlarda yeni derinlikler kazanıldı, yeni bakışlar edinildi, ufuklar genişledi, renklilik geldi.

“İstibdat”tan Kurtulmak İçin Kürdü Çağırmak!

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlere ilişkin HDP ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı çıkışı basın önünde bir açıklama yaptılar. CHP lideri K.Kılıçdaroğlu da HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar da TBMM’nin önemine, halk iradesinin temsiliyetine dikkat çektiler! Basın önünde verdikleri mesaj “Hiçbir sorun çözümsüz değil, TBMM çatısı altında Türkiye’nin her sorununu çözmek olası…” biçiminde özetlenebilir.

Sayfalar