Cumartesi Mayıs 18, 2024

M. Yeşilçalı’dan İsviçre yerel ulusal basına ve Kamuoyuna

  

ATİK aktivistlerine yonelik operasyon ve tutuklamalar sonrasında, devletler eliyle yerli ve ulusal basın çeşitli biçimlerde “terörist” yakalandı. Vb bilgilerle kamuoyunu bilinçli bir şekilde yönlendirilmeye çalışılmıştır. Bu yanlış ve doğru olmayan, basında yer alan bilgilere ilişkin, İsviçre’de tutuklu bulunan Mehmet Yeşilçalı, Basın ve Kamuoyuna bir açıklama yaparak düzeltilmesini talep etmiştir.

İSVİÇRE YEREL ULUSAL BASIN’A VE KAMUOYUNA

Bir süre önce isviçre basınından La Liberte, Radyo Fribourg, 20 Minute vb. Medya organlarında “İsviçre de bir Türk terrorist yakalandı” biçiminde bir haber yayınladınız. Kamuoyunu yanlış bilgilendiren ve etik olmayan bu haber veriş tarzınıza ilişkin, zorunlu cevap vermek hakkını kullanarak sizlere yazıyorum.

1) Gazete ve haberciliğin en önemli evrensel ilkelerinden birisi; doğru ve tarafsız haber yaparak, gerçekleri olduğu gibi kamuoyuna sunmaktır.

2) 129/b maddesinden benim tutuklanmamı talep eden Almanya yargısı nezdinde hakkımda açılmış zorlama bir soruşturma söz konusudur. Siz basın kurumlarının İsviçre Kamuoyuna yayınladığınız biçimi ile benim “ Terörist” olup olmadığım, beni yargılamak isteyen Almanya Mahkemesi karşısında dahi, böylesine kesin bir karara varmamıştır.

3) Durumumdaki şu anki gerçeklik buyken siz basın kurumları hangi somut kanıt ve belgeye dayanarak beni “ Terörist” ilan ediyorsunuz? Bunu açıklar mısınız?

Şayet elinizde somut bir belge ve kanıt var ise bunu Kamuoyuna da açıklamanızı talep ediyorum. Yayınladığınız haber de ismimin geçmemesi yaptığınız şeyin doğru olduğu anlamına gelmiyor.

4) Objektif habercilik yaparak “ Terörist” haberleri yayınlamak istiyorsanız, başınızı kaldırıp çevrenizde neler olup bittiğine bakmanız yeterli olacaktır. Son bir kaç yıldır Avrupa’nın bir çok ülkesinden ( Özellikle de Almanya) binlerce insan İŞİD isimli barbarlar ordusuna katıldı. Halen’ de katılmaya devam ediyorlar. Bu binlerce insanın İŞİD’ e katılmak kararını hemen öyle bir günde almadıkları sizce de açıktır. Lakin, nerelerde, nasıl ve kimler tarafından öncesinde örgütlenerek hazırlandı bu insanlar.?

5) Son bir kaç yıldır Irak ve Suriye’de yaşlı, çocuk, genç ve kadın demeden tüm insanları vahşice katleden, kadınlara tecavüz ederek onları köle gibi alıp satan, doğaya, tarihe ve kendi dışındaki digger inançlara düşman olan bu barbarlar ordusu’na Türk Devleti’nin her türlü destek ve yardımı sunduğu bilinmektedir. Dünya’nın önde gelen bir çok medya organında’da somutlanarak yayınlandı bunlar.

6) Demokrasi hak ve özgürlüklere düşman olan Türk Devleti, Avrupa ülkelerindeki camilerde, Kuran kurslarında , Türk Lokalleri, Türk cemiyetleri vb. yerlerde Konsolosluk, Diyanet İşleri Başkanlığı gizli Polis ve sivil örgütleriyle yıllardır bu çalışmaları yapmaktadır.

7) Irak ve Suriye’de yaşanan tüm vahşet ve barbarlığın oluşmasında önemli bir aktör olan Türk Devleti’nin bugün Avrupa’da yaşayan ve sayıları milyonları aşan Türk ve İslam kökenli kendi vatandaşları içerisinde de “cihat’çı “militanlar örgütlemeyeceği ve onlara yardım ve destek sunmayacağını hiç kimse iddia edemez.

8) Şayet doğru ve objektif habercilik yapmak iddiasında iseniz, tüm bunları araştırın ve yazınız. O zaman gerçek teröristin kim ve kimler olduğu açığa çıkacaktır.

9) Ben, sekiz yıl Türkiye’de hapiste alıkonulan, Türk Devleti’nin her çeşit psikolojik ve fiziki işkencelerine uğramış Politik bir insanım. Kasım 2007 tarihinden itibaren eşim ve iki çocuğumla birlikte İsviçre’de yaşamaktayım.

10) Otuz yıldan beridir Avrupa’da kökleşmiş, yasal ve demokratik bir zeminde çeşitli çalışmalar yapan, Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK)’in bir mensubuyum.

a) Faşist Türk Devleti’nin işçi ve emekçilere karşı, baskı ve hak gasplarına ilişkin ezilenlerin yanında olmak.

b) Hapishanelerdeki Politik Tutsaklar ve onların aileleri ile maddi-manevi dayanışmada bulunmak için, dönem dönem Avrupa çapında geceler, konserler, toplantılar organize etmek.

c) Kürt ulusu ve digger milliyet ve inançlara yönelik Türk Devleti’nin geliştirdiği inkar, imha ve katliamlara karşı durmak.

d) İŞİD zulümünden kaçarak Türkiye’ye sığınan ve oldukça zor koşullarda yaşayan Süryani ve Ezidi Kürtler ile maddi-manevi dayanışmada bulunmak.

e) Faşist Türk Devleti’ninalçakça gerçekleştirdiği Ermeni sotkırımına ilişkin Avrupa’da her dönem seminer, konferans, panel ve toplantılar organize ederek, Türk Devleti’nin soykırımcı yüzünü teşhir etmek.

f) Bu dönem Türkiye’deki genel seçimlerde yer alan Halkların Demokratik Partisi(HDP)’nin Türkiye ve Avrupa’da yaptığı seçim çalışmaları içerisinde aktif olarak yer almak.

Tüm bu çalışmalar benimde bir mensubu olduğum ATİK’in Avrupa’da yaptığı çalışmaların sadece bir bölümüdür. ATİK’in yaptığı, tüm çalışmalar meşru, doğru ve haklı çalışmalardır. Tüm bu çalışmaları doğru görüyor ve sahipleniyorum.

11) Türk Devleti kendisine muhalif olan her kesimi hemen terörist ilan etmektedir. ATİK’in yaptığı bu çalışmalar Türk Devleti’ni son derece rahatsız etmektedir. Bu nedenle uzun bir dönemden beridir ATİK’in sesini kısmak ve bizleri susturmak istemektedir. Bunun için, sürekli bizlere tehditler savurmakta ve Avrupa’daki bir çok devlet ile temaslarda bulunarak bizlerin “Terörist” olduğunu ve Türkiyeye iade edilmemizi istemektedir.

12) Bizler ilişkin yıllardır yaptığı bu girişimlerin bir sonucu olarak, bugün  Almanya Devleti ile anlaştığı görülmektedir.

13) Almanya ile karşılıklı bir şeyler alıp-vermek üzerine uzlaşarak anlaştığı belli olan Türk Devleti, Almanya’nın eli ile bu operasyon Türk Devleti’nin dezenformasyona dayalı bilgileri üzerinden gerçekleşen, siyasal bir linç operasyonudur.

14) İsviçre’de “Terörist yakalandı” biçiminde kamuoyuna verdiğiniz bir insanın, yani benim gerçekliğim bunlardır. Bu konuda ‘da her türlü inceleme ve araştırmayı yapabilirsiniz.

Sonuç olarak; Siz basın mensupları objektif habercilik ve basının etik evrensel değerlerine bağlı olduğunuzu söylüyorsanız, yayınladığınız yanlış habere ilişkin cevap hakkımı içeren bu mektubumu yayınlamanızı talep ediyorum.

İyi çalışmalar.

Mehmet Yeşilçalı

Prison de Fribourg

     
49190

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Dijitalleşme: İşçinin Üretim Sürecinin Denetleyicisi ve Düzenleyicisi Olacağı Tarih

 

Rosa özgürlüğün ta kendisiydi

“Hareket etmeyenler, zincirlerin

ne kadar ağır olduğunu bilmezler.”[1]
 
“… Bu zehirli kaltak, bir maymun kadar zeki olmakla birlikte sorumluluk duygusundan tümüyle yoksun olduğu ve tek motifi kendini haklı çıkarma yolunda neredeyse sapkınca bir istek olduğu için daha çok zarar verecek,” diye yazıyordu Victor Adler August Bebel’e 5 Ağustos 1910 tarihli mektubunda.

