Cuma Mayıs 10, 2024

Kaypakkaya,16 Mayıs 2015 tarihinde Ludwigshafen`de anılacak‏

 

Özgür Gelecek Dergisi Avrupa Temsilciliğinin 18 Mayıs Gece Tertip Komitesiyle Yaptığı Röportaj;

ÖG: Bu yıl yapılacak Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anma gecesi hakkında genel bilgi verir misiniz?

GTK: Bu yıl Komünist önderin işkencede katledilişinin 42 Yılı. Faşist diktatörlük onu bundan 42 yıl önce Diyarbakır hapishanesinde katlettiğinde, Kaypakkaya’yı sadece fiziki olarak değil, aynı zamanda fikirleriyle birlikte yok ettiğini sandı. Dönemin istihbarat raporları ‘Türkiye’nin en tehlikeli düşüncesine sahip Komünist’ diyerek Kaypakkaya’yı çok önceleri, zaten listesine yazmıştı. Katledilmesinde bu etken hiçbir zaman unutulmamalıdır.

ÖG: Neydi bu düşünceler biraz açar mısınız?

GTK: Kaypakkaya’nın Türkiye’nin genel toplumsal yapısını tahlil, devrimin niteliği, devrimin yolu vb görüşlerinin yanı sıra, Kemalizm ve Kürt ulusal sorunundaki tahlilleri faşist diktatörlüğün Kaypakkaya üzerinde yoğunlaşması ve katledilmesindeki en önemli nedendir. Türkiye devrimci hareketinde ve ilerici çevrelerde Kaypakkaya’nın katledilmesi, örgütsel ilişkilerini vermeyerek direnmesi olarak algılandı. Bu eksiktir. Evet, bu da bir etkendir, ancak esas etken onun görüşlerinin toplamıdır.

ÖG: Kaypakkaya’nın işkencede katledilmesine rağmen onun görüşlerinin yok edilememesindeki en temel neden sizce ne olmuştur?

GTK: Bu etken en doğru olarak partimizin varlığı olarak belirtilmelidir. Kaypakkaya yoldaş katledildikten sonra, geriye kalan çok sınırlı kadro ve sempatizan, partinin yaşaması ve sınıf mücadelesindeki öncülüğünü oynaması için kararlı bir duruş sergilediler. Partimiz yenilgi almasına rağmen korkmadılar. Cesaretli, bir duruş sergileyerek, partiyi bölgesel dönemden I.Konferansa taşıdılar. Merkezi önderliğe kavuşan partimiz hem teorik olarak, hem kitlesel olarak, hem de kadro olarak büyüdü ve Türkiye devrimci hareketinin öncü gücü olarak kabul edilir bir güç olarak kendisisini bugüne taşıdı.

ÖG: Bu yıl ki gece programı hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

GTK: Bu yıl ki anma gecemiz 16 Mayıs 2015 tarihinde Avrupa merkezi olarak Almanya’nın Ludwigshafen şehrinde gerçekleştirilecek. Anma gecemizin kültürel programında Marsis, Pınar Aydınlar, Hozan Cömert, Umuda Haykırış ve Pervin Çakar yer almaktadır. Ayrıca konuşmalar, sine-vizyon ve mesajlar da yer alacaktır. Gecemiz saat 15.30 başlayacaktır. Bu anlamda anma gecemize katılacak olan tüm bölgeler şimdiden otobüsleri tutmalı ve en geç saat 15’de gece salonunda olmalıdırlar.

ÖG: Gece materyalleri olarak kamuoyuna neler yayınlanacak?

GTK: Komitemiz 7 bin el ilanı, 5 bin afiş ve 10 bin bilet bastırmayı kararlaştırdı.

ÖG: Hedef kitleniz ne kadar olacak?

GTK: Bu yıl hedef kitlesi olarak 4-5 bin kişi bekliyoruz.

ÖG: Bilindiği gibi 2015 yılı Ermeni soykırımının 100. Yılı. Gecede bu soykırıma ilişkin bir programınız olacak mı?

GTK: Gece komitemiz bu konuyu ayrıntılı olarak tartıştı ve bazı kararlar aldı. Gecemizde Ermeni soykırımına ilişkin özel bir program olacak. Bu program Bir sine-vizyon, özel bir panel ve bir Ermeni müzik grubu yer alacak. Panelde; Agos gazetesinden Pakrat Estukyan, yazar Ragıp Zarakolu ve Partizan dergisinden bir temsilci yer alacak. Ayrıca salona Soykırımı dile getiren Ermenice ve Türkçe pankartlar asılacak.

ÖG: Verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekkür ederiz.

GTK: Bizde gece komitesi olarak şahsınızda tüm okurlarınıza ve size teşekkür ederiz.

 

62524

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

Partizan’ımızı Özlüyor, Mücadelesini Örnek Alıyoruz | Hüseyin Şenol

Partizan’ımızın hayatını kaybetmesinin üzerinden tam iki yıl geçti… Dursun Çaktı’nın bize bıraktığı miras gibi; demokratik kitle örgütlenmesi anlayışının tüm alanlarda yerleşmesi olmazsa olmazımız olmalıdır…

İki yıl önce 25 Şubat’ta, daha 65 yaşında kaybettiğimiz Dursun Çaktı’yı, Partizan’ımızı özlemle anmaya devam ediyoruz ve sürekli anacağız.

Ölümün susturduğu yaşamlar (Nubar Ozanyan)

Yoksulluk, zulüm yetmiyormuş gibi depremin ve kışın beyaz zulmü de halkımızı ölüm karşısında çaresiz ve yalnız bıraktı. Devlet, yüz binlerce insanı canlı canlı toprağa gömdü. Kapitalizmin sermayesi yine halkın canı ve kanıyla yıkandı.

Depreme dayanıksız konutlar halkın mezar taşı oldu. Yoksulluk, kış, çaresizlik, ölüm ezilenleri üşütmeye devam ediyor. Kapitalist sistem, kendisiyle birlikte insanlığı hızla belirsiz bir yıkım ve sona doğru götürüyor. Her şeyi metalaştıran kapitalizm, yaşam gibi ölümü de metalaştırarak insanlığı çaresizliğe ve yıkıma doğru sürüklüyor.

Halk Düşmanı Faşist İktidar Yargılanmalıdır!

Deprem yerkürenin  doğal bir harektliliğinin sonucudur, insanlar için bir felaket haline gelmesi ise, toplumsal sistemin sınıfsal karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bilim ve buna bağlı olarak teknolojinin gelişmediği zamanlarda insanların doğal felaketlerden daha büyük zarar görmesi doğaldı. İnsanlık doğanın hareketini öğrendikçe onunla uyumlu yaşamasınıda öğrendi.

2023 Seçimlerinde okun sivri ucunu neden hakim sınıf kliklerinden en gerici en faşist olanına yöneltmek zorundayız ?

Başta Emek ve Demokrasi Bloğu olmak üzere halk güçlerinin önemlice bir kesimi 2023 seçimlerinde Tayip Erdoğan ve AKP ve MHP dinci faşist iktidar blokunun önünün kesilmesini; günün isabetli siyasi taktiği olarak belirlemişken, ancak ne var ki bir kesim sol-sosyalist ve komünist güçler ise, bunun aksine; “bir faşisti indirip yerine bir başka faşistin gelmesi için oy kullanamayız” diyerek, cumhur başkanı seçiminde ‘boykot’ taktiğini, günün isabetli taktiği olarak ileri sürmekte.

Birazda Muziplik

1) Kadrolar sürekli birliktelik (mutluluğu dışarda arama) yarışına sürüklenir.

2) Yarışı beceremeyenler, geri kalanlar veyahutta ret edenler diskalifiye olur.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Sizde bizi kandırmıyorsunuz değil mi...

