Çarşamba Mayıs 15, 2024

Kristal geceler, kırılan ve sokaklara yayılan camlar (Nubar Ozanyan)

Tarihe geçen kanlı katliamlardan biridir, Kristal Gece. 1938 yılının 9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gecesi, Naziler tarafından Yahudilere karşı düzenlenen saldırılarda ev, işyeri, okul, hastane, sinagog ve mezarlıklar yakılıp yağmalandı. Yahudilere karşı sürek avı başlatıldı. Ardı arkası kesilmeyen yağmalama, kundaklama, tutuklama ve pogromlar devam etti. 30 bin Yahudi erkek, “Yahudi olmak” suçundan tutuklandı. Yüzlercesinin ortadan kaybolduğu toplama kamplarına gönderildiler. Okullar, kamuya açık mekanlar Yahudi genç ve çocuklarına yasaklandı. Soyutlama, dışlama, aşağılama, çaresizlik içinde intiharlara sürüklendi insanlar.

Kasım kıyımı, 1933’te başlayan Yahudi düşmanlığının düzenli bir takibe dönüşmesinin başlangıcıdır. Ve birbirini takip eden olaylar sonrasında adım adım büyük Yahudi Soykırımı’na dönüşmüştür. Kanlı, ölümcül saldırıların gerçekleştiği gecenin adı “Kristal Gece” olarak katliamlar tarihine yazıldı. Soykırımcılar bazen parçalanmış çocuk bedenleri geride bırakır, bazen de tuz buz olmuş camların yansımalarını karanlık gecelerin ortasına.

Direnişlerin oluşumu-gelişimi nasıl ki bir sonraki direniş ve isyanlara ilham kaynağı olmuşsa katliam ve soykırımların oluşumu ve gelişimi de sonraki katliam ve soykırımlara örnek olmuştur. Katliam ve soykırımların tarihi ve hafızası kadar direniş ve isyanların hafızası ve bilinci vardır. Katliam ve soykırımların dikkat çekici benzerlikleri oldukça düşündürücüdür. Soykırım okumalarında halkların farklılığı, yaşandığı yer ve değişen zamana rağmen Almanya’da gerçekleşen Yahudi Pogromuyla Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan Ermeni-Rum-Süryani-Kürt-Alevi halkına karşı yapılan soykırımlara bakıldığında nasıl hayret verici bir tarzda benzerlikler olduğunu görebiliriz.

Kristal gecelerde Naziler tarafından Yahudilere karşı yağma, kundaklama ve ölümle gerçekleşen organize faşist saldırılarla 6-7 Eylül’de İstanbul’da Rumlara karşı gerçekleşen saldırıları okuyup dinlediğimizde nasıl bir büyük benzerlik olduğu açıkça görülür. Bir gecede alınan sınır dışı etme kararıyla birlikte Almanya’da zorla sürgüne gönderilen Yahudiler, bir valizden fazla yanlarına bir şey alamayacaktı. Zorla göç ettirilmek istenen Rumlar da yanlarında ancak bir valiz götürebilecekti.

Keza Ermeni-Rum-Süryani-Alevi soykırımlarıyla Kürt soykırımları arasındaki benzerlikleri de rahatlıkla görürüz. Uçurumlar, mağaralar, dipsiz kuyular, nehirler halkların boğazlandığı mekanlar olur. Alman Propaganda Bakanı Joseph Goebbels, gittiği her yerde ateşli Yahudi karşıtı konuşma ve telkinlerle Alman halkının bilincini esir alıp duygu dünyasını kirletti.  Soykırım suçlarına Alman halkının bir kısmını katmayı başardı.

Tüm soykırımlar başlangıcından önce bölge halkının bilinci şovenizmle gasp edilir ve duyguları linç kültürüyle kirletilir. Dün komşu deyip yüzüne baktığı insanların rahatlıkla canına, malına göz dikecek birer katil yaratırlar. Soykırım suçuna halklar dahil edilmesine çalışılır. Bunun için büyük bir çaba gösterilir. Yalan haberler üzerine katliam planlayan özel harp dairesi örgütlediği faşistler aracılığıyla yalanlar yayar. Halkı provokasyon zeminin askerleri haline getirirler. Bu zemin üzerinde kirletilmiş bilinç ve zehirlenmiş duygularla gözü dönmüş linç saldırıları gerçekleştirilir. “Tanrı-iman-vatan-millet” naraları ile talan ve yağma başlar. Her dönem bayrak ve kılıcın yanı sıra Kitab-ı Mukaddes de yayılmacı soykırımcıların silahı haline gelir. Bayrak ve kılıçla zenginlikler zorbalıkla el değiştirilir. Ülkenin homojenleştirilme politikası zalimane bir katliamla uygulanır. Provokasyon ortamında muhaliflere-ilerici-yurtsever-devrimcilere yönelik gerçekliği olmayan asparagas haberlerle iftira kampanyası başlatılır. Toplu tutuklamalar sıklaştırılır. Egemenlerin eli yağma ve yıkıma iyi çalışır. Akıllarını ise halkların bilinçlerini şovenizmle kirletmek için kullanırlar.

Bugün de Türk egemen sınıf temsilcileri ve askerleri gözü dönmüş bir şekilde her yerde Kürt avına çıkmıştır.Kimyasal silahlarla gerillaların canlı bedenleri tanınmaz hale getirilmektedir. Dün Vietnam bugün Kürdistan olur. Önce bilinçler dumura uğratılır. Ardından utanmaz bir şekilde gerilla görüntüleri üzerinden yalan haberler piyasaya servis edilir. Nazi Alman Propaganda Bakanı Joseph Gobbels’in ateşli nutuklarını şimdi Erdoğan, Soylu ve Akar sürdürmektedir.

Alman kanı ve onurunu korumak için soykırımlar gerçekleştirenler, bugün Türk vatanı ve sınırını koruma bahanesiyle kimyasal silah kullanarak Kürt gerillalarını katlediyor.
Anlatılan tüm hikayeler “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacakların” hikayesidir. (16.11.2021)

3564

BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı

Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor

Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.

Altı ülke eklendi

Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Sayfalar