İbrahim KAYPAKKAYA'nın Ölümünün 50. yılı Vesilesiyle

 

“CEHENNEMİN GİRİŞ KAPISI”NI YIKAN KAYPAKKAYA

VE

ONUN ÖĞRETTİKLERİ...

Yusuf KÖSE

İBRAHİM KAYPAKKAYA’DAN ÖĞRENMEK[*]

 

“İşçi sınıfının

ekmekten çok

onura ihtiyacı var.”[1]

 

Patika Dergisi (PD): İbrahim Kaypakkaya’nın katledilmesinin üzerinden 50 yıl geçti. 50. yılında Kaypakkaya’yı özgün kılan nedir?

 

Sibel Özbudun (SÖ): İbrahim Kaypakkaya’nın 68 devrimci hareketi içerisindeki, onu hem kendi bağlamı, hem de günümüz açısından “özgün” kılan, bence “süreklilik içinde kopuştan kopuş”u temsil etmesidir.

Sosyalizm/Komünizm Nedir? (MLPD Programı)

Sosyalizm ve komünizm hakkında düşündüklerinde birçok insanın aklından geçen sorulara bazı yanıtlar.

Sosyalizm nedir ki?

 Sosyalizm, kapitalizmin toplumsal alternatifidir. Günümüzün devlet-tekel kapitalizminde, uluslararası tekeller kendilerini tamamen devlete tabi kılmış ve tekelci sermayenin organları devlet aygıtının organlarıyla birleşmiştir. Tüm toplum üzerinde çok yönlü egemenliklerini kurmuşlardır. Aynı zamanda, hakim olan uluslararasılaşmış üretim tarzı, dünyanın birleşik sosyalist devletleri için maddi hazırlığı tamamlamıştır.

Dinci-Faşist Gericiliğin Merkezi: Emperyalist Türk Devleti

Özellikle son 15 yıldır dinci (müslüman) gericiliğin merkezi olduğu rahatlıkla söylenebilir. ABD'nin Afganistan ve Irak'ı işgali ve peşinden Kuzey Afrika ülkelerindeki 2010 ayaklanmaları ve Mısır'da geçici olarak Müslüman Kardeşler örgütünün iktidara gelmesi ve peşinden Suriye'de geliştirilen olaylar, Türk devletine, dinci AKP'nin de iktidarda olması, yeni bir emperyalist yayılma politikasını benimsetmiştir.

KAYPAKKAYA’DAN KALAN…[*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor;

belki biz olmayacağız ama

bu çelik aldığı suyu unutmayacak.”[1]

 

18 MAYIS | Umudu Büyütmeye Devam Ediyoruz

"Kaypakkaya'nın kurduğu parti ve oluşturduğu program etrafında elli yıldan fazla bir süredir kavgasını sürdüren yoldaşları büyük bir mücadele ve direniş geleneği yarattılar. Kaypakkaya'nın görüşlerini büyük bedeller ödeyerek bu günlere taşıdılar, taşımaya devam ediyorlar..."

 

Tam 50 yıl önce 1973’ün 18 Mayıs’ında 1971 silahlı devrimci çıkışının “komünist yüzü” İbrahim Kaypakkaya, Amed Hapishanesi’nde Kemalist faşist diktatörlük tarafından katledildi.

“Cabbar”laşan Ermeni (Nubar Ozanyan)

Sonu gelmez Ermeni-Kürt düşmanlığı üzerinden yaratılan büyük korku, bilinçleri kuşatıp yürekleri tutsak almaya devam ediyor. Aradan 108 yıl geçmesine karşın Ermenilerin baskı görme, işini kaybetme vb. korkularından dolayı kendilerini inkar ederek kimliklerini gizlemelerinin trajik hikayeleri yazılmaya devam ediyor. Her an baskı görecekleri endişesiyle güvercin tedirginliği içinde yaşamaya devam ediyorlar.

Soykırımlara Karşı Direnişi Büyütelim!

 

Seçim Tavrı(Mız): Oyumuz Devrime![*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Vekil inançların

raf ömrü kısadır.”[1]

 

Sayfalar