Ah... devrimci demokrasiciğim... ah....

İnsanların ilişkilerini kınarken, kınadığı insanlarla bozulan arasını düzeltmeye gelenlere kınadığı ilişkilerle yakalanmak....

Ve yahutta....

Katledilişinin 50. Yıldönümünde İbrahim Kaypakkaya HESAPLAŞMA, KOPUŞ VE YENİ BİR YOL

Kafasında üstü yırtık ve yamalı kahve renkli bir kasket, sırtında yerli bir askeri parka, altında ceket, kazak… üst üste giyilmiş üç tane pantolon, ayağında bir çift beyaz yünden yapılmış ve köylerde elle örülen çorap ve onun üzerinde naylon çorap, bir çift 45 numara Çelik marka lastik ayakkabı”yla tutsak edildi.1 

Kavganın ve Mücadelenin Ozanı; Yetiş Yalnız…

İbrahim Kaypakkaya, ilgilenenler tarafından bugüne kadar birçok özelliği ile tanındı, bilindi. En yaygın bilinirliği‚ “ser verip sır vermemesidir” sanırız. Doğrudur, Kaypakkaya işkencede direndi. Onun düşmana karşı direnişi inadından veya acıya dayanıklı olmasından kaynaklanmıyordu elbette… Bunu nereden mi biliyoruz? Dönemin en azgın faşist uygulamaların yapıldığı Amed Zindanı’nda yapmış olduğu siyasi savunmadan. Kemalist faşist diktatörlüğe karşı, onun elinde tutsakken dahi örgütsel ilişkilerini deşifre etmeden, uğruna mücadele ettiği komünizm düşüncesini savunmasından biliyoruz.

“Ermenilerin hepsi ASALA olsun” (Nubar Ozanyan)

Yaklaşık 45 gündür Artsakh, vicdansız ve eşitsiz bir kuşatma altında. Artsakh halkı buz kesen soğukta direniyor. Dünya sağır ve suskun.

30. Ölümsüzlük Yılında MANUEL DEMİR/ՄԱՆՈՒԵԼ ՏԷՄԻՐ Yaşıyor! Partizanlar yaşıyor! (1)

Manuel Demir’i 30. ölümsüzlük yılında saygıyla anıyoruz. Bu vesileyle Ermeni Fedailer adıyla başlattıkları ve hayatlarını Ermeni halkının davasına adadıkları, bugün ise Partizan hareketine dönüşerek devam eden mücadelede sayısız Ermeni devrimciler Hrantlar, Hayrabetler, Armenaklar, Yalımyanlar, Ozanyanlar ve Manueller’i de anıyor ve aradan yüz yıl geçmiş olsa da bu mücadelenin devam edeceğini belirtiyoruz.

TKP-ML OPK Üyesi Ünal Orhan: Yeni Yılda Umudu ve Özgürlüğü Güçlendirmeliyiz, Güçlendireceğiz!”

Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist Ortadoğu Parti Komitesi (TKP-ML OPK) üyesi Ünal Oral ile yapılan röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Hangi Sınıfın Cumhuriyeti Yaşasın?

Feodal aristorkrasiye karşı burjuvazinin iktidara gelmesi ve feodalizmi yıkması tarihsel olarak ilericiydi. O dönemde “ kahrolsun feodalite, yaşasın cumhuriyet” sloganı ileri bir hedefi gösteriyordu. Bu tarihsel dönüşüm Fransız burjuvazisinin 1789 burjuva devrimiyle başarıldı. Bu, toplumlar tarihinin geri döndürülemez diyalektik gelişimiydi. Feodal aristokrasi, ne kadar çaba harcarsa harcasın, gelişen üretici güçlerin önünde daha fazla direnemezdi ve kendinden önceki toplumların başına gelen kendisinin de başına gelmişti: Toplumlar tarihinin çöplüğündeki yerini aldı.

Sayfalar