Cuma Mayıs 3, 2024

Komünizm, Kapitalizmin Ürünü İnsana Değil, Kapitalizme Bakmaktır



''Fuhuş, kadınlardan da çok, asıl erkekler için ahlak bozucudur. Fuhuş, kadınlar içinde yalnızca kendini buna kaptıran mutsuzları alçaltır ve bunların sayısı, genellikle sanıldığından çok daha küçüktür. Buna karşılık, fuhuş, bütün erkek dünyasının niteliğini düşürmekte, alçaltmaktadır.''
Engels/Ailenin ozel mulkiyetin Devletin Kokeni/sol yayinlari/syf 88-89

Fahiselik yapmak hakki degil, fahiselik yapmamak hakki...topluma kabul edilmek hakki...yetenekler olcusunde , herkes gibi uretime katilmak hakki..herkese is hakki....insan gibi kabul edilmek hakki...fahiseligi ve onu yaratan kapitalist sistemi mezara gondermek hakki...askin dunyasi disinda zorlanmamak, yasamak icin satilmamak, pazar icin kole olmamak hakki..bizim yukari cektigimiz slogan budur.

Ve ama peki?...

Bazen bir tutumun, bir bakis acisinin, seyleri kavrayis, ele alis ve onu cozme seklinin yanlis oldugunu yazmaya, soylemeye gerek bile yoktur; onun yanlis oldugunu, komunistce olmadigini herkes bilir zaten... 

Oyledir de gercekten...

Komunizm, insani yasadigi sinifli toplum ve onun gercek dunyasinin bir urunu olarak kavramistir her zaman...

Insani degistirmek mi istiyorsunuz?...;

Onu var eden kosullari degistirmekten ise baslayin...O ayni kaldigi surece, o maddi dunya hergun ve hergun yeniden o kendi insanini uretecektir...

Bu, insanin, onu cevreleyen maddi dunyasindan dogan kaderidir...

Fuhusu yok etmek mi istiyorsunuz?..

Fuhusu var eden kosullara saldirin; o ayni kaldigi surece fuhus yeniden ve yeniden, o ya da baska beyinde bir kez daha iktidara gelecektir...

Kapitalizm varsa, onun bir urunu olarak, ona ozgu insan da vardir..

Marksizm kosullarin bilimidir, onsuz Marksizm kutsal bir amentudur sadece...

Hayattan, sinif mucadelesinden, uretim mucadelesinden ogrenecegiz. Bu birinci ogrenme okulumuzdur.

Kollektivizmin penceresinden bakin dunyaya..Kollektivizmi salt dar bir siyasal gruba, bir partiye indirgemek,onu kucultmektir..Kollektivizm, tum gruplardan biz devrimcileriz, biz ordusuyuz, ezilen kitleleriz...Elestirilemez grup olmadigi gibi, elestirilemez tavir da yoktur...

Birbirimizden ogrenmeliyiz. Bu ikinci  ogrenme okuludur.

' Ben'i ,egoyu cok sisirmemek gerekir; hem kendimiz acisindan hem de bir baskasi icin...

Hepimiz deryadaki zerreleriz sadece, bir damla kadar onemli ve degerliyiz...her birimiz ne kucumsenecek kadar degersiz, ne de abartilcak kadar onemliyiz....buna tarihteki buyuk kisiliklerde dahildir...Bizim onderlerimiz kendilerini yucelten insanlar degildi, onlari ozel kilan da buydu...

Unutmayalim biz karincalar ordusuyuz, gucumuz birlik olmamizdir, ve cogu fark etmese de karincalar ordusu dogadaki tek yenilmez guctur...Tek tek karincalara degil, onlardaki birligin gucune bakin; tilsim orda...Atese karinca yuku kadar su tasiyan herkes, bu ordunun neferidir....Devrimleri kisiler yapmaz, bu bilince eren karincalar, kitleler yapar....Bu acidan sadece gorevimizi yapalim, kisisel beklentiler uzerrinden bir dunya degil, kollektivizmin gucu uzerinden bir dunya tasavvur edelim...

Kucuk karincayiz, ama karincalar ordusunun gucunu temsil ediyoruz...

O yuzden her bir komunist Komunist Partisinin kendisi, temsilcisidir. Dusmanin bu bilincimize saldirmasi, onu yok etmeye calismasi, kendisi icin en buyuk tehlikenin bu bilinc oldugunu gormesi bosuna degildir..

.Dusmandan ogrenelim!...Bu da ucuncu ogrenme okulumuzdur.

"Ben' yokuz, 'biz' variz!...Agac ve orman dialektigi bizi var eden gercektir. ne 'ben'den vazgecicez, ne 'biz'den...Ikisinin birbirini var eden temel gercegimiz oldugunu bilecegiz...Iste tum mesele bu....Daha az 'ben', daha cok 'biz'....Ordumuzun en temel siari budur.

Kapitalizmde, hepimiz emegimizi burjuvaziye satan fahiseleriz, burjuva sinifin ucretli koleleriyiz...

Insanlari yok eden silah fabrikalarinda calisan bizleriz...
Dogayi yok eden, savaslarin essiz kaynagi petrol-enerji tesislerinde  calistirilan bizleriz...

Tanki, topu, tufegi, kursunu, petrolu, nukleeri, savas ucagini ureten, gerici ordulara asker olarak katilan, bu gerici duzene vergi odeyen, onu yikmayip yasatan, biz ucretli fahiseler, hangi hakla bedenlerini satan fahiseleri yargilayacagiz?

