Pazartesi Nisan 29, 2024

Kristal geceler, kırılan ve sokaklara yayılan camlar (Nubar Ozanyan)

Tarihe geçen kanlı katliamlardan biridir, Kristal Gece. 1938 yılının 9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gecesi, Naziler tarafından Yahudilere karşı düzenlenen saldırılarda ev, işyeri, okul, hastane, sinagog ve mezarlıklar yakılıp yağmalandı. Yahudilere karşı sürek avı başlatıldı. Ardı arkası kesilmeyen yağmalama, kundaklama, tutuklama ve pogromlar devam etti. 30 bin Yahudi erkek, “Yahudi olmak” suçundan tutuklandı. Yüzlercesinin ortadan kaybolduğu toplama kamplarına gönderildiler. Okullar, kamuya açık mekanlar Yahudi genç ve çocuklarına yasaklandı. Soyutlama, dışlama, aşağılama, çaresizlik içinde intiharlara sürüklendi insanlar.

Kasım kıyımı, 1933’te başlayan Yahudi düşmanlığının düzenli bir takibe dönüşmesinin başlangıcıdır. Ve birbirini takip eden olaylar sonrasında adım adım büyük Yahudi Soykırımı’na dönüşmüştür. Kanlı, ölümcül saldırıların gerçekleştiği gecenin adı “Kristal Gece” olarak katliamlar tarihine yazıldı. Soykırımcılar bazen parçalanmış çocuk bedenleri geride bırakır, bazen de tuz buz olmuş camların yansımalarını karanlık gecelerin ortasına.

Direnişlerin oluşumu-gelişimi nasıl ki bir sonraki direniş ve isyanlara ilham kaynağı olmuşsa katliam ve soykırımların oluşumu ve gelişimi de sonraki katliam ve soykırımlara örnek olmuştur. Katliam ve soykırımların tarihi ve hafızası kadar direniş ve isyanların hafızası ve bilinci vardır. Katliam ve soykırımların dikkat çekici benzerlikleri oldukça düşündürücüdür. Soykırım okumalarında halkların farklılığı, yaşandığı yer ve değişen zamana rağmen Almanya’da gerçekleşen Yahudi Pogromuyla Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan Ermeni-Rum-Süryani-Kürt-Alevi halkına karşı yapılan soykırımlara bakıldığında nasıl hayret verici bir tarzda benzerlikler olduğunu görebiliriz.

Kristal gecelerde Naziler tarafından Yahudilere karşı yağma, kundaklama ve ölümle gerçekleşen organize faşist saldırılarla 6-7 Eylül’de İstanbul’da Rumlara karşı gerçekleşen saldırıları okuyup dinlediğimizde nasıl bir büyük benzerlik olduğu açıkça görülür. Bir gecede alınan sınır dışı etme kararıyla birlikte Almanya’da zorla sürgüne gönderilen Yahudiler, bir valizden fazla yanlarına bir şey alamayacaktı. Zorla göç ettirilmek istenen Rumlar da yanlarında ancak bir valiz götürebilecekti.

Keza Ermeni-Rum-Süryani-Alevi soykırımlarıyla Kürt soykırımları arasındaki benzerlikleri de rahatlıkla görürüz. Uçurumlar, mağaralar, dipsiz kuyular, nehirler halkların boğazlandığı mekanlar olur. Alman Propaganda Bakanı Joseph Goebbels, gittiği her yerde ateşli Yahudi karşıtı konuşma ve telkinlerle Alman halkının bilincini esir alıp duygu dünyasını kirletti.  Soykırım suçlarına Alman halkının bir kısmını katmayı başardı.

Tüm soykırımlar başlangıcından önce bölge halkının bilinci şovenizmle gasp edilir ve duyguları linç kültürüyle kirletilir. Dün komşu deyip yüzüne baktığı insanların rahatlıkla canına, malına göz dikecek birer katil yaratırlar. Soykırım suçuna halklar dahil edilmesine çalışılır. Bunun için büyük bir çaba gösterilir. Yalan haberler üzerine katliam planlayan özel harp dairesi örgütlediği faşistler aracılığıyla yalanlar yayar. Halkı provokasyon zeminin askerleri haline getirirler. Bu zemin üzerinde kirletilmiş bilinç ve zehirlenmiş duygularla gözü dönmüş linç saldırıları gerçekleştirilir. “Tanrı-iman-vatan-millet” naraları ile talan ve yağma başlar. Her dönem bayrak ve kılıcın yanı sıra Kitab-ı Mukaddes de yayılmacı soykırımcıların silahı haline gelir. Bayrak ve kılıçla zenginlikler zorbalıkla el değiştirilir. Ülkenin homojenleştirilme politikası zalimane bir katliamla uygulanır. Provokasyon ortamında muhaliflere-ilerici-yurtsever-devrimcilere yönelik gerçekliği olmayan asparagas haberlerle iftira kampanyası başlatılır. Toplu tutuklamalar sıklaştırılır. Egemenlerin eli yağma ve yıkıma iyi çalışır. Akıllarını ise halkların bilinçlerini şovenizmle kirletmek için kullanırlar.

Bugün de Türk egemen sınıf temsilcileri ve askerleri gözü dönmüş bir şekilde her yerde Kürt avına çıkmıştır.Kimyasal silahlarla gerillaların canlı bedenleri tanınmaz hale getirilmektedir. Dün Vietnam bugün Kürdistan olur. Önce bilinçler dumura uğratılır. Ardından utanmaz bir şekilde gerilla görüntüleri üzerinden yalan haberler piyasaya servis edilir. Nazi Alman Propaganda Bakanı Joseph Gobbels’in ateşli nutuklarını şimdi Erdoğan, Soylu ve Akar sürdürmektedir.

Alman kanı ve onurunu korumak için soykırımlar gerçekleştirenler, bugün Türk vatanı ve sınırını koruma bahanesiyle kimyasal silah kullanarak Kürt gerillalarını katlediyor.
Anlatılan tüm hikayeler “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacakların” hikayesidir. (16.11.2021)

3164

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar