Pazartesi Mayıs 20, 2024

“Kobanê Direnişi İçin Yaşamı Durduralım!”

 

IŞİD saldırılarına karşı destansı bir şekilde sürdürülen Kobanê direnişi destan yazmaya devam ediyor. Bu direniş sürerken; Dünyada ve Türkiye'de bu direnişi sahiplenmek için sokağa çıkan halka, olanca gücüyle saldıran TC onlarca insanı katletmeye devam ediyor. T. Kürdistanı başta olmak üzere, devlet baskısına boyun eğmeden sokaklara dökülen halkın direnişi sürerken; daha önce de direnişi büyütme çağrısı yapan Partizan, tüm güçlerine seferberlik çağrısında bulundu.

TC ve IŞİD başta olmak üzere, Kobanê'nin düşmanı olan tüm güçlere karşı süresiz direniş çağrısının yapıldığı açıklamayı sizlerle paylaşıyoruz. 

“Kobanê Direnişi İçin Yaşamı Durduralım!

ABD’nin başını çektiği emperyalistlerin ve bölge gericiliğinin katliam makinesi olarak sahaya sürdüğü IŞİD çetesinin Kobanê’ye yönelik saldırı ve kuşatması, YPG’nin kararlı ve fedakârca direnişi onlarca günü geride bırakmış, savaş Kobanê’nin mahalle ve sokaklarına ulaşan göğüs göğse bir çarpışmaya evirilmiştir. Kuşatmanın faşist Türk Devleti’nin Kürt sorununda genetiğine kodlanmış tarihsel bir düşmanlıkla “iş gördüğü” IŞİD çeteleriyle dört koldan ağır silahlarla sürdürülüyor olması nedeniyle büyük zorlukları ve güçlükleri göğüslemek için Kobanê, Rojava ve bölge halklarının geleceği açısından dayanışmayı, direnişi ve mücadeleyi daha etkin şekilde sürdürmemizi gerektiriyor.

Kürdistan’ın Suriye coğrafyasında ulusal demokratik hakları için direnenler; kuşatma ve saldırılara karşı kahramanca sürdürdükleri direnme savaşını, şimdiden tüm ezilenler adına kayıt altına almış bulunuyor. Kürt ulusal sorununda katliamdan, inkâr ve tasfiyeden başka bir seçeneğe açık olmayan faşist Türk Devleti’nin ve bölge gericiliğinin anladığı tek dil olan Kobanê direnişi; mücadelenin, savaş ve direnişin kaçınılmaz ve geçerli tek yol olduğunu gösteriyor. Kobanê; IŞİD kuşatmasıyla, tecrit ve ambargoyla “düşürülmeye”, işgal edilmeye çalışılırken; Türkiye Kürdistanı yeni katliamların, OHAL uygulamalarının ve her türlü halk düşmanlığında birleşenlerin kutsal ittifakının gereği saldırıların arenasına dönüştürülüyor.

“Faşist saldırganlığa karşı direnişi büyütelim”

Kobanê’de şiddetlenen saldırılar ve katliam karşısında Türkiye Kürdistanı’nda ve ülkenin birçok yerinde gelişen kitle eylemlerine aynı katliamcı histeriyle saldıran Faşist Türk Devleti onlarca insanı katlederek, azgınca saldırarak sindirmeye, Kobanê direnişinin sesini boğmaya çalışıyor.

Türk hâkim sınıflarının temsilcisi AKP hükümeti, meclisten çıkardığı savaş tezkeresi ve bölgenin insansızlaştırılması uygulamalarıyla IŞİD çetelerine sınırsız lojistik destek verirken; Kobanê direnişinin yenilgiye uğratılması için sınırda yoğun bir abluka kuruyor ve halk desteğini kesmeye çalışıyor.

Kobanê’de; kıyaslanamaz bir silah üstünlüğüne ve Türk devletinin desteğine dayanan IŞİD çetelerinin saldırılarına karşı, insanüstü bir fedakârlıkla ve savaşın ihtiyaç duyduğu her türlü olanaktan yoksun şekilde kahramanca bir direniş sürüyor. Kuşatma ve saldırıların kırılabilmesi, Kobanê’ye Kürdistan’ın diğer parçalarından gerekli desteğin sağlanabilmesi için, faşist abluka ve yasaklara karşı fiili ve meşru mücadeleyi yükseltmeliyiz.