Ve son soz;...Kapitalizmde hepimiz emegini burjuvaziye satan fahiseleriz...Bedenini satanlari goren, ama kendi emegini sattigini gormeyenler icin kucuk bir soru; sirf ekonomik olarak daha iyi kosullar sunuyor diye, askin degil, zengin taliplerin pesinde kosan bir genc kizi yaratan kultur, hayat kadinlarindan cok daha mi ileridir?...Bu yasal , mesru, ve de en kotu fuhus olan, kaniksanmis, toplum tarafindan tesvik edilmis fuhusu gormemek, ama hayat kadinlarini gormek, gostermek adil midir?

Lenin, bir bolgede(Hamburgta) fahiseler icinde orgutlenme yapan kadrolara ettigi sitemde, neden fahiseler icinde orgutlenme yaptiklari icin degil, ama, oncelikle neden sanayi iscisi kadinlar icinde orgutlenme yapmadiklarini  elestirir...Komunistler hayat kadinlari da orgutlemelidir, ve hatta en cok onlari orgutlemelidir...

Cunku bu sistemin gorunur en buyuk kurbanlari onlardir...https://plus.google.com/112365406570080242447/posts 
96036

İbrahim Dinç

Site yazarlarımızdan olup teorik ve politik yazılar yazmaktadır.

İbrahim Dinç

Halka Nasıl Yaklaşacağız?

Milyonlar açlık ve yoksulluk içinde, demokratik haklardan yoksun, özgürlük kırıntılarına bile muhtaç bir durumda yaşıyor. Haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik karşısında kitleler ya seslerini yeterince yükseltememekte ya da sınırlı sayıda insanla zulüm karşısında direnmeye çalışmaktadır. Birbirinden bağımsız, sınırlı direniş güçlerinin mücadele ettiği süreci yaşıyoruz. Damlaların derelere, derelerin nehirlere, nehirlerin bendlerini yıkacak duruma gelme ihtiyacı var.

“Kuruluşunun 100. Yılında TC’nin Diğer Yüzü Türkiye’de Ulusal Azınlıklar Sorunu”*

Türkiye’de ulusal sorun ve azınlıklar meselesini incelerken nasıl bir ülkede yaşadığımız, ülkeyi hangi sınıfların yönettiği, ulusların hangi tarihi koşullarda ortaya çıktığı, ulusal sorunun ekonomik ve politik nedenlerini açıklamak durumundayız.

Ulus, tarihsel olarak meydana gelmiş, ortak bir dil, ortak bir pazar, ortak bir kültür birliği ve ortak bir ruhi şekillenmende ifadesini bulan istikrarlı bir insan topluluğudur. Ulus, sadece tarihi bir kategori değil bir çağın, yükselen kapitalizm çağının ortaya çıkardığı bir olgudur.

Yüz yıllık çakma Türk devleti (Nubar Ozanyan)

Aradan bir asır geçmesine, tarihin yaprakları değişmesine karşın Türkiye Cumhuriyeti temelde bir değişime gitmeden dün olduğu gibi imha ve inkar zihniyetiyle yaşamaya, Orta Çağ’ın karanlığında kalmaya devam ediyor.

Fetih ve işgallerden, zulüm ve soykırımdan başka övünülecek bir tarihi, Hitler faşizmine örnek olmaktan başka bir başarısı olmayan TC, ceberut devlet olma niteliğinden hiçbir şey kaybetmeden yüzüncü yılını kutluyor.

Aşk Her Şeyi Affeder mi - Partiler Neden Diktatör / ERGÜN ASLAN

Klasik emperyalizmle modern emperyalizm arasında çeşitli proletaryaların ve (komprador) sınıfların olduğu bir memlekette modern proletaryaların partisinin birliğinin ve özgürlüğünün yegane (ve yegane) güvencesinin yerel yönetimlerin özerkliğe varabilecek kadar geniş demokratik haklara sahip olmaları olduğu bilgisini kim inkar edebilir ki.

Üüüü.... üüüü....

Ya.... ya...

Bir insan aldığı görevden başka her şeyi konuşur mu.

Hom... hom.. hom...

Bunlar... bunlar... daha çok....

 Filelerin sultanlarını karşımıza çıkarırlar.

 Daha çok...

Rojava, Filistin, Karabağ: İşgal, Yıkım ve Direniş (Yorum)

Ortadoğu tarihi boyunca yer küremizin en çatışmalı bölgelerinden biri olmuştur. Bölgenin stratejik konumu, uygarlığın gelişim düzeyi, baskıya, sömürüye dayalı dış müdahaleler için güçlü zeminler sunmuştur. Kuşkusuz bölgedeki iç çelişkiler ve çatışmalar da her zaman dış müdahaleleri kolaylaştırmıştır. Özellikle dinsel ve mezhepsel çatışmalar hem çağdaş temelde toplumsal gelişmeleri frenlemiştir hem de bölgeyi dış saldırılara açık hale getirmiştir. Bu nesnel zemin üzerinde toplumsal çürümeler, işbirlikçi ilişkiler ve itaat kültürü bir yaşam tarzına dönüştürülmüştür.

“Hamas-İsrail Çatışmasında” İtidal Çağrısı Yapmak…(Polemik)

Filistinli 14 direniş örgütünün, 7 Ekim günü “Aksa Tufanı” adıyla İsrail devletine yönelik operasyonu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı. Hamas gibi İslamcı örgütlerin yanısıra ve de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi gibi Marksist eğilimli hareketlerin de yer aldığı hamle, Siyonist İsrail’in tarihi boyunca aldığı en büyük darbelerden biri olarak kayıtlara geçti. Sözkonusu direniş, kısa sürede dünyanın dört bir yanında devrimci, ilerici güçler nezdinde çok ciddi saflaşmaları da beraberinde getirdi.

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Sayfalar