Kobanê direnişi; halkımızın, ilerici, devrimci demokrat ve antifaşist kesimlerin yurtsever halkımızın büyük duyarlılıkla daha fazla sahiplenmesine ihtiyaç duymaktadır. Devletin ve organize ettiği faşist saldırıları kitlesel ve örgütlü şekilde püskürtmenin yolu, direnişi boyutlandırmaktan geçmektedir. Ülkenin her yerinin ve sokağının Kobané’ye çevrilmesi, direnişin yaygınlaştırılması gerekmektedir.

“Süresiz direnişe çağırıyoruz”

Bunun için halkımızın ezilen, horlanan ve devrimden çıkarı bulunan tüm kesimlerini Ortadoğu’nun kadim halklarının yanında yer almaya; Kürt, Ezidi, Arap ve Süryanilerin kanına tüm vahşilikleriyle elini bulaştıranların yeni katliamlarına karşı süresiz direnişe geçmeye çağırıyoruz. İşçi ve emekçileri, sendikaları, halk gençliğini, kadınları, LGBTİ bireyleri, Alevileri, ezilen, horlanan ve sömürülen halk kesimlerini; Kobanê direnişinin yanında olmaya aktif direniş ruhuyla mücadeleyi yükseltmeye davet ediyoruz.

Grev, boykot ve işgallere girişerek, kepenk ve kontak kapatarak, sıkıyönetimleri, sokağa çıkma yasaklarını tanımayarak yaşamı durdurma eylemleriyle ülkede ve uluslararası alanda ezilen halkların kanına susamış bu katliam şebekelerinin saldırılarına karşı direnişi boyutlandırmak, kamuoyu oluşturmak en acil görevlerimiz arasında bulunuyor. Bunun için tüm güçlerimizi; seferber olmaya, seferberlik ruhuyla Kobanê direnişinin ve halkımızın isyanına daha güçlü şekilde katılmaya çağırıyoruz.

Halkımızı; Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmek isteyen bu katliam şebekeleri karşısında güçlü saflaşmalar örmeye ve örgütlenmeye ve aktif tavır almaya davet ediyoruz.

Rojava’da, Kobanê’de halkımızın özgürlüğü ve onuru için savaşarak ölümsüzleşenlerin yükselttiği bayrak ezilenlerin çektiği acıların isyan bayrağıdır.

Ölümsüzleşen şehitlerimizin önünde saygıyla eğilerek mücadelelerini sahiplendiğimizi ve yerlerini doldurarak kavgalarını yükselteceğimizi bir kez daha söylüyoruz.

Şehid Namirin!

Kobanê direnişini desteklemek için yaşamı durduralım!

Her yer Kobanê her yer serhildan!

 

PARTİZAN

 

79219

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Partizan'dan

Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür

Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.

KATLİAMININ 30. YILINDA MADIMAK VE ES GEÇİLEN BAŞBAĞLAR.

Sözüm öncelikle komünist ve sol- sosyalist kesime: Ne zaman gerçek anlamıyla adil olmayı ve çifte sıtandartçı yaklaşımları terk etmeyi başaracağız acaba? Ne zaman 'bizim cenah' dediğimiz kesimlerce de  halka karşı işlenmiş ağır  suçları tereddütsüzce kınayacağız acaba?

Çok genelleme yaparak, üzerinde durmak istediğim esas konuyu bunun gölgesinde silikleştirmek  istemiyorum.

Her 2 Temmuz'da Madımak katliamı kınanırken; Başbağlar katliamı neden sessizce es geçiliyor acaba?

Komünistlerin Birliği Çağrılarına Dair

MKP’li arkadaşlar, arada kısa molalar vermekle birlikte, uzunca bir süreden beridir ki komünistlerin birleşmesi gerektiğine dair çağrılar yapmaktalar. Ve mütemadiyen yakınıp durmaktalar: "Muhataplarımızdan yanıt alamıyoruz" diye. 

Evet, görüldüğü kadarıyla muhatapları bu çağrılara ilgisiz olmalılar ki, yanıt vermiyorlar. MKP’li arkadaşlar da kendilerince bir basınç oluşturma adına; adeta Temcit pilavı misali, her fırsatta bu çağrılarını yinelemekte ve muhataplarını kamuoyuna şikâyet edip durmaktalar.

Aşka ve Hayata Dair Tutkulu Dizeler

“Şiirsiz toplum eksiktir.

Şiirsiz insan yalnızdır.”[1]

 

İzmir’in Şakran 2. Nolu T-Tipi Zindanı’nda yatan Hasan Şeker’in, ‘İki Acı Esinti’[2] başlıklı şiir kitabı; aşka ve hayata dair tutkulu dizeleriyle çıkageldi postadan…

Avrupa da İbrahim olmak!

18 Mayıs 1973‘den bugüne Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin ellinci yılı.

50 yıldır söndürülemeyen meşaledir İbrahim Kaypakkaya!! Bu yazının amacı İbrahim Kaypakkaya‘yı anlatmak değil, Onu anlatan onlarca yazı yayınlandı bu yazı da başlıktan da anlaşılacağı üzere İbrahim Kaypakkaya‘yı Avrupa‘da anan ardıllarının pratik, teorik düzlemde, Kaypakkaya‘yı nasıl andıkları? Neyi, nasıl, ne kadar anladıklarını  irdelemek  bu yazının amacı.

“Devrimci Eylem Birliği” ve “Kaypakkayacı Güçlerin Birliği” Meselesi

Türk hakim sınıfları cumhuriyetlerinin ikinci yüzyılına hazırlanırken kendilerini yeniden örgütlüyorlar. Coğrafyamız komünist hareketinin önderi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed zindanında 18 Mayıs 1973 tarihinde katledilmesinin 50. yılında sınıf düşmanlarımız ikinci yüzyıllarına hazırlanıyor.

MLPD'nin Türkiye'deki seçim sonuçlarına ilişkin açık mektubu.

Sol ittifak için önemli bir başarı

MAHŞERİN DÖRT ATLISI: BOLSONARO, TRUMP, ORBÁN, ERDOĞAN[*]

 

“Faşizm tarihte statik ya da sabit bir moment değildir ve

aldığı biçimlerin daha önceki tarihsel modelleri taklit etmesi gerekmez.

O, bir dizi ‘devindirici tutku’yla tanımlanan bir siyasal davranış biçimidir.

Bunlar arasında demokrasiye açık saldırı, güçlü adam özlemi,

insan zaaflarına duyulan nefret, aşırı erillik takıntısı,

saldırgan militarizm, ulusal büyüklük iddiası, kadınlara… aydınlara yönelik küçümseme…

MLPD Merkez Komitesi'nin basın açıklaması:

Alman Federal Yüksek Mahkeme'sinin (BGH),  'Münih Komünist Davası'nda temyiz başvurusunu reddetmesi üzerine, MLPD Merkez Komitesi kamuoyuna bir açıklama yaptı.

Faşist Diktatörlük Örgütlü Yığınların Gücüyle Yıkılır

14 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin sonuçları üzerinde tartışmak tüm ilerici-devrimci ve anti-faşist güçlerin görevidir.

Çünkü bu sonuçları ortaya çıkaran nedenler doğru analiz edilmezse, geniş yığınların beyinlerini uyuşturan, düşünüş ve hareket tarzını sakatlayan gericiliğe, ırkçılığa-faşizme, cinsiyetçiliğe karşı mücadelede doğru politikalar belirlenemez.

Elbette ki bu geniş bir konu ve bu makalenin kapsamını aşar. Dolayısıyla burada bazı ana noktalar üzerinde duracağız. Ve işe, araştırmaya dayalı bazı gerçeklere işaret ederek başlayacağız.

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" (Tamer Dursun)

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

Yoldaş, can, heval, dost, arkadaş, tanıdık...

Yok.

Olmadı.

Sayfalar